Tiflis sokaklarında

Yağmur gece boyunca ara ara yağdı. Fakat yol yorgunluğunun da etkisiyle iyi uyuduğumu düşünüyorum. Çünkü sabah kalktığımda 32 saat yolculuk yapmış yaşlı birisi gibi değildim. Kendimi olduğumdan daha genç ve çok dinç hissediyordum. Hemen çıkıp Tiflis sokaklarında dolaşmak için sabırsızlanıyordum.

Bu yüzden yeni otel aramakla falan zaman kaybetmek istemiyordum. Zaten yalnız gezmemin bir nedeni de, oteli, yemeği vs beğenmeyip mızmız ederek gezileri zehir edenlerden uzak olmak içindi. Bu yüzden şimdi kendimi onların durumuna düşürmeye gerek yoktu. Parasına göre bu otel normal ve idare edilebilirdi. Şimdi zaman gezmek zamanıydı. Tiflis’i gezmek uğruna daha kötüsüne bile katlanabilirdim.

Tiflis’te devasa çınar ağaçları bulvarların tamamını gölgeliyor.

Türkiyem restoranda kahvaltıyı yaptıktan sonra otelci kadına, iki gece daha kalacağımı ve odaya başka müşteri almamasını tembih edip, şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtim.

Tiflis Kura Nehrinin iki yanında kurulu olduğu için, nehir boyunca uzayıp giden bir şehir. Dün bu şehre nehrin akış yönünde girip, epeyce ilerledikten sonra otogara varmıştık.

Fakat şimdi Otogardan merkeze yürüdüğüm için, akış yönünün tersine ve nehrin solunda ilerliyordum. Yani aslında geldiğimiz yoldan geri dönüyorum.

Tiflis’te Kura ve çınarlar

Yol çok güzel, büyük bir bulvar. Solda binalar, dağa tırmanan sokaklar ve aralara sokulmuş parklar. Sağda nehir. Ve nehirle çınarlar, parklar bu güzelliği tamamlamaktalar.

Hep birlikte sanki bir yerlerden, başka bir yerlere akmaktalar. Tiflis’te yaşama renk katmaktalar.

Nehrin kuzeyinde falez benzeri yer şekilleri.

Burada nehrin solunda dar bir düzlükten sonra, şehir dağın eteklerine doğru tırmanıyor. Nehrin sağ tarafı ise Antalya’nın falezleri gibiydi. Bu yüzden nehrin solundaki bulvar ve çevresindeki yeşil alanlar, bence Tiflis’in doğasını yansıtan en güzel gezinti yerleri.

Bugün 26 Mayıs Gürcistan’ın Cumhuriyet Bayramı. Bazı anayollar trafiğe kapalı, caddeler boş… Yürüyorum Kura’nın akışına ters yönde. Az ilerde tanklar yolu kesmiş ve arkasında devasa askeri araçlar yolun dağdan tarafında iki sıra halinde park yapmış durumdalar. Askerler araçlarla park arasındaki kaldırımda ya da araçların içindeler.

Park halindeki askeri araçlar.

Halk parkın içinde veya karşı kaldırımda seyrediyorlar, fakat ilgi çok az. Araç konvoyu bir kilometreden daha uzun görünüyor. Daha doğrusu buradan sonu görünmüyor.

İlerliyorum, yüksek bir anıt çıkıyor karşıma. Güzel bir parkın içinde ve nehrin kenarında. Sanki kudurmuş, köpürmüş gibi boz bulanık olsa da Kura’nın rengi, aslında gayet durgun akmakta. Gerçi gece çok yağmur yağmıştı. Belki de bu yüzdendi bulanıklığı.

Kura kenarındaki anıt ve park.

Akışın ters yönünde uçar gibi ilerliyorum ve bir kuş gibi hafif hissediyorum kendimi. Sanki on yaş gençleşmiş gibi kaldırımlara sıçrayarak çıkıyorum. Gerçi kaldırımlar bizdekiler gibi yüksek değil burada, ama sanki yüksek de olsa fark etmez gibi geliyor bana.

İlerde solda Tiflis kalesi tüm görkemi ile yükseliyor. Kalenin başlangıç hizasında falezler bitiyor, ya da içeriye çekilerek, nehrin iki tarafında da yollar ve bu iki taraf arasında köprüler şehrin iki yakasını bir birine ya da şehri Kura Nehrine sıkı sıkıya bağlıyordu.