18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Büyük Bazaar

Sabah saat 09.00’dan beri son sürat geziyordum. Kaleyi, müzeyi, Gök Mescidi, Old Pazarı ve çevresindeki bazı yerleri ziyaret etmiş ve bir hayli yorulmuştum. Saat 15.00’e geliyordu. Gidip otelde bir saat uzanayım dedim.

Otelde pek kimse kalmamıştı. Otelci de avludaki ağacın altında iki yaşlı ile sohbet ediyordu. Bana anahtarı vermek için kalkınca “ Söylediğim yerlere gitti mi?” dedi. “Bazılarına gittim ama yoruldum. Bir saat kadar dinlendikten sonra devam edeceğim” dedim.

Uzanalı yarım saat olmuştu ki, oda arkadaşım olan Azeriler geldiler. “Ne yaptınız, nereleri gezdiniz” dedim. Rauf: “Gezecek yerini bulamadık, sıkıldık biz. Oturacak bir park olsa da oraya bari gitsek diyoruz” dedi.

Pazarın girişi

Onlara “Siz park mı istiyorsunuz? Benim gezeceğim yerlerden birisi Tebriz’in en güzel parkı… Bana takılırsanız oraya gideriz” dedim.

“Fakat önce büyük pazarı göreceğiz, sonra Şairler Mezarlığına gideceğiz; oradan da El Goli Parkına geçeriz” dedim. “Tamam” dediler.

Hemen toparlanıp otelden çıktık. Bu kez birinci Meydandan sola dönerek bir meydan sonra büyük pazarın girişine geldik.

Pazarın girişinde manavlar

Tebriz’in tarihi ve ticari mekânları içinde Büyük Pazarın ayrı bir önemi vardır. Çünkü bu çarşı, 7000’den fazla dükkânıyla, kapalı ve açık mekânlarıyla başlı başına bir kent gibidir. Her ne kadar İran’ın hemen her kentinde böyle kapalı pazarlar olsa da, Tebriz, Tahran ve Isfahan’ın pazarları tarihi, estetiği, büyüklüğü ve ticari potansiyeliyle diğerlerinden daha farklı ve önemlidir.

Tebriz Pazarı da, büyüklüğü ve çeşitliğiyle, mimari yapısı ve kendine özgü ürünleriyle, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, Doğunun en önemli alış veriş merkezlerinden birisi olma özelliğini koruyor.

Büyük kalıplar halinde imal edilmiş kelle şekerler ve Rauf

İçinde 24 küçük çarşı ve kervan sarayın yer aldığı pazarın uzunluğu, birleşip ayrılan sokaklarda kilometrelerce devam etmektedir. Pazar yalnızca alınıp satılan eşyaların pazarlandığı ticarethanelerden ibaret değil. Çoğu mal ve eşyanın aynı zamanda imal edildiği imalathaneler, el sanatları ve hediyelik eşyalarla günlük kullanım eşya ve malzemeleri yapılıp pazarlandığı yerler de var.

Özellikle halı kilim gibi el sanatları, tüm İran pazarlarında olduğu gibi burada da ön planda yer alıyor. Kuyumculuk ve takılarla baharat ve kuru gıdaların çokluğu da dikkati çekiyordu.

Pazardan bir görünüm

Beni en çok şaşırtanlar ise, hurmanın ucuzluğu ve baharatın kilo ile satılmasıydı. Zaten neredeyse manavdan çok baharat, çerez ve kuru gıda satan dükkan vardı. Tebriz’de bütün caddelerde ve çok miktardaki pasajlarda, sayısız mağaza olmasına rağmen, hala en önemli ticaret merkezi burası.

Dünyaca ünlü tarihçi ve gezginlerden, Yagut Hamavi, Mugettesi, İbn-i Batuta, Kla Vixo, Evliya Çelebi, Hamdullah Mustofi ve Marko Polo bu çarşıdan övgüyle bahsetmişlerdir.

Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan Tarafından yaptırıldığı ileri sürülen Pazarda bulunan başlıca çarşılar şunlardır.

Azerbaycan’ın meşhur ipekli Tebriz halılarının satıldığı Müzefferiye çarşısı, dericiler çarşısı, Hacı Rehim, Ganlı Dalan, Şazda, Sadıgiye, Yemeniciler, Mir İsmail, Billurcular Gıtbetsi, Heremhana, Badamçı, Geçtiler, Bakırcılar, Şişecerhane çarşısı, Emir pazarı, Abbasçı Çarşısı, Hüseyni Çarşısı, Şirbaf Çarşısı vs.

Çay ve kuru gıda satan bir dükkan

Bu arada fiyatları araştırdım. Türkiye ile yaklaşık aynı, ya da biraz daha ucuz. Fakat pazar çok zengin ve adını bilmediğim pek çok ürün var. Örneğin haşhaş kozakları gibi, kuru bir şeyi sordum. “Kurutulmuş limon” dediler.

Kırmızı nar tanelerinin kurutulmuşuna benzeyen, kuş üzümü gibi bir şey daha vardı. O da ziriş imiş ve yemeklerin üzerine serpiliyormuş.

Bazı gıda maddelerinin fiyatlarını örnek olarak vermek gerekirse, barbunya, börülce, mercimek, pirinç, nohut, fasulye gibi kuru gıdalar iki lira civarında. Çay 2 ile 9 arası, bal 5 ile 20 arası, peynir 3 ile 7 arası, hurma 1.5 ile 3 lira arası.

Burada en çok dikkatimi çeken yiyeceklerden birisi de, aşağıdaki fotoğrafta görülen, derisi yüzülmüş dana tırnaklarıydı.

Derisi yüzülmüş dana tırnakları

Pazarda belli aralıklarla tuvaletler, çay ocakları ile sağa ve sola açılan sokaklar vardı. Arada bir yanlara çıkıp gölgede dinleniyorum. Veyahut da bir çay ocağında çay içerek sohbet ediyorum. Tabii ki hoş beşten sonra sohbetin en önemli konusu İbrahim Tatlıses ve sonra da dizi kahramanları oluyor.

Yan sokaklarda ise, cami, medrese ve kervansaray gibi eski fakat çoğu kullanılan mekanlar vardı. Bunlardan özellikle medrese ve ibadethane olarak kullanılan tarihi camilerle, depo amaçlı kullanılan kervansaraylar Tebriz Tarihinin canlı tanıkları gibiydi.

Eski bir kervansarayın avlusu

Yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi bir tarafta kervansaray avluları hala oldukça sağlam odaları, havuzları ve ağaçlarıyla park gibi pazarı gezenlerin dinlendiği bir yer olduğu gibi, esnafın da fazla mallarını koyduğu bir depo gibiydi. Zaten Tebriz çarşısının ilk nüvesi de bu kervansaray odalarından oluşmuş. Burada yüzlerce odası bulunan bir kervansarayın odaları dükkân yapılarak başlamış çarşı kurulmaya; sonra komşu kervansarayların odaları eklenip aralarındaki boşluklar doldurularak bu koca çarşı oluşturulmuş.

Aşağıdaki fotoğrafta da, yine pazarın kervansaraydan çevrildiğine dair izler görülebilir. Gerçi pazarların üstü hep bu şekilde revaklarla kapalıdır. Ama burada mesafenin bazı yerlerde biraz daha dar olması, sanki eski bir yapıdan adapte olduğu izlenimi yaratmaktadır.

Revaklarda tuğla işçiliği

Yukarıda da değindiğim gibi, Tebriz pazarı pazar olmasının yanında oldukça önemli bir tarihi mekân. İbrişim Çarşısı, Şems Çarşısı, Mevlana Çarşısı gibi meşhur çarşı ve kervansaraylarının yanında, bünyesinde pek çok tarihi yapıyı da barındırıyor.

Pazarın bir tarafında hanları görüp, oradaki bir gençten bilgi aldıktan sonra bu kez de karşı tarafta, Meşrutiyet Müzesi tarafında bir sokağa doğru çıktım. Bu tarafta eğitim ve ibadet ağırlıklı yapılar vardı.

Eski bir cami ve külliyesi

Bunlardan yukarıda görülen cami tuğla işçiliğinin şaheseri gibiydi.
Ve fotoğrafta da görüldüğü gibi cami, avlunun üç yönünde, çok geniş bir alana dağılıyordu.

Oradaki gençlere caminin adını ve tarihini sordum bilemediler. Yaşlılara sordular. Onlar Ciddi Tebriz Mescidi dediler, ama tarihini bilemediler. “Kadim camidir” dediler.

Sonuç olarak, pek çok tarihçi ve gezginin dünyanın en büyük tarihi kapalı alışveriş merkezi olarak nitelediği Tebriz çarşısı, bir alışveriş merkezi olmanın da ötesinde, yaz sıcağında insanlar için serin bir sığınak, bir gezinti ve dinlenme alanı olarak, Tebriz’in kalbi durumundadır.

Ve Unesco tarafından, korunması gereken dünya kültür mirası değerleri listesine alınmıştır. Çünkü bu çarşı: binlerce dükkân, yüzlerce sokak, onlarca kervasaray, camiler, medreseler, kahvehaneler, restoranlar ve diğer sosyal tesisleriyle tam bir şark pazarı ve yaşam tarzını yansıtmaktadır.
 

Yayın Tarihi : 10 Temmuz 2012 Salı 15:33:11
Güncelleme :10 Temmuz 2012 Salı 16:00:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 13.07.2012 14:39:07

Hakikaten büyük pazar bu büyük pazarin resimlerinde göründügü gibi büyük büyük sekerler büyük büyük cuvallar  büyük büyük cadirlar  bütün bu büyüklükler insanciklarin sagliklari icin bu büyüklükler icinde kücücük kücücük insanlar bu kücücük insanciklar bu kocaman dolu cuvallari bu kocaman sekerleri nasil tasirlar getirirler bu pazarlara diye düsünmemek elde degil bazen istanbuldada hamal denen kisileri o büyük yükler sirdinda gördükce insanligimdan utanasim gelir  olmaz böyle sey diyesim gelir dünya standartlari diye bir norm bir görüntü ambalajlamada nakliyede tasimada su islam alemlerinde var deyin helal olsun diyeyim sonrada bu büyük pazarlardan ben ve cümle alem ögünelim böyyük böyük mallari kücük kücük bir normlara saglikli paketliyelim hammaligi moderlestirelim gör bak o zaman böyyük pazari ve insanligi