18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Baku’dan ilk izlenimler

Şemsinin evinin bulunduğu avludan çıkışta sola dönüp 50 metre kadar gittikten sonra, varılan caddede tekrar sola dönünce 600-700 metre sonra Azatlık Meydanına varılıyordu.

Geri dönüşte evi kolay bulmak için köşedeki dükkânları ve yol boyu önemli yapıları not ettim. Yolun fotoğrafını çektim. Sabırsız ve hızlı adımlarla Azatlık Meydanına hemen geldim.

Sovyetler Birliği döneminde Lenin Meydanı olarak anılan Azatlık Meydanı, Baku ile özdeşleşmiş yerlerden birisidir. 1991 yılında Azerbaycan’ın bağımsızlığını elde etmesinden sonra Lenin ismi Azatlık (hürriyet) olarak değiştirilmiş olup, bu meydanın Azerbaycan tarihinde çok önemli bir yeri vardır.

Meydandan eve giden cadde

Bu meydanda yaşanan ilk önemli olay 1988 Aralığında Karabağ olaylarını protesto için yapılan açlık grevi ve oturma eylemidir. Asıl önemlisi ise, 20 Ocak 1990 yılında 30 bin kişilik Sovyet Ordusunun Azatlık Meydanı’nı kuşatarak 143 Azeri’yi şehit etmesi ve yaklaşık 700 kişiyi de yaralamasıdır.

841 kişi ise Sovyet askerleri tarafından tutuklanarak gözaltına alınmış, cenazeler on binlerce kişinin katılımıyla kaldırılmıştır. Bu olay Azerbaycan’ın bağımsızlık sürecini hızlandırmış olup, 18 Ekim 1991’de Azerbaycan Devleti bağımsızlığını ilan etmiştir.

Meydanın önünde, meydanla deniz arasında büyükçe bir park ve arkasında estetik olarak oldukça güzel ve büyük bir bina vardı. Meydan çok büyük sayılmasa da, önünde ve yanlarındaki parklara da hakim durumda olduğundan, çok büyük kitlelerin toplanmasına uygun vaziyette idi. Ayrıca Hilton Oteliyle arasında da büyük bir boşluk vardı.

Parkta biraz dolaşıp resimler çektikten sonra, bir süre de Hazar Denizini seyrettim. Parktaki ağaçları çiçekleri izledim.

Azatlık Meydanı

Park: deniz vagzalı, yani Limandan Bakû’nün sonlarına dek kıyı boyunca dar bir şerit olarak uzanıp gidiyordu. Ben de beynimde, gördüğüm Bakû ile okuduğum Bakû arasında bir köprü kurmaya çalışıyordum. Kentin tarihi, coğrafyası, fonksiyonları, yaşam vs.

Çünkü Azerbaycan’ın başkenti Bakû, ülkenin en doğu ucunda, Hazar Denizi kıyısında olup, yalnızca Azerbaycan’ın değil, Kafkasların da en büyük kenti, en büyük limanı, en önemli kültür, sanayi ve ticaret merkeziydi.

Abşeron yarımadasında tarihi MÖ ikinci binlere dek uzanan kent, dört milyonu aşan nüfusu ile ülke nüfusunun yarısının toplandığı bir merkezdi. Hong Kong gibi, Singapur gibi şehir devletleri hariç tutulursa, ülke nüfusunun yarısının bir kentte yaşadığı bu durum, sanıyorum nadir rastlanan bir durumdur.

Tarih boyunca doğu batı yönlü ticaret yolları kadar, güney ve kuzey yönlü ticaret yollarının da kavşak noktasında olması şehrin ekonomik gelişmesinde etkili olmuştur. Ayrıca ekonomisinde daha 10. yüzyılda bile petrolün ve tuzun önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir.

Bu gün de Baku, petrol üretim, işleme ve dağıtım merkezi olarak çok önemli bir işlevi yerine getirmekte olup, Baku, Tiflis Ceyhan Petrol Boru Hattının çıkış yeridir.

Hazar kıyısındaki park

Baku düş ve düşünceleriyle parkta dolaşmaya devam ediyorum. Parktaki ağaçları bitkileri gözlüyorum. Gelip geçen, parkta dolaşan insanları izliyorum. Fakat nedense pozitif sonuçlara ulaşamıyorum. Uykusuzluktan ve yorgunluktan mı acaba diyorum.

Örneğin Baku konusunda gördüğüm kadarıyla bir ön sonuç çıkarmaya çalışıyordum. Devasa binalar, deniz, park hiç birisi gördüğüm çöl manzarası kadar beni etkilemiyordu.

Parktaki bitkiler ve ağaçlar da sanki: “Burası bize göre değil, bu toprak bizim toprağımız, bu hava bizim havamız değil” diyor gibi bir his uyandırıyordu. Bakmasını bilene bitkiler yerlerinden ne kadar hoşnut olduğu hakkında en iyi fikri yine kendileri bildirir.

Örneğin Tiflis’te, Gence’de zapt olmaz bir enerjiyle göğe fırlayıp giden çamların, çınarların, burada zorla ite kaka bin bir ihtimamla ayakta durdukları her hallerinden belli oluyordu.

Baku’da zoraki yetişen bitkiler

Hazar’ın Kuzeyinde tuzlu yereylerin çok büyük alanlar kapladığını, doğusunun tümüyle çöl olduğunu, Güneyde İran kıyılarının ise çok uygun iklim koşullarında çok güzel bir tabiata sahip olduğunu biliyordum. Fakat Hazarın Batısında da çöl olabileceğini doğrusu hiç düşünmemiş olmamdan dolayı üstümdeki hayal kırıklığını bir türlü atamıyordum.

Gözlerim hep çiçeklerin çelimsiz, çimlerin cansız yeşiline, ağaçların bonsai gibi, yaşı kadar gelişememişliğine takılıyordu.

Limanda eski Baku tarafına doğru yürümeye başladım. Çok büyük bir mağaza çıktı önüme. Azerbaycan sokaklarındaki küçük mağazalar gibi değil, Türkiye’deki AVM’ler gibiydi. Girip dolaştım.

Türkiye'deki yerli veya yabancı markaların hemen hemen tamamı vardı burada. Temiz, yeni ve modern bir çarşıydı. Fakat hiç Türk'le karşılaşmadım. Gerçi uzun boylu dolaşmaktan ziyade, hızlıca bir tur yaptım da denilebilir. O yüzden de görmemiş olabilirim diye düşündüm.

Ne var ki, bunların tuvaletinin temiz olacağını düşünerek, hemen ilk kattın tuvaletine gittim. Nerede ise 24 saattir büyük abdeste çıkmıyordum. Tuvalet gerçekten çok temizdi. “Yarın tuvalet için tekrar buraya gelirim” diye kurdum kafamda.
 

Yayın Tarihi : 21 Şubat 2012 Salı 00:55:08
Güncelleme :21 Şubat 2012 Salı 00:55:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Nazmi Öner IP: 178.233.81.xxx Tarih : 23.02.2012 22:58:17

Sayın Törün Vağzal: İstasyon, garaj ve liman gibi anlamları olan bir sözcük. İlk kez Gürcistan'da tren vazgalı diye duymuştum, Azerbaycan'da vağzal diyorlar. Deniz vağzalı, tren vağzalı ve autovağzal (otogar). Gürcistan ve Azerbaycanda ortak bir sözcük . İlginize teşekkür ederim.


Teoman Törün IP: 78.176.225.xxx Tarih : 24.02.2012 11:38:45

Verdiğiniz bilgiye çok teşekkürler.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 21.02.2012 11:05:59

Geri dönüste evi kolay bulmak icin kösedeki dükkanlari yol boyu önemli yapilari not ettim. Bu sistemi  biz millet olarak en cok  kullanan milletiz. neden cünki bizim yollarimizin her kösesinde direkler ve bu direklerde sokak adi ve altinda bu sokak su nr.dan baslar su nr.son bulur veya sag taraftakiler tek nr.lar sol tarftakiler cift nr.lar ve buna devam her evin nr.si yoktur  ayrica bir meydan adi bir görünen yerde  su meydanin adi budur ne bir yazi ne bir gecmisi yoktur ( bazi tabelelara raslanmaktadir gülünclükten baska bir sey degildir) bunlar olmadigindan bazi kisiler  kendi evinin sok adini bilmez veya bir arka sokak adini bilmez bakü de de bu durumun ayni oldugu anlasilmaktadir nede ol kardesiz demekten baska söz yoktur genede kötü huylar yerine iyi huylarimizi paylassak daha iyidir demek gerek hani yani her sokagin adi nr.yazili standart tabeleleri olsa her evin kendi nr. kapisinda olsa sadece bu akilda tutulsa geri cabuk gelinse bir taksiciye su sokak su nr ev desen evin nr.si önünde taksici dursa evine kapinin önünde insen pinsen bir adres icin kimseyi rahatsiz etmeden bulsan  harita var navigasyon var elin avrupalisi bunu bulmus yapmis  biz hala caddenin adini evin nr yazamamisis eski kafa nati kafa burda dükkan var burda köprü var bir kaybolsak ne köprü adi ne dükkan ne dükkani oldugunu biliyoruz baküde ayni istanbulda ayni bozuk islerde bulusuruz düzgün bir iste ayrisiriz nasil bir huy bu bir bilen varsa ciksin izah etsin lütfen hangi bakanlik ilgili ise bir standrt bir norm bu sokak  nr. adlarina getirsin artik  bizim kafamiz karisik karisikta bari para verdik aldik paralar bosa gitmesin navigasyonlar bir ise yarasin onlar bari karismasin


Teoman Törün IP: 88.240.39.xxx Tarih : 23.02.2012 12:31:47

Hocam, Tanrı bu çabalarınızı ödüllendirsin. Çok önemli, yararlı ve yorucu bir etkinliğe girişmişsiniz. Bilmediğimiz diyarları tüm ayrıntıları ile öğreniyoruz. Bu arada,( limandan Bakû’nün sonlarına kadar kıyı boyunca dar bir şerit olarak uzanıp gitme açıklaması var ama, her halde Azerî dilinde olacak) "deniz vagzalı" deyiminin tam anlamını verebilir misiniz.?