20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Tarihi Doğru Değerlendirmek (5)


BİR GÜNLÜK SİVİL TARİH (GAZETE) 2

Devletin varlık nedeni sayılan iki temel görevi vardır. Birincisi iç ve dış güvenliği sağlamak, ikincisi de adaleti dağıtmaktır. 14 Aralık 2005 Tarihli gazetede de yargıyla ilgili haberler ağırlıktaydı. Bir yanda çok ağır suçlarla suçlanıp zaman aşımı ile hiç ceza çekmeden kurtulanlar, öte yanda da uydurmasyon suçlamalarla, 3 167 buçuk sene hapis istemiyle yargılanan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın davası vardı.

ONLARI DA ZAMAN AŞIMI KURTARDI
……………..
Kimine ceza yeridir adalet asla durdurulamaz
Kimine aklanıp paklanma yeridir
Üstüne toz kondurulamaz.
Aklananlar ki; kesilen parmağın acısını duymaz.
Çünkü onlar şarkta bir kurnaz.

Halktan birisi bir gün, bir ekmek çalsa
Zaman durur, çevresi dipsiz bir deniz olur
Her yer hukuk olur, devlet olur, ciddiyet olur
Adalet anında ve son sürat çalışır
Sorulamamış tüm hesaplar ondan sorulur.

Çünkü hak aramak gibi, ekmek çalmak ta
Çoook büyük bir suçtur
Çünkü ekmek çalmanın, kimseye bir faydası yoktur
Soyacaksan devleti soy, yöneteni de doyur.

YARGILAMA BAŞLIYOR

Çok çekti bu devlet üniversitelerden
Şöyle bir ağız tadıyla, devlet olamadı seçilen.
Veremedi üniversitelere, şöyle bir askeri düzen
Çok çekti bu devlet üniversitelerden.
…………………
Millette az çekmedi hani
Yönetenlerin örümcek bağlamış
Kireçlenmiş zihniyetlerinden
Hepimiz de koştuk hedeflerimize
Maalesef hep yanlış yerlerden.
………………………..
Bu güne dek Bay Aşkın
Demek ki hiçbir şeyi
Fark etmeden yaşadın.
Hizmet etmekle devlete
Yaranabileceğini mi sandın?
…………………
Kim haksızlığa uğramışsa
Bu ülkede bugüne kadar
Kim ceza görmüşse
Bilin ki, hep yasalara uyanlar
Uymayanları kurtarır aflar.
Mayası böyle devletimizin
Celali isyanlarında da
Bükemediği bileği öperdi Osmanlılar.

NE YARGILAMALAR GÖRDÜ BU MİLLET

Bu millet ne yargılamalar gördü
Ve ne duruşmalar yaşadı
Yası Adası , 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü
Milletin vicdanında hiçbirisi aklanmadı.
……………..
Son dönemlerin ünlü yargılamaları
Menderesin aşkları, Zincirbozanı
12 Mart ayarı, aydınlara gözdağı dosyası
Deniz gezmiş ve arkadaşları
Bulamadık hiç biriside hukuksal bir mantığı.

YARGIYA SAYGI MI?
……………………….
Devleti soyanları, kanlı katilleri
Devleti soyduranları ve milleti kırdıranları
Aklayan bu yargılama usulü ve bu yargı
Hiç aklamıyor vicdanları.

İnsanların, anaların, babaların, evlatların
Yaşamıyla oynayan ve ahını alan bu yargı
Sanki insan değilmiş gibi muhatabı
Milletten nasıl bekleyebilir saygı?
Ve nereye dek sürdürebilir hak etmeden
Zor ve baskı kullanarak kendini dayatmayı
Saygı değildir aslında onun aldığı
O derin bir korku ve tarifsiz bir kaygı.

Devletler tarihinde, yaşanan dünya ve doğa da yalnızca devletler rekabetine konu olmaları bakımından ele alındığından, bunun savaşlarla tahribi ve hatta tüm dünyayı yok edebilecek kadar silahın üretilmesi, mevcut tarihi fazla ilgilendirmemektedir. İşte gazeteden doğayla ilgili birkaç haber.

KİM İZİN VERDİ

Sayfa 24 de “Yeter söz milletin” köşesi ayrı bir kulvar
Ve bağırıyor bir okuyucu, burada bir yangın var
Trakya’nın en güzel tarım arazileri üstünde
İki tane çimento fabrikası kurulacak diyor.
Ve diyor ki; bunların yarattığı kirliliğin boyutu
Atom bombasının yarattığını kat kat geçiyor.

KİM DÜŞÜNÜR DOĞAYI

Kim düşünür doğayı,
Kim düşünür toprağı
Ne hale getirdik,
Görmüyor musunuz Çukurova’yı
Ve her ovada yetişir mi sanıyorsunuz
Finike Portakalı?

Pancar, patatesten çok
Makine üretiyor Adapazarı ovası.
Bilir misiniz Uludağ’ın eteğinde
60’ların Bursa’sını
Nilüfer cennet gibi bir ova
Ve suları berrak bir çaydı.

SİLAH GERİ TEPECEK
……………..
Unutma ki, bir gün silah geri tepecek
İklimler değişecek
Mevsimler geri dönecek
Kış gripleri, kuş gribine dönüşecek.

Hani her dönemde, el altından devleti götürenler, halkın gözlerini perdelemek ve gündemi saptırmak için, dinsel veya töresel, evinsiz içeriksiz bilmece gibi bir konu getirirler ya halkın önüne, işte o günlerin perdesi, tartışma konusu da kimlik tartışmalarıydı. Yani 14 Aralık 2005 tarihli gazetede, Malezya olur muyuz yerine, türban yerine, alt kimlik üst kimlik tartışmaları damgasını vurmuştu.

ALT KİMLİK –ÜST KİMLİK

Bugünkü gazetelerde
Tartışılan konularından birisi de
Alt kimlik, üst kimlik diye diye
Dayatılmaya çalışılır vatandaşa
Kimliksizlik, kimlik diye.

BİR ÜST KİMLİK OLARAK İSLAM

Tersi yüzü köşesinde
Bir şiir gibi yazmış Özdemir İnce
Ve diyor ki hepimize:
”Kim ki İslam’ı bir ulusa üst kimlik yapar
Bilin ki İslam’ı bir cadı kazanına sokar
Çünkü Dünya işlerine bulaşan bir kutsal
Bulaşır Dünya’nın pisliği, kutsallıktan çıkar”

BAYKAL

“Mehmet Akif gibi Türk ol” diyor
Deniz Baykal, Erdoğan’a.
Bilmem ne kadar tanır Akif’i Baykal
İstiklal Marşı’nın yazarı
Ve Arnavut asıllı olmasından başka

Gerçi anlamak için Akif’i
İstiklal Marşı da yeter
Son mısrada çok açık net ve duygusal
Akif kendini ortaya koyar
“Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal”
İstediğin üst kimlik bu mu Sayın Baykal?

SPOR

Spor da yaşanan insanlar dünyasının en önemli toplumsal olaylarından birisi olup, hatta devletler çoğu zaman insanların dikkatlerini dağıtmak ve tepkilerini önlemek adına spora destek bile olurlar. Fakat resmi tarihlerde spor da pek yer almaz. Oysa spor o anda orada oynanan müsabaka kadar, toplumların ruh halini de ortaya koyması açısından, tarihe önemli bir argümandır. Örneğin 14 Aralık 2005 Tarihli gazetede spor: toplumun içinde bulunduğu, derin bunalımı, umutsuzluğu, gerilimi ve agresifliği de göstermektedir.

Ana başlık:“Polisi bile dövüyorlar artık”
Ve başka bir başlık:
“Şiddet futbol sahalarını ve salonları esir aldı”
“Sporcu ve taraftar kavgalarını bir yana bıraktık
Milletvekilleri de sahaya inip
Hakem dövmeye başladı.
İhmaller ve önlemlerde yetersizlik
Türk sporunda felaketi hızlandırdı.”

“Kapkaç teröründe sokaklar neyse”
Diyor Celal Doğan
“Fanatik teröründe de odur stadyumlar”
Ve aynı sayfada başka bir haber
“Yorumcuya kızıp televizyon bastılar”
Anlaşılan sporumuzda spor dışı olaylar
Spor olaylarını çok gerilerde koymuşlar.
……………
Belli ki bu agrasiflikten kurtulmak için
Topluma sakinlik şırınga edilecek
Derseniz ki şırınganın eğitim olması gerek
İşte o yüzden önce eğitim düzeltilecek
Bir ahlatı kökünden kesip kalem aşısı yapar gibi
Eğitime akıl, sağduyu ve sakinlik aşılanacak
Öfkeden, ezberden, uzlaşmazlıktan uzaklaştırılacak.

ÖFKEYLE BESLENDİK

Kendinize bir soru yöneltip,
Derseniz ki nedendir
Milletçe üstümüzdeki bu agrasiflik
Bilin ki, yanıt fazla uzakta değildir
Yanıt üstümüze giydirilen deli gömleğidir
Kültürdür, sistemdir, yönetimdir.

Çünkü haksızlıklarla yetiştik,
Kinler ve öfkelerle beslendik
Sevgi sözcüklerini ayıp saydık,
Sevmekten çekindik
Dikenli bir öfke ağacına
Ve zehirli bir sarmaşığa döndürdü
Hepimizi sevgisizlik.

SONUÇ

Ve işte okudunuz gazeteyi
Ve işte görüyorsunuz ki;
Sanki anımsatıyor makberi
“Her yer karanlık pür nur o mevki”
Ve kap-kara bir tablo
Gazetenin önümüze getirdikleri.

Sanki özellikle karartmışız ruhlarımızı
Ve köreltmişiz gözlerimizi
Fark edemez olmuşuz güzel şeyleri
Yahut ta körelmiş duyularımızın
İyiyi, güzeli algılama merkezleri.

Günlük bir gazetenin sütunlarında işte insanların yaşadıkları olaylar ve karşılaştıkları durumlar. Ve bilmem dikkatinizi çekti mi, sanki her şey 14 Aralık 2005’te kalmış ve tarihten hiç ders alınmamış. Hala gündemi, sorunları, tarafları ve tartışmalarıyla aynı şeyleri yaşıyoruz. Aynı yerlerde otluyoruz. Çünkü tarih insanın tarihi değil devletlerin tarihi. Devlet ise çıkar ve keyfiyet demektir. Gelişmiş ülkelerde de maalesef, insan tarihin içinde daha fazla bulunsa ve devlete karşı daha fazla güvencelerle donatılsa da yine de devletler ön plandadır.

Ben basit bir düşünceyle, tarihe insanı monte edebilmek için “Tarihin Tanımı” ve “Gazete” yi yazdım. Gazete 136 sayfalık bir şiir kitabı olarak hazırlandı ve antoloji.com’da yayınlandı. İçinde 14 Aralık 2005 günü yaşanan daha pek çok olay, köşe yazısı ve yorumları da barındırıyor. Peki resmi devletler tarihinde bunlar ne kadar var. Tarihte bu olaylar ne denli yer alıyorsa işte insan da o tarihin içinde o kadar var.

Devletin etrafında, devlet yöneten ve kurumları odaklı değil de, insanın etrafında insan odaklı bir tarih anlayışı geliştirmek için çaba harcanırsa, eminim ki çok farklı ve faydalı tarih anlayışları ortaya çıkacaktır.

Yayın Tarihi : 21 Nisan 2008 Pazartesi 00:02:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?