29
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Kıbrıs Tarihi (1)

1-KIBRIS, DÜNYA TARİHİNDEN BİR KESİT

Kıbrıs Akdeniz’in en büyük adalarından üçüncüsü olup, Akdeniz çevresi kültürlerin, Akdeniz tarihinin ve coğrafi anlamda Akdeniz ikliminin tam anlamıyla ortalaması, özeti veya sentezidir denilebilir.

Bugün Batı Uygarlığı dediğimiz çağdaş uygarlığın doğu Akdeniz’de, Mısır ve Mezopotamya’da doğup, Anadolu ve Ege’den Roma’ya geçerek tüm Akdeniz çevresine yayıldığını biliyoruz. Fakat Roma’nın yıkılışından sonra, Avrupa Ortaçağ dediğimiz gelişime, değişime kapalı, ilkel ve durağan bir döneme girince Doğu Akdeniz’deki gelişmelerden bir süre uzak kaldı.

Daha doğrusu Ortaçağda Batı Hıristiyanlık dogmalarının kıskacında bin yıl sürecek bir uykuya daldı. Doğu Akdeniz ve Ortadoğu dediğimiz bölge ise, İslam’ın yeni açılımlarıyla, yükselişini sürdürmeye devam etti.

Girne Kalesi Batık Gemi Müzesinde ilk çağlara ait kandiller.

Fakat yaklaşık 300 sene sonra İslam’ın da donup dogmalaşmaya başladığı bir anda, bu kez doğudan gelerek bu eski kültür merkezlerini ele geçiren Türkler, uyguladıkları laik yönetim tarzı ve bozkırın sınır tanımaz engin ruh ve düşünce tarzıyla tüm Ortadoğu’da, İslam ortaçağına son vererek, burada X. yüzyıl başlarından itibaren Yeniçağı başlattılar.

XV. Yüzyıldan itibaren Rönesans ve XVl. Yüzyılda Reform hareketlerinin sonucunda, bilimsel ve laik düşünceyi yakalayarak Avrupa da, kendi Yeniçağına ulaştı. Ve sanki bin yıllık bir uykunun kaybını telafi etmek istercesine ya da bin yıllık bir dinlenmenin enerjisiyle çok hızlı bir gelişme temposu yakaladı.

Fakat ne yazık ki Avrupa yeniçağını yakalarken, Osmanlı ve Ortadoğu’da ise ortaçağ yeni başlıyordu. Bu yüzden Ortadoğu’nun bugünkü durumuna bakarak dünya kültür uygarlığını değerlendirmek doğru olmaz.

Görüldüğü gibi, Akdeniz çevresinde ve özellikle de Ortadoğu dediğimiz Doğu Akdeniz’i de içine alan bölge, dünya kültür ve uygarlığının doğup geliştiği yerdir. Ve elbette ki bu kültür her aşamasında, Çin ve Hint kültürlerinden de faydalanmıştır.

Amerika’nın keşfinden sonra Astek, Maya ve İnka uygarlıklarının artıları da eklenerek, bu günkü batı uygarlığı dediğimiz uygarlığa ulaşılmıştır diyebiliriz. Zaten adına kültür denilen yaşam anayasası, ilk insandan bu güne bir gelişim zinciridir. Orada tüm insanlığın artıları ve katkıları vardır. Fakat XVlll. yüzyıl başlarına dek bunun merkezi hep Ortadoğu ve Doğu Akdeniz çevresi olmuştur.

Kıbrıs’ta temsili Taş Devri (Batık Gemi Müzesinde)

İşte Kıbrıs Adası bu kültür coğrafyasının sürekli içinde kalmış ve bu kültürü tarih ve coğrafyasının ötesinde, dinler, milletler ve tecimsel ilişkiler alanında da sürdürmüş bir merkezdir. Bu yüzden, Paleolitik Dönemden içinde bulunduğumuz Bilgi Çağına dek, oradan tüm dünya tarihinin, kültür uygarlığının bir kesitini almak, bir özet çıkarmak olanaklıdır diye düşünüyorum.

Şimdi bu tarihsel geçmişe, Kıbrıs özelinde ve kronolojik bir sıra ile bakacak olursak, Kıbrıs’ta Neolitik Dönem (Yeni Taş Devri) M.Ö. 7000 yıllarından ilerlere doğru uzanmaktadır. Bu da Mısır, Mezopotamya, Anadolu ve Ege Bölgesinin tarih öncesine paralel bir gelişme seyrini göstermektedir. Adada Bakır Çağı MÖ. 4000’lerde, Bronz Çağı ise 2700’lerde başlamıştır. Demir Devri ise bin yıllarında başlamıştır.

Dünya kültür ve uygarlığının temelini ben, hep bir piramit tabanı, ya da bir sacayağı gibi düşünmüşümdür. Biliyorsunuz sacayağı, üçayağı bulunan bir üçgendir. Bana göre bu ayaklardan biri Mısır, biri Mezopotamya ve diğeri ise Anadolu’dur. Kıbrıs ise bu üçgenin içinde kaldığından, tarihi de bu üçlüye tabi olmuştur diyebiliriz.

Kıbrıs’ta İlkçağ (Batık Gemi Müzesinde temsili resim.)

Örneğin Kıbrıs’a MÖ. 1500-1450 yılları arasında Hititler (Anadolu) egemen iken, 1450-1000 yılları arasında 450 sene Mısır egemen olmuştur. MÖ. 850-750 yılları arasında ise Asur (Mezopotamya) Egemenliği vardır. MÖ. 750’den 333’e dek geçen süreçte ise ada, Asur, Mısır ve Persler arasında gidip gelmiştir. Yani bölgenin güçlü devletleri Kıbrıs’a da hakimdir.

Kıbrıs’ta idari yapılanma ya da devletleşme süreci MÖ. 1200’lerde Salamis, Soli, Baf, Girne, Kurium, Marion şehir devletlerinin kurulmasıyla başlamışsa da, genellikle bölgenin güçlü devletlerinin egemenliğini tanımak zorunda kalmışlardır.

İlkçağda Kıbrıs’ın son egemenleri ise MÖ. 333’te Büyük İskender ile başlayan Grek ve MÖ. 58’de başlayıp, MS. 395’e dek süren Roma egemenlikleridir.
 

Yayın Tarihi : 16 Nisan 2011 Cumartesi 00:44:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?