26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Dünyanın Birliği ve Bağımsızlık

Yerel seçimler nedeniyle ara verdiğim dünyanın birliği ile ilgili yazılarım, bir süre de uzlaşmayla ilgili yazılar nedeniyle ertendi. Çünkü yerel seçimlerin sonrasında anayasanın yenilenmesi gündeme gelince karşılıklı suçlamalar da başladı.

Yani herkesin yeni anayasa ile ilgili görüşlerini ortaya koyup, konuşarak anlaşarak bir uzlaşma sağlamak yerine, daha ortaya hiçbir şey konmadan, birbirlerini art niyet taşımakla suçlaması üzerine, uzlaşma kültürüyle ilgili yazıları da araya koymak gereğini hissettim. Bu yüzden dünyanın birliği konusuna dönmemiz biraz zaman aldı.

Bilindiği gibi birliğin gereği, insanların buna inandırılması, geçici bir yönetim oluşturulması ve birliğin kuruluş aşamalarını ele almıştık. Bu konularda ihtiyaç duyuldukça arşiv yazılarımıza bakarak bilgilerimizi tazeleyebiliriz.

Burada önümüzdeki en büyük sorun, Dünyanın Birliği düşüncesinin, bağımsızlık ve milliyetçilikle ne kadar bağdaşıp bağdaşmayacağı sorunu olmaktadır. Çünkü hemen herkes ağız birliği etmişçesine bu bağdaşmayı olanaklı görmemektedir. Birliği hala ütopya olarak algılamakta ve düşüncesine bile katlanamamakta, birlik düşüncesinden bile sevgi ve mutluluk duygusu yerine, korku ve kuşku duymaktadır.

Oysa olaya bağımsızlık penceresinden bakınca, görülmektedir ki; önemli olan kişinin yönetim karşısında bağımsız olmasıdır. Bu anlamda, aslında devletlerin bağımsızlığı fazla bir anlam taşımamaktadır. Dünyadaki bağımsız devletlerin vatandaşları, her yönden bir devlete bağımlılık içinde olup, adeta devletlerin kölesi, ideolojilerin esiri gibidir.

Şimdi dünyanın birliği konusuna kaldığımız yerden tekrar dönerken, bu kavramlara, yani birlik ile benlik arasındaki benzerlik ve farklılıklara açıklık getirmek amacıyla, araya bu yazıyı koymak ihtiyacı hissettim.

Çünkü bazı okurlarımın eleştirilerinde de bu tedirginliği fark ediyorum. Yani bazı okurlarımda, bizim olan bir şeyi, (ülkemizi, bağımsızlığımızı) dünyanın selameti için karşılıksız olarak bağışlıyoruz, kendimizi dünyaya feda ediyoruz gibi bir anlayışla, buna karşı çıkma duygusu sezilmektedir.

Oysa böyle bir şey söz konusu olamayacağı gibi, her şey dünya için olduğu kadar, aynı zamanda kendimiz içindir. İnsanlık içindir. Bu yüzden birlik yönünde atılacak adımlar, herkesin daha çok faydalanacağı, herkesin daha dost ve kardeş olacağı, herkesin daha mutlu ve daha fazla refah içinde yaşayacağı, bağımsızlığın, devletsellikten çıkarak bireysel bir anlam kazanacağı bir dünya için olacaktır.

Ve şu andaki mevcut yapılanmadan hep birlikte vazgeçilecek, birlik: tüm ülkelerin anlaşmasıyla ve belli bir süreç içinde gerçekleşecektir. Aksi halde dünyanın birliğini ne güç kullanarak, ne de tek yönlü fedakârlıklarla sağlamak olanaksızdır.

Dünyadaki tüm devletlerin yıkılıp, tek bir devlet halinde birleşmesini istemek ve bu yönde çalışmak, mevcut kendi devletine ihanet etmek midir? Bağımsızlık ve milliyetçilikle ne kadar bağdaşır, ne kadar çelişir? Hem bağlı olduğun devletinin çıkarlarını, varlığını ve bağımsızlığını savunmak, hem de dünya birliği için çalışmak olanaklımıdır, derseniz; derim ki: hiçbir sakıncası yoktur. Çünkü Dünyanın Birliği, daha büyük bir cephede savunma ve bağımsızlık savaşıdır.

Aslında ilk bakışta dünya birliğini savunmakla, kendi devletinin bağımsızlığına sahip çıkmak bir çelişki gibi görünse de, bu birbirine bağlı olarak gelişen bir süreç olduğundan, yani dünya birliği ilerledikçe ve birliğe katılımın gerçekleşme safhaları ilerledikçe, ülke bazında bağımsızlıktan, birliğe katılacak devletlerle birlikte adım adım vazgeçileceğinden, önemli bir çelişki olduğu söylenemez.

Yani dünya birliğini savunuyorum diye, hiç bir devlet bağımsızlığından tek başına vazgeçmeyecektir. Dünya birliği, tüm devletlerin, ya da kıtaların veya anlaşan devlet guruplarının, hep birlikte veya aşamalı olarak, birliğe katıldıkça bağımsızlığından vazgeçerek, daha büyük bir birlikteliğin, bağımsız bireyleri haline gelmeleri biçiminde ilerleyecektir.

Olay tamamen etik ve evrensel değerler, karşılıklı güven ve iyi niyet esaslarına göre gelişecektir. Gösterişe, kurnazlığa, çıkara ve ikiyüzlülüğe karşı, aklın ve bilimin zaferi olarak gerçekleşecektir.

 

Yayın Tarihi : 17 Temmuz 2009 Cuma 14:54:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?