18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İstasyondan geri dönüş

İstasyon çevresinde bir süre dolaştıktan sonra tekrar Kura Nehri kıyısına indim. Nehrin iki tarafındaki bulvarları dik kesen yollar nehrin üzerinden gelen köprülerle, yukardan ileri devam ettiğinden, bu bulvarlar nehir gibi kesintisiz akıp gidiyordu.

Nehrin kıyısında 2-3 kişilik gruplar balık veya kuru ekmekle veya hiç mezesiz, bira galonlarından doldurup doldurup içiyorlardı. Aşağıdaki fotoğraflarda da görüldüğü gibi galonlar sanıyorum beş litre falan vardı.

Nehir kıyısında bira içen gruplardan birisi.

Bira içen genç bir grubun resmini çekmek için izin istediğimde gençler hayır dedi. Az ilerde orta yaşlı bir gurup ise çekebilirsin işareti yaptı. Bunun üzerine onların fotoğrafını çektim. Fotoğrafı çektikten sonra dolu bir bardak bira ikram etti. Onu içince yorgunluğum biraz yatıştı.

“Haydi bakalım mazotunu aldın. Şimdi de şu Türklerin çok olduğu bölgeyi görelim” diyerek yürüyüşe devam ettim. Nehrin karşı tarafında düzlük daha genişti.

Nehir kıyısında bira içenlerle

Solda yükselen yola ilerden hafif bir eğimle gelip köprüye çıkan bir yolu izleyerek çıktım. Marcanuş Vili’nin (söylendiği gibi yazıyorum) buranın devamında olduğunu söylediler. Ve biraz yürüyünce bu bölgeye geldim. Meydanın girişinde çok büyük harflerle “İstanbul Döner Fast Food” tabelası büyüklüğü kadar kırmızı rengiyle de fark ediliyordu.

Meydanda ilerleyerek önce sağa döndüm. Bu sokak ta da gerçekten epeyce Türk mağazası var. Daha doğrusu tabelası Latin harfi ile yazılan işyerleri genelde Türklere aitti.

Fakat meydandan sola dönünce cadde boyunca tüm yapıların önünde iskele kurmuşlar, ustalar tık,tık, tık çalışıyorlar. Burada da tek tük Türk işyerleri vardı. Ama bu caddedeki tüm binaların yüzü yenileniyordu anlaşılan. Fakat bu iskelelerin altında dükkanlar da açık ve çalışmaya devam ediyordu.

Cadde boyunca yüzü yenilenen binalar.

Marcanus Vili’yi gezdikten sonra, tekrar nehir kenarına geri dönüp bir müddet daha nehir boyunca yürüdüm. Nehir kenarında yine yer yer kümelenmiş insanlar bira veya şarap galonlarından plastik bardaklarını doldurup sohbetle içkilerini yudumluyorlardı.

Bir süre sonra resim ve el sanatları, antika veya kullanılmış eşyaların pazarlandığı bir parka geldim. Üçgen biçimli parkta, üçgenin bulvarla sola sapan yol arasında kalan sivri ucunda geniş bir alanla, yol kenarına yakın bölümlerinde satılacak eşyalar sergileniyordu.

Resim ve hediyelik eşyaların sergilendiği park.

Parkın anayoldan tarafı genellikle resim ve hediyelik eşyalar, İç taraftaki yol boyunca ikinci el eşyalar satılıyordu.

İçerideki sokağın iki tarafına insanlar arabalarını park etmişler, bagajlarında ya da arabanın önündeki yaygılarda ellerinde kalan her tür eşyayı satmaya çalışıyorlar. Bir nevi bit pazarı. Ama güzel antikalarda var.

Sokağın sonunda köprünün üstünde de aynı manzaralar. Burada park yolun karşısında da devam ediyor. Gidip biraz da o parka dolaştım. Bu parkın da nehir kıyısında ikinci el kitap sergileri vardı.

İkinci el eşyaların sergilendiği yol kenarı.

Oradan dönüp tekrar Kura kenarına indim. Burada ağaçları ötekiler gibi devasa büyüklükte olmasa da, oldukça güzel düzenlenmiş bir parka geldim.

Buradan nehrin karşı tarafına geçişi sağlayan modern bir yaya geçiş köprüsü vardı. Köprüden karşıya geçip geri dönerek, Kurayı seyrettim. Bir süre parkta gezindikten sonra trafiğin yoğun olduğu bir caddeye yöneldim.

Bu caddenin Havabar denilen bölgeye gittiğini ve Tiflis’in değişik yerlerinden görüp hayran kaldığım, kubbesi som altın renkli büyük kilisenin bu bölgede olduğunu öğrenmiştim.

Yeni ve güzel düzenlenmiş park ve mavi köprü.

Fakat merdivenlere gelince basamakların çokluğu ve yolun çok yüksekte olması gözümü korkuttu. Yolun parktan yüksekliği, beş katlı apartman yüksekliğinden fazlaydı sanki.

Geri dönüp oturdum. Biraz daha dinlendikten sonra “Zor zahmet çıkarsın. Daha akşama çok var. Şimdiden pes edersen İran’da bir ay nasıl dolaşacaksın” diye kendimi motive ettikten sonra zorlanarak da olsa merdivenleri çıktım.

Karşıda parktan anayola çıkan merdivenler.
 

Merdivenlerin sonundan park ve çevresine bir daha baktıktan sonra yola koyuldum. Yol da rampaydı ama fazla sürmedi. Biraz sonra bir meydana geldim.

Hyundai yazan devasa mavi bina ve uzaktan resimlerini çektiğim büyük kilise buradaydı. Ermenilerin toplu yaşadığı Havabar dedikleri bu bölgedeki Ermeni kilisesini mutlaka görmek istiyordum.

Meydanda kısa bir tur ve biraz dinlendikten sonra kiliseye giden yola yöneldim.

Yayın Tarihi : 17 Ocak 2012 Salı 10:55:44
Güncelleme :17 Ocak 2012 Salı 11:05:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 17.01.2012 15:18:22

bir yol kenarinda bir kösede vs. yelerde bir galonda bir plastik bardaktantan bira icenlere raslamaniz  beni yillar önce  koministlikle  idare edilen memleketlerde o zamanda gezdigim anilarimi hatirlatti  %70 her yerde bu gibi kislere raslamak bol boldu kisiler ickiye alistirmis bir  durum olarak  kominisligi yargilamistim  Simdide buda o zamandan kalma iyi olmayan bir miras gibi diye düsünüyorum. Arica hic bir meze yiyecek olmadan da icmeleri avrupanin en ilerlemis memleketlerindede bu böyledir  meze yanind cerez merez yok al kupkuru zikkimlan gibi bir haldir neden böledir iyimidir kötümüdür bilmem ama böyledir. bizdede mezesiz bir sey icilmez güzel olan bir animda bir seferinde trenle yolculuk yapiyordum birkisi kese kagidinda sakli bir seler yudumladigini gördüm  madem iciyor iciyorda böyle icmesine  bir hos oldum gende bos bir yer bulunca yerimi degistirdim. Ikinci mallar pazarindaki tezgah sistemleri hala düzensiz yerde sagda solda bu zamanda olmamli onlardada pazar sistemleri  düzensiz ilgisiz normsuz bizim pazarlara benzemekte belkide bizler gibi bagirip cagiriyolardirda  oda hem bizdehem onlarda bu pazarislerine yerlerine  düzen gelse hicte fena olmaz  cok cok eskiden ne güzel fiat  yazma etiketleri vardi onlarida becerdik rafa kaldirdik o etiket geri gelsde fiati yazilsada nerden geldi hormonlu degilmi yazilsada  bagirmda görerek alsakta yanlimi yazildi kontrolcüler yaziyi görsedeuayari uyari olmadi bas cezayi bak gör ne efendi pazarci ne efendi pazara gidenler oluyor  simdi konu öyle böyle aldim basimi baska konular gidiyom özür bana ne oluyor gene özür