Güç, liderlik, egemenlik, “otorite”, insanda güven duygusunu güçlü kılan ögelerdir. İnsanoğlunun gerek siyasi, gerek ekonomik anlamda kendi gücü ve yetkinliğinin sağladığı güvenle kaygıları ortadan kaldırır.
Bu aynı zamanda bağlaşıklık, ortaklık kurduğu ya da kendi gücünün üzerinde başka bir güç merkezine yönelmesinde de temel ogadir.
Kurum ve ürün kimliğini, hedef kitle açısından düşünürseniz, arayışın doğal olarak etkin, etkili, başarılı, güçlü lider kuruma ve ürüne yönelmesine kadar doğal bir seçim olamaz. Kuşkusuz iletişim bir illzyon ya da gerçek dışılığı yansıtma uğraşı geldiğinde bir makyajdır, tazelenme, güçlenme aracıdır. Güçlü ve güzel görünmenin önemli iksirlerinden biridir. Nitekim işletmelerin gerçek kurum kimliklerini güçlü kılmaları, olgunlaştırmaları, korumaları gerek deyim yerindeyse “yıkılmadım ayaktayım” diyebilmesiiçin kesintisiz ve sürekli iletişime gereksinimleri vardır.
Özellikle küresel sarsıntıların yoğun olduğu süreçlerde arayış başlar. Birey ve toplumlar bu gibi durumlarda yoğun siyasal ve ekonomik yansımaların karşısında “piyasalarda canlılık” arayışı içerisindedir. Bu hem reel anlamda hem de kurumsal anlamda böyledir. Özellikle kriz dönemlerinin yarattığı psikolojik çöküntü, karamsarlığı körükler ve hareketsizliği, donukluğu doğurur.
Oysa bilinmelidir ki, kriz dönemlerinde bireylerin enformasyona gereksinimleri çok daha fazladır. Göz, kulak tam anlamıyla kriştedir. Latin Amerika’daki gerilla savaşını konu edinen bir filmin öyküsü belki de daha canlı kılacaktır.
Amekiralı bir gazetecinin ölen gerilla liderini canlıymış gibi görüntülenmesi, bir anlamda örgüt tabanının moral gücünü harekete geçirmiştir.
Örnekleri çoğaltmak olasıdır. Örneğin Ladin’in 11 Eylül saldırılarının ardından araran canlı görüntülerinin El Cezire televizyonunda yayınlanması boşuna değildir. Bir anlamda bırakın güçlülüğünüzü. Liderliğinizi belgelemeyi “var” olduğunuzu, yaşadığınızı hissettirmek için her koşulda iletişime ve iletişim stratejilerine gereksinimimiz vardır.
Ne yazık ki, kriz ve savaş yansıması işletmelerin önemli bir bölümünde giderler üzerinde odaklaşmaya yol açmaktadır. Elbette doğal bir gelişimdir, ancak gider konusunda özellikle iletişim ayağına dönük harcamaların kısılması, ortadan kaldırılması kanımca önemli bir hatadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki iletişim, “süreklilik” gerektiren bireylemliliktir. Bu eylemliliğin bir takım nedenlerle kesilmesi, ortadan kaldırılması, beklenmedik sonuçların doğmasına yol açabilir.
Bilinmelidir ki, eşyanın doğası gereği boş alanın bir başka akımla dolması olasıdır. Dolayısıyla kurumsal ya da bireysel olarak bilgi alışverişinde bulunduğunuz bir ortamda gözünüzü, dilinizi, kulağınızı bağladığınız an bilinmeyene doğru yolculuğunuz başlamış demektir. Gengirlik doğuracak nitelikteki bu gelişmenin olumsuz kimi ogeleri de taşıma olasılığı da dikkat edeğer bir noktadır.
Güç olduğunuzu, var olduğunuzu sürekli kılmak ve olası yıpranmalara, saldırılara karşı hazırlıklı olmak için “sürekli iletişim” önem taşımaktadır. Bu hem gerçekliğinizi aktarma adına, hem “imaj çağı” denilen gücümüzde kimi yanılsamaları ortadan kaldırma adına gerekli bir dirençtir.
Siyasal ve ekonomik kriz dönemlerinde iletişim çok daha etkin ve etkili kullanılmalıdır. İletişim stratejilerinin gerektirdiği hiçbir aktiviteden, işlemden ödün vermemek gerekir. Tarihsel olaylar ve gelişmeler göstermiştir ki, kriz dönemlerinde iletişim giderlerini yük görmeyen anlayışlar, kendilerini bugünlere taşıyabilme olanağına kavuşmuştur. Bugün için Türkiye’nin coğrafi konumu, ekonomik ve siyasal yapısı göstermektedir ki, Türkiye dinamik bir ortamdadır. Bu dinamik ortamın zaman zaman dengeleri sansan bazı gelişmeleri de barındırdığı bilinmektedir. Dolayısıyla Türkiye’de yatırım, dinamizminin taşıdığı olumlu ve olumsuz özelliklerin gereğine göre düşünülmelidir.
Bu bağlamda gerçekleşen ya da gerçekleşecek bir girişimde, böylesine dinamik bir ortamda, iletişimi, araçlarını, ortamlarını ve gereklerini en iyi biçimde değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda gerekli harcamalar, giderler konusunda olabildiğince esnek bir yapı taşımak bugünün gereğidir.