ÇÜNKÜ BU SORUNLA SORUNUMUZ VARDIR.
Evet, “Neden Kürt Açılımı” derseniz; derim ki: çünkü ülkenin bir Kürt sorunu vardır. Ve bu sorunla yaşamanın getirdiği bir sorunlar sarmalı vardır. Doğru bir teşhis ile doğru bir tedavi uygulamak gerekirken, sorun inkar edilerek yok sayıldığından kangren haline gelmiş ve tüm bünyeyi tehdit etmektedir.
Sorun yeni de değil, ta Osmanlıdan bu yana vardır. 1840’lı yıllarda Bedirhan Ayaklanmasıyla dünya gündemine gelen Kürt Sorunu, Kırım Savaşından Berlin antlaşmasına siyasi literatürde yerini almış ve 1880 Şeyh Ubeydullah ayaklanmasıyla, milli özellikler kazanmaya başlamıştır.
O gün bugündür de, Kürtlerin birlikte yaşadıkları milletler, dünyanın emperyalist aktörleri ve en çok da Türkler için, tüm canlılığıyla bu sorun devam etmektedir.
Bu güne dek, ne denli inkâr edilmiş olsa da, bunun tartışılması bir yana, bu alana girmek, adını anmak bile, ihanetle, bölücülükle eşdeğer sayılsa ve bir tabu haline getirilmişse de, sorun: sorun olarak yüz elli yıldır yerinde durmaktadır. Sorunu görmezden gelip inkâr etmek, ağzına alanı bölücü hain ilan etmek, sorunun çözümünü kolaylaştırmadığı gibi, daha da zorlaştırmakta ve hatta çözümsüz noktalara taşımaktadır.
Zaten yok sayarak hiçbir sorunu çözmek de mümkün olmayacağına göre, Kürt açılımı bence, ülke için tarihi bir fırsattır. Çünkü en azından sorunun varlığı büyük ölçüde kabul edilmiş ve bir tabu tartışmaya açılmıştır.
Gerçi halkın bu güne dek sorunu kabul veya reddetme seçeneği olmayıp, devletin çizgisinde hareket etmekten başka çaresi olmadığından, önemli olan devletin sorunu kabul etmesidir ki, şu anda muhalefet sorunu görmemekte dirense de, hükümet sorunun kabulü ve çözümü yönünde, ordudan ve sivil toplumdan önemli ölçüde destek sağlamış gibi görünmektedir.
Muhalefetin muhalefet anlayışı, hiçbir konuda hiçbir çözüm önermeden oturarak, iktidarın her yaptığına ve her önerisine itiraz etmek olduğundan, bir gün hükümet muhalefete adıyla hitap etse, korkarım muhalefet bu itiraz alışkanlığının sonucu kendi adına da itiraz edecektir. Bu yüzden muhalefetten dişe dokunur bir katkı beklenmediği gibi, tersine çözümü engellemesinden çekinilmektedir.
Örneğin ana muhalefet, “Ortada bir şey yok” diyerek, iktidarın açılımdan neyi kastettiğini açıklamasını istemektedir. Otuz yıl önceye uzanan kendilerinin bir Doğu Raporu olmasına rağmen bu alanlarda hiç bilgisiz görünmektedir.
İktidar ise, anayasa teklifimi ve götürdüğüm her öneriyi ya dayatma, ya da laiklikten sapma olarak algılayan muhalefet, şimdi de açılım paketime aynı gözle bakar diye çekinmekte, ama tüm muhalefet çevrelerinden katkı da beklemektedir.
Sonuçta birisi açıklama bekliyor, ama öteki: kırk yıldır siyasetin içinde olan ana muhalefet liderinin bu konuda ve mevcut koşullarda nelerin yapılıp nelerin yapılmayacağını en iyi bilen kişi olduğu halde, açıklama istemesini, kendini açığa düşürmek amacına yönelik bir tuzak olarak algılamaktadır. Götüreceği görüşlerin reddedilmesinden, istismar edilmesinden korkmakta, fakat karşıdan da katkı beklemektedir. Tek başına sorumluluk almak istememektedir.
Peki, o zaman bu beklentiler nasıl gerçekleşip de sorunun çözümünde bileşilecek, doğrusu bu da bilinmemektedir. İkisinin oturup da birlikte bir şeyler hazırlaması bir yana, bu güne dek nerdeyse hiçbir konuda yan yana gelememişler, anlaşıp uzlaşamamışlar ve tek ortak noktaları, uzaktan uzağa, televizyon ekranlarından birbirlerine adeta küfretmeleridir.
Küçük muhalefet partimiz ise, muhalefetin büyüğü bendedir dercesine, bu açılımı da, destek verenleri de, verecekleri de toptan vatan haini ilan etmiştir. Sorunu inkâr etmiştir. Sorunu çözümsüzlüğe kilitlemiştir. Hatta denilebilir ki, soruna yeni sorunlar, yeni tabular ve açmazlar eklemiştir.
İktidarın kendi başına açılım uygulaması da, olanaksız olmasa da oldukça sınırlı kalacaktır. Çünkü bu bir demokrasi açılımıdır. Mevcut 12 Eylül Anayasası ile yapılması olanaksızdır. Anayasa’da değişiklikler yapılması, gerekmektedir. İktidarın anayasayı tek başına değiştirecek çoğunluğu yoktur.
Bu yüzden muhalefet, geleneksel iktidar karşıtlığı ve karalama politikalarını bir yana bırakarak, sorunun çözümüne yardımcı olmalıdır. Bu suretle hem ülke ve insanlık için büyük bir hizmet yapmış olacak ve hem de, iktidarın açılım konusunda samimi mi, yoksa şov mu yapmak istediği ortaya çıkacaktır.
Bu ülkede ne kürt sorunu vardır nede kürt açılımı yapılmaktadır. Bu ülkenin tek sorunu dağdaki pkk dır. Kürtlerin adını kullanarak pkkyı dağdan içimize indiriyorlar. Askerde buna ses çıkarmadığına göre iki şeçenek vardır. ya ülkeyi gerçekten bir kaosa sürüklüyorlar yada atamızın hatayı aldığı gibi ince bir planla yok edilecektir pkk. Ben türküm aslım yörüktür. Benim türk, kürt, çerkez, laz, azeri, dadaş arkadaşlarım var herkesin vardır. Peki bir araya geldiğinde sorunmu yaşıyorsun? Hayır ! Demekki sorun yok. Eğer var diyosan sen bu vatanı bölmek türkiyedeki bütünlüğü bozmak istiyorsun demektir...... yazılıcak söylenicek çok şey var ama buralarda bişey ifade etmez bu laflar Ancak sorun var. Ne sorunu mu? Sen bu ülkede türk, kürt, laz, çerkez demeden bu vatanını seven adama iş vermez, 500 ytl parayla çalıştırır, üzerine bi tomar vergi yükler iş sahası kurmaz elindekileride kaybedersen DAHA SONRA dağdan indirdiğine iş ver sahip çık yeşil kart ver işte sorun budur. Onlar dağa çiçek toplamaya değil bizim çiçeklerimizi soldurmaya çıktılar. Bu neydüğü belirsiz insanlada bunlara kucak açanlardın sonu gelecektir. Burda ordunun milletle, bizlerle sırt sırta vermesi gerekmektedir. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE VE BUNU DİYEBİLENLERE SAYGILARIMLA.
kürt sorunu diye bir sorun yoktur.Sadece doğu ve güneydoğu anadoluda toprak reformu yapılmadığı sürece,ağalık sistemi çökmediği sürece, bölgelerdeki yaşam şartları yükselmediği sürece,eğitim,iş,aş verilmediği sürece açılım işe yaramaz.. Bizler bu ülkede et tırnak olmuşuz,iç içe geçmişiz,hangi mizim ya bir arkadaşı, kayın biraderi,baldızı,dostu yokmu bu bölgelerimizin insanları daha iyi şartlarda yaşamak çoçuklarına daha iyi şartlar sağlamak için doğduğu toprakları terk ettiler.30 bin insan öldü,teröristbaşı halkım dediği yaşlı ,kadın,çocuk,bebek demeden katletti ve katlettirdi.Şimdi onun resmini baştacı edenler çoçukları panzerlerin önüne atanlara niye sezsiz kalınıyor niye tepki gösterilmiyor.Doğu ve güneydoğudaki zeginler,ağalar,aşiret reisleri,bürokratlar,millet vekilleri bu güne kadar bölgenin gelişmesi için ne yapmışlardır.Bu insanlar yatırımlarını hep batı bölgelerine yapmışlardır.(istisnalar kaideyi bozmaz).Onun için şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz lazım ,Amerika ve avrupa ilk önce rusları,yugoslavya yı,çekleri ve ırağı nasıl parçaladılarsa yeni hedef neresi etnik grubu çok olan ülkeler kimler iran,suriye ve TÜRKİYE LÜTFEN SORUNLARI ORTAYA ATARKEN İYİ ANALİZ YAPALIM.SAYGILARIMLA
kürt açılımı konuşulması gerekenler yerine konuşulması için ortaya atıldı yine bu açılımı finanse edebilmek için elektiriğe ocaktan beri % 50 zam yapıldı ve yine doğalgaz benzin aynı oranlarda zamları haklı gösterecek bu açılım ekonominin konuşulması yerine başka konuları gündeme getirecek bu açılımı amerika istiyor eğer türkiyedeki kürtlerle bir sorun olursa amerikanın irana yapmak istediği müdahalesi tehlikeye girer yine bu açılım batıda oy kaybettiren akp ye daha fazla oy toplama fırsatı verecek bence bu açılım hükümetin can simidi