17
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

Çıkıp da Daha Beteri, Aratır mı Hitler’i?


Doğrusu Hitler’in zulmüne uğramış, suçsuz günahsız gaz odalarında can vermiş, sürekli ölümle yüz yüze gelmiş Yahudi halkının, Hitler’den daha beterini, Filistinlilere yapacağı, hiç aklımdan geçmemişti.

Hitlerden daha kötüsü, daha insanlık dışı, daha vahşisi ve daha iğrenci olamaz derken, İsrail yönetimi, kötüde, vahşette, dehşette ve cinayette, lider olmak ister gibi, Guinness rekorlar kitabına girmek ister gibi, bebek başına bir ton bombayla oldu dünya birincisi. Gölgede bıraktı Neron’u, Engizisyoncu Cizvit Papazlarını ve Hitler’i.

Doğrusu milliyetçiliğin, soykırımın böylesi, bu denli işkencelisi ve alenisi pek sık görülen cinsten değildir. Bir grubu etnik veya dinsel kimliğinden dolayı, asker sivil, kadın erkek, yaşlı bebek, hasta sakat farkı gözetmeden topluca cezalandırmak, bir halkın tümünü bir odaya doldurup ateşe vermek değil midir? Bunu, burada terörist barınıyor, kendimi koruyorum diye savunabilir misiniz? Bunun insanları gaz odasına doldurup gazı salmaktan daha iyi bir tarafı mı vardır?

Yoksa gaz daha sessiz ve sakin, gaz daha acısız ve daha kolay bir yol mudur? Tüm kapıları insanların üstüne kapatıp, binlerce ton bombanın altında günlerce aç, susuz, elektriksiz, ilaçsız koyacaksın, en öldürücü ve en vahşi silahlarla hiçbir ayrım gözetmeden rasgele vuracaksın, sonra da Hitler’in gerisinde mi kalacaksın? Hayır, Hayır… Sen Hitler’in çok daha ilerisindesin. Sen birincisin.

Senin vahşetinden bir an önce kurtulmak için, bu vahşet ortamında aç, susuz, ilaçsız, acılar ve korkular içinde kıvranmaktansa ölmek daha iyi. Ölüm kurtuluş; ölüm şans.

Bu yüzden Hitler gibi bir cellada iyi diyeceğim hiç aklıma gelmezken, İsrail yönetiminin yaptıkları karşısında, “Hitlerin vahşeti daha iyiymiş, vahşetin dehşeti varmış” dedirtiniz ya dünyaya; doğrusu insanoğlunun insanlığına duyduğum küçücük insani kırıntılar da kaybolup gitti İsrail sayesinde.

Zaten her gün dünyanın ayrı bir yerinde, insanı insanlığından utandıran bireysel boyutta: vahşetler ve pisilik işler sürekli yükselişteyken, dünya zıvanadan çıkmış toplu bir paranoya, bir dehşet içindeyken, bunu devletler düzeyinde ve açıkça sergileyen İsrail’e, bravo doğrusu. Canilikte, cinayette, katliamda birinci geldi.

Dünyanın da bir tebrik etmediği kaldı hani… Kimi sustu gözeterek siyasi dengeleri. Kimi bahane etti seçimleri. Kimisininki de geçim derdi. Sonuçta tüm dünyanın gözleri önünde, Gazze’de alenen toplu bir cinayet işlendi.

Üstelik İsrail kuruluşundan bu yana, dünyaya sürekli rest çekti, hiç kimseyi dinlemedi. Bazen belki haklı tarafları vardı; saldırıya uğradı ama her zaman aynı şeyi yaptı. Orantısız güç kullandı. Asker sivil ayrımı gözetmeksizin, toplu katliam yaptı.

Kimse onu dizginleyemedi. Çünkü zaten dünyadaki en büyük güç de, onun ortağı ve ağabeyi ABD’ydi. Bu tür vahşetleri sergileme, oyuna çevirme, kadınların bebeklerin ölümünden zafer sevinçleri yükseltme de bu ikisine vergi. Ya da bunların çılgınlıkları, başka vahşetleri gölgeledi.

Elbette ki ABD’nin Irak’ta yaptıkları da bundan farklı değildi. Yoksa Saddam gibi bir zalimi, sonradan insanlar nasıl sahiplenilebilirdi? İşte ABD’nin Irak’ta yaptığı binlerce katliamda öldürdüğü yüz binlerce insandan, 14 Ağustos 2007 Salı günü öldürdüğü, karı, koca ve bebeklerinden oluşan üç kişi. Ve bu aile dramının bendeki yankısı…

“Bağdat, Dicle ve ABD” adlı şiirimden bir bölüm.

BAĞDAT DİCLE VE ABD

Günlerden 14 Ağustos Salı
Yıl, iki bin yedi.
Sabaha dek
Kesilmedi hiç, silah sesleri.
Gün yorgun
Güneş doğmak istemedi.
Ve Bağdat’taki savaş
Dünyadaki savaşlardan herhangi biri.
Koptu zaman zinciri
Yarınsız kaldı kimisi
Gün sabahtan bitik şimdi.

Sağanak yağmurda
Yıldırımlar gibi
Seherin dinginliğine
Düşen bomba sesleri.
Bağdat sokaklarında dehşet
Ve gezinir şimdi
Bağdat sokaklarda ölümün sağ eli.
Bağdat sokaklarında kan
Ve sanki Dicle bir kan seli.

Ve işte ilerliyorlar
O ölüm sokağına
Korku tünelinde üç kişi.
Kocasının tam üç adım arkasında
Genç bir kadın
Yaşı on yedi.
Sünni ya da şii
Belirsiz bir boşlukta
Yürüyorlardı, korkuyla
Yürüyorlardı Azrail’le yan yana
Her taraf silah sesi.
Ve kucağında
Sıkı sıkıya sarıldığı
İki aylık bebeği.

Sonra etrafları bir anda
Sünni ya da şii
Militanlarca çevrildi.
Dağ gibi kocası
Taze bir hurma fidanı gibi
Kadının bir adım önünde
Olduğu yere, seriliverdi.

Genelde gün doğarken
Savaşın şiddeti artıyordu
Ve bazen tepelerinde kan kırmızı
Bir Amerikan helikopteri dolaşıyordu.
İki binli yıllarda
Bağdat’taki Amerikan vahşeti
Sekiz asır önceki
Moğol vahşetini
Mumla aratıyordu.

Ve sanırsınız ki;
Sanki Semiramis’in asma bahçelerine
Asurpanipal’in, Nebukadnezar’ın
Kılıçlarından kan damlamaktaydı.
Birer, birer yıkılırken
Kuleleri Babil’in
Asma bahçelerdeki ağaçlar
Sanki kanla sulanmaktaydı.

O denli yüksekti ki bomba sesleri
Marduk Kırk asırlık
Uykusundan uyandı
Duruma derhal
Müdahale etmek istedi.
Ama Amerika’yı tanıyamadı.
O zamanlar dünyada
Amerika var mıydı?
Yoksa Marduk
Çok mu yaşlanmıştı?

Makineli tüfeklerin
Yağmur gibi mermileri
Devirince kocasını
Taze bir hurma fidanı gibi
Kadın mermilere sırtını vermiş
Çöp bidonuna ilerlemekteydi.
Bebeğini bidona bıraktığında
Kadın ruhunu
Çoktan teslim etmişti.

Yayın Tarihi : 8 Ocak 2009 Perşembe 12:38:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 85.100.11.xxx Tarih : 9.01.2009 13:09:50

Hitler,bugünleri gördüğü için yok etmeye çalışıyordu yahudileri herhalde.''KAVGAM'' da açıkça nelerin olacağı, yahudilerin neler yapabilecekleri yazıyor. Önyargısız ve bilimsel gözlemle incelemeyi becerebilirsek gerçekleri göreceğiz.. Yüzyıllardır, kültürleri yok eden, ırkları eriten, insanları yaşadıkları yerlerden alıp pazarlarda satan, İNGİLTERE, FRANSA, İSPANYA, ABD bugün demokrat, ileri ülke olacak Almanya yüzyıllardır bu ülkelerce engellenen milli birliğini ve gerekli yaşamsal alanı sağlamak için bir şekilde mücadele edecek (Doğru yada yanlış)günah keçisi Almanya ve Hitler olacak. Bu ikiyüzlülüktür. Tarafsız gözlem yapalım. Düşünelim bakalım bu İbraniler asırlardır neden sağa sola kovulmuş?---Babil, Mısır, İspanya, Almanya--- Bu sorgulamayı yargılamadan önce lütfen tarafsız düşünelim. Doğada her canlı önce kendi türünü düşünür ve kendi türünün bekası için yaşar. Bu insan için illaki karşı cinsi yok edecek diye bir şart getirmez ama sürekli sorun çıkaran türlerin olduğu gerçeğini de yok edemez...