4
Mayıs
2025
Pazar
ANASAYFA

Çanakkale Savaşları (I)


1-SAVAŞ BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞIDIR

Öncelikle savaşın adını doğru koymak gerekir. Yani bu savaşlar, Çanakkale savaşları değil, Birinci Dünya Savaşıdır. Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşının içinde geçen yüzlerce cephe savaşından birisidir. Ama böyle olması onun önemini, büyüklüğünü ve dehşetini ne azaltır, ne de artırır. Fakat doğru tespit yapmakta pek çok açıdan fayda vardır.

Bu niçin önemlidir derseniz; çünkü bu savaşın sebepleri ve sonuçları, Çanakkale’de yapılan savaşlara bağlı değildir. Sebep ve sonuçlar Birinci Dünya Savaşına bağlıdır. Örneğin Çanakkale’de kazanmış olmak, Birinci Dünya Savaşından galip ayrılmamızı sağlayamamıştır. Bu yüzden doğru tespit ve doğru değerlendirme çok önemlidir.

Şimdi Çanakkale Cephesindeki Savaşları ana hatlarıyla kısaca anlattıktan sonra, sebep ve sonuçlarına dayalı bir değerlendirme yapmaya çalışacağım.

Çanakkale Cephesinde savaş, İngiliz ve Fransız gemilerinin 3 Kasım 1914’de boğaza girerek Türk istihkâm ve tabyalarına, gemilerden yapılan topçu ateşiyle, önce deniz savaşları biçiminde başlamış ve 18 Mart 1915 tarihine dek aralıklarla devam etmiş ama boğaz geçilip İstanbul ele geçirilememiştir. Ve Rusya’nın beklediği yardımlar gönderilememiştir.

İtilaf Devletlerinin burada yaptığı en büyük saldırı; 18 Mart 1915 sabahı başlatılarak, bu kez kesin zafer hesapları yapıldıysa da başarı sağlayamamışlardır. Çünkü kıyıdan asla pes etmeyen isabetli topçu atışlarına ilaveten, bir de gece boğaza, Nusret mayın gemisi ile mayın döşenmiştir. Görkemli İngiliz ve Fransız savaş gemilerinin bazıları batarak, bazıları da ağır yaralar alarak 18 Mart akşama doğru, geri çekilmek zorunda kalmıştır. Ve deniz yoluyla Çanakkale’yi geçemeyeceklerini anlayarak buradan ayrılmışlardır.

Bundan sonra yapılan kara savaşları da, çok zor koşullarda ve çok daha büyük başarılar içeriyorsa da, 18 Mart günü, Çanakkale Savaşlarında zafer günü olarak kabul edilmiştir.

Fakat deniz savaşlarını kaybetseler de, İtilaf Devletlerinin Çanakkale’den vazgeçmeleri olanaksızdır. Çünkü Çanakkale’den vazgeçmek, Osmanlıyı savaş dışında bırakamamak, Almanların önünü kesememek, sömürgelere gidişini önleyememek demekti. Rusya’nın düşmesi ve savaşın dışında kalması demekti.

Bu yüzden İtilaf Devletleri, bu kez de çok büyük ordularla 25 Nisan 1915 günü, Gelibolu yarımadasına çıkarma yaparak saldırıya geçtiler. Böylece 9 Ocak 1916 tarihine dek süren kara savaşları başlamış oldu. Birinci Dünya Savaşının belki de en şiddetli çatışmalarının Gelibolu’da gerçekleştiği söylenebilir.

Kara savaşının en önemli cepheleri; Kumkale, Kabatepe, Beşike, Bolayır, Arıburnu, Seddülbahir, Conkbayırı ve Anafartalar'dır. Bunlar karış karış savunularak ve sonra da 19-20 Aralık’ta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8 - 9 Ocak'ta Seddülbahir geri alınarak, İtilaf Devletleri Gelibolu yarımadasından çıkarılmış ve terk etmek zorunda bırakılmıştır.

Çanakkale Cephesinde elde edilen başarı, başta müttefikimiz Almanlar olmak üzere tüm dünyayı şaşırtmıştır. Balkanlarda ve Kafkas cephesinde hezimete uğrayan Türk ordusundan böyle bir direnişi doğrusu kimse beklemiyordu. Başarıda elbette ki en büyük pay Mustafa Kemal’e aittir. Fakat bir şey daha açık ve net olarak ortaya çıkmaktadır ki; Türk Ordusu siyasetten uzak tutulup, iyi teçhiz edilir, donatılır ve iyi yönetilirse, üstesinden gelemeyeceği güç yoktur.

Fakat başta da belirttiğim gibi bu savaş Birinci Dünya Savaşıdır ve devam etmektedir. Çanakkale’de kazanmak, savaşı kazanmak anlamına gelmemektedir. Ve en önemlisi de Çanakkale’de kazanmanın bedeli, belki de kaybetmek kadar ağır bir bedeldir. İki taraftan toplam yarım milyondan fazla insan ölmüş olup, bunu yarısı Türk, öteki yarısı da İtilaf Devletlerindendir.

450 milyon nüfuslu İngiltere için bu çok önemli sayılmasa da, 20 milyon nüfuslu Osmanlı için çok önemli bir kayıptır.

Yayın Tarihi : 17 Mart 2008 Pazartesi 21:03:26
Güncelleme :19 Mart 2008 Çarşamba 00:04:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?