18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Azerbaycan değerlendirmesi

Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinde de belirttiğim gibi, Azeri yönetimi, Türkiye'ye vize uyguluyor. Ve Tl. Gürcistan ve İran’daki kadar öncelikli bir para değil. İran ve Gürcistan’da kendi paraları USD ve TL ilk üçte yer alırken, Azerbaycan’da 4 veya 5.nci sırada yer alıyor. Yani bir taraftan kardeşlikten dostluktan bahsedilirken, bir yandan da mesafeli durmaya çalışan bir soğukluğu sezmemek olanaksız.

Sanıyorum yönetim belki de halkların birleşmek istemesinden falan çekinerek, araya mesafe koymaya çalışıyor olabilir diye düşünüyorum. Çok gereksiz ve saçma bir düşünce olsa da başkaca da bir neden bulamıyorum.

İran ile Azerbaycan da birbirlerine aynı politikayı uyguluyorlar. Fakat İran ile Azerbaycan’ın coğrafi konumu, demografik yapısı, din, dil, tarih ve kültür benzerliklerini, Türkiye açısından düşünmek olanaksızdır. Türkiye için en iyi Azerbaycan, elbette ki bağımsız, dost ve kardeş bir Azerbaycan’dır.

Fakat İran’da daha büyük bir Azerbaycan’ın olması, hem İran ve hem de Azeri yönetimlerince bir tehdit gibi algılanıp, buna göre soğuk politikalara neden olabilir.

İran, ülkesindeki Azeriler, Azerbaycan ile birleşmeye falan kalkar diye, Azerbaycan’dakilerin Müslüman olmadığını, Sovyetler döneminde namazı unuttuklarını falan yayıyormuş. Bu arada bir yandan da Azerbaycan’daki şeriat yanlısı partilerini destekliyorlarmış.

İran bu arada ülkesindeki Türk kesimleri Türkiye’den uzak tutmaya da çalışırken, bir yandan da Türk dünyası birleşmesin diye Ermenistan’ı da destekliyor. İran yönetiminin çıkarları gereği, Ermenileri desteklemesi aşırı duygusal Azerilerin, İran’dan soğumasına ve bir bakıma İran Azeri’sinden de soğumasına neden olmaktadır.

Yani dostluk kardeşlik, bir millet iki devlet sloganlarının arkasında bin bir kaygı da var. Halk resme bakıyor, oysa önde görülen her şey resmin arkasında değişiyor.

Kirmandalı’da tarım arazisi

Bakû’den istediğim keyifi alamadığımı söylemiştim. Aslında bunun nedenini de tam olarak anlayabilmiş değilim. Çünkü belli beklentilerle gelmeyen birisinin Bakû’yü beğenmemesi olanaksızdı. Yani bilimsel ve objektif bir değerlendirmede Bakû’nün benzerlerinden daha üstün bir şehir olduğunu kabul etmemek olanaksız.

Öyleyse benim içimi buran şey belki duygusal bir durum, belkide yanlış beklenti ve bilgilerle buraya gelmemdir diyorum. Ve en çok içimi buran şey ise, Azeri insanını hak ettiği refah düzeyinde, özgür ve rahatlık içinde bulamamış olmamdır.

Gerçi Azerileri tam olarak anlamak da olanaksızdı. Sanki güllük gülistanlık bir ülkede oldukça rahat yaşıyorlarmış gibi hiçbir şeyin farkında değillermiş gibi cevaplar veriyorlar, iyiyiz diyorlar, yönetimden memnunuz diyorlar. Hatta övgüyle, Aliyev mafyanın kökünü kazıdı diyorlardı.

Fakat söyledikleri ile düşündüklerinin farklı olduğunu anlayıp, biraz çekiştirince başlıyorlar anlatmaya. Örneğin: “Çevresindeki ülkelerin en zengini Azerbaycan” diyorum. Halkı en fakir olanı ve bu yetmezmiş gibi en pahalısı Azerbaycan “ diyorum. Özellikle pahalılıktan söz edince dayanamıyor ve sökülüyorlar.

Bakû’de görüştüğüm birkaç kişi “Gürcistan'a gazı biz veriyoruz onlar bizden ucuza kullanıyorlar” diyordu.
“Neden böyle pahalı” diyorum; Bakûlü “Mafya” diyor.
“Hani Aliyev mafyayı temizledi” diyordunuz?
“Temizledi ama devlet mafya oldu. Telefonu tek bir adam ithal ediyor. Ya yakını, ya da çok rüşvet veriyor. Çocuklarım doyasıya banana (Muz) yiyemediler şu yaşa dek” dedi.

Kemiksiz (sümüksüz) dana eti 8 manat= 16 Tl. Gürcistan’da 13 Lari.

Yanındaki önce konuşmaktan özellikle kaçınan genç birisi “Çünkü her şeyin ithalatçısı tektir. Rekabet diye bir şey olmadığından fiyatlar çok yüksek” dedi.

Ama vergiler çok düşük, bu durumun fiyatları aşağıya çekmesi gerekmez mi?” diyorum.

Öteki: “Vergi düşük ama vergiden fazla rüşvet vermezsen, devlette işini yürütemezsin” diyor.

Doğrusu Azerbaycan'ın bu haline üzüldüm. Türkiye’deyken Azeri yönetimini çok taktir etmeme rağmen burada hiç beğenmedim. Azeri insanını ise tam anlayamadım diyebilirim. Çünkü yönetim insanları, tam bir baskı altına alıp, öylesine sindirmiş olmalı ki, insanlar tam açılamıyor.

Herkes hayatından memnun numarası yapıyor, fakat belli ki, içi kanıyor. Sanıyorum birbirlerine karşı da, bir dış ve bir de iç görüntüleri var. Yaşam ikili bir oyun gibi. Fakat bu denli yokluk ve bu denli pahalılığa rağmen insanlarda yaşama sevinci ve gelecek umudu, Türkiye'deki insanlardan çok daha iyi durumda.

Türkiye'de insanlar ne denli zengin de olsa, yaşam da ne denli bu ülkelerden daha ucuz da olsa, insanların yüzü yine de hiç gülmüyor, herkes sinir stres küpü.

Azatlık Meydanı

Aslında Azerbaycan’a Türkiye’den müteahhitlik hizmetleri ve özellikle de öğrenci olarak çok fazla insanın geldiğini biliyordum. Fakat ben burada kaldığım üç gün içinde İran Azerileri ve başka milletlerden insanlarla karşılaştım, fakat hiçbir Türkiye Türk’ü ile karşılaşmadım.

Ayrıca burada TL geçmiyor, Manat'a çevirmeniz gerek. Bir manat iki lira. Fakat döviz bürolarının çoğunluğu ve işyerlerinde kimse Lirayı kabul etmiyor. Dolar ve Euro bozuyorlar ve dolar en makbulü. Hatta Doları bozdurmasanız bile her yerde Dolar olarak kabul ediliyor.

Azerbaycan komünizmden kapitalizme geçerken evler satılmış ve zenginler (mafya ve yandaşlar) almış. Müthiş bir ev sıkıntısı var. Üç oğlum var everemiyorum evsizlikten” diyordu birisi.

Toprak ise, Ülke nüfusuna bölünerek çıkan miktar bir kart kabul edilip 5 kişilik aileye 5 kart verilmiş. Tabii bu işlenebilir bir büyüklük müdür? İşlenebilirse şehirde işçilik yapan adam, çiftçiliğe nasıl geçiş yapar? Tarım alet ve makinesi var mıdır vs. Ayrıca bu insanlar kolhoz yöntemi dışında bir tarım nasıl yapılırı ne kadar bilir. Bu ve benzer nedenlerle bu kartlar da zenginlerde toplanmış sanıyorum. Sonuç olarak geçim standardı düşük Azerilerin.

Azerbaycan’da yaşam standardının Gürcistan seviyesini yakalayabilmesi için, maaşların ikiye katlanıp, fiyatların sabit tutulması Türkiye için maaşların üçe katlanıp, fiyatların sabit tutulması gerekir diye düşünüyorum.

Bu ülkeler aslında, çok güzel tarım ve hayvancılık olanaklarına sahip. Gelecekte dünyada büyük çapta gıda açıkları olacağından, belki de gıda üretimi petrol üretiminden daha değerli olacak. Gıda ve turizm en önemli ekonomik etkinlik olacaktır.

Hayvancılık alanları

Çünkü bu ülkelerde bu potansiyel fazlası ile var. Gürcistan cennet gibi bir ülke, iklim uygun ve toprak çok verimli. Azerbaycan da, Bakû yakınlarına dek aynı arazi özelliklerine sahip. Tarım ve hayvancılık teşvik edilirse halk zenginleşir. Üretim fazlasını Rusya ya gönderir. İleride Türkiye'nin de gıda açığı olacaktır; Türkiye’ye de satar.

Fakat turizm şimdilik bu ülkelere çok uzak. Nedeni ise hizmet sektörünün gelişmemiş olmasıdır. Aslında Turizm potansiyeli çok yüksek olmasına rağmen tuvalet sorunu çözülmeden turizmin gelişmesi olanaksızdır.

O da ne ki, üç beş yılda çözülür diye düşünebilirsiniz, fakat tuvalet bir yaşam biçimidir. Olaya lüks tuvaletler yapmak olarak değil de, yaşam tarzını değiştirmek biçiminde bakmanız gerekir ki, bu da epeyce zor bir iştir. Yaşanıp görülmeden benimsenemez.

Çünkü şu anda bu ülkelerde pis tuvalet pek fazla yadırganmıyor. Kimseyi rahatsız etmiyor. Böyle durumlarda olayı kanıksayanlar, rahatsız olanlardan rahatsız olurlar. Rahatsız olana toplumun dışında ve topluma tepeden bakan uçuk insan gözüyle bakarlar.

Bir de tuvalette taharet borusu ve su yok. Ben Avrupa ülkelerinde taharet borusu olmayınca bunu dinler arası bir ayırım gibi düşünmüştüm, Oysa Azerbaycan Müslüman olduğu halde, burada da taharet borusu yoktu. Yani Sovyetler döneminde böyle imiş, şimdi de böyle devam ediyor. Öyle ise insanlar, nasıl temizleniyor akıl erdiremiyorum.

Kâğıtla kuru kuruya silerek ne kadar temizlenir? Ne kadar kâğıt gider, o kadar çok kâğıt lağımı tıkamaz mı, doğrusu çözemedim. Çünkü tuvaletlerde, taharet borusu olmadığı gibi, başka su da yok. Otel ev hepsi aynı durumda.

Lüks otel sayısının artışı da, turizmde büyük kitleleri çekmeye yetmez. Ancak zenginlere hitap eder. Orta tabakalar için 20-30 Dolar veya Eroluk otellerin yapılıp, temiz işletilmesi gerekir. Oysa bugün 20-30 Dolarlık otellerde kalmak çok zor. Duş Tuvalet ortak ve çok ilkel durumda. Neredeyse eski kervansarayların düzeyinde bile değil.

Bakû’de Liman

Azerbaycan’da beni hayal kırıklığına uğratan en önemli olaysa, buradaki gönüllü şeriat uygulamasıydı. Azerbaycan’a gelmeden böyle bir durumla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. Çünkü ben bu ülkeyi hep laik bir cumhuriyet olarak düşünmüştüm. Fakat Azerbaycan’da tam anlamıyla şeriat yaşanmaktaydı.

Özellikle İran’da bir aydan fazla bir süre dolaştıktan sonra, gerçek anlamda şeriatın Azerbaycan’da ve üstelik devlet zorlaması olmadan, gönüllü yaşandığına kanaat getirdim diyebilirim.

Görüştüğüm en az on kişiden şu sözleri duydum. “İslam Cumhuriyeti halkoyuna sunulsa, halkın % 90’nı kabul eder” diyorlardı.

“Sizi Antalya’ya davet etsem, ailecek gelmek ister misiniz?” Bu soruma aldığım yanıt da genelde olumlu değildi. “Gelmek isterim elbette… Fakat ben Antalya'ya karımı ve kızlarımı getirmem. Çünkü orada kadınlar açık” diyorlardı.

Tüm bunlara dudağını boyayan ve sigara içen kadın, bar kadınıdır görüşünü de eklerseniz, Azerbaycan’daki dinsel düşüncenin toplumsal yaşamı ne denli etkilediğini daha iyi değerlendirebilirsiniz. Oysa İran’da böyle değil. Gerçi İran’da da kadın kapalıdır ama evde kapanmaz ve sokaklarda çoğunluktadır. İşinde gücündedir ve özellikle de çoğu makyajlıdır.

Gerçekten de burada sigara içen kadın görmedim. Zaten sokakta kadın çok az. Makyajlısı da az. Bu yüzden Azeri kadını, Gürcü kadın gibi modern ve bakımlı değil. İçki konusunda da, Şafiler kadar tutucular.
 

Yayın Tarihi : 23 Mart 2012 Cuma 00:04:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet orhan IP: 88.229.128.xxx Tarih : 23.03.2012 11:34:17

Sizin isminizi(nazmi Öner) tesadüfen görünce yazılarınızı okumaya başladım. Bu yaklaşık bir ay falan oldu. Her gün Burdur haberlerini açınca sizin köşenizi okuyorum ve gezi yazılarınızı keyifle okuyorum  nice yazılarınızı okumak dileğiyle sizi kutlar sağlık ve esenliklerdilerim.Emekli öğretmen Mehmet Orhan    BURDUR


Nazmi Öner IP: 178.233.81.xxx Tarih : 24.03.2012 08:41:27

Değerli arkadaşım, ilgine teşekkür ederim. Burdur'a gelince görüşelim. Selamlar.


Habibe Şenay IP: 46.23.100.xxx Tarih : 13.06.2012 15:25:22

Merhaba yazınızı okudum; Ben de birkaç şey eklemek isterim.

Azerbaycanın Türklere vize uygulamasının sebebi ek gelir elde etmektir.İstanbul-Bakü arasında hergün karşılıklı 10 sefer düzenleniyor ve Türkiye kadar refah bir ülke olmadığı için Türk vatandaşlarından alınan vize ücretini gelir olarak görüyorlar.

İkincisi de burdaki kadınların bakımlı olmadığını söylemişsiniz burdaki kadınlar kadar bakımlı değilse dünyanın hiçbiyerindeki kadınlar değidir neredeyse hepsi topuklu ayakkabı giyer ve tamamı makyajlıdır.Ayrıca şeriat düzeninin bu ülkede sıcak görülmesi konusunda hayal kırıklığı yaşamışsınız bu insanların seçimidir ve müslüman bir ülkede böyle bir uygulamanın olabilmesi gayet normaldir.


Nizam AKYÜZ IP: 90.158.125.xxx Tarih : 10.04.2012 11:46:33

 Sayın Hocam kent haber sitesini okurken tesadüfen sizin gezi yazılarınıza takıldım o kadar güzel yazıyorsunuz anlatıyorsunuzki sanki ben oraları sizin yerinize geçmiş gibi oluyorum.Yazılarınızı sıkılmadan zevkle okuyorum ve takib ediyorum.azerbaycan hakkındaki düşüncelerinizi çok iyi anlatmışsınız aynen gördüğünüz burada yansıtmışsınız.Yazılarınzı kelimesine satırına vararak çok büyük zevkle okumaktayım okumadan hiç sıkılmıyorum.Yazılarınızın devamını bekliyorum şuan iran hakkındaki yazılarına başladım okumaya tek kelimeyle süper bu güzel yazıları bizmle paylaştığın için emeğine çok teşekkür ediyorum allah yar ve yardımcın olsun