18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Seydiköy Asar’ın Sit Şartları ve Stratejik Önemi

Bundan önceki iki yazımda da belirttiğim gibi, Kretepolis antik kentinin Seydiköy Asar’da olma olasılığı kuvvetle muhtemeldir. Fakat önemli olan, buranın hangi kent olduğu değil, adı her ne olursa olsun, burada oldukça geniş bir alana yayılan, büyük bir antik kentin varlığının kanıtlarının bulunmasıdır.

Asar zaten fazla dik olmayan ve tepesinde oldukça geniş düzlükler bulunan bir dağ. Kuzey ve Doğu yamaçları daha dik, fakat Güney etekleri çok tatlı bir eğimle İncirhan’a ve altındaki Hamam ve çeşme kalıntısına dek iniyor. Batıda ise Asar İncirdere Köyünün dağlarına eklenerek devam ediyor. Ve bu alanın tamamında eski yapı temellerinin kalıntıları ve seramik parçaları bulunuyor.

Aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi doğusu ve kuzeyi küçük ovalarla çevrili olup, bu ovanın her tarafından seramik parçaları çıkıyor ve geçmişte başka bazı eserlerin de çıkmış olduğu söyleniyor.

Sağda, Asar’ın Güneydoğusunda bulunan Kocadağ’ın Asar’a bakan yamaçlarında da serbest yapı taşlarının çokluğu, Kentin Kocadağın batısından ve Asar’ın Güneyinden, İncirhan’a doğru indiğini gösteriyor diye düşünüyorum.

İşte oldukça geniş bir alana yayılan bu büyük kentin merkezinde Asar, belki de akropol görevi yapıyordu. Ki bu durum, ilkçağların yerleşme koşullarına da uygun düşmektedir.

Dorumalan Ovası ve ortada Seydiköy Asar’ı. Solda Kocadağ etekleri.

Aslında olağan durumlarda bir yerleşim yerinde aranacak en öncelikli koşullar, su, ulaşım ve geçim olanakları olması gerekirken, İlk çağlarda güvenlik koşulu tüm bunların hepsinin önüne geçmiştir.

Yerleşmeler dağların tepelerinde savunmaya elverişli, geçitleri kontrollü alanlarda kurulmuştur. Su ihtiyacı sarnıçlarla giderilmeye çalışılırken, beslenme için gerekli tahıl, sebze ve meyveler yakınlardaki ovalardan sağlanmıştır. Yükseklerdeki yerleşmeler, ekonomik etkinlik açısından yalnızca hayvancılığa elverişlidir.

Oysa Asar böyle bir değerlendirmede, sit şartları açısından yerleşmeye olağanüstü bir uygunluk göstermektedir. Doğusunda Sırasöğütler, Sıtma Oluğu, Güneyinde Mustafa Pınarı ve İncirhan’ın altında bol su kaynakları vardır. Etrafındaki ovalar da, çalı toprağı dediğimiz, humus bakımından zengin, oldukça verimli topraklara sahiptir. Asar ve onu çevreleyen dağlar da, hayvancılık açısından ideal sayılabilecek olanaklara sahiptir.

Asar’ın Güney eteklerinde, Güney yönlü yolların toplandığı bir merkez olarak İncirhan mevkii.

Olaya geçitler, yollar, ulaşım ve bunların denetimi açısından bakıldığı zaman da, öyle sanıyorum ki, belki de Pisidia’nın en elverişli yeridir bile diyebiliriz.

Yukarıdaki fotoğraf dikkatle incelenecek olursa, sağda: Asar’ın Güney doğusundan Kremna, Milyas ve Aksu vadisine giden yol, ortada: Çubuk geçidinden Antalya’ya giden yol ve solda: Korkuteli’ne giden yolların, Kuzey bağlantılarını sağlayan merkezi bir yerde bulunmaktadır. Bu yollar Selçuklular döneminde de, buradaki İncirhan’da toplanmaktaydı.

Şimdi de aşağıdaki fotoğrafa bakacak olursak bu yolların kuzeye devamını görebiliriz. Fotoğrafta ortada en arkada görünen dağlar Akdağlar olup, Sagalassos bu dağların Asara bakan yamacındadır. Buraya giden yol Peçenek boğazından Ağlasun ovasını geçerek, Sagalassos ve Isparta yönüne gider. Sagalassos ile asarın arası tahmini 25 km. kadardır. Fotoğrafta sağdaki ilk iki dağ arasındaki vadi ise, Çeltikçi Boğazından Burdur’a giden yoldur.

Asar’dan kuzey geçitleri ve Sagalassos tarafları.

Görüldüğü gibi Asar’da kurulu bir kentin tek kusuru, Sagalassos veya Kremna gibi savunmaya elverişli çok yüksek tepeler üzerinde olmayışıdır. Kentin bu açıdan da mükemmel olabilmesi için Kocadağ’ın tepesinde olması gerekirdi diye düşünüyorum.

Fakat buna rağmen, Asarın yüksekliği de azımsanacak gibi değildir. Asar’dan tüm geçitler gibi, çevre kentlerde görülebilmektedir. Fakat doğusunda ve batısındaki dağlar, Asar’dan daha yüksektir.

Asar ulaşım yollarının merkezinde olmasının avantajını, sanıyorum haberleşme açısından da kullanmıştır. Öyle tahmin ediyorum ki, bu saydığımız yönlerde yer alan tüm kentlerin haberleşmesinde Asar önemli bir rol oynamaktaydı.

Resim 2’de görüldüğü gibi Kodrula’yı (Kestel) Direkt olarak görmektedir. Buna bağlı olarak da, ateş yakmak veya duman çıkarmak suretiyle, Korkuteli ve Termessos’a dek, birbirini gören kentler aracılığı ile Pisidia’nın haberleşme sisteminde merkezi bir rol oynadığı açıktır.

Asarın tepesinden Kereitai ve Kremna.

Şimdi bir de, Asar’ın Doğu tarafını gösteren yukarıdaki 4 nolu fotoğrafa bakacak olursak, buradan tam karşıda görülen dağ, Çere Sivrisi olup Kereitai bunun arkasındadır. Sivri’nin sağa uzantısında da Kremna vardır. Kuzeyinde Sagalassos ve Güneyinde de Kondrula olduğunu zaten belirtmiştim. Buradan da şu anlaşılmaktadır ki, Asarın yakın çevresindeki bu dört önemli kentin gözetleme kuleleri yoluyla haberleşmesinde, sanıyorum Asar: oldukça önemli bir işlevi yerine getiriyordu.

Yayın Tarihi : 27 Aralık 2010 Pazartesi 12:04:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?