AÇIKLAMA: Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle, “Dünyanın Birliği” ile ilgili yazılarıma bir süre ara vermek zorunda kaldım. İlerde kaldığı yerden devam edeceğim.
YEREL YÖNETİMLER VE KAZMA
Nedense; ya da ne yazık ki; yerel yönetimler denildiği zaman aklıma ilk gelen sözcük KAZMA oluyor. Çünkü aylarca açık kalan çukurlar ne zaman kapansa, ertesi gün eli kazmalı bir adam: sokağın başında, yolu kazmakta. O anda boğmak istersiniz adamı. Ve sanki kazma: yola değil de beyninize saplanmakta.
Oysa KAZMA tablosunda, en masum unsurdur kazan adam. Ona denilen: “Senin ekmeğini oraya gömdük, karnın aç ise, kaz çıkar ekmeğini kazmaylan.” Siz de biliyorsunuz ki; boğmak istediğiniz aslında kazan değil, kazdıran. Ama ona ulaşmanız kolay değil, o koskoca bir başkan. Ne yapacaksınız o zaman, söylenip duracaksınız “Kazma, kazma, kazma” diye bir zaman.
Çünkü kurtarırsan insanları
Çamurdan, çukurdan
İnsanı insan yerine koyarsan
Gerçekten insan sanıp kendilerini
İndirirler seni tahtından.
O yüzden, olmalı her şey kazma
Yol kazma, Belediye kazma
Devlet kazma, adam kazma
Beyinler dönmeli çukura
Kazmaların arasında
Derseniz ki, ne çıkar söylenseniz kendi kendinize “Kazma, kazma” diye… Hatta tutup yazsanız gazetede, internette ve köşenizde… Kim okuyacak, kim ciddiye alacak? Çoğunlukla insanlar kazmalığın kanıksanmışlığındaysa. Gündem her gün yeni bombalarla açılıyorsa ve artık, hayret edilecek hiçbir şey kalmamışsa. Ve artık kazmayı kafalarına vursan dahi, insanların aldırmayacağı bir ortam, yönetenlerce yaratılmışsa? Yaşamın kendisi de dahil, her şey kanıksanmışlıksa. Yaşam: zaman içinde gözü kapalı yol alınan, ezberlenmiş bir fasit daire olmuşsa.
Derseniz ki nedir kazma? Sakın ola gelmesin aklınıza metal bir alet ya da topraktan fayda sağlama. Kazma rant, kazma çıkar, kazma ihale, kazma yandaşı kollama, kazma seçimi kazanma, kazma koltuğu sağlama alma.
Ama görüyorum ki, tıpkı önceden gördüğüm seçimlerde olduğu gibi, bu seçimlerde de, projelerden çok karşıyı karalamalar, alçak sesle açık ve anlaşılır anlatımlar yerine hamasi nutuklar, efelenmeler, kahramanlıklar, yani kazma ve kazmalıklar her zaman olduğu gibi almış başını gidiyor.
Seçimler bu hamaset ekseninde, yerel yönetimlerin ve yerelliğin adının bile geçmediği, tam bir genel seçim havasında sürdürülüyor. Bu yüzden de hiçbir yerde, o yeri kimin yöneteceği değil, hangi partinin yöneteceği ön plana çıkıyor. Yani seçimlerde adaylar değil partiler yarışıyor.
Kimse “Ben iyi olduğum için bana oy verin” diyemediğinden, birbirini kötüleyerek oy almaya çalışıyor. “Tencere dibin kara, seninki benden kara” misali; yine kimsenin ayağı yere basmamakta, laf salatalarıyla, saldırılar ve püskürtmelerle, gerilim ve çatışma ortamlarından medet bekleniyor.
Kusura bakmasınlar ama görülmektedir ki; bana göre yerel yönetimler seksen beş senedir, milletin beynine vurulan bir kazmadan başka hiçbir şey değildir. “Nasıl olur, bunca eser meydana getirilmiştir” diyenlere, derim ki; bu yapılabileceklerin en asgarisidir.
Bunda bir kötü niyet aramamak gerekir diyen birisi varsa eğer, bence böyle diyen ve böyle düşünen bir insan, kesinlikle kötü niyetlidir. Çünkü bunlar tamamen kötü niyetle yapılan, ihaleler ve ihaleden pay alma amacıyla yapılan kötü niyetli faaliyetlerdir. Biri çıkıp da iyi niyetle yapıldığı halde tesadüfen böyle denk geliyordur derse, o da kötü niyetlidir. Çünkü yarım asırdır hiç tesadüfen bu hizmetlerin biri veya ikisi niye aynı zamana denk gelmemektedir.
Ben son elli yılı yaşayarak biliyorum, hiçbir kentte, yol kazıldığı zaman iki, üç kurumun birlikte çalıştığını görmedim. Yolu birisi kazar, aylarca çukur çamur kalır, asfaltlandığı günün hemen sonrasında öbür kurum kazar. O kapatır öteki kazar. Her kazı ayrı ihale, her ihale ayrı çıkar değilse ve bu bir tesadüfse; neden bu tesadüfler hiçbir kere de aynı zamana denk gelmez? Denk gelmez, getirilmez çünkü tesadüf değildir. Özellikle böyle planlanır. Devleti ele geçirmek, ihaleleri ele geçirmek demektir. Seçimler aslında bir ihale kapma savaşıdır.
Bu yüzden, bu içi boş cumhuriyetten, bu pislik üreten sistemden fayda bekleyenler daha çok bekleyeceklerdir. Çünkü cumhuriyet 85 senedir daha üç kurum arasında bir eşgüdüm sağlayarak, yol kazıp kapatmayı başaramamıştır.
Bu yüzden cumhuriyetin içini doldurarak çağdaş bir sistem oluşturmak yerine, onun içini boşaltarak, dayatmacı despot ve keyfi yönetimi yerleştiren yöneticiler, siyasetçiler ve egemen güçler, çağdaş cumhuriyetlere yakışır bir seçim kampanyası yürütemezler. Seçim kampanyalarında adaylar kendileri, kişilikleri ve hizmet projeleriyle halkın önüne çıkıp oy isteyemezler. Partiye ve genel başkana sığınırlar. Seçimlerde ancak belden aşağı söylemler, karşılıklı karalamalar ve kamplaşmalardan medet umarlar.
Hocam Merhaba. Eski fotoğraflı halinizi istiyorum. Selamlar