15
Haziran
2025
Pazar
ANASAYFA

Neden Kürt Açılımı? (3)

3-MUHALEFET AÇILIMA KATKI SAĞLAMALIDIR

Çok partili hayatın başladığı günden bu yana, iktidar muhalefet ilişkilerinin bu günkü kadar, hatta bundan çok daha fazla gerildiği dönemler de olmuştur. Ama siyasi linç anlayışıyla bu denli sorumsuz, bu denli gözü dönmüş, bu denli yanlış bir çizgide yol alan bir dönemi daha yoktur diye düşünüyorum.

Hatta siyasi rekabetin en keskin olduğu ve halkın sağcı solcu diye birbirini boğazladığı dönemlerde bile politikacılar devlet, millet ve rejim gibi konularda belli bir sorumluluk duygusuyla hareket etmişlerdir. Birbirlerini linç etmeye çalışırken, ülke ve insanının zarar görmemesine dikkat etmiştir.

Oysa şu anda muhalefetin, ne ülke ne millet, ne demokrasi ne gelecek düşüncesi bulunmayıp, yalnızca AKP’yi linç etmek üzerine politikalar yürütmektedir. Elbette ki hükümetin büyük yanlışları, haksızlıkları vardır. Ve daha büyük hataları da olabilir.

Ama bunlara karşı çıkmak başkadır; iktidar demokrasi istiyor diye demokrasiye karşı olmak başkadır. İktidar AB’yi, çağdaşlık projelerini savunuyor diye bunlara karşı olmak başkadır. İnsan haklarına, evrensel değerlere karşı çıkarak, bir zamanlar şiddetle karşı çıktığı 12 Eylül anayasasına sahip çıkmak başkadır.

Muhalefet ilerde içinden çıkamayacağı, hesabını halka veremeyeceği ölçekte, akıl, bilim ve çağdaşlık adına, insan hakları ve demokrasi adına yanlışlıklar yaparak, Türkiye’de sosyal demokrat düşüncenin son yirmi yılını boşa geçirmiş ve geleceğini de bitirmektedir.

Hak ve özgürlüklerin insani değerini, evrensel önemini ve çağdaş düşünce üzerindeki etkisini görmezlikten gelerek, bu hak ve özgürlükleri bir türbanlı kızın veya bir Kürt’ün kullanmasını engelleme boyutuna düşürmüştür. Oysa hak ve özgürlükler, kötü yönde kullanılacağı düşüncesiyle değil, iyi yönde kullanılacağı düşüncesiyle verilir. Eğer kötü yönde kullanılacağı düşüncesiyle hak ve özgürlüklerden vazgeçilseydi, bu gün ortada hiçbir hak ve özgürlük kalmazdı.

Bu yüzden muhalefet iktidarla hangi ölçülerde çatışma ve linç politikaları izlerse izlesin, ülkenin ve insanlarının haklarını, yararını, çağdaşlığı, akılı ve bilimi öne çıkaran politikalara karşı çıkmak ve kamuoyu oluşturmaktan vazgeçmelidir. Aslında bu politikaları muhalefetin kendisini linç etmektedir, ama bizim için ne iktidarın, ne de muhalefetin linç edilmesi değil, ülke ve insanlarının haklarının linç edilmemesi önemlidir.

Onun için muhalefet, iktidarı istediği gibi eleştirse, küfretse bile, getirdiği öneriyi iyi incelemeli, eğer öneri, ülke ve millet için yukarda bahsettiğim ögeleri içeriyorsa, bunu engellememelidir. Yanlışı varsa düzeltmeye, katkı sağlayarak, halk yararına kazanımlar sağlamaya çalışmalı, eğer hükümetin art niyetleri varsa ya da şov yapıyorsa açığa çıkarması lazımdır.

İşte Kürt Açılımı böyle bir konudur. Demokrasiyi, barışı, kardeşliği hedeflemiştir. Türkiye’nin prangalarından kurtulup ileri hamleler yapabilmesi, kanın durması, huzur ve refah projesidir. Zoraki ve kavgalı birliktelik yerine gönüllü kardeşliğin projesidir. Buna karşı çıkan hiçbir kişi veya kurum tarih önünde sorumluluktan kurtulamayacaktır.

Olayın bir başka boyutu da, muhalefetin böylesi ‘benden sonra tufan’ anlayışına dayalı inatlaşmaları, Atatürk’ü cumhuriyeti, bayrağı, bağımsızlığı, laikliği kısaca halkın saygı duyduğu her şeyi ortaya dökmesi; hamaset ve milliyetçiliğe sarılması, İktidarın her şeyi bir kenarından dine bulaştırması, milleti de manyak etmiş, büyükçe bir kesim sağlıklı düşünmemektedir.

Bu hastalıklı düşüncenin doğal sonucu olarak, hamasi Türk milliyetçisi, demokrasiyi Kürtlere kendi aleyhine verilecek haklar olarak düşünmektedir. Oysa o hak ve özgürlükler en çok kendisi için gereklidir. Kürtleri baskı altında tutmak için verilmeyen haklar, aslında kendisinden de alınan haklar olduğunun farkında değildir. Sonuç olarak muhalefetin iktidar karşıtlığı sonucu düştüğü tuzağa, arkasındaki halk kitleleri de düşmüştür. Ayrılıkçı ve silahlı Kürt hareketine karşı belli bir Türk kesim de, Kürt karşıtlığı nedeniyle, adeta demokrasiye, çağdaşlığa ve dünyaya düşman olmuştur.

O yüzden açılım, olağan koşullarda çok kolay kazanılabilecek büyük bir zafer görünümündeyse de, galibi mağlubu bilinmeyen bir gerilla savasına dönüşebilir. Açılım ortada kalabilir veya çok azı gerçekleşebilir ki; tarafları tatmin etmeyeceğinden, bu bela başımızda ebediyen kalabilir.

Çünkü Kürt açılımı, yalnızca Kürtlere açılmayı içermemektedir. Olay pek çok açılımı içermektedir. Ve muhalefetin katkısı olmadan, sorunun çözümüne dek uzanacak bir açılın ve uzlaşmayı hükümetin sağlaması olanaksızdır. Anayasal değişiklikler gibi işin yasal boyutunda muhalefetin desteği gerekmektedir. Fakat muhalefetin asıl önemi yukarda bahsettiğim, Kürt karşıtlığı nedeniyle demokrasiye ve çağdaşlığa karşı kilitlenmiş Türk kesimin kilitlerinin açılması için anahtar muhalefet olacaktır. Ayrıca Kürt halkı da, muhalefetin de desteklediği bir çözümü daha kolay benimseyebilecekken, muhalefetin katılmayışını, açılım karşıtları kendi uzlaşmazlığına mazeret yapacaktır. Bu yüzden muhalefetin desteği olmadan açılımın başarısı mümkün de değildir. Onun için bu açılım önce muhalefete açılmayı gerektirmektedir.

DTP’nin de açlımdan ne anladığı tam olarak anlaşılmadığı gibi, dağdaki lider kadro, Apo ve kuzey Irak’ın ne düşündüğünü anlamaya çalışmaktadır. Yani kendilerine özgü bir açılım paketleri yoktur. Bu yüzden de sürekli tutarsız ve ciddiyetten yoksun çelişkili beyanatları gündeme gelmektedir.
DTP’nin de barışa kilitlediği, savaş taraftarı bir kitle olup, bunların açılmasında alacağı rol bu partinin gelecekte var olması veya yok olmasını belirleyecektir. Kürtlerin küçük bir bölümünü temsil eden DTP, uyduruk bahanelerle açılıma karşı çıkarsa, kendi varlık nedenine de karşı çıkmış olacaktır. Çünkü bu sorunun asıl yükünü, acısını, çilesini Kürt halkı çekmektedir.

İşte bu noktada muhalefet, elini vicdanına koyup kararını vermelidir. Bu kararı verirken de, bu sorunla birlikte yaşamanın eksilerini, sorundan sıyrılmış bir Türkiye’nin artılarını, hatta: geliri, gideri, çıkarı bir yana olayın insani ve evrensel boyutunu iyi değerlendirmelidir.

İktidar da, muhalefetin katkısı olmadan bu sorunda kesin çözüm sağlayamayacağının bilinciyle hareket etmeli, gerekirse çözümde muhalefetin katkısını kamuoyu önünde açıklamalı ve muhalefetle işbirliğinde hiçbir komplekse kapılmadan çalışmalı ve tüm siyasi partilerin aynı amaçlar için aynı parlamento çatısı altında bulunduklarını hatırlamaları gerekir diye düşünüyorum.
 

Yayın Tarihi : 27 Eylül 2009 Pazar 12:23:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?