17
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

İran’da gezmek hangi akla hizmet?

Ben İran’a gitmekte kararlıydım, ama bu geziden söz ettiğim zaman hiçbir kimse uygun bulmadı. Herkes bir şey söyledi. Tavsiyelerde bulundu. En objektif düşündüğünü sandığım insanlar bile, karşı çıkmasa da onaylamadılar.

Dünyada başka gidecek yer mi kalmadı? Ne işin var İran’da? Dikkat et başına bir iş gelmesin. Yanında değerli bir şey götürme. Çalınması bir tarafa, insanı keserler bile. Bilmeden yanlış bir şey yaparsın, atarlar içeri çıkamazsın. Pasaportunda İran damgası olursa Batılı ülkelere giremezsin, Batıda terörist muamelesi görürsün” diyorlardı.

Kirmanşah’ta Tak-ı Bostan

Bazıları da gidilmesi gereken yerlerle ilgili tavsiyelerde bulunuyordu. “Avrupa’ya git, Amerika’ya git. Uygun fiyatlı Prag turları, İtalya Turları oluyor. Onları takip et. Şu sıralar Yunan Adaları da oldukça revaçta. İran nereden geldi aklına?”

Bu tavsiyelerden anlaşılan: “İran’da gezmek, ne akla hizmet? Akıllı bir insan işi olmasa gerek” sonucu çıkıyordu.

Çünkü herkesin kafasında İran’la ilgili ön yargılar vardı. Kestiği kestik, astığı astık, insan haklarının olmadığı: katı, despot bir şeriat yönetimi. Kadınların ise örtülüp kapatıldığı, bırakın insan haklarını, yaşama haklarının bile olmadığı bir toplumsal yapı. Ve bu sisteme uygun, cinayete ve çapula meyilli, cahil, kaba ve vahşi insanların cirit attığı bir ülke olarak algılandığı için, bu ülkeyi gezmeye kalkışmak büyük bir cesaret işi olarak görülüyordu.

Tebriz’de El Goli piknik alanı.

İran karşıtları böyle bir imaj yaratmışlar ve insanlar da bunu kabullenerek, bazı uç olayları da ölçü alarak İran’ı kafalarında mahkûm etmişler. Asıl önemli nokta ise, İran’ı gözden çıkardıkları için, İran’da önemli bir şeylerin bulunabileceğini de düşünmüyorlar. Yani onlara göre Prag, Roma, Paris, Atina gibi görülmesi gereken yerler varken ne işin var İran’da? Oraya gidip de, kötü bir yönetimin zulmünde inim, inim inleyen insanlardan başka ne göreceksin İran’da.

Tabii ki bu ön yargıların hepsinin de nedenleri kadar yanıtları da var. Gerçek yönü kadar abartıları da var. Fakat ben bunlara geçmeden önce, bu yazı dizisini okuyacaklara ve İran’a gezmeye gideceklere önemli bir tavsiyede bulunacağım.

Bu yazıları okumadan önce veya İran’a gitmeden önce, lütfen tüm bu önyargılarınızı bir tarafa bırakın. Bu yazıları okurken ya da İran’da gezerken, kendiniz İran’ı yeniden keşfedin.

Eminim ki, önyargılarınızdaki İran’dan çok farklı bir İran’la karşılaşacaksınız. Özellikle tarih ve doğa olarak İran’a, mevcut İran yönetimine duyulan tepkilerinizin, ön yargılarınızın penceresinden bakmayın. İran insanını, İran doğasını, İran tarih ve kültürünü Mollar yaratmadı. Son 5000 yıllık İran tarihinin, en son 1000 yılı Türklere ait.

Hemedan’da Baba Tahir türbesi.

Her şey Prag, her şey Paris değil. Her şey Avrupa’da Amerika’da değil. Belki Tebriz’i, Hemedan’ı, Şiraz’ı bunlardan daha güzel, belki de İsfahan’ı bunların hepsine bedel bulacaksınız.

En önemlisi ve Avrupa’da asla bulamayacağınız şey ise Türk Tarih ve kültürüdür. Hatta Türk tarih ve kültürünü İran’da, Anadolu’dan bile, kat kat fazla bulacağınızı garanti edebilirim.

Çünkü İran’daki Türk devletleri İran’ı en güzel ve en büyük sanat ve kültür varlıklarıyla donatırken, Anadolu’daki Türk devleti, yani Osmanlı, bırakın Anadolu’da böyle eserler yaratmayı, halkı soyarak Avrupa içlerine seferler düzenliyor, kişisel şan ve şöhret peşinde koşuyordu.

Osmanlının en büyük hükümdarları bile, sarayın harem dairesinde dönen entrikalarla uğraştığı kadar devlet ve halkla ilgilenmiyordu. Anadolu’nun Türkmen halkı, haksız ve ağır vergilere dayanamayarak, Bozok’lu Celal ile başlayan bir sürü isyanın malzemesi oluyordu.

Osmanlı bunlara asi, -celali- dese de, isyanların arkası Karayazıcı, Kalenderoğlu, Canbulatoğlu, Katırcıoğlu, Abaza Mehmet, Tavil Ahmet, Gürcü Nebi, Deli Hasan, Vardar Ali Paşa isyanları olarak sürüp gitmiştir.

Bu yüzden Anadolu’da Türk eseri olarak yıkık-dökük birkaç Selçuklu hanı, birkaç küçük cami ve kümbetten başka Türk eseri olmayıp, kalıntıların % 80’ni Türk-İslam döneminden önceki dönemlere ve özellikle de Roma’ya aittir.

Isfahan’da müthiş bir sanat şaheseri olan Sie So Pol Köprüsü.

Örneğin Çaldıran Meydan Muharebesini anlı şanlı galibi Yavuz Sultan Selim’in bıraktığı kültürel mirasa bakın ve bir de bu savaşın mağlubu, mağduru Şah İsmail’in bıraktığı kültürel mirasa bakın. Şah İsmail’in bıraktıkları kat kat üstün ve Şah İsmail İran’da bugün de yaşıyor, yaşatılıyor, adeta tapılıyor.

Türkiye’de kitaplarda gördüğümüz Türk tarihini, İran’da kentlerde, kasabalarda, sokaklarda ve tüm coğrafya’da görebiliyoruz. Selçuklunun kurucusu Tuğrul Beyden başlayarak, Karakoyulular, Akkoyunlular, Safaviler, Zendiler, Afşarlar, Kaçarlar hepsi de ayrı ayrı eserler bırakmışlar.

Pasargat’ta Büyük Kurus’un anıt mezarı.

Orta Asya’dan getirdikleri Bozkır Kültürünü, İran ve İslam’la yoğurarak fevkalade güzel, estetik ve devasa eserler yaratmışlar.

Bu saydığım Türk devletlerinin hepsi de, Osmanlı gibi fetihler de yapmışlar ve çok büyük imparatorluklar da kurmuşlar. Bir ucu Çin ve Hindistan’a, Güneyde Umman’a dayanan, Kuzeyde Türkistan’ı içine alan devasa imparatorluklar bunlar. Ama kültür ve sanatı da hiç ihmal etmemişler. Ve bir de, yaptıkları eserleri İstanbul gibi tek bir şehirde toplamamışlar. Tüm İran’a yaymışlar. Kendilerinden önce yapılanları da iyi korumuşlar.

Yayın Tarihi : 14 Kasım 2011 Pazartesi 10:04:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. S. A. IP: 95.10.45.xxx Tarih : 14.11.2011 23:26:01

Muhterem Nazmi Öner; İran'ın tarihsel süreci ve doğal güzellikleri konularında yaptığınız aydınlatıcı yazınız üzerine, sizlere minnet duygularımla birlikte en içten saygılarımı sunarım.


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 15.11.2011 11:03:09

Güzel konuya deginmis iyi niyetle ele alisiniza tesekkürler. Bazi güzel görüntüleri de resimlerle ispatlarcasina   ek olarak göstermenizde güzel. Burasi bir memlekettir. adi sani vardir. Iyi taraftan bakilirsa iyi tarafindan iyidir kötü tarafindan bakilirsa kötü taraftan  kötüdür. Buna ragmen Ön yargi da veya gercekte vardirki. Kötü taraflari iyi taraflarina bes ceker. "Madolyonun öbür yüzü misali"Avrupa ülkelerindende örnek ülkeler vermissiniz Maalaesf bu ülkelerde de tam tersi bir durum vardir. Iyi taraflari kötü taraflarina bes ceker Iste bundandirki bu gibi memleketler diger memleketlerdeki kisileri kendilerine ceker. Bizim memleketimizde de irandada bir bakarsin cennet gibi yerler görüntüler yasantilar görürsün bir kac kilo metre gider cehennem gibi yerler yasayanlar görürsün. Bu aradaki fark asiri derecededir.  Kerpic ev hala coktur. Avrupa bu farki yasalarca calisma sartlarinca kapatmistir. Zaten kerpic ev diye bir ev yoktur. Buradaki insanlar mecbur apartmanda oturur Bizdekilerde ev olsun camurdan olsun basimizi sokacak kendi evimiz olsun kerpicten olsun parasi yoksa bu evlerde otursun. Fikrindeyiz. ve böyle idare edilmekteyiz. Bir akrabana ziyarete gitsen ayni yerde iki akraban olsa biri apartmanda otursa her seyi olsa biri  kerpic evde otursa tuvaleti disarda legende yikansa hangi akrabana gidersin  hangini secersin tabiki apartmandakini secersin. Irana gidecegine prag"ga gitme gibi bir benzerlik bunda varmidir yokmudur herkez kendi düsüncesinde karar vermek serbestir. 


Tahir Saferi IP: 78.181.160.xxx Tarih : 5.02.2013 15:25:04

Bir İranlı Olarak , Sizden Bu Önyargılı Olan İnsanlra Karşı Güzel Yazılarınızı Severek Okudum . Malesef Türkiyede Bazı İnsanlar İranı Hiç Tanımıyorlar Ve Ya Tanısalarda Çok AZ , Şaşırtıcı Olan Noktası Şu Ki İranda 35 Milyon Türkün Yaşamından Habersizler Yani . İranda Eğer Türkiyeden Geldim Derseniz Size Kucak Açıp Evlerinde Misafir Etmek İsterler , Ama Malesef Türkiyede Halk İçin İran Türküyüm Demenin Hiç Bir Anlamı Yok ...Hürmetlerimle .