Açılıma Yaklaşım ve Beklentiler (9)

9-ŞEHİTLERİN YÜZDE KAÇI KÜRT?
    PKK HEM KÜRTLERİ HEM TÜRKLERİ Mİ ÖLDÜRÜYOR?

Bu savaşın en acı ve hesabı verilemeyecek en zor sorusu elbette ki şehitlerdir. Şehitlik nedir, bizim birbirini öldüren evlatlarımızın, birine şehit ötekine hain işlemi yapmamız kamu vicdanında ve annelerin yüreklerinde nasıl bir etki yapmaktadır. Gerçekten düşünmek gerekir.

Örneğin bir Kürt anneden şöyle bir feryat gelse, haksız mıdır? “Şehitler bizim de şehidimiz. Biz iki taraflı kayıp veriyoruz. Çocuklarımızın birine şehit diye devlet töreni düzenlenip kahraman ilan edilirken, ötekinin ölüsünü dağdan getiriyoruz. Hain terörist damgası yiyoruz.”

Gerçi kamuoyunda şehitlerin Türk kökenli, teröristlerin Kürt kökenli olduğu düşünülmektedir. Fakat Prf. Dr. Ümit Özdağ’ın yaptığı bir araştırmaya göre, en az Türkler kadar Kürtler de şehit vermektedir.

Doğum yerleri Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Van. Onlar Kürt. Terörle mücadeleye Türkiye’nin dört bir yanında doğan asker, polis ve köy korucusu katılıyor. Türkiye vatandaşı olarak, terörle mücadeleye katılan asker, polis ve köy korucularının bir bölümü yukarda sayılan illerde doğuyor. Onlar Kürt ve Türkiye vatandaşı. Şehit düşen asker, polis ve köy korucusu arasında 2 bin 800’ü bu illerde doğuyor. Onlar Kürt.

Ve hepimizin yeniden düşünmesini, siyasal denklemlerin yeniden yazılmasını gerektiren bir sonuca varıyor. Terörle mücadelede şehit düşenlerin yüzde 26.8’i Kürt. PKK’ya karşı sadece Türkler değil, aynı zamanda Kürtler de savaşıyor. Ve ölüyor. Ve ölenlerin sayısı hiç de az değil.

Bu yazıya yapılan yorumlardan bir tanesini de yine okuyucu görüşü olarak aşağıya alıyorum

hakem IP: 88.xxx.xxx.xxx Tarih : 24.10.2008 12:46:22
Rakamlar ne derece doğru bilmiyorum ama, bildiğim tek şey var bu ülke sadece birilerin olmadığı, bu ülke nüfusunun neredeyse bir kısmı Kürt, buna rağmen içine sindiremem diyenler ölen her askerin polisin kanı üzerinde meydanlarda nara atan slogan atan vatan millet Sakarya edebiyatını yapanlar, bu ülkenin değerleri üzerinden siyaset yapanlar, ömründe Doğuya gitmemiş Diyarbakır’I görmemiş, Sivas’tan öteye gidememiş ırkçı düşüncenin patronları bu rakamları bir yerlere kaydetsinler. Bu kadar ölen canlara rağmen halen ayırımcılık yapılıyorsa ve Kürt yok deniliyorsa onların iradelerine hakaret ediliyorsa, giden canlara yanan ocaklara ortaksa bu ülkede bir daha kimse sadece Türkler ölüyor demezsin ve Kürtler yoktur demesin. Kürt ve Türk tarihinden bu yana hep beraber ölmüştür, kimse yalnız ölmemiştir.

Burada beni en çok düşündüren konulardan birisi de Şehitlik kavramı olmaktadır. Vatanı için, daha yaşamının ilkbaharında, dünyaya, ailesine ve sevdiklerine doyamadan, yani hiç yaşamadan, yaşamdan ayrılan insanların hatırasına saygısızlık etmek istemem elbette, ama yine de şehitlik kavramında aklıma yatmayan, sürekli aklımı karıştıran noktalar var. Bu yüzden google’ye şehit yazıp tıkladım, gelen yanıtlar arasında şehitlik şöyle tanımlanıyor.

Mü’min, iyiliği emir, kötülüğü nehiy ile görevlidir. Bu Allah’ın emridir. Allah’ın emrine muhalefet edenler, onun şehitlik gibi bir nimetinden nasipleri yoktur. Hatta kötülüğü emredenlere severek, inanarak itaat edenler, bu hal üzere yaşar ve ölürlerse onlar da şehitlikten nasiplenemezler. İslamî bir kaidedir: Eğer bir mümin avcı ile mecusi bir avcı, iki av köpeğini av için gönderseler de avı hangisinin yakaladığı belli olmaz ise, o avın eti yenmez. İnsanlar ne uğurda, niçin öldüklerini bilmeden gaflet üzere ölürse şehit değildir.

Peki şimdi bu tanıma göre, (İnsanlar ne uğurda, niçin öldüklerini bilmeden gaflet üzere ölürse şehit değildir) tanımına göre; Enver Paşa’nın kaprisleri uğruna, atığını çöpe atar gibi kara, soğuğa ve açlığa atılan 90,000 insan şehit midir?

Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine katılan ve Memluklularla yapılan Mercidabık ve Ridaniye savaşlarında ölen Osmanlı askerleri şehit midir? Bunlar şehit ise, yine bu savaşlarda ölen Müslüman Memluk askerleri nedir? Bunlar şehit değil ise bizim iç savaşta ölen çocuklarımız şehit midir? Benim bu şehitliği sorgulayasım gelir.

ŞEHİTLİK NEDİR SORGULAYASIM GELİR

Düşündükçe gençliğini, hayallerini, ümitlerini
Şehitlik nedir ve neden kutsaldır, sorgulayasım gelir.
Düşündükçe yirmi yaşında, mezara giren gençleri
Bu alçak tuzak, bu hain pusu, bu ne kadar adildir
Ve gerçekten bu şehitlik midir, sorgulayasım gelir.

Üç dört aylık bir eğitimle, bilmediğin bir âlemde
Savaşmak, savaştan gelen bir yaşam biçimiyle!
Sanki savaşması gibi Donkişot’un, yel değirmenleriyle
Eşitlik midir senin savaşın, savaş makineleriyle
Bu dengesizliğin şehitlikle ilgisini, sorgulayasım gelir.

Otuz yıldır ölüyorsun ya, bilmem ki ne değişmiştir
Bilmem ki senin ki şehitlik midir, yoksa güme gitmek midir?
Dilerim bu bir ulusun, gençliğini heba etmesi değildir?
Gençler vatan diye, diye namlunun önüne serilir
Vatandaşlar arası savaşın şehitliğini, sorgulayasım gelir.

Sen ölünce yaslar tutulur, törenler düzenlenir
Üzülme gençliğine, ölünce şehit olursun kıymetin bilinir!
Ölüler değerli, devlet-millet değerli, şehit değerli
Bilinmez birey olarak yaşarken insan, neden değersizdir?
Değerini şehitlikte bulan vatandaşlığı, sorgulayasım gelir.

Ah, ne yazık ki; rakibin sana düşman edilmiş
Ve on üç yaşında eline silah verilmiş, kardeşindir.
Ama o, seninle eşit koşullarda yetişmemiştir.
Senin elin kelem tutup, okurken
O silah tutup: dağları, silahları ezberlemiştir.

O yüzden, senin yürümekte zorlandığın yokuşlar
Ona çimlendirilmiş bir golf sahası gibidir.
Kalem tutan elde silah: silah tutan elde kalem gibidir
Bu yüzden bu savaş adil değildir.
Bu adaletsizliğin şehitlikle ilgisini sorgulayasım gelir.

Bu egemen güçlerin çıkar kavgası, bu onların keyfiyetidir.
Bu bile bile lades, bu intihar gibi bir şeydir.
Bilmem ki intiharın şehitlikle ilgisi nedir?
Bilin ki bu şehitliği, savaşa özendirmek için, devletler icat etmiştir
Bu yüzden devletlerin şehitliğini, sorgulayasım gelir.
Nisan 2007 Antalya