21
Mayıs
2024
Salı
ANASAYFA

Sisteme İmam Hatip Dayatması

İmam hatiplerin zafer naraları arasında yeni bir eğitim yılı başlarken dışlanan, ötelenen terörist yetiştirdiği ima edilerek istenmeyen okul haline getirilen öteki okullar, öğrenciler için hepten çekilmez hale gelmiştir.

Zaten eğitimin tamamı öğrenciler için bir beyin yıkama, düşünce mekanizmalarını köreltip, körelen beyinleri belli yönlere kilitleme, şartlandırma süreciyken, yani çekilmez bir eziyetken, şimdi bir de tek bir okul devlet tarafından sahiplenilirken diğerleri bir de dışlanmıştır. Bunu da nereden çıkarıyorsun diyorsanız, buyurun Başbakanımızın 17 Eylül Pazartesi günü Denizli İmam Hatip Okulunun açılışında yaptığı konuşmasına bakın.

Türkiye genelinde millet artık imam hatip okullarıyla kucaklaşıyor. Bu okullarla hasret bugün sona eriyor. İmam hatipleri neden kapattınız? İmam hatip okullarından terörist yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız? Anarşistler yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız?” diyor.

Başbakan bu konuşmasını, tüm eğitim kurumlarına yapmış olduğu haksızlığı, dışlama ve karalamayı mazur göstermek ve imam hatipleri mağdur pozisyonuna sokmak için mi yapmıştır bilemem, ama konuşmanın içeriği boş ve asılsızdır. Çünkü teröre imam hatiplilerin karışmadığı ve imam hatiplerin kapatıldığı gerçek değildir.

Aslında Başbakanımız iyi bir hatip olmaktan ziyade, propaganda taktiklerini çok akıllı ve yerinde kullanarak bütün bir Türkiye gündemini hiç aslı astarı olmayan imam hatip okulu hikayeleriyle 10 senedir işgal etmiş, öte yandan da masum ve mağduru oynayarak, koca bir devleti imam hatiplilerle ele geçirmiştir. Kışlanın elinden aldığı devleti caminin hayırlı ellerine teslim etmek ve ebediyen caminin himayesinde kalmasını sağlamak için de, bütün okulların imam hatip ve bütün vatandaşların imam hatipli olmasını sağlayacak sisteme geçmek için temel koşullar oluşturulmuştur. Bu amaçla eğitimin bütünlüğü bozulmuştur.

Aslında Başbakan iktidara geldiği günden itibaren, imam hatip sorununu, daha doğrusu böyle bir sorun yokken, imam hatip mezunlarının üniversiteye girişte mağdur edildiklerini iddia ederek, kendi imalatı imam hatip sorununu, sonradan eklemeler de yaparak, sıkıştıkça ya da radikal sağ tabandan baskı geldikçe başarıyla kullandı. Çünkü başbakanımıza göre genel lise mezunları matematik ve fen puanıyla girilen bölümlere girişte, imam hatip mezunlarından daha fazla bir ek puan alıyordu. Bu haksızlıktı. Genel lisenin matematik bölümünde haftada 8 saat matematik okuyan bir çocuk, matematik puanıyla girilen bir bölüme girerken diyelim ki 30 ek puan alıyorsa, haftada iki saat matematik dersi gören imam hatip mezunu da aynı biçimde 30 puan almalıydı. Yoksa imam hatipliye haksızlık yapılmaktadır.

Başbakanımızın değişik zamanlarda değişik politik manevralarla, dile getirdiği bu tarz söylemlerinin, mantıksızlığa dayalı mantık şahlanışları yapmasının, tüm diğer liseleri ve onların öğrencilerini bu ülkenin vatandaşı olarak kabul etmeyen anlayışının sonuçları şöylece sıralanabilir.

1-Burada başbakan imam hatiplinin hakkını aramak değil, açıktan imam hatipli lehine, diğer lise mezunlarına açıkça haksızlık etmiştir. Meslek liseleri eskiden kendi meslekleriyle ilgili yüksek okullara gider, ama üniversiteye gidemezdi. Örneğin ben lisenin öğretmeni olduğum halde lise mezunu olmadığım için, mezun ettiğim öğrencinin haklarına sahip değildim. 1950’li, 1960’lı yıllarda bu durum gerçekten büyük bir haksızlıktı. Ama bu durum yetmişli yıllarda değişmişti.

Ve imam hatiplilere ayrıcalıklar tesis edilmeden önceki sistem en doğru ve en adil sistemdi. Her lise mezunu, üniversitenin istediği her bölümüne gidebiliyordu. Yani ne imam hatipli ne de başka meslek lisesi mezunları için hiçbir kısıtlama yoktu. Fakat öğrencinin ortaöğretim başarı puanı, okuduğu alanla ilgili bölümlerde daha yüksek bir katsayı ile çarpılıyordu.

Örneğin endüstri meslek lisesinin marangozluk bölümünden mezun olan bir öğrencinin ortaöğretim başarı puanı, mesleki teknik yüksek okulları ve üniversitenin benzer bölümlerinde 1.5 ile çarpılıyorsa, ziraat, mimarlık, eczacılık gibi fakültelere girişte 1.2 ile çarpılıyordu.

Matematik ve fen ağırlıklı liselerde okuyanların ortaöğretim başarı puanları ise, mesleki eğitim fakültelerine girişte 1.2 ile çarpılırken ziraat, tıp, eczacılık gibi fakültelere girişte 1.5 ile çarpılıyordu. Ve bu durum aslında büyük bir fark ta yaratmayıp, en çok 10-15 puanlık bir fark yaratabiliyordu. Bundan daha güzel ve daha adil bir sistem olabilir mi? İmam hatiplilere ayrıcalık sağlamak için, bu sistem bozuldu. Yani haftada sekiz saat matematik okuyan liselinin gidebileceği okullara, haftada iki saat matematik okuyan imam hatiplinin giriş koşullarını eşitlemek adına, çok büyük bir eşitsizlik yaratıldı.

2-Türkiye’de öğretmen lisesi, Ticaret lisesi, spor lisesi, güzel sanatlar lisesi, tapu kadastro lisesi, turizm lisesi, endüstri meslek lisesi, sağlık meslek, tarım meslek, kız meslek gibi pek çok lise varken, tek meslek lisesi imam hatiplermiş gibi bir tavır sergilenerek, diğer tüm meslek liseleri göz ardı edilmiş ve sanki bunların hepsi de imam hatiplerden farklıymış gibi propaganda yapılmıştır. Olayın ayrıntısını bilmeyen vatandaşlar da, ortada sadece imam hatiplilere uygulanan haksız bir uygulama var zannetmiştir ki, bu külliyen asılsızdır, tüm meslek liseleri aynı konumdaydı.

Bu durumda, ülkesindeki tük eğitim kurumlarının tamamını görmezden gelerek, sadece imam hatip savunuculuğuna soyunmak, bir başbakan için temsil zafiyeti demektir. Yani başbakanımız imam hatipli olmayan genel çoğunluğun başbakanı değildir. Tutum, davranış ve söylemleriyle bunu göstermektedir. İmam hatipli olmayanlar bu ülkenin evladı değildir. Diğer mesleklerin değil önceliği, o meslekler olmasa da olur.

Örneğin, olimpiyatlarda derece alan sporcularını 3-5 yaşında ele alan ülkeler, kemana 7 yaşında başlayan ülkeler aslında aptallık etmektedir. Bunlar sonraya da kalabilir. Saz kırkından sonra da çalınır. Ama imam olmak için 9 yaşının üstüne çıkılmaması gerekir. Ülkenin kalkınması için iman gücüne, bunun için de tüm okulların imam hatip okuluna dönüşmesi gerekir. İktidarın getirdiği üç dörtlük sistemin felsefesi budur.

3-Ama okullar arasında asıl ayrım, işe girişte yaşanmıştır. İmam hatipliler işe girişte de öncelikli olunca, öteki lise mezunları bir kez daha üveyi evlat durumuna düşmüştür. Çünkü devleti ele geçirmek söz konusu olduğundan, cami imamları yatay geçişlerle önemli denetim ve yönetim mevkilerine getirilmiş, açıkta imam hatipli de kalmadığından camiler imamsız kalmakla yüz yüze gelmiştir.

Eğer bu durum doğru değilse başbakan çıksın açıklasın. İşsiz imam hatip çıkışlı var mıdır? Açıkta kaç tane imam hatip çıkışlı vatandaşımız vardır. Üniversite ve diğer lise çıkışlı vatandaşlarımızın sayısı ne kadardır. Devlet imam hatip çıkışlıların hepsine istihdam yaratırken, öteki okulları bitirenler neden işsiz dolaşmaktadır. Onlar bu ülkenin evladı değil mi?

4-Başbakanımızın İmam hatipleri sütten çıkmış ak kaşık gibi göstererek, diğer liselerin terörist yetiştirdiği yönündeki imalı sözleri de hem külliyen yanlış ve hem de, bir ülkenin en tepesindeki bir yöneticiye yakışmayacak kadar iğrençtir. İmam hatipli teröristler başbakanın bu sözlerinden sonra çarşaf çarşaf basınımızda yayınlandığı için ben bunların üstünde durmayacağım. Fakat bu konuda bir kaynak da ben vermem gerekirse, Başbakanımız Hidayet Karakuş’un “Şeytan Minareleri” adlı romanını okuyabilir.

Başbakanımızın bu sözleri bu makamda oturan birisine yakışmayacak, çok tehlikeli, bölücü ve dışlayıcı; insanları, kurumları, evrensel ve etik kuralları yıpratıcı sözlerdir. Türkiye’de siyasetin kirlenmesinin en önemli nedenlerinden birincisi de, insanların bulundukları mevkinin sorumluluklarını kavrayamamış olmaları ve o mevkinin gerektirdiği konuşmalar yerine tersi konuşmalar yaparak, halkı tahrik ve bölme yollarına gitmeleridir.

5-Başbakanımızın yine aslı astarı olmayan ama en masum ve en mağdur pozlara bürünerek gündemde tuttuğu bir başka imam hatip hikayesi de kapatılan imam hatip okullarını yeniden açtığı uydurmasıdır. Çünkü imam hatipler hiçbir zaman için kapatılmamıştır. Temel eğitim kesintisiz 8 yıla çıkarılmıştır.

Başbakan burada da, sanki her şey yerli yerinde dururken sadece imam hatiplerin orta kısmı temel eğitimde kalmış gibi, bölücü, ayrımcı ve diğer eğitim kurumlarını aşağılayıcı bir tavrı büyük bir politik pişkinlikle sürdürürken, imam hatiplerin iyi ve güzel vatandaş yetiştirdiğini, öteki liselerin ise terörist yetiştirdiğini savunmuştur.

6- Bütün bu yapılanlar ülkemizde nasıl bir ortam yaratmakta, neye ve kimin işine yaramaktadır; derseniz, derim ki: bunlar sevgisiz ortamların, karanlık rüyalarıdır. Kin ve nefreti yeşertmek, insanları mutsuz etmek, yaşamı çekilmez hale getirmek ve tüm bunların sorumluluğunu karşıya yükleyerek, işin içinden sıyrılma numaralarıdır.

Aslında imam hatipliler de bu ülkenin evlatlarıdır. Ülkenin tüm meslek liselerine olduğu kadar, imam hatip liselerine de ihtiyacı vardır. Fakat maalesef, dinci sağ iktidarlar dindar vatandaşlarımızın oylarını alabilmek için, din gibi imam hatipleri de siyasi çıkarları için kullanmışlar, bu pis siyasete itiraz edenleri de, din ve imam hatip karşıtı olarak gösterip, milleti birbiriyle çatışma ortamına sürüklemişlerdir.

Eğer siyasi otoritenizi zorla dayatmak için militan yetiştirmeyi hedeflemeyip de, vatandaşın dini ihtiyaçlarını, din hizmetlerini yürütmek için imam hatip okulu isteseniz, size veya imam hatibe kim karşı çıkar. Ama siz imam hatiplileri din hizmetleri için değil devleti ele geçirmek için kullandınız. Devletin tüm önemli mevkilerini bunlarla doldurmak için, din hizmeti yapanları bile görevlerinden alarak, bürokrasiyi imam hatiplileştirdiniz.

İmam hatipleri, camiye imam hazırlayan bir okul değil, devlet yönetimine eleman hazırlayan bir okul haline getirdiniz. Ve bunca çağ dışı uygulamayı, imam hatiplinin mağduriyeti masalıyla yaptıktan sonra, şimdi de, millet buna niye itiraz ediyor diye ateş püskürüyor, itiraz edenleri PKK’lılarla eşdeğer görüyorsunuz. Unutmayın ki, Şeriatla yönetilen Osmanlı da bile yöneticiler medresede değil, saraydaki Enderun denilen bir okuldan yetiştirilirdi.

Sayın Başbakanın ve sağduyulu vatandaşlarımızın, bunları bilmemesi elbette ki mümkün değildir. Eğer başbakanımız bunları bile bile yapıyorsa, ki: öyledir. O zaman soruyorum şimdi, İmam Hatipler Talibanlaşmanın ayak sesleri midir?
 

Yayın Tarihi : 23 Eylül 2012 Pazar 18:53:01


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mühendis IP: 178.196.29.xxx Tarih : 24.09.2012 00:44:12

Imamhatiplerde imam yetismez, bu okullar kulluk ögretir... Böyle okul olmaz olsun..!