30
Nisan
2024
Salı
ANASAYFA

Ahmet Bilgin Turnalı Bey’e yanıtım.

Önceki yazımda da değindiğim gibi Sayın Turnalı’nın, uyarıları yanlış ve yersiz şeyler değil elbette. Ve bunlardan alınganlık duymak veya komplekse kapılmak gibi endişem de olamaz. Çünkü sanıyorum kendileri bu alanda akademisyen birisi. Bir bilim adamı. Alanına gösterdiği hassasiyet de ayrıca taktire değer.

Benim ise bilim adamlığı veya tarihçilik gibi bir iddiam hiçbir zaman için olmadı. Ben ne bir tarihçi, ne de bir bilim adamı değilim. Ama ben Türkiye’de tarihin hiç sevilmediğini, mevcut sunumuyla, sevimsizliğini ve sevilmesinin de mümkün olmadığını en iyi bildiğini iddia eden birisiyim.

Çünkü ilkokul 4. Sınıf çocuğundan ortaokul, lise ve dershanelerde on binlerce gence 35 sene tarih dersi verdim. İşin bu yönü söz konusu olduğunda, tarih bilimi yapan tarihçi kadar, kendimi yetkili kabul ederim. Yani aslında bilim adamı tarih bilimini, araştırmış incelemiş ve ortaya koymuş ama onun sonrası yok. Sonrasını devlet politikaları, eğitim politikaları belirliyor. Ve bu politikalar da, Tarih bilimini hamasete gübre amaçlı ezber bilgiler haline getirildiğinden, halk açısından hiçbir değer taşımıyor.

İşte bu yüzden onların kütüphane raflarında unutulmuş emeklerini, ben halka taşımaya çalışırken, yaptığım terminoloji hatalarına onlar gülüp geçebilirler. Oysa tarihçiler için tarih üreterek, üretimleri halka ulaşamadığı için ellerinde kalan, depolarda çürüyen bu insanlara ben gülüp geçmem gerekirken, ben yine de, gerek bilime gerekse emeğe olan saygımdan dolayı gülüp geçmiyorum. Aksine üzülüyorum. Üretimlerini gerçek tüketici kitlesi olan halka taşımaya çalışarak, emeklerini değerlendirmeye çalışıyorum.

esin turnalı IP: 212.xxx Tarih : 13.01.2014 21:19:33
Nazmi beyin sunumunda birçok etimoloji hataları var. Sanırım kaynak olarak aldığı sadece popüler eserler. İpsos savaşı nerede oldu söylemiyor ayrıca. Bu konu ihtilaflıdır. Çay mı Şuhut mu Bolvadin mi? Herkes birşey söyler. Diadoka diye birşey söylenmemeli. Satrap ama terminolojide DIADOKH denmek gerekir. Ayrıca Apemea da değil Apameia olacak. Daha doğrusu Apameia Kybotos. Burası da günümüzdeki Dinar'dır. Vs...Vs... Okuyan uzmanlar güler geçer ama genç öğrencileri yanlış yollara sevketmeyin. Kaynaklarınızı iyi seçin lütfen. Yabancı diliniz var mı onuda bilemiyoruz... Ahmet Bilgin Turnalı. Eğitimci ve Araştırmacı Profesyonel Rehber.

Sayın Turnalı’nın yorumunda belirttiği her şey doğru ve yerindedir. Ama benim bunlara girmem olanaksızdır. Bu ayrıntılara girdiğim zaman bu bir tarih ansiklopedisi olur. Oysa benim okuyucuya verdiğim söz, Sagalassos tarihi üzerinden en kestirme biçimde bir tarih yolculuğudur. Buna göre zaten kendimi, okuyucuya başlangıçta verdiğim sözün dışına çıkmış ve konuyu çok dağıtmış olduğum düşüncesiyle sürekli suçlamaktayım. Her şeyi atmaya, azaltmaya çalışıyorum.

Örneğin yoruma söz konusu olan yazıda İpsos ve Apameia antlaşmalarında bırakın anlaşmalarda adı geçen yerleşimlerden söz etmeyi, anlaşma adlarının bile kafa karıştıracağı düşüncesiyle hiç anılmamasını dahi düşünmüştüm.

Bu yazının karalamalarına baktığım zaman şöyle yazmış olduğumu gördüm. Selevkos Nikator, MÖ 301 yılında kazandığı bir savaşla Pisidya bölgesine sahip olduysa da MÖ 188 yılında Roma’ya yenilerek, Anadolu topraklarını Bergama Krallığına bırakmak zorunda kalmıştır. İşte bu kadar. İçinde Apameia da, İpsos da yok.

Fakat sonradan olayların rakamlara boğulmasını da, içime sindiremeyip, hiç olmasa antlaşma adlarını yazmayı uygun görmüşüm. Çünkü ben burada okuyucuya ne yapılan savaşlar ve ne de bunların anlaşmalarını falan vermek istemiyorum.

Ne vermek istiyorum öyleyse? Tarihte gezinti alanı olarak seçtiğimiz Sagalassos ve Pisidya bölgesinin 300 yıllık Helenistik Dönemin yaklaşık yarısını Selevkosların, diğer yarısını da Bergama Krallığının yönetiminde geçirmiş olduğunu belirtmek istiyorum. Hepsi bu.

Bir akademisyen bu tür ayrıntılar yazılınca okuyucunun hafızasına kazınıp kalacağını zannedebilir. Ama ben bu bilimin öğreticisi olarak biliyorum ki, bizim tarih gezintimiz gibi çok genel bir alanda, ne kadar ayrıntıya girilirse, konunun tamamını kaybetme riski o kadar fazladır. Ayrıntı özel olaylarda fayda sağlar, ama genelde konuyu dağıtır.

Örneğin İskender’in Asya Seferini anlatırken ne denli genellemeler gerekiyorsa, İskender’in kişilik özellikleri söz konusu olunca da, o denli ayrıntı gerekli olabilir. Yani toparlamak gerekirse, tüm Anadolu Tarihini Sagalassos penceresinden mümkün olduğu kadar izlemek üzere yola çıktığımız bu yazı dizisinde, biz hala Pisidya’da isek, hala Sagalassos’a gelemediysek zaten ayrıntıda boğulmak üzereyiz demektir. Sayın Turnalı ben zaten bunun ezikliği içindeyken, ne İpsos’un yeri, ne de Dinar’ın eski adının Apameia olmasıyla ilgilenmediğim gibi, mümkün olursa da bunlara hiç girmemeye çalışıyorum.

Diadok sözcüğü için de, DIADOKH denilmesi gerektiğini yazmışsınız. Elbette doğrudur ve Diadok da zaten onun okunuşudur. Türkçe kaynaklarda da, genellikle okunuş biçimiyle kullanılmaktadır. Ve yine pek çok özel isim veya bilimsel terim Türkçeleştirilmiştir. Örneğin sosyoloji yerine sociology demiyoruz. İskender’e, Aleksandros demiyoruz. Aristo’ya Aristoteles demiyoruz. Bilim adamları öyle dese de, güncel basın, yayın ve halk dili benim kullanım alanımdır.

Bilimin kendine özgü bir dili olsa da, bu halka aynı biçimde yansıtılamaz ve yansıtılmamalıdır. Çünkü dünyada hiçbir halkın tamamı tarih bilimi tahsil etmemiştir. Bilgi halkın en kolay kavrayabileceği açıklık ve yalınlıkta olmalıdır. Güncel konuşma dilinde olmalıdır.

Bırakın bilimsel terimleri, özel isimlerin bile orijinalini yazmak yerine okunuşunun yazılması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü siz tarih bilimi tahsil ettiniz diye, sıradan vatandaş sizi anlamak için tarih bilimi tahsil etmek zorunda değildir. Onun kısıtlı bilgilerine dayanarak kendinizi anlatamıyorsanız, hata sizdedir. Ya da bir öğretmen olarak ben başarısızlığın nedenini kendimde ararım.

Fakat hayret ve ibretle izlemekteyim ki, Türkiye’de tarihle uğraşan hiçbir kimse, ülkede tarihin talihsizliğinden kendilerini hiç sorumlu tutmamaktadır.

Sürecek…
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yayın Tarihi : 3 Şubat 2014 Pazartesi 11:59:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ahmet Bilgin Turnalı IP: 212.252.143.xxx Tarih : 6.02.2014 18:18:30

Sn.Nazmi Öner ve eski dostum Sn.Erdem Yücel'e çok teşekkür ediyor ve Nazmi Bey'e de geçirdiği ameliyat için yürekten geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Etimoloji konusundaki ısrarım tenkit edilebilir tabii. Ancak bu ısrarın hiç olmazsa terimleri doğru öğrenip doğru okumak yolunda bir çaba olduğu gözden kaçırılmamalı diyorum. Ayrıca yönelişimim tarihin insan tarafını gözden kaçırmak olmadığını dikkatlerinize sunarım.

Eski dostum ve geçmiş yıllarda beni yazmam konusundaki ısrarları ile yöneten Erdem bey Kenthaber'e de yazmam konusunda nazik bir teklifde bulunmuştu.Önce bir yorum yazmayı tercih ettim. İyi ki de öyle yapmışım.Daha evvel bir (overseas preacher)'in yazarlarınızdan biri ile kapıştığını duyup irkilmiştim.Tabii bu super zatın mevhum bir hesabın arkasına gizlenip ona buna gereksiz salvolar atmasını kınıyor ve önce kendisini ve haleti ruhiyesini (correct) etmesini öneriyorum. Bunun dışında konuştuğumuz konularda kendilerince hangi literatürü takip ettiklerini (Tom Miks olmasın?)bilemediğim bazı muhterem yerli zevat da benim ismimi hiç bir yerde görememişler. Google'da adıma girerek öğrenmeleri hiç vakit almaz. Zaten aziz dostum Erdem Yücel Bey de yeterli bilgiyi esirgememiş.Beni eskiden tanıdıklarını hatırladığım bazı yazarlarınız da Nazmi Bey'i furya halinde korumaya kalkmışlar. Aslında kendisinin bu tip korumalara da hiç  ihtiyacı yok !

Gelelim Sagalassos'a... Mark Waelkens Hoca ile tanışıklığım epey eskiye gider.Kendisini Brüksel'e 20 km.mesafedeki Leuven Katolik Üniversitesi'nde de ziyaret etmiştim. Antik kenti her ziyaretimde yanıma bir arkeolog katar ve en son buluntuları anlattırıp resim çekmemi sağlardı. Fotoğraf makinelerini saklattırıp resim çekilmesine izin vermeyen bazı yerli hâfirlere ibret olabilir. Bu kendine güven  gösterisidir !

Nazmi Bey bu kentle ilgili kitabını Erdem Bey'den öğreneceği adresime bir ödemeli kargo ile gönderirse müteşekkir olurum.

Nihayet Kenthaber'e yazmam konusuna geliyorum.Erdem Bey'den özür dilerim ama ben bu kadar saldırgan okur ve yorumcularla uğraşacak hiç vaktim yok.Beni lütfen bağışlasın... Saygılarımla...Ahmet Bilgin Turnalı.


erdem yücel IP: 88.244.114.xxx Tarih : 6.02.2014 11:41:05

Sayın Nazmi Öner'in yazılarını zevkle okuduğumu öncelikle  belirtmek isterim. Sayın A.Bilgin Turnalı'nın ikazları ve yazarın kendisine verdiği yanıtlar oldukça seviyeliydi. Çoktandır basınımız böylesine seviyeli bir tartışmaya girememişti. Belki de bunun özlemini çekiyordum. Yazar ve yorumcunun karşılıklı sözlerinden dilerim ki, medyada kendisine pay çıkarır.

A.Bilgin Turnalı'nın tarihçiliğine gelince, bildiğim kadarıyla  Mülkiyeli ve hobi olarak da kendisine Profesyonel rehberliği seçmiş, aynı zamanda  rehberlere ders vermiş, zaman zaman da arkeoloji konularında konferansları  var.Bu yüzden  de bizler anlamış olsak da bazı isimlerin yazılışında hassasiyetinin olmasını doğal karşılıyorum.

Yorumcularımızdan Abdurrahman Aydın yazılarını basında görmediğinden söz ediyor; Bu konuya bir açıklama getirmek isterim;  1970'li yıllarda Bizim Anadolu isimli bir günlük gazete çıkardı. Ben de o gazetede köşe yazarlığının yanı sıra  haftalık sanat sayfası düzenliyordum. Turnalı'nın yazılarını orada kullanmıştım. Kendisinin Vakıflar, Dergisi ile  Eyüp Sempozyumlarında yazıları bulunmaktadır. . Halen de Arkeoloji Sanat Dergisinde yazmaktadır. Ayrıca yerel bir gazete olan Datça Haber'de  ve H.port.com'da köşe yazarlığı yapmaktadır.

Kenthaber'in yayın koordinatörü olarak böylesine  seviyeli  tartışmaya tanık olduğum için de mutlu olduğumu da ayrıca  belirtmek isterim.


Abdurrahman Aydın IP: 46.154.155.xxx Tarih : 6.02.2014 01:20:07

   Sayın Turnalı. sizin hiç bir yerde yazınızı okumadım.Tarihçi olduğunuzu da Nazmi öner Hocadan öğrendim. yabancı kelimeleri okunuşları gibi kullansada biz anlayabiliyoruz..Kendisindende epey tarih bilgisi edindik.Bizim için iyi bir tarih öğretmenidir.saygılarımla.


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 7.02.2014 17:13:45

Sayin; Ahmet Bilgin Turnali Memleketimde, aydinlarin aydinliklarindan isik niteliginde bilgileri bu isik ile yön gösterecek aydinliklara ve isiklari ile gitmek en büyük arzumdur. Buna karsilik yorumcularda da okuyanlardada bir zit fikirlilik olabilir. Biri Bilir, biri bilmeyebilir, birinin dogrusu birinin yanlisi olabilir. Efendilik münazara ile olmasi en güzelidir. Iste bunlar olursa Aydinlarin aydinliklara bilgilerinin isiklari ile güzel sonuclara götürmesi buna mükabil bazen yorumcu ve okuyanlarina bunlara katilmasi veya katilmamasi olur. Güzel bir cesnilik bu toplumda böyle olunur kanisindayim. Bu olunmadigi genelde memleketimde var gibime geliyor.Aydinlarda isik sacanlarda "istisnalar haric tabiki" Kafaya kaka kendi düsüncem olarak böyle aydinlara böyle isikla yol gösterlere yinede tesekkür ederim ama dah güzel bir yolla göstermelrini isterim.Kafaya kaka kaka illede bu yol la gösterilecekse karanlikta aydinliksiz bilgisiz kalmayi sankilim daha cok tercih ederim

NOT:Kent haber de SALDIRGAN OKUR VE YORUMCULAR Cümlenizi aydin Bilir kisiler olarak yazmanizi Her ne Kadar aydin kisiler aydin olsada hakli olsada bu nu Camideki hoca hikayemize bagliyorum. HOCA CAMIDE NAMAZ KILDIRIRKEN SEY YAPARSA CEMAAT BILMEM NE YAPARMIS. Bilen kisilerin Bilmeyen kisilerin uyum icinde hos görü icinde bir arada modern bir toplum olmasini bu modern toplumla gurur duyulmasini duymasini arzu ediyorum. Kal saglicakla. Saygilarimla.