1-PİSİDYA NERESİDİR
Pisidya’nın yeri, ana hatlarıyla bugünkü Burdur ve Isparta illerinin tamamına yakını ile Konya’nın Beyşehir ilçesine dek olan alanları ve Antalya’nın dağlık iç kesimlerini içine alan bir bölgedir. Yani Anadolu’nun göller Bölgesi diye anılan bölümüyle bunun güneyindeki dağlık alanlardır.
Komşu bölgeler, Kuzey ve Batıda Firigya, Güneybatıda Likya, Güneyinde Pamfilya ve doğusunda İsaura ile çevrilidir. Budur Gölünden yarışlı gölüne ve oradan Yeşilova’ya uzanan kattın Batısı ve kuzeyi Firigya’dır.
![]() |
Pisidya haritası |
Antalya’nın Batı kıyıları ve Bey dağları Kuzeyde Gölhisar’a dek, Fethiye kıyılarını da içine alacak biçimde Likya’dır. Antalya’nın ovalık doğu kıyıları ise Pamfilya’dır. Antalya’nın kuzeyindeki dağlık kesim ise Pisidya’dır. Pisidya Trebenna ve Termesos’ta denize çok yaklaşmaktaysa da, denize kıyısı olup olmadığı net olarak bilinmemektedir. Genelde denize kıyısı olmadığı düşünülmektedir. Doğuda Beyşehir’den ötesi ise İsaura’dır.
Fakat tarih boyunca bu sınırların hiç değişmeden sürüp gittiğini söylemek de, elbette ki mümkün değildir. Anadolu’yu ele geçiren Persler, Helenler ve Romalılar kendilerine göre yeni idari birimler oluştururken, sınırlarda kaymalar veya komşu bölgelerle birleşip ayrılmalar olmuştur.
Yani zaman zaman yönetim değişikliklerinde, sınırların daralıp genişlediği gibi, bazen Likya veya Pamfilya ile birleştirildiği zamanlar da olmuştur. Yer tespitinde en önemli belge Pisidya’ya ait olduğu ileri sürülen şehir listeleridir ki; bunlarda da eksik veya fazlalıklar görülmektedir.
Strabon’un verdiği şehir listesine göre başlıca Pisidya şehirleri şunlardır. Selge, Sagalassos, Termessos, Pednelissos, Adada, Kremna, Tymbriada, Pityassos, Amblada, Ariassos, Anabura, Sinda, Tarbassos ve Pisidya Antakyası (Yalvaç) tır.
![]() |
Çok eski ve çok ilginç bir Anadolu haritası |
Helenistik dönemlerden kaldığını düşündüğüm yukarıdaki haritada Pamfilya, denizden uzaklaştırılıp iç bölgelere kaydırılınca, Pisidya da onun kuzeyinde neredeyse İç Anadolu’ya gitmiş. Fakat yine de çok ilginç.
2-YERİNİN ÖZELLİKLERİ VE BUNUN ÖNEMİ
Pisidya için yukarıda tanımladığımız alana, fiziki haritada bir göz atacak olursak, Toros dağlarının batı ve orta kesimlerinde oldukça engebeli ve yüksek bir yer olduğu görülecektir. Ortalama yüksekliği 1000 metreden fazladır. Ulaşım olanakları çok zordur. Ve tarihi dönemlerde bölge tümüyle ormanlarla kaplıdır. Bu yüzden tarım olanakları çok sınırlıdır.
İşte Pisidya coğrafyası bu. Ve insanların kimliğini, kişiliğini, yaşam tarzını belirleme açısından, sanıyorum ki coğrafyanın etkisi, bazı yerlerde insanların genleriyle getirdiği etkilerin önüne geçebilmektedir. Bir başka deyişle, Pisidya Tarihi ve Pisidya’da meydana yelen tüm olaylarda, bu yer ve bu coğrafya en önemli etken olmuştur diyebiliriz.
Tarım olanaklarının kıt olduğu kentlerde zorunlu olarak, paralı askerlik en önemli geçim kaynağıdır. Eski çağların en ünlü paralı askerleri genellikle Pisidyalılardır. Daha doğrusu Anadolu’da paralı askerlik denildiğinde ilk akla gelen yer Pisidya’dır. Elbette bu durum kültürel gelişim ve yaşam tarzlarını da derinden etkilemiştir.
Örneğin Pisidya şehirleri genellikle özerk bir sistemle kendi kendisini yönetmiştir. Kimse bu coğrafyaya tam olarak egemen olamamıştır. Çünkü halkın savaşçı özelliklerinin yanı sıra, arazi büyük orduların hareket etmesi ve savaş arabalarının kullanılmasına uygun değildir. Sürekli ordular konuçlandırmak ve buradaki kıt kaynaklarla bunları beslemek de olanaksızdır.
Yani bu söylediklerimizi özetlemek gerekirse bu bölgeyi işgal etmek çok zordur. İşgal edilse bile elde tutulması olanaksızdır. Bu yüzden Pisidya insanı özgürlüğüne düşkün olup, aşağıdaki Pisidyalı tanımı, tam da bu coğrafyanın, Pisidya insanına yansıması gibidir diye düşünüyorum.
“Oldukça engebeli ve vahşi bir tabiatın koynunda yaşayan pisidyalıların, duyguları ve yaşam tarzı, baskılanmamış, kalıplara sokulamamış doğal ve içgüdüsel özellikler taşır. Yapmacıksız ve içinden geldiği gibidir. Bunları anlatmak için, “Bu insanlar gördüğünü yapar ya da her şey bu insanların karşısında bir aynadır. Aynada ne görüyorlarsa ona gore davranır” demek yanlış olmaz. İyi davranışlar gördüklerinde buna tüm içtenlikleriyle katkıda bulunup, iyiyi daha iyiye ve kat kat büyütmeye çalışırken, kötü karşısındaki tavırları da, daha büyük bir kötülükle karşı çıkmak biçiminde gerçekleşir. Haksızlığa isyanları Toros Dağları gibi kütlesel, yüksek ve sürekli bir büyüklüğü gibidir.
Bir Pisidyalının öfkesini ancak Tanrılar dizginleyebilir ve adaletin sağlanması sakinleştirip susturabilir.”
nazmioner@mynet.com