25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Büyük İskender

Bu güne dek dünyadan büyük lakaplı pek çok tarihi şahsiyet gelip geçmiştir. Büyüklerin en büyüğü hangisidir derseniz, sizi bilmem ama bana göre büyüklerin en büyüğü, büyük İskender’dir.

Büyük İskender, dünyayı değiştirip ona yeni bir düzen vermek gibi bir ölümlünün kolayca cesaret edemeyeceği büyüklükte hedefler ortaya koyan ve kısa ömrüne rağmen bu alanda çok büyük başarılara imza atan bir insan. Hedefleri, ihtirasları, sevgisi öfkesiyle her alanda en büyüğü hatta sınırsızlığı zorlayan bir adam.

Büyük İskender (Resim alıntıdır)

Bu yönleriyle Büyük İskender, beni de en çok etkileyen tarihi şahsiyetlerden birisi olup, tarihi şahsiyetler içinde Atatürk’ten sonra kendisi için şiir yazdığım ikinci kişidir. Ve bu şiirde onu her şeyin en büyüğü olarak ele almam bu düşüncemden kaynaklanmaktadır.

BÜYÜK İSKENDER

Gençliğin ve gücün simgesiydi o
Bilgeliğin, aklın, erdemin simgesi…
Güneşin simgesiydi ve gökten geldi sanki o
Büyüklüğün, iktidarın, mutlakın simgesi…
Ve bir daha gelmedi dünyaya böylesi.

Çünkü tanrılar tanrısının simgesiydi o
O yüzden ölçüsüzdü gazabı, öfkesi.
O yüzden kavganın, katliamın da simgesiydi o
Olağanüstü olacaktı elbette sevgisi, ihtirası, yönetimi.
Patlamış bir volkan ve bir gençlik ateşiydi o. 13.10.2006 Antalya

Çünkü Büyük İskender’in, iyi veya kötü, doğru veya yanlış bütün insanlarda görülen ortak özelliklerin tümünü, en üst düzeyde ortaya koyan, her alanın birincisi veya en büyüğü diyebileceğimiz bir kişilik yapısına sahip olduğunu görüyoruz.

Plutarch da İskender’i, “Savaşçılık ve insan sevgisi, yufka yüreklilik ve cesaret, cömertlik ve tutumluluk, öfke ve barışçılık, ateşlilik ve temkinlilik” gibi bir birine zıt özelliklerin bir sentezi olarak tanıtmaktadır.

Tarihçiler bu kişilik özelliklerinden zekasını, azim ve çalışkanlığı ile yönetim yeteneklerini babasından, duygusal yönlerini ise annesinden aldığını söylenmektedir.

Annesi Epiros Kralı Neoptolemus’un kızı Olympias, çok güçlü hisleri ve her alanda aşırılığa varan duyguları, tutkuları nedeniyle, sağı solu belli olmayan, kin, nefret ve intikam duygularıyla ürkütücü, çok gururlu ve aşırı dindar bir kadın olup, İskender’in annesine bağlılığı ölünceye dek devam etmiştir.

İskender’in uzak ülkeleri keşfetmek, gezmek, görmek gibi tutkuları, özlemleri, aşkları, maceraperestliği ile kehanet ve tanrılarla ilişkiler gibi pek çok alandaki akıl dışı karakter özelliklerini annesinden aldığı düşünülmektedir.

İskender annesi ve babasından getirdiği bu özellikleri, çok daha ileri götürerek, babasından aldığı zekayı dehaya, çalışkanlık ve mücadele azmini, ananesinden getirdiği, tutku ve ihtirasa dönüştürerek, her alanda en büyük olmanın peşinden gitmiştir.

Şimdi bu noktada durup, konumuz Pisidya iken, nereden çıktı bu İskender’in kişilik özellikleri de diyebilirsiniz. Fakat şu ana dek verdiğim Pisidya Tarihi aynı zamanda Anadolu tarihidir.

Yani Pisidya’nın tarih öncesi ve tarih dönemleri hemen tüm Anadolu için geçerli olduğu gibi, bence Anadolu tarihini kökünden değiştiren en önemli iki olay varsa bunlardan birincisi, tüm Anadolu halklarının Grekleşmesine neden olan Büyük İskender ve onun getirdiği Helenistik Kültürdür.

Anadolu Tarihinin buna benzer ikinci köklü değişimini ise, Türkler bu yapıyı Türkleştirerek yapmıştır. Bu yüzden Büyük İskender ve Helenistik kültüre biraz daha devam edeceğim.

nazmioner@mynet.com

Yayın Tarihi : 12 Aralık 2013 Perşembe 11:41:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. S.A. IP: 95.15.209.xxx Tarih : 14.12.2013 00:48:22

Sayın Nazmi Öner;
Sayın Teoman Törün, Sayın Yılmaz Ergüvenç ve sizlerin, tarihsel konularda yapmış olduklarınız sunumlarınızı şevk ü tarab ile izliyorum. Tarihe meraklı bir kişi olarak ve de ilerlemiş yaşıma rağmen -sayelerinizde- yeni bilgiler ediniyorum. Gençlerimizin de sizleri izlemesini öneririm. Çocukluk ve gençlik yıllarım, öğrenmek için arzu ettiğim kaynaklardan mahsûr olarak geçti. Ne yazık ki; günümüzün gençleri interneti, bilgilenmek amacıyla değil, kendi kafalarına göre eğlence olarak kullanmaktadırlar. 50'li yıllarda ilkokul da öğrenim gördüğüm sırada öğretmenim "Çin Seddi" ile ilgili bir ödev vermişti. Ben ise, bununla ilgili hiçbir kaynakça bulamadığımdan dolayı ödevimi hazırlayamamış ve "sıfırı" almıştım.
Ben de, Büyük İskender ile ilgili öğrendiğim bir hikayeyi dile getireceğim: "İskender uykusuna çok düşkünmüş. Bir savaşı esnasında, yorgunluktan bi-tâb düşüp derin uykuya dalmış. Savaşı kazandığı bu sırada, yaveri soluk, soluğa kendisini uyandırmış ve şunları söylemiş; "- kazandık, kazandık fakat başkomutanınız hayatını yitirdi !" İskender, örtündüğü yorganı aralayıp tek gözüyle baktığı bu haberciye şunu söylemiş ve gene derin uykusuna dalmış: " - uyandığım zaman çok üzüleceğim !"