Ali Kırca, otel odasında kameraya takılmış…
Daha doğrusu Ali Kırca’ya gizli kamera pususu kurulmuş…
Onun en sevdiği alet olan kamera bu kez başının belası olmuş…

Ahhh ahhhh.. Bu kameralar böyledir…
Sevmeyeceksin bu kameraları…
Olmayacaksın esiri…
Vefasızdırlar çünkü…

Acaba Kırca, hangi ‘ahu’nun ‘ahını’ aldı…

Ali Kırca bu güzel yurdumun en duygulu ankormanlarındandı. Haberleri okuyup stüdyodan ayrılırken takındığı o duygusallık hepimizin içini burkardı. O göz kapaklarını yavaş aşağıya indirmeler, açıp kapamalar, haberi okurken en duygusal sözcüğe yaptığı vurgular tüm orta sınıf evlerindeki Ayşe hanımları hislendirirdi…

Ahhh Ali Kırca nasıl geldin böyle bir keleğe… İnsan sağına soluna şöyle bir bakar... Bizi bu acılara boğmanın zamanı mıydı? Ulusal bütünlüğümüzün en gerektiği bir zamanda olacak şey mi şu kamera haberi... Bak, etrafımız mayın tarlası gibi... Dünyanın başına bomba yağıyor... 

Neyse... Olan olmuş bir kere... Tabii, siyah saçlı bir kadınla otel odasında halvet olman senin bileceğin bir şey… Bizim ne haddimize senin özel yaşamın…

Rüştünü ispat etmişsin… İstediğini yaparsın… Kime ne…

Fakat, o renkli kutudan seni dinleyen orta sınıf kadınların duygularına nasıl karşılık vereceksin…
Onlar senin en sadık izleyicindi...
Onların sana olan güvenini bundan sonra nasıl sağlayacaksın... 
Vallahi çok merak ediyoruz… 

Ahh be siyah saçlı kadın... Nereden çıktın sen...

Vicdanlı olalım; otel odasında halvet olduğunu daha bilmiyoruz…  Bu olayın doğru olup olmadığı dahi belli değil… Ancak internette görüntüleri izlediğini belirterek detay verenler var; toplam süresi 4 dakika 21 saniye diyorlar! 
O nedenle senin acilen Türk milleti önünde açıklama yapmanda fayda var...

O görüntüler internet dünyasında bir şekilde gezinmeye başlayınca ne olacak… Bu da başka bir kaygı…

Şimdi eğri oturalım doğru düşünelim…

Böyle bir olay, çok kızdığımız Amerika’da olsaydı, acaba ne olurdu?…

Hemen cevap verelim… O kişi hemen istifa ederdi… Hem de televizyon yönetiminin kararını beklemeden, ceketini alıp çeker giderdi…

Amerika’dan yeni dönen; Ali Kırca’yı da iyi tanıyanlar arasında yer alan Fuat Kozluklu ABD’de bundan 10 sene önce yaşanan bir olayı hatırlattı… Tuhaf bir tesadüf, oradaki halvet olayı da temmuz ayında olmuş… Ali Kırca’ya kurulan gizli kamera pususu da 2006’nın Temmuz’unda gerçekleşmiş… Acaba temmuz ayları insanların gözünü mü bağlıyor, tedbirini mi elinden alıyor…

Fuat Kozluklu’dan dinleyelim….

“Bill Clinton’un yirmi yıllık politik danışmanı, Dick Morris adındaki kişi vardı. ABD ve dünyada politik gündemi oluşturacak güçteydi. Bir gece, Virginia’nın 200 dolarlık tele kızlarından Sherry Rowland ile Washington yakınlarındaki bir otel odasında sevişirken, kendisinin ne kadar önemli bir kişi olduğunu kanıtlamak istedi. Telefonu kaldırıp ‘Hello Clinton’ babalanmasının ardından, dünya meselelerinden birini konuşup, sonra da, ‘Şimdi benim kim olduğumu öğrendin mi?’ deyip telefonu kapatmıştı. Orası Amerika… Şeytanlar boş durur mu? Tele-kız daha sonra söz konusu telefon konuşmasını bulup basına sızdırmıştı…”

Skandal ortaya çıktığında Dick Morris, hiç ikilemeden görevinden istifa etmişti…

Çünkü, ulusal güvenliğe her an zarar verecek bir özel yaşamı vardı Dick Morris’in….

ABD’de böyle durumlar için kullanılan bir deyim vardır: “Pantolonunun fermuarına sahip çıkamazsan, ağzının fermuarına sahip olacaksın… Her iki durumda da fermuarına sahip olamıyorsan, mayınlı arazide ‘spor’ yapmış gibi olursun…”

Yani her iki durumda da fermuarı bozuk olan, gece otel odasında hiçbir zaman halvet olmasın…

Tabii ki Ali Kırca’nın ulusal güvenlikle bir ilgisi yok…
Fakat, buna benzer olay ABD televizyonunda ankormanlık yapan kişinin başına gelseydi, o da hiç ikilemeden görevinden istifa ederdi… Kitlelere o renkli kutudan haber okumak güven verme işidir… O güven zedelendiği zaman durum değişir…

Fakat yurdum insanımızın ahlaki çivisi yerinden oynadığı için, her şey olabilir….
Medyanın köşe başlarını tutanlar olayı görmezden gelir, bir şey olmamışçasına yazmazlar… Bu arada da aralarında şöyle dedikodu yaparlar: “Yahu şu Ali, iyi hoş da bu işleri bilmiyor…  Kendine bir çeki düzen verse… Bugün yazmazsak yarın yazmak zorunda kalabiliriz.. Hem kendisini hem de bizi düşünsün artık…”

Biliyorsunuz Bill Clinton’un da başından bir Monica olayı geçmişti… 
Bill efendi, sözkosunu sekreteri hiçe sayar gibi konuşurken, ABD Başkanı’na inanmayan tek kadın vardı… O da Bayan Clinton’du…

Sahi siz hiç Ali Kırca’yı eşiyle bir fotoğraf karesinde gördünüz mü şimdiye kadar…
Acaba, Bayan Kırca ne düşündü internette gezen seksi kamera ‘tuzağı’ hakkında…

Ahh Ali Kırca ahhh...

Acaba hangi ‘ahu’nun ‘ahını’ aldın…

Hayat böyledir be…

O kameralara güvenmeyecektin….
O kameraları çok sevmeyecektin...
Kendini çok kaptırmayacaktın..
Çünkü vefasızdırlar…
Duygusu yoktur onların...
Sevgisi yoktur…
Kameralara âşık olunmaz;
Kameralarla âşk olmaz…
Çünkü onların sadakati yoktur…