25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Devlet ve Açılıma Bakış (5)

5-AK PARTİNİN SAMİMİYET TESTİ

Her ne kadar AKP açılım konusunda kararlı ve samimi görünse de, her an için ilgisiz, içeriksiz boş bir tartışma ile karılaşabilecekmişim gibi bir düşünceyi de üzerimden def edemiyordum. Ben AKP’nin getirdiği hiçbir projeye ön yargılı yaklaşmasam da, bu güne dek getirdiği projelere de, iyice inceleyip araştırmadan da inanamadım. Peşinen reddetmek yerine kuşkuyla yaklaştım. Ama samimi ve faydalı bulduklarımı destekledim.

Başbakanın Ulusa sesleniş konuşmasında da, sonuna dek açılımın arkasında olduklarını belirterek, kimsenin bunun üzerinden yanlış hesap yapmamasını, herkesin içindekini açıkça ve samimiyetle ortaya koymasını, Türkiye’nin bütünlüğü içinde ortak bir yol bulunmasını isteyen konuşmasında özellikle de aşağıdaki sözleri beni ikna etmişti.

Biz, bütün insanlarımızın gurur duydukları ve razı oldukları bir ülkede yaşamalarını istiyoruz. Biz, Türkiye'nin kazanımlarını bütün insanlarımızın hakça paylaşmasını, bu ülkenin köyleri, kasabaları, kentleri arasındaki gelişme farklılıklarının en aza indirilmesinin yolunu açmak istiyoruz.

Biz, bu ülkede hakimiyetin kayıtsız ve şartsız olarak millete ait olmasını, hiç kimsenin kendini millet iradesinin üstünde görmeye kalkışmamasını istiyoruz. Biz, ülkenin gencecik fidanları daha yeşermeden kırılmasın, bu topraklarda terör kendine asla varlık zemini bulamasın, kardeşler arasında kin ve nefret yaşanmasın istiyoruz. Biz eli ekmek tutması gerekenler silah tutmasın; yola, okula, hastaneye, kalkınmaya harcanması gereken kaynaklar heba edilmesin istiyoruz. Biz bu ülke için huzur istiyoruz, istikrar istiyoruz.”

Fakat tüm bunlara rağmen yine de hala “Acaba” diyen bir ses vardı içimde. Çünkü AB gibi, hayati önemde ve devrim niteliğinde çok büyük bir projeyi uygularken de, türban ve içkili içkisiz alanlar tartışmaları yapılıyordu.

AKP’nin bu tür pisuvar, alkol, türban gibi üstüne vazife olmayan alanlara balıklama dalması, şeriat yönünde yol alma görüntüsü sergilediğinden laiklik, şeriat bölünmesini keskinleştirmekten ve ülke gündemini karartmaktan, sorunların üstünü kapatmaktan başka bir işe yarmıyordu. Ve AKP bunu hep yapıyordu.

Bu yüzden, açılım konusunda samimiyetine inanmaya başladığım anda bile hep, aykırılıktan fayda uman, Ordu Valisi, Ankara Belediye başkanı gibi, dincilik içeren boş bir tartışma çıkmasından ve açılımı gölgelemesinden korkuyordum.

Ama Ertuğrul Özkök’ün, Hürriyet Gazetesindeki köşesinde 19.09.2009 tarihli aşağıda kısaltarak verdiğim yazısını okuduktan sonra, artık iyice rahatladım.

Göze alınmış tepkiler. Yazının çıktığı gün, Başbakan'a yakın bir kişi aradı. “Kesinlikle bir tereddüt yok. Başbakan'ın son günlerde yaptığı konuşmalara bakarsanız, böyle bir tereddüdün ve geri adımın söz konusu olmadığını açıkça göreceksiniz” dedi.

Peki bu “duruş” AK Parti'nin tamamı tarafından destekleniyor mu? “Elbette bazı itirazlar olabilir. Ama bunların hepsi göze alınmış tepkiler.”

Bu sözler iyi işaretler. Öyle anlaşılıyor ki Başbakan, hem DTP'den hem başka yerlerden gelecek “provokatif” eylemlere rağmen yoluna devam edecek.

Konuştuğum kişi, ben sormadan, kendiliğinden ikinci bir konuyu daha açtı. “Son günlerde tartışılan iki konu var. Biri Ankara'da içki referandumu diye sunulan konu. Öteki de Ankaraspor olayı. Biz bunların ikisinin de arkasında yokuz.” O bana bu sözleri söylerken, Melih Gökçek de, referandum ısrarından vazgeçtiğini açıklıyordu. 18.9.09 HÜRRİYET ERTUĞRUL ÖZKÖK”

Bu açıklamalar da göstermektedir ki, aslında AKP’ye hiçbir şey kazandırmadığı gibi, her an için şeriata sapacakmış görüntüsü sergileyen ve boş tartışmalarla insanları geren, ülkenin önüne gerilen bu tür tartışmalar artık partide bir yükselme aracı olmayacak ve tasvip görmeyecektir. Zaten AKP bir merkez partisi olmayı hedefliyor ise bu tür dinci takıntılardan kurtulması, dine ve dindarlığa saygı gereği, siyaseti bu alanlara bulaştırmaması, bu ulvi duyguları oy ve çıkar aracı yapmaması gerekir.

Ben şahsen kendi siyasi eğilimimi bir sosyal demokrat olarak tanımlarken (CHP’nin sosyal demokratlığıyla ilişkilendirmeden) AKP’nin ülke yararına ve samimi bulduğum projelerinin de, desteklenmesinden yana oldum. AB ile müzakere sürecinde ısrarlı ve kararlı bir yol izlemeye devam ettiği sürece bu projesini desteklemeye devam edeceğim.

Kürt açılımı ve demokratikleşme konusunda da, aynı düşünceleri taşıyor ve bu devrim niteliğindeki iki alanda alınacak başarılar AKP’nin bugünkü siyasi arenada ve tarihteki yerinin belirlenmesinde de en önemli göstergeler olacaktır diye düşünüyorum.
 

Yayın Tarihi : 2 Nisan 2010 Cuma 11:28:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?