8
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Çocuk Oyunları ve Eğitim Değeri (3)

MET OYUNU

Çocukluğumda oynadığımız met oyununun, Anadolunun pek çok yerinde çelik çomak adıyla oynanan oyunun bir benzeri olduğunu sanıyorum.

Met 20 cm uzunluk ve baş parmak kalınlığında bir sopa parçasıdır. Uçları 3-4 cm içerden başlayarak birbirine ters yönde sıfıra dek çaprazlanıp, yuvarlaklığı giderilerek, (kısmen köşeleştirilerek) yapılır. Yani met yerde dururken bir tarafı yere tam yapışık öbür ucu ise metle yer arasında 45 derecelik bir açı oluşturur.

Bu açıklık olan yerden, metin ucuna sopa ile vurduğunuz zaman, met havaya fırlar. Fırladığı anda da, yere düşmeden mete havada sopa ile vurarak, onu uzağa fırlatmak esası üzerine geliştirilmiş bir oyundur.

İki kişi ile oynanan oyunun başlama yeri, derinlik ve genişliği 5 cm’yi geçmeyen yerdeki bir oyuktur. Met oyuğun üzerine konulur. Sopa oyuğun içinden metin altına getirilerek, met tüm gücünüzle havalandırılıp ileriye fırlatılır.

Rakip meti yere düşmeden havada kaparsa kırılırsınız. Yani oyun oynama hakkı rakibe geçer. Kapamazsa meti düştüğü yerden alıp, oyuğun üstünde yatay duran sopaya doğru fırlatır. Sopayı vurabilirse yine kırılırsınız; oyun karşıya geçer.

Vuramazsa siz oyuğun başında metin ucuna vurup havalandırarak ve havada mete vurarak oyuktan uzaklaştırmaya çalışırsınız. Üç defa mete vurarak havalandırma ve uzaklaştırma hakkınız vardır.

Tabi her vuruşunuzda meti zıplatabilmek veya tam ucuna vurabilmek de mümkün olmayabilir. Bunlar düşünme gücünüze, beden kontrolünüze ve düşüncelerinizle davranışlarınızın uyumuna bağlı olarak değişir.

Sonuçta meti fırlattığınız nokta çukurdan çok uzak değilse, yani rakip uzun atlama ile çukurdan metin üstüne altayabilirse kırılırsınız, oyun karşıya geçer. Hoplayamazsa oyuna devam hakkı kazanırsınız ve meti yeniden çukurdan siz fırlatırsınız. Ve bu böylece devam eder.

Kayrakta nasıl ki bedenin bacaklara hakimiyeti, dengesi, denetimi, uyumu ve güçlenmesi sözkonusu ise met de de kollar için aynı şeyleri söyleyebiliriz. Meti fırlatma, havada kapma, uzaktan metle sopayı vurma ve meti zıplatarak havada vurmaya çalışma görüldüğü gibi tüm bu hareketler: kollar, gözler ve beyin arasında sürekli bir uyumu gerektirmektedir.

Ayrıca uzun atlamayla, koşup yakalamalar ile ayakların da ihmal edilmediği görülür. Bu nedenle midir bilmem, ben yaşantım boyunca atlamalar, sıçramalar, zıplamalar konusunda kendimi çok rahat hissetmişimdir.

Bir kesekten, bir bentten ya da dağda bir taştan birkaç metre ilersindeki bir başka taşa yürüme rahatlığı içinde atlamışımdır.

Metin en eğitici yanlarından birisi de beynin matematiksel gelişimine sağladığı katkıdır. Çünkü oyun başlamadan önce, metin fırlatılabileceği uzaklık ve yüksekliklerin, fırlatana ne kadar sayı kazandıracağı kararlaştırılır.

Örneğin, atlanamayan mesafe için 5 sayı, atlamanın denenemeyeceği 10-15 metre uzaklıklar için 10 sayı, meti sopayla fırlatma mesafesinin ötesi 20 sayı, bahçe duvarının üstü 50 sayı, dut ağacının dalı 100 sayı, evin damı 200 sayı gibi.

Böyle bir oyunda oyun boyunca kazandığınız sayıları toplarken, karşı tarafın kazandığı sayıyı kendinizinkinden düşeceksiniz. Ya da o ilerde ise siz kazandığınız sayıları onunkinden düşeceksiniz. Bu da oyun boyunca sürekli bir toplama ve çıkarma işlemi yapılması demektir.

Ben daha ilkokula başlamadan 5-6 yaşlarımda birer birer, ikişer ikişer, beşer beşer, onar onar, yimişer yirmişer, ellişer ellişer ve yüzer yüzer, onbinlere dek sayabildiğimi hatırlıyorum. Ve bunun da bu oyunlardan kaynaklandığını düşünüyorum.

Burada yalnızca üç tanesini ele alıp üzerinde düşündüğüm oyunların dışında elbetteki, daha pek çok çocuk oyunu vardı. Kimisi saklanma veya saklananı bulmayı, kimisi koşup yakalamayı, kimisi hedefi vurmayı gerektiren bu oyunların da her biri ayrı bir yeteneğimizin gelişmesini sağlıyordu.

Şimdiki çocukların, oturduğu yerden hazır oyuncaklarla oynaması, televizyon veya bilgisayar karsınında maus veya kumanda ile oynanan oyunlar belki zihni geliştirebilir. Fakat bedensel bir aktivite olmadığından bedensel gelişimin eksikliği bir yana, beden beyin işbirliğinin gelişmesi de es geçilmektedir.

Bir de bunların vurup kırmaya, insanı her ne pahasına olursa olsun kazanmaya ve dolaysıyla hayvani bir egoya dayandırılmış, şiddet içeren oyunlar olduğu da düşünülürşe, doğrusu fakirliğimizin bizim için bir avantaj oluşturduğunu ve iyi bir çocukluk dönemi geçirdiğimizi düşünüyorum.
 

Yayın Tarihi : 3 Eylül 2011 Cumartesi 00:31:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?