20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

2B Dosyası (2)

2-AYDINLARIMIZ 2B’Yİ NASIL ALGILAMAKTADIR

Aydınlar, doğacılar, yazılı veya görsel medya, sivil toplum örgütleri, 2B arazilerin halk tarafından sahiplenilmesine, sahipliğine ve kullanımına karşıdır. Buralar bu topraklar devletin elinde kalsın, kimseye verilmesin istemektedir. Bunu bir aydın duruşu, bir doğa bilinci ve kamu yararı meselesi olarak görürler.

Neden derseniz; çünkü buraları, devleti yönetenler, Çiller’ler, Unakıtan’lar, Erdoğanlar, Demirel’ler ve benzeri siyasetçiler ve bunlarla işbirliği edenler, rant sağlamak adına ormandan çıkarıp parsellemişler, sahiplenmişlerdir. Oteller dikmişler, satmışlar, çıkar elde etmişlerdir. Görevlerini kötüye kullanmış, ülkenin ekolojik dengesini bozmuş, ormanlara zarar vermiş, doğayı tahrip etmişlerdir.

Elbette ki bunlar doğrudur, fakat doğrunun çok küçük bir parçasıdır. Aslında aydın insanın olayın bütününe ve objektif olarak bakması gerekmez mi? Fakat ne bütünlük ne de objektiflik bizim aydınımızın umurunda bile değildir. Onun için iki kriter vardır. Birincisi, söz konusu şey kime çıkar sağlıyor? İkincisi tuttuğu partinin, içinde bulunduğu grubun görüşlerine ne kadar uygun ve karşı tarafı yıpratmak için ne kadar elverişlidir?

(Burada aydın kavramı ile ilgili önemli bir ayrıntıyı da belirtmek istiyorum. Benim burada kastettiğim popülist, militarist ve saldırgan aydın tipi olup, ülkemizde ülke ve insan temelinde objektif düşünebilen aydınlarımız zaten bunların baskısı altında sesini çıkaramamakta ve çok azınlıkta kalmaktadır. Onları tenzih ederim.)

2B olayına bu açıklamalar açısından bakıldığında, bu öneriyi AKP getirmektedir ve dolaysıyla AKP’ye oy kazandıracağı açık bir gerçektir. Bu yüzden dinci aydınların bunu sahiplenmesi ve savunması kesindir.

Modernist ve milliyetçi aydın kesimlerin ise buna karşı çıkması, engellemek için elinden geleni yapması Allahın emridir. Yani 2B’lerin ne getirip ne götürdüğü, ülkeyi ve halkı ne kadar ilgilendirdiği artık hiç önemli değildir.

Yani kimin getirdiğine bakılarak, yukarılarda yapılan bu kavgada ülke ve halk hiç söz konusu olmasa da, ülke ve halk bundan çok büyük zararlar görecek olsa da, herkesin savunusunun merkezinde yine de ülke ve halkı kullanması ayrıca samimiyetsizlik ve ikiyüzlülüğün bir aydın duruşu gibi gösterilmesi de üzücüdür.

BENİM AYDINIM

Sahiplenmeye kalkışsa
Aklı ve bilimi yobaz;
Benim aydınım:
Vazgeçer akıldan, bilimden
Asla onlarla birlikte olmaz.

Bunlara göre AKP’li siyasetçilerin 2B alanlarda arazileri ve villaları vardır. 2B’den maksatları bunu kapmak veya sağlama bağlamaktır. Bu ise Türkiye’nin satılması, mahvolması ve yok olmasıdır. Vatana ihanettir.

Bu konuya basın yayın ve aydınların bakışıyla ilgili, basında çıkan yazılardan bazı alıntılar da bu düşünceyi doğrulamaktadır.

Örneğin: bir haberde: “Ormanla iç içe olan Çavuşbaşı ise tam bir kaçak villa cenneti. Çavuşbaşı’nda irili ufaklı 3.700 villa var. Bir çoğunun ise etrafı yüksek duvarlarla çevrili, içinde tenis kortları, havuzlar bulunuyor” deniliyor.

Burada 2B arazilerinin sanki lüks villa sahiplerinin çıkarlarına hizmet edeceği, bunlara devletin sırtından büyük bir çıkar sağlayacağı vurgulanmak istenmektedir. Belki bu çok doğru bir düşüncedir, ama amaç doğruyu ortaya çıkarmaktan çok, halkı ilgilendiren asıl büyük doğruyu göz ardı etmekten başka bir amaca hizmet etmemektedir.

Başbakan R. Tayip Erdoğan devlet ormanından açma yaparak gecekondu inşa ettiği..." gerekçesiyle 1990'da 10 aylık cezaya çarptırıldı. Mahkemenin verdiği ceza tecil edildi. Erdoğan, Sultanbeyli'de yaptırdığı kaçak villanın dışında Beylerbeyi'nde kaçak bir binada oturduğunu bizzat kendisi ilan etti. "Bakın ben Beylerbeyi Burhaniye'de oturuyorum. Bu evin tapusu ve ruhsatı yok. Çünkü imarı yok..." dedi.

Unakıtan, ilk olarak 1997'de Çiller hükümeti döneminde doğal sit alanı ilan edilen Beykoz'a bağlı Çavuşbaşı beldesinde 52 bin metrekare orman arazisini zilyetlik belgesiyle satın aldığını bizzat kendisi söyledi.”

2B yasasıyla 1997 yılında 40 milyara satın aldığı arazi, bugünkü kurdan hesaplandığında 370 bin dolar ediyor. Muhtarlık senediyle satın aldığı 50 dönümlük tapusuz arazi, 2B yasası çıktığında yaklaşık 20 milyon dolarlık değere ulaşacak” 15.Aralık 2006Cumhuriyet.

Yukarıdaki alıntılarda da Başbakanın bu konuda ceza bile alması ve kendi ağzıyla da ikrar etmesiyle, 2B’lerin ne kadar içinde olduğunu kanıtlamaya çalışmaktadır. Dönemin Maliye Bakanı Unakıtan’ın da 2B’lerden nasıl bir vurgun vuracağı anlatılmaktadır.

2B’lerin ilk gündeme geldiği tarihlerde Sabah Gazetesi yazarı olan Necati Doğru da, başbakan ile maliye bakanı arasındaki ilişkinin de çıkar ilişkisi olduğunu, işgalcilik suçlarını aklayarak, kazanca dönüştürdüklerini şöyle dile getirmektedir.

Tarihi determinizme bak!
Hayatın hiçbir alanında bir araya gelmeyen bir imam ile bir hesap uzmanı, bu sınıf savaşında birleşip, bütünleşerek demokratik yolla ve kansız olarak Anayasa değiştirdiler. İşledikleri "İşgalcilik suçunu beraate (aklanmaya) çevirme"yi başardılar
.” Necati Doğru Sabah 31.07.2003

Görüldüğü gibi burada aydınlarımız, basınımız ve muhalefetin tavrı açıktır. Bunlara göre veya basının gösterdiği kadarıyla buralar siyasilerin vurgun alanı olup, halkın bir 2B sorunu yoktur.

Bu yüzden bunlar, bu arazilerin kullananların elinden alınıp, devlete iade edilmesini istemekte ve tam bir hayal aleminde buraları belki de yeniden orman olarak bile düşleyebilmektedirler.

Bu düşünce 2003’ten 2011’e 2B’yasasının her gündeme gelişinde yinelenmiştir. Bunlar açıkça güçten yana, devletten yanadır. Olaylara ülke ve halkın çıkarı açısından değil, kendi siyasi kavgaları açısından bakmaktadır. Halka ise hep tepeden bakmışlar, aşağılamışlardır.
 

Yayın Tarihi : 14 Eylül 2011 Çarşamba 11:06:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?