İtalyan sanatçı Pippa Bacca, “Barış Gelini” projesi için 8 Mart’ta sanatçı arkadaşı Silvia Moro ile Milano’dan yola çıktı. Gelinlik giymişlerdi ve Slovenya’dan başlayıp Filistin’de sona erecek yolculuk otostopla yapılacaktı. Amaç insanların güvenilir olduğunu kanıtlamaktı. Planlandığı gibi İtalya’dan Hırvatistan, Sırbistan, Bosna ve Bulgaristan’ı geçip, 19 Mart’ta Türkiye sınırından girdiler. İki arkadaşın yolu burada ayrıldı; farklı yolları izleyerek Beyrut’ta buluşacaklardı. Picca’nın Türkiye turunu 29 Mart’ta tamamlaması, buradan Suriye, Lübnan, Filistin’e geçmesi gerekiyordu. Yolculuk boyunca çektikleri fotoğraflar ve günlükleri “Barış Gelinleri” internet sitesinde yayınlanıyordu. Ancak 31 Mart’ta Pippa ile irtibat kesildi. “İtalyan gelin kayıp” haberleri, 2 gün önce “Gebze’de ölü bulundu” haberiyle kesildi.
Kayıp haberlerinin basına yansıdığı günlerde, vapurla Üsküdar’a geçiyordum. Haberi gazeteden okuyan iki kişi kıs kıs gülüyordu. O yılışık ve kıs kıs kıs gülmenin ne anlama geldiğini bilmeyenlerden değilim… Benim bakışımdan rahatsız olan o iki kişi gülmelerini kesmişlerdi.
Eve geldiğimde eşim, otostop yapan kadının başına ne gelmiş olabileceğini sormuştu… Ben de, “Ne yazık ki, birisi tecavüz etmiş ve öldürmüştür. Umarım ben yanılırım” cevabını vermiştim…
Göze aldıkları amaç vicdani cesaretti… Ve üstelik kadındılar... Erkekler dünyasında her türlü saldırıya açıktılar... Ve üstelik bebeklerin bile tecavüze uğradıkları bir ülkenin topraklarından geçmeyi göze almışlardı...
Düşünebiliyor musunuz? İki genç kadın, dillerini, geleneklerini, kültürlerini bilmedikleri insanların araçlarına otostop yaparak biniyor ve Filistin’de yaşanan insanlık dışı ölümlere, saflığın, yeni bir hayat kurmanın, karşı cinslerin birlikte yaşamanın, barış içinde soylarını devam ettirmenin sembolü gelinlik ile dikkati çekerek insan sevgisini gönüllere kazımak istemişlerdi.
Barış meleği ve kaotik toplum
Giderek şehirleşen, kısa süre içinde köyden kopan başıboş milyonlara, aileden ve ilk eğitimden başlayarak cinsel eğitim veremiyoruz. Yoksul gençler cinsel hurafelerle büyüyorlar. Bir tabuları da cinsellik oluyor. Yaşamın, sınır ve sınıf tanımayan en muhteşem ve sıradan hazlarından biri olan cinsellik bir korku ve mutsuzluk kaynağı oluyor onlar için.
Daha yüz yıl önce, Ermenilerle, Rumlarla, Süryanilerle, Yezidilerle, Yahudilerle yoğun olarak farklılık kültürü yaşamış kuşakların torunları olan Anadolu insanları, farklılıkların insanları yakınlaştırıcı, zenginlik kaynağı olmasını unutmuş, içine kapanmış, tekli bir kültürün esiri olmuş…
Buna rağmen yaşanandan ders çıkaramayan ve beraber yaşamanın ve aynı dinin kültür ortaklığında yoğrulan Kürtlerin etnik sorununu çözememiş bu topraklar, 25 yıl içinde dört üçü Kürtlerden olmak üzere 40 bine yakın genç insanını toprağa gömmüş, ölüm kutsanmaya başlamış, ölümler üzerinden siyaset ve ticaret yapılmaya başlanmış... Cephenin müdavimi olan yoksul gençler, dünyada yaşanacak güzel şeylerin olduğunu ne yazık ki bilmiyorlar… Çünkü askerlikten sonra karşı karşıya kaldıkları gerçek işsizlik, parasızlık, imkansızlık… O bölgelerin çatışma ortamından, ölmeden yaralanmadan dönen yüzbinlerce gencin ruh hallerinin ne olduğunu acaba merak ediyor muyuz?
Bu toprakların bir taraftan dünya çapında zenginleri artarken, bir taraftan yoksulluğu, adaletsizliği, merhametsizliği de o oranda artıyor.
Ülkenin dört bir yanında gizlenmiş cinsel tecavüz ve cinayetlerin yanında medyaya yansıyan vahşilikler artık kanıksanır hale geliyor…
Devletin himayesindeki yurtlarda kimsesiz çocuklara yapılan tecavüzlerin yanında bebeğe bile tecavüz edilen bir toplumun çaresiz insanları, özel hayatlarının sömürüldüğü TV’lere çıkıp açık açık başlarından geçen dramı fütursuzca anlatıyor.
İşte Pippa Bacca ve arkadaşı böyle bir cangılın kaotik ortamından geçmeyi kafalarına koymuşlardı…
(...) Yüzü şiddetinki değil
Tıpkı bir annenin iç çekişi gibi
Seni kucağına almaya gelmişcesine
Yumuşacık ellerle...(...)
Şair Alda Merini
Bakın ne demiş aynı sanat dalını paylaşan Pippa Bacca’nın arkadaşı Marina Abramovich: "Aslında sanatımızı bir sergide, müzede veya meydanda gösteririz. O otostopla ülke ülke dolaşmayı tercih etti. Risk ve tehlikesini biliyordu. Sanatla gerçek hayatın farkını fark edemedi."
Onlar saftı. Çağdaş azize gibiydiler. Amaçları insanların güvenilir olduğunu kanıtlamaktı. Evet, Pippa Bacca’nın hayat tecrübesi yoktu… Olmayıversin o korkak, pısırık, bencil, duyarsız hayat tecrübesi…Olanların neler yaptıklarını görüyoruz insanlığa…
Yukarıda yazdığım gibi vapurda kıs kıs gülenlerin yanında, otostopla araçlarına bindikleri kişiler Pippa Bacca’ya Barış Meleği adını takmışlar, hiçbir cemaate bağlı olmayan, kişisel cesaret sahibi yüce gönüllü bu genç kadına yardım etmiş misafirliklerini göstermişlerdi… Picca Bacca, böylelikle onlardaki var olan güzellikleri ortaya çıkarmaya vesile olmuştu.
Sanatçının giysi sponsoru Manuel Facchini de, "Gelinlik sipariş etmişti. Korkusuzdu. Tek başına bu yolculuğun üstesinden geleceğini söyleyip duruyordu. Hatta İspanya’da bir TIR şoförünün bitmek bilmeyen cinsel tacizlerinden büyük bir ustalıkla sıyrıldığını gururla anlatırdı. Sonunun böyle olacağı belliydi" dedi.
Pippa Bacca, cesur bir insandı. Cesareti kaba değil son derece inceydi. Ailesinin ve arkadaşlarının söylediği gibi provokatif bir sanatçıydı. O yaşamı ile insanları güzellikler için, barış için, birbirine güven duymaları için kışkırtıyordu. Yaptığı eylem bu dünya için tehlikeliydi aslında. Dünyanın başına bela olan savaşın ölüm çılgınlığını, barış kışkırtmasıyla alt ekmenin derdindeydi.
Haberlere göre, Barış meleği Pippa Bacca’yı tecavüz edip öldüren, daha önce kullandığı TIR’la bir kişiye çarparak öldüren kişinin iki eşli olduğu ortaya çıktı…
Düşünebilir musunuz? Gebze Türkiye’nin en gelişmiş sanayi ve ticaret bölgesinde… Belli ki yoksulluğun, çaresizliğin yeniden yarattığı geleneklerin kıskacındaki kadın bu insanla evlenmek zorunda bırakılmış… Başında türbanımsı başörtüsü ile gazetecilere konuşan tecavüzcü kişinin imam nikahlı eşi çaresizlik içinde “Bela okusam ne olur. Allah cezasını versin” demiş…
Sonuç olarak, Anadolu’yu yüce bir amaç için geçerken, sorunlu bir toplumun sorunlu bir insanı tarafından tecavüze uğrayarak öldürüldü Pippa Bacca….
Hani ölümün yakışmadığı insanlar vardır, onlardan biri Pippa Bacca… Deli dolu sanatçı duyarlılığının yanında saftı… Hayat tecrübesi yoktu.. Aynı melekler gibi… Dünyayı barışla tekrar yaratmayı amaçlamıştı…
Acaba, Türkiye’nin duyarlı insanları Pippa Bacca’yı yaşatabilir mi?
Onun gelinlikli meleksi yolculuğunu her sene, aynı amaçlarla tekrar edebilir miyiz?
Biliyorum ki Pippa Bacca’nın yolculuğunu yapacak çok genç kadın çıkacaktır bu topraklardan…
Böyle yolculuklara çok ama çok ihtiyacımız var…
Haydi, gösterin kendinizi… Pippa Bacca da ışıklı bahçesinden sizi seyretsin..
yapan kişinin ayıbı ne söylenebilirki.....
italyan sanatcinin haberine cok uzuldum. insan hayatina son vermenk soyle dursun, ona biraz sıkınti veren her sey kahrolsun! sanatci'nin ailesine sonsuz taziyetlerimi sunarim. ama bence yazar naiv-trajik bir saf dilli! veya baska amaclar pesinde. cunku olan sey: ozunde bu bir suc islemenin getirdigi bir sonuc. eger oyleyse bu sucu yargisiz infaz mi edelim yoksa enine boyuna mi gorebilelim mi? bu baglamda: vapurdaki haberi gazeteden okuyan iki kişinin gercekten sizin dusundugunuz habere kıs kıs gülduklerine eminmisiniz? yani onlarin baktigi sayfa sadece makdule mi aitti? ya o sayfadaki baska haberler? makdulun ve arkadasinin goze aldilari amac'in "vicdani cesaret oldugunu" soylemek sizce sonuca atlamak degil mi? baska ve/ veya gizli amaclari olamaz miydi? "bebeklerin bile tecavüze uğradıkları bir ülke" den bahsederken bu sifatla bilinen veya bilinmesi gereken bir ulkeden mi bahsediyorsunuz? kac kere boyle cani seyler olmus bu ulkede ki bu ulke bunlar ile bilinsin? bu olmuslar diger ulkeler yaninda nufusa oranla nedir? islenen suclari lanetliyorum elbette. ama islenen 100 veya bin tane yuz kizartici suc bile bir ulkeyi lekeyebilmelimidir? bazi suclar kok olarak sadece ulkede veya kultur de mi aranmalidir? ya sistemler? ya kominikasyon eksikligi? ya guc savasi vs? saydiginiz bazi kavramlarin sembolu olup olamayacagi tartisilabilecek "gelinlik" ile dikkati çekerek insan sevgisini gönüllere kazımak ne kadar dogrudur? insan sevgisini anlatacak baska ve cok daha guzel yollar yokmudur? batida verilen cinsel eğitim acaba yeterli midir? yarar bakimindan daha az tecavuz ve cinayetlere mi yol acmaktadir? ozellikle 20.ci yuzyilin baslarindan itibaren butun dunya ulkeleri ulus-devlet olmak icin tek / populer kultur yaratmaya calismisken, neden sadece bizimkini asiri suclu goruyoruz? yoksa bizden baska dunyalari mi bilmiyoruz? yoksa gunah kecisi mi ariyoruz? ama yazarin "...beraber yaşamanın ve aynı dinin kültür ortaklığında yoğrulan Kürtlerin etnik sorununu çözememiş bu topraklar..." lafini cok dusundurucu ve cok dogru buluyorum. buna en az %90 olarak yani dil boyutunu da katabiliriz. cunku cogu -ozellikle yeni nesiller icin- kullanilan dil Turkce'den baska bir dil degil. ve malesef "ölümler üzerinden siyaset ve ticaret yapıliyor"!!! ote yandan yazarin "...O bölgelerin çatışma ortamından, ölmeden yaralanmadan dönen yüzbinlerce gencin ruh hallerinin ne olduğunu..." diger genclerimizin ruh hallerini merak ettigimiz kadar etmiyor muyuz...? demseini yanlis buluyorum. bazi suclari isleten veya artiran sey-ler-in suctan bahsetmek veya sucu kaniksatmak dan oldugunu bilmiyor muyuz? anlasilan: yazar, demekki cangil veya ingilizcesi Jungle olan balta girmemis orman nedir veya nasildir gormemis. ve bu cangildaki kaotik ortam? yazar cok kotumser olmali? eger boyle bir ortam var ise niye ulkemize gelen turizm artiyor? "Çağdaş azize gibiydiler"! nasil Çağdaş azize olunur anlayamadim? vs vs. bazi seyleri cok mu abartili goruyoruz? kendimiz yermek, kucuk gormek olanlari duzeltecek mi saniyoruz? ben italyan olsam ve makdulun basina gelenlere uzulsem: yalaka edebiyati dinlemek beni ya daha uzer veya daha da kizdirirdi. yani onlarin baktigi sayfa sadece makdule mi aitti? ya o sayfadaki baska haberler? makdulun ve arkdaisnin goze aldilari amac'in "vicdani cesaret oldugunu" soylemek sizce sonuca atlamak degil mi? baska ve/ veya gizli amaclari olamaz miydi? "bebeklerin bile tecavüze uğradıkları bir ülke" den bahsederken bu sifatla bilinen veya bilinmesi gereken bir ulkeden mi bahsediyorsunuz? kac kere boyle cani seyler olmus bu ulkede ki bu ulke bunlar ile bilinsin? bu olmuslar diger ulkeler yaninda nufusa oranla nedir? islenen suclari lanetliyorum elbette. ama islenen 100 veya bin tane yuz kizartici suc bile bir ulkeyi lekeyebilmelimidir? bazi suclar sadece ulkede veya kultur de mi aranmalidir? ya sistemler? ya kominikasyon eksikligi? ya guc savasi vs? saydiginiz bazi kavramlarin sembolu olup olamayacagi tartisilabilecek "gelinlik" ile dikkati çekerek insan sevgisini gönüllere kazımak ne kadar dogrudur? insan sevgisini anlatacak baska ve cok daha guzel yollar yokmudur? batida verilen cinsel eğitim acaba yeterli midir? yarar bakimindan daha az tecavuz ve cinayetlere mi yol acmaktadir? ozellikle 20.ci yuzyilin baslarindan itibaren butun dunya ulkeleri ulus-devlet olmak icin tek / populer kultur yaratmaya calismisken, neden sadece bizimkini asiri suclu goruyoruz? yoksa bizden baska dunyalari mi bilmiyoruz? yoksa gunah kecisi mi ariyoruz? ama yazarin "...beraber yaşamanın ve aynı dinin kültür ortaklığında yoğrulan Kürtlerin etnik sorununu çözememiş bu topraklar..." lafini cok dusundurucu ve cok dogru buluyorum. buna en az %90 olarak yani dil boyutunu da katabiliriz. cunku cogu -ozellikle yeni nesiller icin- kullanilan dil Turkce'den baska bir dil degil. ve malesef "ölümler üzerinden siyaset ve ticaret yapıliyor"!!! ote yandan yazarin "...O bölgelerin çatışma ortamından, ölmeden yaralanmadan dönen yüzbinlerce gencin ruh hallerinin ne olduğunu..." diger genclerimizin ruh hallerini merak ettigimiz kadar etmiyor muyuz...? demseini yanlis buluyorum. bazi suclari isleten veya artiran sey-ler-in suctan bahsetmek veya sucu kaniksatmak dan oldugunu bilmiyor muyuz? anlasilan: yazar, demekki cangil veya ingilizcesi Jungle olan balta girmemis orman nedir veya nasildir gormemis. ve bu cangildaki kaotik ortam? yazar cok kotumser olmali? eger boyle bir ortam var ise niye ulkemize gelen turizm artiyor? "Çağdaş azize gibiydiler"! nasil Çağdaş azize olunur anlayamadim? vs vs. bazi seyleri cok mu abartili goruyoruz? kendimiz yermek, kucuk gormek olanlari duzeltecek mi saniyoruz? ben italyan olsam ve makdulun basina gelenlere uzulsem: yalaka edebiyati dinlemek beni ya daha uzer veya daha da kizdirirdi.