26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Kretepolis Seydiköy Asarı mı?

Neden olmasın? Zaten pek çok tarihçi, Seydiköy Asarını görmese de, Kretepolisi Asarın Güney eteklerindeki, İncirhan çevresinde araştırmamış mıydı? Öyleyse Yüreğil veya daha başka bir yer olabileceği gibi, Seydiköy Asarı da, pekâlâ Kretepolis olabilir diye düşünüyorum.

Peki, Kretepolis hakkında bilinenler nelerdir derseniz, maalesef hakkında çok az bilgi var. Büyük İskender tarafından kurulup, Giritli kolonistlerin yerleştirildiği söylenen Kretepolis, yeri tam olarak bilinmese de, M.Ö. 320 yılında yapılan bir savaştan dolayı, adı sıkça geçen bir Pisidia kentidir.

Büyük İskender

Bilindiği gibi Makedonya Kralı lll. Aleksandros, Great ya da Mega Aleksandros (Büyük İskender) olarak anılır. Çok büyük savaşları, zekası, özel yetenekleri ve uyguladığı olağanüstü taktiklerle kazanmış, yaptığı her şey efsaneleşmiş, Doğu ve Batı kültürlerinin karışımıyla yepyeni bir kültür (Helenistik kültürü) yaratarak, dünyanın gidişatını değiştirmiş bir şahsiyettir. Yine çok büyük ülkeleri, hatta kıtaları fethetmiş ve zamanında o günkü bilinen dünyanın neredeyse yarısını on yılda eline geçirmiştir.

Bu yüzden Büyük İskender denildiği zaman, akla çok büyük bir miras ve belki de tarihin en büyük miras kavgalarından birisi akla gelmektedir. İşte Kretepolis de, bu miras kavgasının başlarında bir yerlerde tarih sahnesine çıkmaktadır.

İskender M.Ö. 323 yılında Babil’de öldüğü zaman, vekâletini generallerinden Perdikkas’ a bırakmış olup, mührü de ondaydı. Fakat ülke, Makedonya, Anadolu, Mısır ve Asya olmak üzere dört yönetime ayrılmış olup buraları yöneten generaller bağımsız krallar gibiydi. Bunlar önce Perdikkas’ın naipliğini, kendi yönetimlerine fazla karışılmaması koşulu ile kabul ettilerse de, Perdikkas da durumunu güçlendirmeye kalkışınca, öteki generaller Perdikkas’ı ortadan kaldırdı.

Fakat Perdikkas’ın etkinliğinin tamamen sona erdirilebilmesi için, Pisidia’da önemli bir güce ulaşmış bulunan kardeşi Alketaş’ın da ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bu görevi, Anadolu’nun büyük bir bölümüne hükmeden Antigonos üstlendi. İşte Kretepolis de, bu Antigonos-Alkataş savaşı nedeniyle tarihin gündemine girdi.

Bu olayda adı geçen Alketaş, Pisidya kentlerinden aldığı destekle yeni bir ordu oluşturmuş olup, Kretepoliste bulunuyordu. Antigonos, askerlerinin direncini son noktasına dek kullanarak yedi gün ve yedi gecede Kapadokya’dan Kretepolis’e geldi.

Kretepolis’te Alkataş’ı yendikten sonra, Alkataş Termessos’ a sığındıysa da, burada feci bir şekilde öldürülmekten kurtulamadı. Ve İskender’in miras kavgası da bu olaydan sonra büyüyerek ve yayılarak kıtalar arası bir karakter kazandı. Ta ki, Roma gelip bunlara son verinceye dek de, kavga bir biçimde sürüp gitti diyebiliriz.

Tarihte Kretepolis’in adının geçtiği ikinci önemli olay ise, birincisinden yüz yıl sonra, iki Pisidia kentinin birbirleriyle yaptıkları savaş yüzündendir.

MÖ. 218 yılında, Selgeliler, komşu kent Pednelissos’u kuşatmışlardı. Pednelissoslular Selevkos Kralı Akhaios’tan yardım isteyince, Akhaios generallerinden Garsyeris’i 6500 kişilik bir kuvvetle yardıma gönderir. Fakat Garsyeris Kretepolis’e gelirken, Selgelilerin, Klimax (Döşeme Boğazı) ve Saporda girişini kapattıklarını öğrendi.

Kretepolisin loklize edilmeye çalışıldığı Asar’ın Güney etekleri. Solda Bucak Aksu, otada Çubuk geçidine giden yol. Sağda, Devrent geçidine giden yol.

Bunun üzerine Garsyeris, geri dönüyormuş gibi yaparak, Kretepolis’e gelir, burayı işgal edip bir miktar kuvvet bırakarak Pamfilya’ya geçer. Orada Selgelilerin düşmanları ile işbirliği yaparak Selgelileri yener.

Bu olayda sözü geçen Saporda geçidi, her ne kadar Isparta ile ilgili görünse de, Aksu (Kestros) vadisinin aşağı kesimleri olmalıdır diye düşünüyorum. Çünkü Garsyeris Kuzeyden değil, Sart tarafından, yani Denizli Acıpayam Kibyra tarafından gelmektedir. Sanırım şimdiki Bucak ilçesi ve Kocaaliler üzerinden bu boğaza, Aksu vadisine geçecektir. Geçişin kapalı olduğunu duyunca geri Kretepolise dönüyor. Muhtemelen Devrent geçidini kullanarak (Korkuteli üzerinden) Pamfilya’ya geçiyor olmalı.

Bu duruma göre Kretepolis’in, Yüreğil’de olması kadar, Seydiköy Asar’da olması olasılığı da vardır. Fakat Garsyeris’in Kretepolis’i işgalden amacı, bugünkü Burdur Antalya yolunu kontrol altında tutmak ise, bunu Yüreğil’den yapmak olanaksızdır.

Georges Radet’in Kremna tezi ise (1885) bu durumla hiç bağdaşmamaktadır. Çünkü Radet: MÖ. 333’te İskender’in emriyle kurulan Kretepolis’in, aslında Kremna olduğunu savunurken ileri sürdüğü gerekçe: yukarıda sözü geçen her iki sefer sırasında da, Kapadokya’dan Termessos’a ve Lidya’dan Selge’ye giden birliklerin Kretepolis’i görmüş olmalarına dayanmaktadır.

Oysa bu birliklerin, Kremna’yı görme olasılığı, Eğirdir-Aksu vadisinden gelseler Kremna (Girmiye) sağda yukarıda kalacaktır, Milyas tarafından gelseler de, bu kez de Milyas (Melli) antik kentinden Aksu vadisine ineceklerinden, Kremna solda yukarıda kalacaktır. Ancak Sagalassos, Keraitai yoluyla gelirlerse Kremna’yı görebileceklerdir.

Oysa Kuzey-Güney doğrultulu yollar Seydiköy Asar’ında birleştiği gibi, buradan batı-Doğu yönlü yolların denetimi de olanaklıdır.

Çünkü yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi, Seydiköy’den sonra yol üçe ayrılmaktadır. Yollardan birisi Bucak, Kocaaliler (Milyas) üzerinden Aksu vadisine, ikincisi ise Karapınar, Susuz, Uğurlu üzerinden Antalya’ya gitmektedir. Anlaşılan o dönemde Antalya’ya geçiş, şimdiki Çubuk Boğazının daha doğusunda bulunan, Döşeme Boğazından gerçekleşmektedir. Ve yukarıdaki olayda bu her iki boğazın da kapatılmış olduğu belirtilmektedir.

Üçüncü yol ise, Kestel, Yüreğil, Ürkütlü üzerinden Korkuteli’ne giden yol ki; bunların üçünü birlikte kontrol olanağı, ancak Seydiköy’den olabilir, diye düşünüyorum.
 

Yayın Tarihi : 23 Aralık 2010 Perşembe 00:23:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?