30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Temizlik (10)


10-DENETİM

Şu anda ülkemizde yapılan tüm denetimler, yasaklara, tehdit ve gözdağı vererek korkutmaya dayalı denetimler olup, hiçbir etkinliği yoktur ve hiçbir alanda da başarılı olamamıştır. İsterseniz bunu bir örnekle inceleyelim.

Örneğin bir sabah Antalya sokaklarında denetime çıktınız. Yere çöp atan, izmarit atan, tüküren, biten sigarasının paketini, yediği kuru yemişin kabuğunu, mısırın koçanını, eriğin çekirdeğini, portakalın çürük yerini, elindeki evrakın zarfını, burnunu sildiği mendili, içtiği biranın şişesini, kolanın kutusunu, suyun petini, bunları taşıdığı poşeti, karnı doyduğu için artan ve taşımak istemediği fazla yiyeceğini, okuduğu dergiyi, gazeteyi vesaireyi yere atan insanları öğleye kadar tespit ettiniz.

Şimdi de isterseniz sayıyı belirleyelim. 10 binden az mıdır? Azdır diyorsanız, öyleyse neden şehirlerimiz, kırsalımız, insanın gidebildiği her yerimiz bu denli kirli ve pistir? Ben Sydney’den Brisbane’a dek 1500 km yol gittim, hiçbir yerde ne bir kola kutusu, ne bir poşet, ne bir pet şişe, ne de başka bir çöpe rastlamadım.

Demek ki kirleten 10 bin değil; 10 binler, 100 binlerce... Ama diyelim ki o gün 10 bin insanı, çevreyi kirletirken suçüstü yakaladık. Ne yapacaksınız? Asgari ücreti aşan ağır para cezanızı mı uygulayacaksınız? 10 binin içinde 1000 kişi bile çıkmaz sizin para cezanızı ödeyebilecek.

Öyleyse ne yapacaksınız? Tutuklayacak mısınız, hapse mi atacaksınız? Tutuk evlerinizin de, hapishanenizin de kapasitesi bunların onda birini bile alamaz. Kendi kendinizi zor durumda bırakmaktan başka hiçbir şey yapamazsınız.

Görülüyor ki ağır para cezalarının, yaptırımına dayalı denetim gücü, hiç de etkili değildir. “Çaktırmadan ve sisteme karşı çıkmadan bildiğini yap. Ben arada bir sert çıksam, tehdit etsem de, aslında bir şey yapmam olanaksızdır” anlamına gelmektedir.

Aslında denetimsiz hiçbir yasak tek başına çözüm olmadığı gibi, bu sistemde ağır para cezaları, büyük bir adaletsizlik de yaratmaktadır. Ayrıca, ceza: bütçeye gelir elde etme amacından çok, caydırıcı ve yaptırımın gerçekleşmesine yönelik bir işlev üstlenmelidir.

Örneğin: Avustralya’da 1998 yılında şöyle bir denetim sistemi görmüştüm. Orada arabaların yol kenarlarında park yapabilecekleri süreler levhalarda belirtilmiş olup, bu süre birkaç dakikadan başlayarak, yolun o bölümündeki trafik durumuna göre, iki saate kadar uzanmakta ve parasızdır.

Bir gün New Castle merkezinde, Oğlum Hakan arabayı iki saat park süresi olan bir yerde bıraktı. Merkezde biraz dolaştıktan sonra da: “İki saat doluyor arabanın yerini değiştirmemiz gerek” dedi.

Ben “Parkmetre mi var, arabayı oraya koyduğumuzu not eden mi var; kim nereden bilecek ki iki saatin dolduğunu” dedim.

Hakan: “Biz onları görmesek de, eli kameralı görevliler biz arabayı park ettiğimiz anda saati ve tarihi ile çekmiştir. Eğer tekrar çektiği zaman yer aynı ve süre iki saati geçmişse, itiraz edebilecek hiçbir şey yoktur ve cezayı ödemek zorunda kalırız” dedi.

“Görevli görevini hiç ihmal etmez mi “ dedim. “Görevli cezalardan pay aldığı için asla ihmal etmez” dedi.

Görüldüğü gibi denetimin kesin ve keyfiyetten uzak, tarih saat ve fotoğraflarıyla belgelendiği bu sistemi atlatmanın olanaksızlığının bilincinde bir insanın, yasağı ihlal etmesi de olanaksızdır.

Yayın Tarihi : 5 Ekim 2008 Pazar 12:17:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
izzet Kütükoğlu IP: 88.254.242.xxx Tarih : 8.10.2008 19:14:40

Sayın Hocam, Ülkemizde yasalar yeterlidir. Buna karşın yasaları tatbik eden mekanizma yetersizdir! ve bu mekanizma sistematik olarak çalışamayacak durumdadır... Mekanizma sağlıklı çalışmadığı için yaslar anlamasız kalmaktadır. Fakat anlaması gerekenler yasların neden anlamsız kaldığını anlamayanalar... Halk yasaları takmayınca, " yasal cezalar caydırıcı değil" diyerek cezaları biraz daha yükselterek yasaları adam akıllı uygulanamaz hale getirirler. bilinmesi gerekir ki, yasalar o yasaları uygulayan mekanizma ile anlamlıdır, caydırıcıdır. Eğer yasları uygulayan yoksa yasa yapmanın anlamı olmadığı gibi cezaları yükseltmeninde anlamı anlam ve caydırıcılığı olmaz. Yazınızda anlattığınız park kontrol sistem fevkalade. ama gelin görün ki orada ki sistemi anlayabilecek insan bu ülkede çok az. Avrupada insanların yasalara harfiyen uyduğu söylenir... Orada yasalara uyuluyor olmasının sebebi. ne yasların mükemmel oluşudur, nede halkın yasalara çok saygılı olmasındandır. Eğer yasaları uygulayacak olan mekanizma yani devlet görevlisi "sistematik" olarak çalıştırılabiliyor ise, yasalar işler, yasalar işleyince zamanla toplum "zorunlu" olarak yasalara uyan bir toplum haline gelir. ifade ettiğiniz gibi, ülkemizde yasalar günde yüz bin kez ihlal ediliyor! yasaları ihlal eden on kişi ceza ödemiyor. yasları uyguması gereken bir tek devlet görevlisi bedel ödemiyor. Kimse ceza bedel ödemeyecekse, ceza yasaları yapmanın anlamı ve faydası olmadığı gibi zararı vardır. Böyle bir ülkede yasaların ne için çıkarılmakta olduğunu, yasalara uymamanın suç olduğunu kimseye anlatamazsınız! sonuç olarak yasalara uymayan bir topluma sahip olursunuz! olanda budur. Sözün özü: bu devlet neden işini yapmıyor? yada neden işini yapamıyor? diye düşünmemiz lazım! Saygılar, hürmetler.