4-IRAK’DA ASİMİLASYON UYGULAMALARI VE SONUÇLARI
Irak’ta daha İngilizlerin oluşturduğu yönetim döneminden başlayarak, Kürtlerde merkezi yönetimlere karşı bir tepki oluşması, Osmanlı sonrasında Kürtlere karşı bir asimilasyon uygulama düşüncesini gündeme getirmiştir. Ama bölgedeki Kürt gruplar, özellikle Barzani ailesi tüm baskılara rağmen, direniş ruhunu hiç kaybetmeden sürdürmüştür denilebilir.
Irak’ta, Kürtler üzerinde oluşturulan devlet baskısında, İran Irak rekabeti de önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü Irak kurulduğu andan itibaren, sürekli İran’dan toprak taleplerinde bulunmuştur ve bu amaçla her fırsatta İran’ın toprak bütünlüğünü tehdit etmiştir. İran da buna karşılık Irak’taki Kürtleri merkezi yönetime karşı devamlı desteklemiştir.
Irak, Şeyh Hazel’in 1920’de Huzistan’da başlattığı Arap ayaklanmasını desteklerken, İran da aynı yıllarda Irak’ta sürmekte olan Mahmut Berzenci liderliğindeki Kürt ayaklanmasını desteklemiştir.
Irak İngiltere güdümünde bir devlet haline geldikten sonra, Kral Faysal’ın Türkiye ve Suriye’ye yanaşmaya çalışması ve denetimden çıkmaya başlaması üzerine İngiltere, Irak devletine karşı 1931’de ilk Kürt ayaklanmasını çıkardı. Ayaklanma tamamen dış destekli ve Kral Faysal’ı yola getirmek amacındaydı.
İkinci dünya Savaşı öncesinde ise, büyük Kürt gruplarının yaşadığı, Türkiye, İran ve Irak, Sadabat Paktına koydukları ‘şer güçleri birbiri aleyhine kışkırtmama’ hükmü gereğince, bir süreliğine birbirlerine karşı Kürt kartını kullanmaktan vazgeçtiler.
Daha sonraki Kürt direnişleri Barzani aşiretinin liderliğinde sürmüş olup, 1945’te sürgün edilen Mustafa Barzani, İran’daki Mahabat Kürt Cumhuriyetine gitmiş, bu devletin yıkılması üzerine de SSCB’ne gitmiştir.
Ancak 1958’de Irak’ta monarşinin yıkılarak cumhuriyet kurulması ve ABD tarafından desteklenen İran’a karşı, Irak’ın Sovyetler birliğine yanaşması sonucu Barzani Irak’a dönmüştür. Ama Irak cumhuriyetinin Arap milliyetçiliğine soyunarak, İran ve Kürtlerle çatışmaya girmesi üzerine, İran hemen Irak Kürtlerini desteklemiştir. İran Şahının desteğiyle 1963’de kalabalık bir peşmerge ordusuna ulaşan Barzani’nin isyanı bastırılamamıştır.
Irak’taki 1968 darbesinden sonra ise, Baas yönetimi Kürtleri kesin bir yenilgiye uğratmak için, büyük bir saldırı başlattıysa da, İran’la İsrail ve ABD’nin desteklediği Kürt ayaklanmasını bastıramadı. 1970’te yapılan anlaşmayla, Kürtler geniş haklar kazandılar. (İran şu anda en büyük düşmanları olan ABD ve İsrail ile o zamanlar çok sıkı ilişkiler içindeydi.)
Ama 1974’te SSCB’nin de desteği ile yeniden yayılmacı politikalarını gündeme getiren Saddam yeniden Kürtlere saldırdıysa da İran’ın desteklemesi yüzünden başarılı olamadı. Bunun üzerine Irak yönetimi, İran desteği kesilmeden Kürtleri alt edemeyeceğini anlayarak, İran’la barış yaptı.
Irak 1975 Cezayir Anlaşmasıyla İran’ın toprak bütünlüğünü tanıyarak, İran desteğini devre dışı bıraktıktan sonra Saddam Hüseyin, Kürt isyanlarını bastırmış ve Barzani büyük zayiat vermiştir. Kendisi İran’a kaçarken adamlarının birçoğu da teslim oldu.
Bu arada petrol bölgelerinde yaşayan Kürtlerden 200 bin kadarı sürgün edilerek bölge Araplaştırılmaya çalışılmıştır.
Ancak 1979 İran devrimini fırsat bilen Saddam 1980’de yeniden İran’a saldırınca, İran yeniden Kürt kartını kullanmaya başlamış ve sekiz sene süren İran-Irak savaşında Kürtler İran’ı desteklemiştir.
Görüldüğü gibi bu süreç içinde 1960’lı yıllara dek SSCB’nin desteklediği Kürt hareketi, altmışlı yıllarda Irak’ın Sovyetlere yanaşması sonucu ABD’ye yanaşmak zorunda kalmıştır. İran ise, Irak’a karşı sürekli Kürtlerin arkasında olmuştur.
Aslında Irak’ta asimilasyon kadar, Kürtler üzerinde katliamlar da ön plana çıkmaktadır. Irak’ta baştan beri süregelen bu Kürt karşıtı politikalar, İran-Irak savaşı sonrasında Mart 1988’deki Halepçe katliamına kadar uzanmıştır.
Saddam Hüseyin’in kimyasal silahlarla yaptığı Mart 1988 saldırısında olay anında 3000 ile 5000 arasında insan o anda ölmüş ve sekiz on bin kişi de yaralanmıştır. Olay bu kadarla da kalmayarak, Saddam’ın askerlerinin önünden kaçarak Türkiye sınırına gelen yüz binlerce Kürt, Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştır.
Bazı kaynaklara göre, Kürtlerle merkezi devlet arasında, yirminci yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen bu olaylarda yüz ile yüz elli bin civarında Kürt’ün öldüğü ileri sürülmektedir.
Evet, Hocam... Egemen emperyalist güç ABD'nin Dünyanın her tarafında olduğu gibi bizim de yerleşik olduğumuz Orta Doğu'da da istediği düzenlemeleri yapıyor. Biz de onu ayıplıyoruz. Acaba biz gizli emperyalist heveslerden vazgeçsek başımız daha sâlim olmaz mı?