16
Haziran
2025
Pazertesi
ANASAYFA

İstanbul'da 1 Mayıs sıkıyönetimi

1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanmaması için,  yasaklı devlet formülü açıklandı...

İstanbul'da sıkıyönetim...

1 Mayıs açılışı...

Şişli Abide-i Hürriyet Tepesi'nde'ki DİSK Genel Merkezi binasında bekleyen işçilere polis gaz bombalı, biber gazlı, coplu, tazyikli renkli sulu ilk müdahalesini yaptı...

İstanbul'un  iki yaka arasındaki bazı  vapur seferleri kesildi...  

Taksim'e çıkan tramvay ve metro çalışmadı...

Okullar tatil edildi...  

Bir çok yol da trafiğe kapatıldı...

Taksim ve Beyoğlu'ndaki dükkanlar kepenk kapattı...

İnsansız Taksim güvercinlere kaldı...

DİSK Genel Merkezi'nde CHP'li bir milletvekili kalp spazmı geçirdi, bir milletvekili de baygınlık geçirdi...

Göstericileri  kovalayan polis, Şişli Etfal Hastanesi'nde acil servise biber gazı sıktı. Hastalar perişan oldu... 

1 Mayıs "İşçi Bayramı"ndan ziyade, "savaş" havasında geçti.

Polis, ayrım gözetmeksizin, işçiler dahil her eylemci gruba sert müdahale etti: 505 gözaltı var.

"Orantısız güç" kullanan polis Taksim'de otel önünde bir turisti bile copladı.

Günün yorumu ise, İstanbul Emniyet Müdürü'nden: "İstanbul'da olağanüstü bir durum yok...

İstanbul'da huzuru sağlamak için Taksim'de 1 Mayıs'ı yasaklayanlar, dünya kentinde hayatı durdurdu...

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Taksim'e çıkmak isteyenlerin Anayasa suçu işleyeceklerini söyledi... 

Korkularımızı büyüttük ve...

Dünyadan koptuk... İçimize sindik...

Yine, birbirimizi yemek için kendi kendimizin kurdu olduk...

-------------------------------------

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar' açıklamasından sonra oluşan gerginlik ile ilgili yazı aşağıda..

'Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar' talihsiz açıklaması, bildiğiniz gibi partisini ve kendisini muhafazakar demokrat olarak tarif eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın…

Ayaklar; 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Taksim’de kutlamak isteyen işçi sınıfı, baş da, Türkiye elitleri tarafından “ayak takımı, baldırı çıplaklar” olarak algılanan, Ergenekon tarafından alaşağıya edilmek istenen Recep Tayyip Erdoğan ve onun temsil ettiği zihniyet… Yani ayakların baş ettikleri…

Durum, güler misin ağlar mısın durumu…

Bu durumda, AKP’nin kapatılması davasının moral bozucu etkisi olarak mı, yoksa, ünlü dil sürçmelerinden biri olarak mı yorumlamak gerekir bu sözleri… Bunu psikologlara bırakalım… Onlar ruhsal çözümlemeyi yaparlar…

Konuşan siyasetçi olursa, olayı da siyaset boyutunda ele almak en doğrusu…

Devam edelim… Talihsiz açıklamayı, Erdoğan’ın, Türkiye’de uzun yıllar günah keçisi olarak gösterilen işçi sınıfına karşı olmanın zihni ön yargısı olarak mı yorumlamak lazım…

Yoksa 1 Mayıs 1977 Taksim provokasyonu benzerinin kendileri için de tekrarlanacağı endişesini mi taşıyorlar? Taksim inadının kaynağı bu mu?

1974 Kıbrıs çıkarmasından başlayıp, 1980 askeri darbesine kadar gidecek kanlı olayların tetikleyicisi olan Taksim’deki 1977 1 Mayıs provokasyonunun hedefi, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit’in, kitleler tarafından da benimsenen emekten yana, özgürlükçü ortanın solu akımıydı…

Provokasyonu planlayan ve gerçekleştirenler de o yılların Ergenekonuydu.. Yani Gladyo veya Kontrgerilla...

Başta Erdoğan olmak üzere soğuk savaş yıllarında siyasete atılmış AKP yöneticileri büyük olaylardan siyaseten ders çıkaracaklarına, ne yazık ki o olayları zihinlerinde korkularıyla büyütüyorlar…

O korkulardan sıyrılacaklarına, soğuk savaş yıllarından miras kalan provokatif inadı tersine çevireceklerine sivil toplumun emekçi kanadıyla zıtlaşılıyorlar…

Düşünebiliyor musunuz? Erdoğan’ın partisinden bir milletvekili, Türkiye’nin bir ayıbını giderecek önerge vererek 1 Mayıs’ın resmi izinli İşçi bayramı olmasını istiyor, aynı partinin lidere yani Erdoğan’a otomatik bağlanmış vekilleri, önergeyi kuşa çeviriyorlar…

Güya dünyada da zaten 1 Mayıs bayram maryam değilmiş… Güya 1 Mayıs bayram olursa ekonomi büyük yara alırmış…

Onlar Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlayamazlarmış…

Peki emniyet teşkilatı emekçileri, Polis Gününü Taksim Meydanı’nda kutlayınca oluyor da işçiler niye kutlayamazlarmış?

TÜSİAD bile yani Türkiye’nin büyük patronları, 1 Mayıs’ın bayram olarak ilan edilmesinin toplumsal barışı sağlayacağını ve üretkenliği artıracağını belirtirken, AKP’lilerin, "kraldan fazla kralcı" şaşkınlığını anlamak zor…

Kriz yaratacak sorunları çözerek etkisiz hale getirmede AKP nedense tuhaf bir şaşkınlık içinde…

Pusulayı şaşırıyorlar.

Bu tip sorunları çözmede siyasal kişiliklerine damgasını vurmuş, Erbakan’dan tevarüs eden, dini ırkçılıkla sarmalanmış Milli Görüşcü, çatışmacı muhafazakarlık devreye giriyor ve yeni yeni alıştıkları veya tam alışamadıkları laik demokratlıklarını unutuyorlar.

Tabii ki zamanın gerektirdiği vizyondan da mahrum kalıyorlar..

Türkiye’de işçi sınıfından da büyük oranda rey almış ve sempati toplamış; halen emekçilerin yaşadığı, Osmanlı zamanında tersane işçilerinin kurduğu semt Kasımpaşa’dan hayata atılan, “Kasımpaşalı Recep” olarak popülerleşen, bir zamanlar İETT’de kadrolu “işçi” olarak da çalışan Başbakan Erdoğan, ülkenin saf, çalışkan, dürüst emekçilerinden, yani ayaklarından korkar hale gelmiş…

Türkiye’nin sessiz çoğunluğunun ülkeyi gerginliklerden uzaklaştırmak için rey verdiği kafası karışık siyasetçi Erdoğan, 1980 askeri darbesinde DİSK yöneticilerini ve işçileri “ayak takımı” olarak algılayıp yargılayan12 Eylül askeri yargıçları gibi düşünüyor…

Yazık… Erdoğan 1 Mayıs’ta onları mağdur ediyor… Provokasyona ve çatışmaya davetiye çıkarıyor…

Yazık,  demokratlık ve özgürlük adına bir fırsat kaçırıldı...

İktidar gücü ve ihtirası her şeyi unuttursa da herhalde bu örneği unutmamıştır Erdoğan: Hz. Muhammed de Mekke ve Medine’nin ayaklarını baş etmişti çağında…

Siyasetçiyi dünyadan koparan, değer üretenlerden, özgürlükçü, farklı, şaşırtıcı fikir sahiplerinden, emekçilerden, yenilikçilerden, “ayaklar”dan koparan, ayakları yok sayan, o tuhaf, ayırımcı, şoven Milli Görüş izlerini taşıyan muhafazakarlık size yol açmıyor, tam tersine yolunuza mayın döşüyor.

Demokrasi ayakların baş olmasına, veya ayakların başlar arasına girmesine yol açan bir rejimdir…

Keşke, Erdoğan emekçileri huzursuz etmeseydi... Keşke mazisine şöyle bir dönüp bakabilseydi...

Umarım İstanbul’u idare edenler, 1 Mayıs emekçilerine anlayış gösterip siyasilerin gerdiği ortamı yumuşatmayı becerirler…Diye yazmıştım... Galiba iyiniyet ihtimali de ortadan kalktı..

Geçen seneki 1 Mayıs olaylarından sahneler

İstanbul Valisi Muammer Güler, bugün (28 Nisan 2008) yaptığı açıklamayla Taksim'de mitinge izin vermeyeceklerini ve girişimi zorla dağıtacaklarını açıkladı...

Haydi.. Çıkın işin içinden... Ülkeyi yüzde 47 oy alarak yönetemeyenlerin şaşkınlığı, yeni gerginliklere davetiye çıkarıyor...

Elindeki iktidarı kullanamayan  siyasiler bir kez şaşkın olmaya görsünler... Arkası çorap söküğü gibi gelir...  

Sorun çözülmüyor...  Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, sendikaların 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama konusunda ısrar etmesini “düzene başkaldırı”olarak nitelendirdi. Bakan Şahin, “Devlet kendisine meydan okutmaz” dedi.

Ve 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanmaması için, devlet formülü bulundu...

İstanbul'da tatilli sıkıyönetim...

Şişli Abide-i Hürriyet Tepesi'nde'ki DİSK Genel Merkezi binasında bekleyen işçilere polis gaz bombalı, biber gazlı, coplu ilk müdahalesini yaptı...

İstanbul'un iki yaka arasındaki bazı vapur seferleri kesildi...

Taksim'e çıkan tramvay ve metro çalışmadı...

Okullar tatil edildi...

Bir çok yol da trafiğe kapatıldı...

Taksim ve Beyoğlu'ndaki dükkanlar kepenk kapattı...

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Taksim'e çıkmak isteyenlerin Anayasa suçu işleyeceklerini söyledi...

Bu arada Beyoğlu Savcılığı da sendika yöneticilerinin Taksim ısrarı yüzünden soruşturma başlattı.

Yine korkuların esiri olduk ve...

Dünyadan koptuk...

Yine, birbirimizi yemek için kendi kendimizin kurdu olduk...

Akılları ile deneyimleri iyiniyet üreten siyasetçiler gerginlik kokan konuları sağduyularıyla, bilgileriyle barışçıl hale getirenlerdir...

 

 

 

Yayın Tarihi : 26 Nisan 2008 Cumartesi 13:34:00
Güncelleme :1 Mayıs 2008 Perşembe 18:42:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?