30
Nisan
2024
Salı
ANASAYFA

Türkiye’de Tarih eğitimi

Türkiye’de eğitim zaten başlı başına bir sorunlar sarmalıdır. Hatta bence insanlar, ilkokuldan sonra okumasalar, beyinleri daha sağlıklı gelişir ve açık kalır. Çünkü ülkemizde eğitim bir beyin köreltme işlemidir. Beyni köreltip, düşünmeye, araştırmaya, sorgulama ve yargılamaya kapatıp, şartlandırmalara uygun hale getirme işlemidir. Bu işlemin en iyi ilacı, gübresi de tarihtir.

Aslında okullarda tarih dersi, kronoloji rakamlarını, her savaşın asker sayısı, top tüfek miktarlarını, ayrıntıya boğulmuş antlaşma maddelerini, liderlerin savaşı ve vahşeti kutsallaştıran sapık nutuklarını ve daha pek çok gereksiz ayrıntıyı, mitolojik hikaye ve efsanelerle süsleyerek ezberleten bir derstir. Amacı da, aklın doğal çalışma mekanizmasını dumura uğratarak, beyni köreltmektir.

Olayları sebep sonuç ilişkisi içinde, bir mantık zinciriyle birbirine bağlamak yerine, kronoloji cetvelini ezberletmek yeğlenir. Yani amaç tarihi öğretmek, sevdirmek değil, beyinleri körelterek, liderlerine sorgusuz sualsiz tapacak militanlar yetiştirmektir. Bu yüzden tarih dersleri tarihin öğretilmesinden çok, insanların tarihten soğutulması amacına yönelik bir araç olmaktadır.

Sayın Yılmaz Ergüvenç bir yorumunda bunu gayet güzel dile getirmiş.

Evet ben de Vefa Lisesine geçinceye kadar tarih dersini sevmeyenler arasındaydım. Ezbercilikten nefret ederdim. Karlofça antlaşmasının hangi yüzyılda ve hangi şartlar altında imzalandığını bilir, ama hoca kesin tarihini isteyince bocalar ve kırık not alırdım. Vefa Lisesinde tarih hocam Reşat Ekrem Koçu, bizlere sizin dediğiniz gibi ''egemenlerin, yönetenlerin tarihini'' değil, ''içinde insan olan tarihi'' anlattığı zaman tarih dersini sevdim. Şu anda da tarih dergi ve kitaplarını takip eder ve olayları bu gözle görmeye çalışırım” diyor.

Doğrusu Sayın Ergüvenç bu açıdan çok şanslı. Fakat ne yazık ki, ülkemizde Reşat Ekrem Koçu gibi hocaların sayısı, %20’leri geçmediği için, tarihe ilgi duyanların oranı da %20’lerde kalmaktadır.

Aslında tarih ülkemizde, milliyetçiliğe gübre olarak kullanılmaktadır. Egemenler çıkarlarına din veya milliyetçilik süsü vererek tarihçilik taslarlar. Çıkar çevreleri tarihin birbirine bağlanarak bir zincir oluşturamamış olayları arasından işlerine gelenleri ele alıp, işlerine geldiği gibi yorumlayarak, kendilerine köreltilmiş beyinlerden oluşan parseller oluştururlar.

Türkiye’de ilkokuldan üniversiteye dek tarih okuyan insanların büyük çoğunluğu, olayları kendi başlarına yorumlamak ve değerlendirmek yerine, bir parti lideri, bir cemaat lideri veya bir köşe yazarının peşine takılarak, olayı onların bakış açısından algılamaları bu yüzdendir. Bunlara peşine takıldıkları lider dışında kimsenin bir şey anlatması da olanaksızdır. Siz ne denli açıklasanız, anlatsanız, gösterseniz fayda vermez. Ama lider yarın 180 derece dönüş yapsa, onlar da anında dönerler.

Ülkemizde son günlerde yaşanan iktidar-cemaat çatışması bunun en güzel örneğidir. Birkaç ay öncesine kadar iki taraf da birbirlerini öve öve göklere çıkarırken, çıkarlar çatışınca şimdi birbirlerini yerin dibine batırmaya çalışıyorlar. Oysa iki tarafın lider kadroları arasında kavga çıkmadan önce, ne bir cemaat taraftarına iktidarın kötülüğünü, ne de iktidar taraftarına cemaatin kötülüğünü kabul ettiremezdiniz.

İşte bunların karşılıklı olarak bu kadar çok iyi iken, yine karşılıklı olarak bir anda bu kadar kötü olabilmesini sağlayan faktör, ülkemizde insanların beyinlerinin köreltilerek, belli merkezlerden yönetildiğinin en güzel göstergesidir. Beyni körelen insanlar şartlanmalara da uygun hale gelir. Yalanla, kurnazlıkla, çalışıp insanları kendine şartlandıran liderler, önderler artık onların ipini eline almış demektir. İstediği zaman istediği yere götürebilir. Bu eğitim sistemimizin yarattığı tipik insan modelidir.

İnsanları bu hale getiren başta tarih dersi olmak üzere ezberci eğitim sistemidir. Yabancı dil dersleri de, pek çok sözcük ve gramerin ezberletildiği, ama bir türlü konuşmanın becerilemediği bir başka derstir. İnsanlar ilkokuldan üniversite sona dek yabancı dil okur, ama bir turistle karşılaşınca tutulur kalır. Oysa başka ülkelerde ise ortaokul çocukları şakır, şakır yabancı dil konuşur. Çünkü onlara dil öğretilirken bizde gramer ezberletilir. Gramer dil öğrenmeyi engeller, hatta insanı kilitler. Ama bize insanlarımızın dil öğrenmesi değil, ezberlerle beyinlerin köreltilmesi gereklidir.

Bu durumda ülkemizde tarih dersi, okuyanların çoğunluğu tarafından en sevimsiz alan olarak bulunuyorsa, en çok ziyaret edilen müzenizin bir yıllık ziyaretçi sayısı Amsterdam’da doğru dürüst arkeolojik eser dahi bulunmayan bir müzenin bir haftalık ziyaretçi sayısını bulmuyorsa, burada eksiklik eğitim sisteminde ve sistemi dayatan siyasi tercihtedir diye düşünüyorum.

Bu yüzden Tarih bilimi, Türkiye’de tarih biliminin dışında pek bir işe yaramamaktadır. Bence tarihin ülkemizde objektif ve pozitif bir bilim olarak ele alındığı bile şüphelidir. Ya da ben tarihin insanlığın yararına bir deneyimler havuzu olarak ele alınıp, insan ve insanlık adına, evrensel ve etik değerlerin bir üretim alanı olduğuna inanmıyorum. Yapılan bilimsel çalışmalar, gerçek amacından çok, hamasi amaçlar için kullanılmaktadır.

Fakat tarih için tarih bilimi olur mu? Bilimler insan için değil midir? İnsan içinse bizde tarih, sıradan halka ne kadar hitap etmektedir. Neden sıradan halka soğuk ve uzak durmaktadır? Bilim ve teknoloji herkesin anlayıp ders alabileceği bir düzeye indirilemez mi? İndirilebiliyorsa bu nasıl olmaktadır. Sonraki yazımda buna değineceğim.

 

 

Yayın Tarihi : 14 Şubat 2014 Cuma 11:04:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 18.02.2014 14:28:38

Bir konuyu, dogru olarak izah edisinize, kumda bir celme taktim. Güzel yorumlar ve fikirler ortaya cikti. Bu son yorumumla bu konu bende son buldu.Saygilar


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 16.02.2014 20:27:50

Sayin Yorumcu DR. Selcuk AND Ikaz edici yorumunuzda efendiligin bas rol oynamasi beni gayet mutlu etmistir. Yorumunuz icin tesekkürler. Sizin böyle benim böyle yazarimizin böyle düsünmeleri Bu düsüncelerimizi bir birimize buradan cesitlilikle iletimlesmelerimizi Memleketimde ekmege örnek memlekette köfteye bagliyorum. Buradaki esnaf ekmeginle köftesinle degil mecaz anlamda köfte ve ekmegi = para anlaminda kullanmisimdir. Ilimler bilimler arastirmalar bu para araci olmadan bu araci da tamliyan ikiz kardes gibi olan bilimciler meslekler vs dirler Kisa örnek Internet aylik aidatimi ödemiyeyim hemen iletisimim biter. uzaya bilim adamlari calisma yaparlar sonunda o calislan yerden arada bir ses cikar iste senede bu ise bilmem ne Kadar para harcandi derler.

Not Benim yorumlarimin Bir gecerliligi resmen yoktur. illede dogruda bir inadimda yoktur. Isi ehlisine her Zaman birakirim saygim onlara sonsuzdur imkan olsa Münazaralarida zaten severim. Bir sag duyumda vardir. Arada bir gördügüm yasadigim olaylari kendime has sahsi hayalim olan örnek memleketimden örnekler veririm. Bunda hatalarim yanlisliklarim bazende güzelliklerde secmesini bilenlere varmi vardir. YORUMLAR YAPILSIN YAZILSIN yanlis olsun zittirik olsun ama efendilik olsun Yok sen böyle yorum yazamassin yok sen haksizsin gel bir yerde bulusalim. Örnek memleketimde bulusmalar y bir kahve icilen yerdir bir tatli muhabbetli yerdir. Maalesef memleketimde bicak bicaga agiz agiza cogunlukta kavga bulusmalaridir.Bunada örnek siyasetcilerimiz en bastadir. Bunlarin örnekleri güzel örnekmidir sorayimda kime sorayim. Herkez bagirisiyor kavga ediyor. herkez hakliyim diyor. Beni kimse tinlamiyor. Tinlamiyorlar diye bende onlara karisirsam ne olcek bu memlektin hali gene uzadi da uzadi Emekli olmussunuz kemerinizi bir delik daha kücülteceksiniz buna ragmen emekliligin vardir güzellikleri bu güzellikler sizinle ailenizle olsun saygilarimla.


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 17.02.2014 18:23:22

Sayin Nazmi Öner; Köfte ekmek havaya suya dönüstürülerek ZIHINSEL KÜLTÜREL beslenmemizin temel taslari arasinda yer almali.Isin özü iste budur. isin özüne gitmek vardir birileri böyle gider birileri benim gibi gider ama ani noktaya giderler Bu gidisleri bir kac kisi görür izler her kisi kafasina göre görüs ve gidisleri izah eder. Buda tipki tarih dersinde ögrencilere dersi veren hoca ögrencileri yazili imtihana soktugunda biri 10 üzerinden 3 alir biri 5 alir biri 8 alir. konuyu dagitmak istemiyorum. SIZIN ZIHINSEL KÜLTÜREL beslenmelerin temel taslari arasinda almasina acizane düsüncem olarak eklemek istedigim gercek beslenmede en önemlidir. Gercek beslenmede bu zamanda para ile olur. Buda temel taslari arasinda yer almalidir.Bu tas olmassa zihinsel kültürek beslenmeler olamaz.( AC AYI OYNAMAZ) NOT: yazismalarla bu kadar anlatim gücüm vardir. Her zaman yazarim siz köse yazarlari veya isin erbablari her Zaman kendi sahsima yorumlarima göre arabanin ön tekerleri gibisiniz bende arka tekerleri gibiyim bazen sizi takip eder bazende teker bir yolun bozuklugumu desem dingilin bozuklugumu desem takip etmez. Iste ben bazen buyum, Bundada hata bende nerde ararsam bile Tatli aramalari tercih ederim. Bu öntekerleri kendim bertaraf edersem kendikendime harikiri yapmis olurum.Buda ön teker olmassa arka teker olmus neye yarar.O Zaman kendi kendime soruyorum GEC ÖN TEKER OLDA SENI GÖREYIM Bunuda ben olamam. saygilar sevgiler sizin olsun hatam varsa özürüm olsun Müzikle kendimi dinliyeyim HATASIZ KUL OLMAZ Orhan Gencebayin sarkisini dinleyeyim


Dr. Selçuk Ant IP: 95.15.85.xxx Tarih : 16.02.2014 18:45:26

Sevgili Yaşar Kardeşim; Tarih, ekmek, köfte yapıp bunu satan esnaf takımına mahsus olmayıp, gerçek bilim adamlarının uğraşıdır. Ne senin, ne de benim "tarih muammâsı" üzerine fikirlerimizi belirtmek, her ikimizin de hakkı değildir !
Saygı ve sevgilerimi yinelerim.


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 16.02.2014 13:20:58

Her ne Kadar düsücelerinizde hakliysaniz.Bunlarda Dogru olmakla beraber, Simdiki zamanda bu dalda bir cok kisiler ekmek yemektedir. Bunu ekmek yemekten cikarip köfte yemege getirmekte en güzelidir. Köfte yemeler baslayica dahada güzel bir tarih ögrenmeleri calismalari cikacak kanisindayim. Sizinde belirtiginiz gibi cemaatle gül gibi gecinirken birden degisimin anlami menfaatlerin paylasimi bas rolü oynamakta oldugu simdiki zamanda böyle anlasiliyor. Simdiki Zaman gecince bir gün bu konu tarih olunca acaba nasil bir tarih bu konuda yazilacaktir merak ediyorum. Fantazi hayal ürünü olan Zaman makinesini gercekte olmasini ne Kadar arzu ediyorum.


Nazmi Öner IP: 178.233.89.xxx Tarih : 17.02.2014 16:08:05

 Sayın Ertaş

Köfte ekmek yorumunuzdan şunu anlıyorum. Tarih kendi köşesinde değerli bir malzeme deposu gibi durmasın, bundan daha geniş halk kitleleri yararlanabilsin. Ya da ben böyle düşünüp, böyle savunduğum için böyle anlamış olabilirim. Yani benim savım, bu bilgiler bir biçimde köfte ekmeğe, havaya, suya dönüştürülerek, zihinsel kültürel beslenmemizin temel taşları arasında yer alabilmeli. Ama bu sayın Dr. S.A'nın dediği gibi bu haliyle köfte ekmeğe dönüşemiyor. Bilimin bilgiye, bilginin pratiğe ve yaşama geçirilmesi gerekiyor. Bununla ilgili kesin net bir önerim olmamakla birlikte, bu konudaki düşüncelerim bundan sonraki yazımda açıklamaya çalıştım. 

Okuyucunun görüşlerine ait düşüncelerimi bundan önceki yazımın yorumlar bölümünde dile getirmiştim. Okuyucu yazarın velinimetidir. Yazarın düşüncelerini dayattığı bir kitle olmayıp, kendince görüş ve düşünceleri olan ve bunları açıklama özgürlüğü olan bir insandır. okuyucu yazarın denetçisidir. Yazarın daha dikkatli ve titiz olmasını sağlar. Ve ben öğretmenlik hayatımda öğrencilerimden olduğu kadar, yazarlık hayatımda da okuyucularımdan çok şey öğrendiğimi her zaman ve her yerde itiraf ederim. Yorumlarınız için teşekkür ederim.