18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Sart Antik kent Üzerine (3)

3-ARTEMİS TAPINAĞI

Bir gün önce cimnezyum ve timülüsleri gezdikten sonra, ertesi gün Salihli arabalarıyla Sart’a yeniden geldim. Sabah dokuz civarında Sart harabelerini gösteren tabelanın önünde arabadan inerek, kasabanın içine doğru yürümeye başladım. Biraz sonra eski İzmir-Ankara yoluna çıkınca benzer bir tabela daha vardı. Önceki gibi, Güneyde Bozdağlar istikametini gösteriyordu. Fakat onda da herhangi bir mesafe belirtilmediği gibi yol boyunca başka herhangi bir levha, bir ok veya işaret de yoktu.

Bir ara köye giren yola mı sapsam, çaya giden yola mı girsem gibi tereddütler geçirerek bir buçuk kilometre kadar köy sokaklarında ilerledikten sonra telle çevrili bir alana geldim. Burada da her hangi bir levha yoktu. Ama müze kart işaretinden harabe girişi olduğunu tahmin ettim. Yola birkaç işaret ve buraya bir tabela koymak, bakanlık için elbette çok büyük bir külfet.

Burada başka bir kurumun lojmanı mıdır, yoksa garajı mıdır bilemediğim yapıların önünden geçerek tapınağa varmayı başarabildim. Ama Artemis Tapınağının yıkıntılarının bile ihtişamı tüm yorgunluklara değecek kadar güzeldi. Akropol ve nekropol tepelerinin arasında Bozdağların eteğinde, yapının geneli hakkında bilgi edinilebilecek kadar da sağlam ve ayakta sayılırdı.

 

Tapınak ve arkasında Akropol tepesinin görünüşü

 
Sart’taki Artemis tapınağının en önemli özelliği, tapınak çok uzun bir zaman sürecinde yapılmış olduğundan, başlıca üç temel uygarlığın izlerini taşımakta olmasıdır diyebiliriz. Çünkü her ne kadar tapınak MS 2. yüzyılda tamamlanmış olsa da başlangıcının MÖ Lidya dönemine dek uzandığı tahmin edilmektedir.

MÖ 6. yüzyılda Krezüs’ün tapınaklara oldukça cömert bağışlarda bulunduğu düşünülürse, kendi başkentinin tapınaksız olması olanaksız gibidir. Örneğin, Krezüs’ün, MÖ 550 yılında Dünyanın yedi harikasından birisi olan Efes’teki Artemis Tapınağının inşaatını başlatarak tapınağın yapımı için on ton altın verdiği belirtilmektedir.

Bu yüzden bugünkü tapınağın yerinde muhtemelen yine bir tapınak vardı; fakat bu Artemis için değil, Anadolu’nun ana tanrıçası Kibele içindi sanıyorum. Şu andaki Artemis Tapınağı kalıntılarının, sunak bölümünün, Anadolu’daki Kibele tapınaklarıyla bire bir benzerliği de bu kanıyı güçlendirmektedir.

Peki, neden Kibele’den Artemis’e geçiş derseniz, Lidya’da para icat edilip, ticari faaliyetler birinci derecede ekonomik etkinlik haline gelince, Anadolu’nun Ege Uygarlığı ile ilişkileri de çok ileri boyutlara ulaştı. İyon kentleri işgal edilerek Lidya’ya katıldı. Dolaysıyla Lidyalılar, pek de yabancı olmadıkları Yunan Tanrıları ile bir anda içli dışlı oldular.

Doğurganlığı, simgeleyen aşırı şişman bir ana tanrıça yerine, kusursuz güzellikte ve vücut oranları mükemmel ölçülerdeki Artemis’i tercih etmelerinin bir nedeni de, Artemis’in avcı ve savaşçı karakteri de olabilir diye düşünüyorum. Çünkü Artemis vahşi doğa, av ve ay tanrıçasıydı.
 

Kibele
Artemis tapınağının (23x63 metre) planı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ayrıca Kibele’nin doğurganlığı, bolluk ve bereketi, daha çok doğayla, tarım ve hayvancılıkla ilgiliydi. Oysa Lidyalılar için artık tarım ve hayvancılık ikinci planda kalmış, temel geçim, ticaret ve madencilikti. Ayrıca Artemis, Kibele’nin doğal güçlerini de taşımaktaydı. Tek kusuru bakireydi, doğurgan değildi.

Bunun da çaresi bulunmuş, kendisine doğurmasa da, tüm canlıları döllediği ve göğüsleriyle canlıları beslediği hayat verdiği anlamları yüklenmiştir. Efes’teki büyük tapınaktaki, çok göğüslü Artemis heykelinde bunu görmek olanaklıdır.

 

 
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yukarda Yunan Artemis’inin Anadolu’ya uyarlanışı görülüyor.


Tüm bunlar da göstermektedir ki, Lidya’da ticaretin gelişmesiyle hızlanan Yunan etkileri, Krezüs döneminden itibaren Anadolu’ya üstün gelmeye başlamıştır. Belki de bu yüzden, Krezüs, Efes’teki devasa Artemis Tapınağının yapımını başlatırken, Sart’taki Kibele tapınağını da Artemis tapınağına dönüştürecek süreci başlatmış olmalıdır. Sunaktan sonra, doğuya doğru büyük bir tapınağın temellerini atmış olabilir. Bu yüzden bu tapınağın temelinde ve sunak bölümündeki kadın Anadolu’nun bereket tanrıçası Kibeledir. Kültür Anadolu kültürüdür.

Tapınağın bundan sonraki yapım aşamalarında ise, etkin kadın: doğa, av ve ay tanrıçası Artemis ve kültür olarak da Helenistik Kültürün etkili olduğu görülür. Çünkü tapınağın büyük ölçüde tamamlanması, Büyük İskender ve sonrası dönemlerde gerçekleşmiştir.

Üçüncü kadın ve üçüncü kültüre gelince bu kez de Roma İmparatoru Antoninus Pius’un karısı Faustina gündeme gelmektedir. Çünkü Tapınağın MS 17 yılındaki depremde yıkıldığı ve Roma döneminde yeniden yapıldığı bilinmektedir. İmparator Pius, bu tapınağı 141 yılında öldükten sonra tanrısallaştırılan karısı Faustina’nın anısına tamamlatarak, son şeklini vermiştir. Dolaysıyla şu andaki yıkıntılar genelde bir Roma tapınağı yıkıntılarıdır.

Özetlemek gerekirse Sart’taki Artemis tapınağında üç ayrı kültürün özelliklerini taşıyan bir yapı ve üç ayrı inanışın temsilcisi olan üç ayrı tanrıça ile karşılaşılmaktadır.

Üç kadın ve üç kültürü temsil eden bu tapınak, dördüncü yüzyıl ortalarına dek önemini korumuştur. Daha sonraki dönemlerde ise, bölgede paganizmin yerini Hıristiyanlık aldığından, tapınağın fazla bir önemi kalmamıştır. Gerçi tapınağın güney doğu ucuna eklenen Hıristiyanlığın ilk yedi kilisesinden birisi bulunmasına rağmen, Hıristiyanlık gelişip bağımsız kiliselerini yapmaya başlayınca, tapınak önemini tamamen yitirmiştir.

İlk çağlarda tapınaklara böylesi bir önem ve insan üstü özellikler yüklenmesinin, amacı nedir derseniz, sanırım olay inançlar kadar, rant elde etmekle de ilgiliydi. Çünkü tapınaklar, tanrılara sunulan bağışlar adı altında bir nevi vergi toplama ve depolama yeriydi. Kibele, Artemis, Apollon gibi tanrılar da buna alet edilmişti.

Sonraki tek tanrılı dinlerde de, bilindiği gibi şerri (dini) vergiler vardır. Devletlerin de zaten dinleri desteklemesinin nedeni, halkın kenti veya devleti benimsemesi ve bir de vergi elde edilmesi yüzündendir diye düşünüyorum.

Yayın Tarihi : 23 Ağustos 2010 Pazartesi 00:50:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?