24
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Kürt Sorununun Çözümü (1)

1-ÇÖZÜM MÜMKÜN MÜ?

Çözüm mümkün mü sorusuna, Bekir Ağırdır, Konda’nın ‘Biz Kimiz’ adlı araştırmasının sonuçlarını değerlendirdiği yazısında “Çözüm mümkün” yanıtını vermekte ve açıklamasını şöyle sürdürmektedir.

Bu kadar yılımızı, insanlarımızı, kaynaklarımızı, umutlarımızı rehin alan bu sorun çözülebilir bir sorundur. Bu ülkenin her türlü farklılıklarına ve farklı taleplerine rağmen tüm yurttaşları ortak yaşama iradesini tümüyle kaybetmeden çözmeliyiz de. ……….Sorunun ülkenin demokratikleşme sorununun ve iyi yönetimi sorunun temel bir parçası olduğunu, ekonomik kalkınma ve adaletli gelir dağılımı sorunun bir parçası olduğunu bilerek, Kürt yurttaşlarımızın kültürel kimlik taleplerinin olduğunu tanıyarak, yaraları sararak ve onararak, farklılıklarımızla bir arada olarak daha iyi ve güzel bir yarın mümkündür. Ama öncelikle Kürt yurttaşlarımızın kendi kimlikleriyle kendi dilleriyle var olabilmelerinin koşullarını yaratmalıyız. Bunun için yapmamız gereken ne muhatap aramak ne çözümü ertelemek ne de yerel yönetimleri bir partiden alıp başka bir partiye vermektir.

Yönetim sistemimizi yenileyerek, devleti yeniden yapılandırarak, yalnızca Kürt yurttaşların değil tüm yurttaşların yönetime katılmaları sağlayacak yönetim, seçim, karar mekanizmaları yaratarak sorunun başlangıcındaki önemli engelleri kaldırmak ve en önemlisi de psikolojik eşiği aşmak mümkündür.”

Sorunun tespiti ile ilgili bölümde de belirttiğim gibi, Kürtlerin büyük çoğunluğu sorunun nedeni olarak, başlıca iki temel noktada birleşmektedir. Ankete katılanların yüzde doksanı sorunun nedeni ”Kürtlerin kimliklerini kabul ettirme sorunudur” derken yüzde 91’i de ”Devletin Kürtlere farklı davranmasını” gösteriyordu.

Bu iki temel nokta da göstermektedir ki, olay birinci derecede demokratikleşme sorunudur. Hak ve özgürlüklerin devlet tarafından tanınması sorunudur. Devlet vatandaş ilişkilerinin çağdaş bir zemine oturtulması sorunudur.

Şimdi de anket sonuçlarına göre, sorunun çözümüne yönelik soruların yanıtlarına bakacak olursak, Çözümde önceliğin anadile verildiğini görüyoruz. İşte o sorular ve evet diyenlerin oranları.

Sorunun çözümleri olarak sorulan sorular:
* Kürtlerin kendi dillerinde eğitim hakkı kabul edilmelidir.% 99
* Kürtlerin kendi dillerinde yayın hakkı tam olarak kabul edilmelidir. %99
* Belediye ve il özel idarelerinin halkoyu ile seçilmiş meclislerine geniş yetkiler verilmelidir. %84.5
* Kürt âdet ve göreneklerinin yaşayıp gelişmesine devlet katkıda bulunmalıdır. %99
* Milletvekili seçimlerinde baraj kaldırılmalıdır. %90
* Tek yol terörü yok etmektir. %39

Bekir Ağırdır - Radikal 27 Aralık 2008

Görüldüğü gibi olay birinci derecede anadilini ve kültürünü yaşama geçirme ve geliştirme meselesidir. İkinci sırada seçim barajı, sonra da merkezi yönetimin yetkilerinin bir bölümünü yerel yönetimlere devretmesi meselesidir ki, hepsi de, çağdaş dünya da ve demokratik bir toplumda herkesin isteyebileceği şeylerdir. Ancak anadilde eğitimin kapsamı ve sınırları iyi belirlenmelidir diye düşünüyorum.

Doğu Ergil’e göre de çözüm mümkün olup, öngördüğü çözüm takvimi ve hükümetin çözüm aşamasında nelere dikkat etmesi gerektiği söyle açıklanmaktadır.

Siyasi Kürtlerin talep ve önerileri ile Kültürel Kürtlerinkini yan yana koyar örtüşen alanlardan işe başlarsınız. Kürt iklimindeki o fırtınalı hal derhal ılımanlaşır. Bu 1, 2 yıl alır. Sonra bugün bize radikal gelen şeylerin yapılması daha kolay olur. Bunların şartı ise, silahların susmasıdır. Süreç iyi yöneltirse 5 yıl sonra sorun biter.

Hükümet neye dikkat etmeli?
Demokratik açılımı halka iyi anlatmalı. Bugüne kadar nerede neden yanlış yapıldığını, iç savaşa neyin yol açtığını, açılımla akan kanın duracağını, Türkiye"nin kazanacağı çok iyi anlatmalı, güvenlerini kazanmalı ve bu toplumsal barış projesine katılmaya davet etmeli. Bugün ağır muhalefet eden partiler de, böylece halk kazanılarak halk üzerinden projeye dahil olabilir
. D. Ergil

Görüldüğü gibi bu alanda en önemli çalışmaları yapan, Bekir Ağırdır ve Doğu Ergile göre sorunun çözümü mümkündür. Ama her iki görüşte de, doğaldır ki, koşulların uygun olması halinde mümkündür. Yani salt hükümetin çabası ile bunu sağlamak mümkün değildir.

Öyleyse hükümetin koşulları oluşturma ve olgunlaştırmak adına da bir şeyler yapması, eğer gerçekten çözümü sağlayarak ülkenin geleceğini kurtarmak istiyor ise, bunu kişisel ve partisel çıkarlarının üstünde tutabilmesi, hırçın ve havalı davranışlardan kaçınarak, daha uzlaşmacı bir yol seçmesi gerekmektedir.

Bunun için de hükümet acilen ve güven veren samimi bir yaklaşımla muhalefetten ve sivil toplum örgütlerinden destek istemeli, gerekirse muhalefeti köşeye sıkıştırmalıdır. “Benimkini beğenmiyorsan, senin açılım programını, geçmişte yaptığın araştırma sonucu raporları uygulayalım” demelidir.

Ama muhalefetin yanıtı olumsuz da olsa, bir yandan açılımı bir biçimde başlatmalıdır. Bu açılım iklimini ılıtacak, yumuşatacak, umut yaratacaktır. Fakat çözümsüzlük durumunda ise, D.Ergil şöyle söylemektedir.

Ortada yurttaşları birbirine düşüren bir sorun var. Bunu anlayıp çözeceğiyiz yerine vatan sağolsun diyorlar. Biz de onları öldüreceğiz demek bu. Kan tutmuş zihniyettir bu. Bugün bir parti diyor ki, çözmek istiyorum. "Vay nasıl çözersin!" Bu, kan, çatışma devam etsin demektir. Ama böyle sürerse bu ülke bölünür. Türkiye"nin her yerinde kan gövdeyi götürür”. D.Ergil

Unutulmamalıdır ki açılımı kapanıma dönüştürmek için kapanlar, tuzaklar kuranlar olacaktır. Çatışmaları artırıp hamaseti yükselterek Sevr senaryolarından medet umanlar hiçbir zaman için eksik olmayacaktır. Moral değerlerin ve motivasyonun bunlara göre ayarlanıp, yılgınlığa düşülmemesi gerekir.
 

Yayın Tarihi : 24 Nisan 2010 Cumartesi 11:30:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
remzi kayhan IP: 88.251.202.xxx Tarih : 25.04.2010 14:21:34

Bu günkü yazını da hayretle okudum.Seydi köylü olduğunu bilmesem değişik şeyler düşüneceğim. Doğu Ergilindüşüncelerini uygularsak bu ülke kesin bölünür.  bu şekilde bir eğitim tavsiyeden ülkelerde varmı ki biz uygulayalım.