26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Sagalassos’da Roma’yı Güncellemek

İnsan veya insanlık yaşadıklarıyla vardır; yaşayacaklarıyla var olacaktır. Tarih de bir bakıma yaşanmışlıkların toplamıdır. Doğumla başlayan kişisel tarihimizde önce hep ileri bakılır, hedefler saptanıp, hedeflere doğru yol alınır, yani yaşanacaklar ön plandadır. Altmışından sonra ise, artık yaşanacaklar değil, yaşanmışlıklar önem kazanır.

Sagalassos’dan Ağlasun İlçesinin görünüşü

Ve sanki geçmiş daha iyi ve daha güzelmiş de, fark edilmeden geçiştirilmiş gibi, bir burukluk hissedilir. İnsanların aklı geçmişte, özellikle de gençlikte kalır. “Ah, nerede şimdi o eski bayramlar, eski yazlar, baharlar” diye yakınmalar, pişmanlıklar eklendikçe birbirine, insanların geçmişe özleminden, insanlığın geçmişine doğru bir pencere aralanır.

Hani gençlik ileri bakmak ve geleceği yaşamak gibi görünse de, aslında zamanda alınan yol nedeniyle hep geride kalmaktadır. Bu yüzden gençlik hep gerilerde bir yerlerde aranır. Ve bu durum kentler için de aynıdır. Kazılar kentlerin yaşamında, yaşlılığından gençliğine ve hatta doğumuna doğru tersinden bir yol almak, gençliğe yol açma, ulaşma çabasıdır.

Sagalassos’da Roma Hamamı

İşte Marc Waelkens’in Sagalassos kazıları da, MS 2000’den MÖ 5000’e, ya da başka bir deyişle, 7000 yıllık bir yola çıkmaktır. Böylesi tersine ve böylesine uzun bir yolculuk için her şeyden önce yürek gerek, bilgi gerek, kendine güvenmek, bilime ve birlikte çalışmaya inanmak gerekir. İşini sevmek, onu çocukluktan kafaya koymak, işine aşık olmak gerekir.

Waelkens: “Ben arkeolog olacağım ve Türkiye’de Homeros şehirleri bulacağım” diye, 9 yaşında vermiş kararını. Ve “Evli olsam bu kadar başarılı olamazdım. Ben Sagalassos ile evliyim” diyecek kadar da işine aşık. Böyle olunca da başarı, sanki Allah’ın emridir artık.

Evet, Waelkens Sagalassos’da yakalamış başarıyı ve 23 yılın sonunda Sagalassos’da geri getirmiş Roma’yı. Depremlerin yıkıp, heyelan ve erozyonun örtüp sakladığı kentin, Bizans dönemini süratle geçerek, geç Roma ve imparatorlar döneminden, Büyük İskender’e doğru yoluna devam ediyor. Ve şu anda Sagalassos en güçlü en güzel ve en görkemli döneminde, kimi yeri ayakta kimi yeri yıkık, tam bir Roma Kenti.

Waelkens Sagalassos’u bulup gün yüzüne çıkarmanın ötesinde şehri ayağa kaldırmak, güncellemek istiyor. Ama bu güncellemekten amaç günümüze güncelleme değil elbette. Kenti kendi orijinal parçalarıyla ayağa kaldırarak yaşadığı güne güncellemeye çalışıyor.

Waelkens’in bu çalışmalarını hemen her kazı döneminin sonunda gidip yerinde görmeme rağmen, kazı döneminde yazlıkta olduğum için kendisiyle bir görüşme olanağı bulamamıştım. Önceleri çok fazla istekli de değildim belki. Ama Waelkens’in emekliliği yaklaştıkça ben de acele etmeye başladım. Ve bu yıl içinde görüşmeyi kafaya koydum.

Kışın üç ay Roterdam’da kalınca, Belçika’da onu daha rahat bulup görüşeceğimi düşünmüştüm ama gönderdiğim e-mailler geri geldi, orada irtibat kuramadım. Bu yıl kazı sezonu açılınca da Burdur müzesi Müdürü sayın Hacı Ali Ekinci Beyle telefonlaşarak randevu almaya çalıştım. Fakat Mark bu arada bir rahatsızlık geçirdi. Tedavi için Belçika’ya gitti derken kazı döneminin sonlarına doğru bir akşam kazı evinin telefonundan görüşme olanağı buldum.

İşleri çok yoğun olmasına rağmen üç gün sonra 26 Ağustos akşam saat 19.30’da Ağlasun’daki Sagalassos Kazı Evinde görüşmeyi kararlaştırdık. Bir gün önce Çıralıdan Antalya’ya geldik. Ertesi gün sabah saat 10’00 da yola çıkıp gezerek öğleden sonra Ağlasun’a vardık. Hemen 7 Km. yukarıdaki Sagalassos’a çıktık.

Sagalassos’da kazı ekibi hummalı bir çalışma içindeydi. Az miktarda ziyaretçi de vardı. Ben daha önceki yıllarda da birkaç kez resimlerini çekmeme rağmen yeniden resim çekmeye başladım. Roma Hamamından başlayarak, aşağı agora, odeon taraflarını dolaşıp, yukarı agoraya çıktım.

Bir süre Agoradaki çalışmaları ve Antoninler Çeşmesini izledikten sonra, Heron ve Zeus tapınağının arkasından geçerek Neon Kütüphanesine gittim. Kütüphanenin yanındaki seramik atölyesindeki kazıyı ve Geç Helenistik çeşmeyi resimledikten sonra Tiyatronun üstünden Çömlekçiler mahallesine gittim. Dönüşte de yamaç evlerdeki çalışmaları izledim derken saat 18.00 olunca çalışma bitti. Çalışanlar kendilerini almaya gelen minibüslerle Ağlasun’a döndüler.

Sagalassos’tan Ağlasun’un görünüşü

Sagalassos’ta kazı paydos olunca kızım ve eşimle biz de Ağlasun’a döndük. Ağlasun’un meşhur asırlık çınarının yanındaki parkta bir çay içip, randevuya geç kalmamak için alelacele bir akşam yemeği yedikten sonra tam 19.30’da kazı evine vardık. Kazı Evi tam bir curcunaydı, Çoğunluk yemeğini bitirmiş bahçeye ve yukarı odalara çıkıyordu. Değişik devletlerden öğrenciler ve bilim adamları, akşam serinliğinde sanki günün yorgunluğunu üzerinden atmış ve yeniden kendine geliyordu.

Bizi kazı evine girişte karşılayan bayan, Kazı Başkanı Mark Beyin yardımcısı bir yüksek mimardı. Geldiğimizi haber vermek için yukarı çıktı, fakat Mark Bey yok dedi ve sonra telefonla aradı. Oysa saat 20.00 olmasına ve ekip yemeğini yiyip, duşunu alıp istirahata çekilmesine rağmen Mark hala kazı alanındaydı.

Bahçe’de bir saat kadar oturduk. Nihayet saat 21.00’e doğru Waelkwns Sagalassos’dan döndü ve 15-20 dakika sonra da bizi söyleşi için çağırdı. Söyleşiyi kazı evinin yukarı yemekhanesinde yaptık. Sanıyorum salonun sonunda bulaşıkhane vardı. Söyleşi süresince bakır karavanaların birbirine çarpma sesiyle, dışarıdaki bir köpeğin havlaması hiç kesilmedi. Bunu neden yazıyorum derseniz, söyleşiyi yazıya dökmek için, kaydettiğim cihazı dinlediğim zaman çoğu konuşmalarımızın, karavana ve köpek sesinde kaybolmuş olduğunu gördüm.

Ağlasun İlçesinin simgesi asırlık çınar

Mark güzel Türkçe bildiği için anlaşma zorluğumuz olmasa da, sıkıntıya düştüğümüz anlarda kızıma Felemenkçe veya İngilizce anlattı ve o da bana tercüme etti. Aslında çok yorgundu ve sabaha kadar yapılacak daha çok işi vardı ve süreyi yarım saatle sınırladı. Fakat karşısında sıradan bir röportaj beklentisinde bir gazeteci veya arkeoloji meraklısı değil de, Sagalassos’u bulunanların ötesinde kurgulamaya çalışan ve buradaki yaşamı, hayalinde canlandırmaya çalışan bir Pisidyalı bulunca, söyleşi iki saatten fazla sürdü.

Bu yazı dizisinde sizleri Sagalassos’a, başka bir deyişle Roma’ya götürüp, orada Marc Waelkens’in rehberliğinde bir Sagalassos turu yaptırıp, Roma’yı yaşatmak istiyorum. Fakat tarihin bu tersine yolculuğuna başlamadan Pisidya bölgesiyle ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum.
 

nazmioner@mynet.com

Yayın Tarihi : 12 Ekim 2013 Cumartesi 21:01:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 14.10.2013 11:12:11

Sayin Öner sizin ve tüm emegi gecen kent haberdekilerin ayrica tüm yorumcularin bayrami mübarek olsun saygilarimla


Nazmi Öner IP: 85.100.112.xxx Tarih : 14.10.2013 23:07:46

Sayın Ertaş Teşekkür eder, bu vesileyle, tüm okuyucularım ve kenthaber çalışanlarının Kurban Bayramını en içten dileklerimle kutlarım. Saygılarımla.