20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Dr. Niyazi Altunya (5)

5-HAKKARİDEN İLK İZLENİMLER

Gönen için ben, idealizmin kalesi diyorum. Atatürk, cumhuriyet ve çağdaşlaşmak gibi kavramlarla beslendik orada, yıkandı beyinlerimiz. Ve siz bunun en güzel örneğini sergilediniz. Okulu bitirince, öğretmenlik yapmak istediğiniz üç il sorulduğunda, Hakkâri, Hakkari, Hakkari dediniz. Hakkâri’ye gittiniz. Hakkâri’de nelerle karşılaştınız ve nasıldı oradaki ilk izlenimleriniz?

Hakkari (Fotoğraf hakkarim.net’ten alınmıştır.)
 

Hakkari’yi istemem idealistliğin bir gereği olmakla birlikte, ülkenin değişik bir yöresini tanıma gereksinimim ile de ilgiliydi. O yıllarda basında doğu bölgelerimizle ilgili yazılar çıkmaya başlamıştı. Bunlar içerisinde, 1960 Mayısında Zap suyuna düşüp kaybolan ilköğretim müfettişi Selahattin Şimşek’nin Varlıkta çıkan ‘yayla notları’ sonradan ‘Hakkari Dedikleri’ adlı kitaba dönüşmüş ve beni çok etkilemişti. Tabiî ki, onun dramatik biçimde ölümü de etkili oldu.

O yıl mezun olan 101 arkadaştan sadece beni istediğim yere verdiler. Hakkari’nin merkeze bağlı Ördekli (Kotranis) köyüne verildim. Köyde 10-12 yıl önce okul yapılıp açılmış. Fakat atanan öğretmenler bir an önce orayı terk etmişler. Ben de bir öğretim yılı kalabildim.

Çünkü altı ay aradan sonra Mayıs 1963 de kente indiğimizde asker olduğumu öğrendim. Kalmak için yalvardım, ama olmadı. Kitaplarım mandolinim ufak tefek okul eşyalarım orada kaldı.

Bazı öğretmenlerim Hakkari’ye atanma isteğimden, dolaylı olarak beni vazgeçirmek istediler, fakat vazgeçmedim. Bugün 48 yıl sonra geri dönüp baktığımda orayı istediğime çok memnunum.

Niyazi Altunya 2010 Gönen Mezunları toplantısında konuşma yaparken.

Hakkâri’de büyük zorluklarla karşılaştım. Fakat yılmadım. Bir süre daha kalsam birçok şeyi değiştirebileceğimi düşünüyor: örneğin tüm çocuklara şakır şakır Türkçe konuşturabileceğimi umuyordum.

Ben o yıl orada 48 öğrencinin devamını sağlayabildim, bunun altı tanesi kızdı. Ve kız öğrenci devamı okulun tarihinde ilkti. Bu durum köyde sağladığım güven üzerine olmuştu. Köyde jandarma karakolu vardı. Fakat asla onları devreye sokmadım. Öğrenci devamını kendim sağladım.

Köylüler kız çocuklarının okumalarına asla taraftar değillerdi. Ama benim hatırım için çocuklarını gönderdiler. Bu nasıl oldu derseniz; işte birkaç örnek olay.

Köylüler Cilo dağlarının yükseklerinden köye yavaş yavaş iniyorlardı. Okulun açılış tarihinde köye yaklaşılmıştı. Ben muhtarın çadırının bir gözünde konuktum. Ama henüz köye gelinmemişti. Okulu açamadım diye kendi kendimi yiyordum. Kimsenin umurunda değildi. Yaklaşık bir ay sonra köye gelindi.

Ben boş kaldığım bu arada Siirtli Seyyar Ustadan bir beceri kaptım. Usta zaten az çok bildiğim sepet örme hizmeti de veriyordu. O gidince bende sepet örüp gelene geçene hediye ettim. İrili ufaklı belki 100 sepet ördüm. Özellikle dillerini bilmediğim kadınlara veriyordum. Onlar alıp bilmediğim dilleriyle bana teşekkür ediyorlardı.

Ayrıca bir gazete haberinde kitaplarınızı Hakkari Üniversitesine bağışladığınızı okumuştum. Bu nasıl oldu?

Hakkari ilk göz ağrım. Kitaplarımdan bir bölümünü birkaç yıl önce Hakkari eğitim fakültesine bağışladım. O zaman üniversite açılmamıştı. Eğitim fakültesi de geçici olarak Van 100. yıl üniversitesinde idi. O gün de rektör Yücel Aşkın tutuklandı. İlişkilerimiz koptu. Çünkü bir sürü insan görevden çekildi. Umarım kitaplar Hakkari ye ulaşmıştır.

 

Yayın Tarihi : 3 Ağustos 2011 Çarşamba 10:07:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?