19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Kürtlerin Tarihi Kökeni ve Kimliği (2)

2-KÜRTLERİN TARİHİ VE KİMLİĞİ

Kürtlerin elbette ki, ne karda yürürken çıkarılan kart kurt sesleriyle ve ne de dağ Türkleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Kürtler Anadolu’nun yerli halklarından olduklarından dolayı, Orta Asya Türklüğü ile de, hiç bir ilgisi yoktur.

Kürtler hem bu bölgenin yerli halkı ve hem de buraya gelen herkesle karışıp kaynaşmış bir kavim olarak, Anadolu’nun en özgün temsilcisi sayılabilir. Çünkü tarih sahnesinde ilk kez fark edildikleri bölgeyi hiç değiştirmedikleri gibi, burada bir devlet kurarak, kendilerini ve bölgedeki başka kavimleri de yönetmemişlerdir.

Fakat buna rağmen başka yönetimleri de kolay kabul ettikleri söylenemez. Bölgenin güçlü devletleriyle anlaşmalar yaparak bunlara bağlanırken, kendi bölgelerini ve aşiretlerini yönetmede daima belli bir özerkliği korumaya çalışmışlardır. Bu yüzden de Kürt tarihi Kürtlerin yaşadıkları bölgenin ( Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun) tarihi ile paralellik gösterir.

İlkçağ’da Kürtler: Anadolu, Mezopotamya ve İran’daki güçlü devletlerin yönetiminde yaşamıştır. Orta çağı ise, Bizans ve İslam imparatorluğu ile Türk-İslam devletlerinin yönetiminde geçirmiştir denilebilir. Yeniçağ’da ise, Zagros Dağlarının doğusunda İran, Batısında Osmanlı yönetimi hakim olup, Kürtler de bu iki devletin tebaası durumundadır.

Yakınçağ ise genellikle Kürt ayaklanmalarının daha sık yaşandığı bir dönem olup, Kürtler Osmanlılarla İran arasında gidip gelirken, bölge dışında kalan emperyal güçlerin de dikkatini çekmeye başlamıştır.

Ruslar, İngilizler, Fransızların da Kürt kartını gerektiğinde bölge ülkelerine karşı kullanmak amacıyla gündemlerine aldıkları dönemdir. Sonradan bunlara ABD de katılmıştır. Tabii ki bu kartı bölge ülkeleri kendi aralarındaki rekabet ve çıkar çatışmalarında da kullanmışlardır.

O yüzden tarihte Kürtlerin yeri biraz daha farklıdır. Yani tarih genellikle devletlerin bir birleriyle savaş ve barışlarını, işgalleri istilaları ve göçleri, onların yöneticilerini, askerleri komutanları konu alan bir bilim olduğundan (normal sıradan insanlarla ilgilenmez) ve Kürtler de devlet kurarak tarihin istediği bir pozisyon yakalayamadığından, tarihte Kürtleri, başka devletlerin birbirlerine kurdukları tuzaklarda aramak gerekmiştir.

Tabii ki bu da, bağlı olduğu devlete isyan biçiminde gelişmiştir. Doğaldır ki bu sistemde neden sonucu, sonuç ise nedeni doğurmuştur. Yani isyan baskıyı, baskı isyanı beslemiştir denilebilir.

1878 Berlin antlaşmasından sonra, Ortadoğu petrolleri büyük devletlerin emperyalist emellerini ve sömürgeciliği iyice kamçılamaya başlayınca, bölge ve Kürtler üzerinde oyunlar arttıkça, Kürt ayaklanmaları da artmıştır. Kürdistan, Birinci Dünya Savaşından sonra da Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında paylaşılmıştır.

Ama diyebiliriz ki, son bin yılda, Kürtlerin en çok karışıp kaynaştığı ve iç içe geçtiği millet Türklerdir. Bu kız alıp vermenin, aynı dini ve aynı coğrafyayı paylaşmanın da ötesinde, karşılıklı asimilasyonları da içerir. Ben asimile olan Kürt kadar, asimile olan Türk de olabileceğini düşünüyorum.

Beni böyle düşünmeye sevk eden etkenlerden birincisi, Türkler Anadolu’ya geldikleri zaman öncelikle doğu Anadolu ve güney doğuda yerleşmiş olup, büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminin en önemli kentleri buralardadır. Mardin’dir, Malatya’dır, Van’dır, Diyarbakır’dır, Erzurum’dur, Sivas’tır. Erzincan’dır, Kemah’tır, Harput’tur, Ahlat’tır, Silvan’dır.

Eğer Türk nüfusu, batıda süratle çoğalırken, Anadolu’daki asıl ilk yerleşme yerleri olan doğuda azalıyorsa bunun nedeni batının sanayisi, tarımı veya turizmi olamaz. Çünkü son 50 yıla dek batıda ne sanayi vardı, ne de kıyılar yaşama uygundu. Buradaki Türklerin bir bölümü, öyle sanıyorum ki asimile oldu Kürtleşti. Zaten din de bunu kolaylaştırmış olmalı.

İkincisi ise 1964-66 yılları arasında öğretmenlik yaptığım bölgede hiç Türk yoktu. Halkın hepsi de Kürt’tü. Bazı arkadaşlarımın mezhep değiştirerek şafi olmak için kırk sopaya katlandığına, bazılarının da Kürtlüğe özendiğine tanık olmuştum.

Çünkü Kürt hiçbir şeyini hiçbir kimseye dayatmadığı gibi, seni olduğun gibi kabul ediyor, ama dışında tutuyor. Ayrıca gurbette garipsin diye elinden gelen yardımı da esirgemiyordu. Yani baskısız dayatmasız ama yardım ve saygısıyla sizi borçluluk duygusu içine düşürüyordu. Bölgenin hakimi oldukları da dikkate alınırsa, burada huzur ve uyum içinde yaşamak için onlarla bütünleşmenin kaçınılmazlığı kadar, İslam ve insan kimliğini koruyarak, Kürt kimliğini kabullenmenin çok da fazla ürkütücü bir yanı yoktu.

Bunu söylerken lafı Kürtler, asimile olmuş Türklerdir demeye falan getirmek istemiyorum tabi. Kaldı ki kimlik, insanın etnik yapısından, kiminle karışıp, hangi yönde asimile olduğundan başka bir şeydir. İnsanın kendisinin ait olduğunu hissettiği yerdir.

 

Yayın Tarihi : 6 Ekim 2009 Salı 11:26:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Barbaros Oner IP: 121.216.118.xxx Tarih : 7.10.2009 18:20:49

 Aklin, elin ve diline saglik abi, cok fikrine hep katilmis ama hicbir fikrine bu kadar katilmamistim; sadece bizimle bin senelik ve bizden once bilmem kac bin senelik, köklu bir kultur varligini, sacmalikla sivamaya calismak, sacmaligin taaa kendisidir!

 Mantigin kendisi, gercegin en yakinidir; bin senelik ortakligin sonucunda, en az onlarin biz oldugu kadar, bizimde asimile olup onlar oldugumuz, bin sene ayni tencerede kaynayarak olusan akrabalik, uyduruk yalanlarla kapatilamayacak kadar derindir suphesiz.,

  Guclu gelecegi hazirlayan, saglam ortaklik, kan bagi degildir; kanbagi evliliklerden sakat cikar, biz o guclu, icli-disli ortaklarimizi, Kurtler basta olmak uzere, bolge insanlarimizdan secmis ve kaynasip bu gunku neslimize gelmisizdir.,Cok iyi gozlemcisiniz, yukardaki fikirlerinize hepten katiliyorum; guclu Turkiyemizin, birinden ve hissiyattan cok, hepsine ve mantikliligadir, durustlugedir, ihtiyaci!!!


devran kapan IP: 88.249.226.xxx Tarih : 6.10.2009 11:57:37

sayın nazmi öner sizi tebrik ediyorum  en sonunda kürtleri anlayacak  bir  aydınımız  çıktıı ..kürtlerin kökenleri eve sizinde belirtttiğiniz gibi orta asya türklüğü ile hiç alakası yok ...bizlerin yerleri mezepotamya ve iranın batısı..size çok teşekkür ediyorum ...


erdal demir IP: 81.213.213.xxx Tarih : 20.11.2009 11:14:31

valahi helal olsun seni gibi insanları yeri baş tacıdır


muallapsk IP: 46.196.80.xxx Tarih : 18.11.2013 09:56:44

Çok güzel bir yazı. Artık etnik köken aramakta yanlış.Mesele insan kılığında isen eğer,gerçekten insan olabilmektir.