16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

Dünyanın Birliği


Dünyanın birliği düşüncesini işleyen bu yazı dizisi; insanın kendisini yeniden keşfetmesi, insanın başa dönüp, yapılanları, yaşananları akıl ve bilim ekseninde yeniden sorgulaması, ilk insandan bugüne geçtiği yolu yeniden değerlendirmesi amacıyla hazırlanmıştır.

Birliğin özünde; insanın vicdanının sesini dinleyerek kendisiyle yüzleşmesi, insanın kendi yarattığı tabulardan yüz çevirerek, yeniden aklın rehberliğine dönmesi, aklı sevgiyle beslemesi düşüncesi yatmaktadır.

İnsanın tüketim hırsını, açgözlülüğünü dizginleyerek, nefsine hakim olmasını; ihtiyacından fazlasına el uzatmamasını, insanın: doğadaki herkesin ve her şeyin bir varlık nedeni olduğu gerçeğinden hareketle; doğadaki her şeyin, dünya üzerinde kendisi kadar hakkı bulunduğunu ve kendisi kadar gerekli olduğunu, kabul etmesi ve anlamasını amaçlamaktadır.

İnsanın, çöpten beslenen insanlardan dolayı acı ve utanç duymasını; insanın, açlıktan kırılan Afrikalıyı görmezlikten gelmemesini ve ona sırt çevirmemesini; insanın katledilen doğaya, ormana, erozyona, suya ve nesli tükenen hayvanlara karşı, kayıtsız kalmamasını ve bunu sağlamak için gerekli sistem ve yöntemleri, yönetim biçimlerini araştırıp bulmak için, çalışmasını sağlamaktır.

İnsanın beş yaşındaki çocuğa mendil sattıran duygu sömürüsünden; bedensel özrünü dilencilik aracı etmesinden; insanın, tinerci kapkaç cinayetinden, sokakta başıboş dolaşan deliden, Somali’deki sefaletten, üçüncü dünya ülkelerindeki pislik üreten sistemlerden, Çin’deki sömürüden, dikta rejimlerinin şiddetinden, Avrupa’daki bencillikten, ABD’deki obeziteden sorumluluk duyması ve üzerinde derin düşüncelere dalması gerektiğini vurgulamaktır.

İnsanın, kutsal kavramlarını yeniden gözden geçirerek: devlet, millet, memleket, lider ve kahramanların değil, dünyadaki asıl kutsalın insan olduğunu fark etmesini; kutsallaştırıp tabulaştırdığı her kavramın kendini küçülten bir süreç olduğunu anlamasını; insanın dünyayı, dünyadaki herkes ve her şey için, eşit ve ortak bir atmosfer olarak algılamasını amaçlamaktadır.

İnsanın global bir sömürü aracı haline getirildiğinin ve mevcut dünya düzeninin: parasız ve niteliksiz insanı: gereksiz bir safra gibi gördüğünün, kendileri için büyük bir engel, bir tehdit ve tehlike sayıldığının ve insanı, insana karşı acımasız bir tokat haline getirdiğinin farkına varılmasını sağlamaktır.

Çok düşük asgari ücretlerle yaratılan ve her gün biraz daha büyütülen devlerin karşısında insanın, devletler devam ettiği sürece ve devletler marifetiyle her gün biraz daha küçüldüğünün; kurtuluş ümitleri ve bu alandaki çabalarınsa daha çok batmaktan başka işe yaramadığının fark ettirilmesidir.

İnsanın farkında olmadan, yarattığı global devin karşısında, insanlığı daha da güçsüz ve çaresiz bıraktığını; kendi yarattığı kutsallar, tabular ve devler tarafından insanlığın yok edilmek üzere olduğunu anlatmaktır. Gün gelip boş insana, kul veya köle olarak bile ihtiyaç kalmayacağından, kutsallarımızın gazabına uğrama riskinin yüksek olduğunu göstermektir.

İnsanlığın küreselleşme denen, kapitalizmin en vahşi ve en azgın biçimiyle karşı karşıya bulunduğu ve Makyavelizm şeytanının melek olarak yutturulduğu bir süreçte sermayenin: devletlerin de üstüne çıkarak, onları kullandığını ve dünyanın tek egemeni haline geldiğini göstermektir.

Eskiden devletlerin şirin görünmek adına göstermelik olarak dağıttığı sosyal yardımların ve hak kırıntılarının da, budanarak tamamen ortadan kaldırılması yönünde yol alındığını, sosyal devlet kavramıyla insanlığın sermaye üzerinde yük ve gereksiz bir tafra olarak algılanmaya başladığını fark ettirmektir.

Azgın sermayenin bu çelişkisinin, bir gün kendisini de yok edecek olmasının dahi, insanlığın kurtuluşu olamayacağını, sermayenin insanlığı da kendi felaketinin içine sürükleyerek, birlikte boğacağını kavratmaktır.

Ve işte tüm bu kötülüklerin nedeni, insanın kendisidir. Çünkü tüm bu kötülük kurumlarını da ve bu canavarları da, devleti de, sermayeyi de, kahramanı, yöneteni ve lideri de yaratan insandır. Ve insan bunları yaratıp, bunlara tapındıkça, insanlığı yerin dibine geçirmektedir.

İnsan kendisini aşağıladıkça doğaldır ki bunlar yücelir. Bunların arkasında hiçbir kimse bulunmasa bunlar hiçbir şeydir. Örneğin devletlerin arkasında durmasa insanlar, devlet kaç paralık şeydir?

Oysa asıl tapılacak olan, asıl baş tacı edilecek olan, asıl tepede durması gereken, bugün ayaklar altında sürünen insandır. İnsanın başının üstünde taşıdığı ve kendisini aşağıladığı bu kutsalların üstüne çıkması için, dünyada hak ettiği yeri ve değeri alması için, savaşların bitmesi ve insanlığın bu yönde savaş vermesi gerekir.

Ama devletler var oldukça savaşların bitmesi olanaksız olduğundan, devletler ortadan kaldırılıp, tüm dünya tek bir devlet olarak, kendi kendisini yönetmelidir. Ve bu sonuca ulaşmak için dünyadaki her insan çaba sarf etmelidir. Dünya birliğini gerçekleştirmek için düşünmeli, fikir üretmeli ve bir yolunu bulup görüşlerini belirtmeli, insanlıkla paylaşmalıdır.

Yayın Tarihi : 23 Ocak 2009 Cuma 16:53:49


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 81.214.21.xxx Tarih : 23.01.2009 19:51:38

Sayın Öner,işaret ettiğiniz hususlar insan ın benliğini,insanlığını kaybettiğinin delilleridir.Fakat bundan kurtulmanın tek çaresi tüm devletlerin ortadan kalkması değil,bilakis devletlerin ekonomik idareyi şirketler elinden alıp tamamen halkın yararına yönlendirmektir.Yanlış anlaşılmasın,bu Komünizm falan değil.Ama sanayi devrimi ile birlikte tüccarların ve yeni burjuva efendilerin,kapitalizm yaşaması için ortaya çıkardığı komünizm aslında kapitalizmin başka bir işleyişidir. İnsan ın kabul etmesi gerektiği en önemli şey,kainat sadece kendi için yaratılmış olmadığıdır.Sizin de belirttiğiniz üzere,açgözlülük ve hırs insanlığı neye malolursa olsun kâr elde etme güdüsüne itti.Bakın,yine bu site de bir haber yayınlandı,ABD de porno sektörünün de kurtarılması ile ilgili.Bu sektörün devam etmesi demek,işsiz evsiz kimsesizya da aile sorunlu kızların sektöre alınması demektir.Böyle bir dünyada yaşıyoruz.Eğer disiplinli,ekonomik hayatın belirleyicisi olan bir devlet sistemi olmazsa işte böyle insan hayatları suç çetelerinin kontrolüne girer.Bugün silah ve uyuşturucu kaçakçılığının uluslararası yolları ve kimlerin kontrolü altında olduğu biliniyor.Ama nedense bitirilmiyor.Çünkü doğrudan ya dadolaylı olarak bazı yönetimleri destekliyorlar.İnsanlık bu gibi suç şebekelerinin,açgözlü çok uluslu şirketlerin yok edilmesi ile kurtulacak.Ama ne zaman?


Cemail Yenigün IP: 88.242.204.xxx Tarih : 28.01.2009 22:34:02

Hocam Merhaba. Tek devlet önerisi güzel bir olay. Yalnız inanın değişen hiç bir şey olmayacak.(Tambir Monarşi) Şuanki düzende Devletler veya devletçikler veya Milletlerin kendilerini bir türlü koruma şansları var. Ama inanın Tek devlette sadece egemen gücün doğrultusunda yaşamdan başka bir yaşam şansı olmayacak. Çok uzun bir mevzu. İnşallah bir araya geldiğimizde bunu karşılıklı konuşuruz. Saygılarımla