3-BURDUR MÜZESİ VE SORUNLARI
Türkiye’de tarihe, müzelere ve ören yerlerine karşı büyük bir ilgisizlik olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Çünkü batıda bir kentin müzesini bir yıl içinde ziyaret eden insan sayısı, bizdeki yetmiş ilin müzelerinin ziyaretçi sayısını geçebilmektedir. Burada Türk insanının geçmişe ilgi duymamasını nasıl açıklayabiliriz. Bu konuda okulların ve okullarda yeterli tarih ve sanat eğitimi verilmemesinin etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
![]() |
Burdur Müzesi Müdürü Hacı Ali Ekinci |
Müzelerimiz son yılarda kendini yenileyerek, güncelleyerek bir kabuk değişimine başladı. Müzelerdeki yerli ziyaret trafiğinde bu anlamda bir artışın olduğunu söylemek mümkündür. Ancak, başka ülkelerle kıyasladığımızda onlarla boy ölçüşmek konusunda bir miktar gerilerdeyiz. Bunun başlıca nedenlerinden en önemlisi her şeyin başını çeken eğitimsizlik olduğunu söylemek gerekir. Okullarımızda üzerinde yaşadığımız Anadolu Topraklarının tarihi zenginliğini, geçmişten günümüze kalan kültür varlığı zenginliğimizi her fırsatta iyi öğrenmemiz gereklidir.
Müzelere ilgisizlik konusunda eğitim kurumlarından ve uygulanan eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlar olmakla beraber, Kültür Bakanlığı ve müzelerin de, üstüne düşen görevleri yerine getirdiğini söyleyebilir miyiz? Acaba müşterisiz müzelerin iyi bir satıcı olmadığını söylemek haksızlık mı, yoksa gerçeğin ifadesi mi olur?
Müze ziyaret kültürü elbette ki insanın eğitimini ile yakından ilgilidir. Bu nedenle eğitimin önemi her zaman ön plandadır. Ancak, müzelerimizin de ziyaretçilerine iyi sunum yapmaları gerekmektedir. İyi yetişmiş insan çevresindeki müzeleri görmezlikten gelemez. Ama kültürel zenginlikten fazlaca bilgisi olmayan insanlara zorla müze gezdirmek gibi bir çaba boşuna olsa gerektir. Müzelerimiz için iyi satıcı olmadığı söylemi yukarıda kısa ve özce söylediğim gibi bir bakıma haksızlık olur.
İyi satıcılar, kavga ve küfürden başka hiçbir özelliği olmayan tv programlarını, dizileri, akla mantığa ters hayal ürünü filmleri, romanları milyarlarca insana ulaştırabilirken, gerçek tarihin ve eserlerinin, insanların bu denli ilgisinin dışında kalması sizce normal bir durum mudur? Burada sorunu vatandaşta mı, yoksa devlette mi aramalıdır? Sorunun çözümü için sizce devlet ne yapmalı vatandaş nasıl davranmalıdır?
Bir müzeyle aynı kentte yaşamı paylaşanlar eğer müzeyi görmezlikten geliyorsa bu kişinin bu konudaki bir eksikliğidir. Ben bu konuda her zaman olduğu gibi sonucu eğitim yetersizliğine götürüyorum. Devlet bunu eğitimin her kademesindeki insanlara her fırsatta sağlayacaktır.
Müzelerin işlevini, tarihi eserleri ve bunlardan çıkarılacak dersleri anlatmak ve tanıtmak amacıyla, müzenizin okullara ve halka dönük çalışmaları var mıdır? Varsa bunlarla ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?
Müzeler; müze eğitimi ve müzeciliğin öğretilmesi bakımından eğitim ve öğretim kurumlarıyla müşterek bir ortamda çalışmalarını eğitim ve öğretim kurumlarını eğitim programına yeterince almalıdırlar.
![]() |
Burdur Müzesinde Hadrian büstü. |
Müzelerin cazibe merkezi haline getirilebilmesi için, Batılı ülkelerin müzelerinin, tanıtım, teknolojiyi kullanma, sergileme ve sunum özellikleri araştırılıp incelenmekte ve sürekli izlemeye alınmakta mıdır? Bunlar kamu eliyle yapılamıyor ise, müzelerin bir cazibe merkezi haline getirilmesi, eserlerin bakım ve korunmasının daha iyi biçimde yapılması için, müzelerin özelleştirilmesi düşünülebilir mi? Bu konularla ilgili düşüncelerinizi açıklayabilir misiniz?
Müzeler cazibe merkezi haline gelebilmesi için öncelikle eğitim programında ona yeterince yer verilmelidir. Kurumların özelleştirilmesi amaçlanırken öncelikle ticari kaygılarda olmaktadır. Burdur Müzesini özelleştirdiğimizde ( ziyaret hizmetleri ) her türlü çabaya karşı yıllık ziyaret sayısı belli (16560 kişi) olmasına rağmen bunun ancak 4000 kadarı bakanlıkça belirlenmiş kıstaslara göre ücrete tabi, diğerleri ücretsizdir. İş böyle olunca bu müze gibi birçok müze özelleşmenin dışında kalacaktır. Çünkü müzelerin hizmet üniteleri oldukça çok ve farklı bir çalışma ortamıdır. Bu tür çalışmadan ödün verdiğiniz takdirde, başta güvenlik zafiyeti, eserlerin restorasyonu, konservasyonu, yeterli sağlıklı ortam gibi birçok günü birlik yapılması gerekli işler arasındadır. Özelleştirme birkaç müzenin dışında cazibe görmez diğerleri kapatılma ya da alanlar tarafında farklı yerlere taşınma gibi bir işlemle karşı karşıya kalabilirler.
Ülkemizde her ilde bir müze ve bir kütüphane anlayışı ne yazık ki hala geçerlidir. Oysa Amsterdam’da her semtte bir müze ve bir kütüphane bulunmaktadır. Fakat Amsterdam büyüklüğündeki Antalya’da hala bir müze bir kütüphane gerçeği devam etmektedir. Üstelik Amsterdam’daki 20 müzenin eserlerinin toplamı Burdur’da sergilenemeyen eserler kadar bile değildir. İnsanlığın yararına sunulması gereken kültür eserlerini depolarda hapsetmek eminim ki doğru bir davranış olarak kabul edilemez. Bütün bunlar da göstermektedir ki, ülkemiz genelinde olduğu gibi, Burdur’da da sergi salonları ve müze sayısı çok yetersizdir. İlimizde yeni müze ve salonlarla ilgili çalışmalar var mıdır? Varsa ne aşamadadır?
Bizim ülkemizdeki Müzelerin çoğunluğu Arkeoloji Müzeleridir. Bunun yanında Etnografya içerikli kültür varlıkları da bu müzelerin bir bölümünde sergilenmekte olup bazı bölgelerde etnografya konulu müzelerimiz de vardır. Her ilde bir müze anlayışı XIX. Yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı döneminde başlayarak XX. Yüzyılın başından itibaren cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün müzelere ve arkeoloji ilmine verdiği önemle daha da ileri giderek Anadolu kentlerinde bir bir müzeler kurulmuş ve her ilimiz çevresinde bulunan kültür varlıklarına sahip çıkmaya başlamıştır.
Baştan bu yana müze kültürünün eğitimle iç içe olduğunu söylememdeki ana kavram, insanlarımızın müze gezme alışkanlıkları yeterli düzeyde olsa her ilde ardı ardına unutulmaya yüz tutmuş mesleklerimizin her biri adına müzeler kurulabilirdi.
Birde biz müzecilere sıklıkla sorulan bir soru var, bunu sizde soruyorsunuz. “Depodaki eserler neden sergilenmiyor?” müzelerimizin depolarında sergilediğimiz eserlerin bir kısmının aynısı bulunmaktadır. Ayrıca, müzelere ziyaretin ötesinde araştırma yapmak üzere her yıl sayıları 15- 20’ye varan araştırmacı bilim adamları gelmektedir. Bunlarda müzelerin depolarındaki eserler üzerinde çalışmaktadırlar.
Burdur Müzesi 50 yıldan fazla bir kuruluş tarihçesi olmakla birlikte, kentin merkezi yerinde bulunmaktadır. Hatta birçok konuda kente adres olmuştur. (Müze Parkı, Müze Taksi, Müze Durak gibi) Bu ayrıcalık kendisine avantaj olarak dönmelidir. Girişindeki Müze Park ve arkasındaki Otopark alanlarının gelecekte mutlaka müzeye kazandırılması gerekir.
Müzelerin il merkezinde olduğu gibi, il genelinde dağılımı ve eserlerin yerinde sergilenmesi açısından ilçe merkezlerinde de müzeler açılması konusunda ne düşünüyorsunuz. Örneğin Sagalassos eserlerinin Ağlasun Müzesinde, Kremna eserlerinin Bucak Müzesinde, Kibyra eserlerinin Gölhisar Müzesinde sergilenmesi daha doğal ve doğru bir durum değil midir? İl çapında böyle bir çalışma var mıdır?
Müzecilik zor ve meşakkatli bir meslek oluşunun yanında parasal olarak da büyük maddiyatları gerektiren bir hizmet dalıdır. Bu bakımdan şimdilik merkezi bir yerde olmalıdır. Gelecekte bölgesel olarak da müzeler açılabilir.
Sayın Ekinci, zaman ayırıp sorularımı yanıtladığınız için teşekkür ederim. Şimdi de benim değinmediğim, fakat bu soruların dışında sizin, müzeciliğimizin sorunları ve çözümleriyle ilgili düşünceleriniz varsa, bunlardan da kısaca bahsedebilir misiniz?
Ben de teşekkür ederim. Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.