14
Haziran
2024
Cuma
ANASAYFA

El Goli

Şairler anıtından çıktıktan sonra çevrede bir taksi aradık. Genelde taksi plakası olmayan pek çok insan da taksicilik yaptığı için taksi bulmakta hiç zorlanmıyorduk. Rauf taksiciyle, üç kişi 10. 000’er Dinardan 30.000 Dinara anlaştı. Bu üç bin tümen olup, yaklaşık üç dolar gibi bir paraydı.

Acelemizin nedeni akşam yaklaşıyordu. Ortalık kararmadan orada da bir iki saat gezebilmek istiyorduk.

El Goli ve gölün ortasındaki bina

İl gülü veya gölü de denilen El Goli, yukarıdaki resimde de görüldüğü gibi, gölün içinde bir bina. Binanın ne zaman ve niçin yapıldığı hakkında bir bilgi alamasak da, Kaçarlar döneminden kalma olduğunu ve 1931 yılından beri buranın parka dönüştürüldüğünü, binanın içindeki restoranda çok güzel yöresel yemekler yapıldığını öğrendik.

Çok geniş ve çok güzel bir mesire yeriydi. Suyla yeşilin dansı gibi, doğalla yapayın en iyi biçimde bağdaştırılmaya çalışıldığı, bitkilerin adeta fışkırarak yükseldiği, insanların büyük bir keyifle dinlenip dolaştığı çok canlı, çok hareketli bir yerdi.

Parkta Kalabalık

Girişten doğruca karşıya ilerledik. Saat 20.00’ye geliyordu. Hızla dolaşmak istiyorduk. Ama gölün sonundaki tepeye tırmanmak epeyce zordu. Yüzlerce basamakla çıkılıyordu. Onun için bu kadar yorgunluktan sonra bu merdivenlerden çıkmayı göze alamadım.

Fakat burası yalnızca tepeye çıkma aracı olmayıp, çok güzel bir gezinti alanıydı. Yani iki taraftaki merdivenlerin park tarafında büyük gölge ağaçları bulunurken iç tarafta şelaleler yaparak akan sular ve büyük bir dikkat ve özenle düzenlenen çiçeklikler ve bunların arasında dinlenme yerleri vardı.

Merdivenlerin başında fotoğraf çektirenler

İnsanların kimi merdivenlerden çıkıyor, kimi iniyor, kimi de durmuş merdivenlerin başında hatıra fotoğrafı çektiriyordu.

Tepenin solundan arkaya dolaşan yol, hafif bir eğimle yükseliyordu. Arkadaşlara “Merdiven tırmanmaktansa, tepeye arkadan dolaşarak çıkalım” dedim. Hem tepenin solundaki piknik alanlarını da görürüz ve hem de bu merdivenleri inişte görürüz dedim. Kabul ettiler.

Merdivenler

Merdivenlerde ben de yukarıdaki fotoğrafı çektirdikten sonra sola dönerek ve bir süre gölü solumuza alarak tepenin önünde ilerledikten sonra, hafif hafif sağ yaparak tepenin önce soluna ve sonra da arkasına dolaştık. Sonra da sağından, merdivenlerin başına gelecektik.

Yürüdüğümüz yolun iki tarafında da çok geniş piknik alanları ve piknik yapan insanlar vardı. Yolun tepe tarafı eğimli olsa da diğer tarafında eğim, düz denilecek kadar azalıyordu.

Tepenin solunda eğim azaldı.

Tepenin solundan arkasına doğru ilerlerken bir yandan da insanları gözlüyorum. Akşamın bu geç saatlerine rağmen park hala kalabalıktı. Aileler erkek ve kadın birlikte veya ayrı arkadaş gurupları ile gelmişlerdi.

Dikkatimi çeken bir başka husus da, genelde insanların yüzü gülüyordu. Demek ki İran rejimi, öyle dışarıdan gösterildiği gibi korkunç bir canavar falan değildi.

Tepenin arkasında piknik yapanlar

Tepenin arkasında toplananlar kadar yeni gelenler de görünüyordu. Sanıyorum gece de burada piknik yapmaya devam edecekler. Bizim ise hemen dönmemiz gerek. Çünkü çok yoruldum. Daha gidip yemek yenecek, duş alınacak ve akşama dek gördüklerim en azından ana hatlar olarak yazılacaktı. Aslında bugün gezmiş olduğum yerler normalde üç günde zor gezilir.

Tepenin sağı ise düzlük gibiydi

Tepenin arkasından sağ tarafına doğru ilerliyoruz. Buralarda eğim iyice kayboluyor ve adeta düz gibi. Hiçbir yerde rastgele bir düzenleme, kuru ve bakımsız bir bölüm yok. Her yerde ince bir estetik ve güzellik var. Çöp pislik de yok. Park çok temiz.

Tepenin sağından adeta düz bir yoldan gelircesine 300-400 metre kadar yürüyünce tam tepeye geldik. Merdivenlerin başında ve kenarlarında gençler sohbet ediyordu.

Merdivenlerle çıkılan tepe

Aşağıda manzara çok güzeldi. El Göli de en başa koyduğum resimde gölün kenarında gibi görünüyordu. Oysa aşağıdaki resimde de görüldüğü gibi buradan bakınca gölün ortasında olduğu anlaşılıyor.

Bazen iklimler insanı şaşırtıyor. Bu yükseklikte ekvatoral bitkilere has bir gelişim ve coşkuyu burada görmek, özellikle de Bakü’deki bitkilerin gönülsüz, dingin yeşiliyle karşılaştırıldığında doğrusu şaşırmamak elde değildi.

Suyun düştüğü noktalarda dağılışı

Su belli basamaklarda dağılıp toplanarak tekrar alt basamağa doğru akıyordu. Bu şekilde sekiz on teras oluştururken, her terasın güzelliği bir başkaydı.

Aslında eski Tebriz’de de büyük ve güzel parklar vardı. Fakat bu büyüklük ve güzellikte değil. Burası yeni Tebriz tarafında ve uzakta yüksek binaların ışıkları görünüyor.

Merdiven basamaklarının düzeni

Merdivenlerin iç tarafında ortada ve iki yanda akan suların arasında çiçeklikler vardı. Fakat ortalık kararmaya başladığı için, şu anda fotoğrafta çiçekler tam belli olmuyor.

Merdivenlerden gezine gezine, ağır ağır inişe geçtik. Hem iniyor ve hem de hiçbir şeyi kaçırmamaya çalışarak inceliyor, fotoğraflarını çekiyordum.

El Goli’den dönüşte Tebriz sokaklarından

El Goli’den otele yine taksiyle döndük ve saat 22.00’ye gelmek üzereydi. Dolapta bulunan domates, soğan vs erzakımızdan kalanlarla akşam yemeğini savuşturduk.

24 Mayıs’tan beri Türkiye’de olanlardan habersizdim. Gittiğim ülkenin telefon kartını alıyor ve günde bir kez ev ile telefon görüşmesi yapıyordum. Fakat burada dün İran Numarasına Otelci 10 USD isteyince almamıştım. “Yarın sokakta 5 Dolara bulurum” diye düşünmüştüm.

Fakat sokağa çıkınca, pasaport olmadan abone olamayacağımı öğrendim. Pasaportu otelci alıyor ve polis yolda sorarsa otel kartımızı gösteriyorduk. Bu yüzden kartı 10 Dolara otelden almak zorunda kaldım. İransel kartını alır almaz da, evi arayıp, her şeyin yolunda olduğunu bildirdim.

Yayın Tarihi : 6 Ağustos 2012 Pazartesi 17:00:27
Güncelleme :6 Ağustos 2012 Pazartesi 18:14:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?