22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Bir Anadolu dervişiydi Hrant Dink

Hrant Dink, Türkiye’nin uluslararası alanda önemli bir kozuydu. Onu öldürenler Türkiye’yi kıymetli bir kozdan mahrum bıraktılar. 

O yoksulluktan yetişme, Türkiye'nin en cesur insanlarından biriydi... Bu ülkenin en netameli konularında düşüncesini dobra dobra, fakat kimseyi kırmadan açıklayan ender insanlardandı.  O iyiliklerin peşinden giden dışı yoksul içi zengin bir Anadolu dervişi gibiydi...

Ermeni diasporası bilindiği gibi 1915 yılındaki Ermeni tehcirindeki vahşetten beslenir. Tüm kuşaklar o trajediyle büyürler, o trajedi kuşaktan kuşağa aktarılır.

Malatyalı bir demircinin oğlu olan, kimsesizler okulunda büyüyüp, kendisi gibi yoksul kızla evlenen, eğitiminin yanında kendi kendini yetiştirip, gazete kuran Hrant Dink, geride kalan kimsesizlik günlerini unutmak yerine, gönül bolluğu, şefkat, acıma ve kardeşlik kültürüyle o çocukları hayatından hiç çıkarmadan bu yüksek ruh uğraşının propagandasını yapmadan, Ermenistan’daki ve diasporadaki Ermeniler ile Türkleri, birbirlerini anlamaları için karşı karşıya getiriyordu kendi kişiliğinde…

Kendine böyle bir misyon yüklemişti, o duygulu hümanist kişiliğiyle. O çağdaş bir İsa mıydı? Böyle demek de doğrudur?

Hiç unutmam, hiç gözümün önünden gitmez… O meşhur 301. madde nedeniyle Türklüğe hakaret davasından yargılanıp, hapis cezasına çarptırıldıktan sonraki ağlamasını… Çünkü o anlaşılamamıştı… Anlaşılamamasından doğan üzüntüyle, duygusallıkla, TV ekranlarının karşısında o içini çeke çeke ağlayışını unutamam…

Evet o ne “İsa’ya ne de Musa’ya yaranabildi”…

Onun davası Türklüğe veya herhangi bir millete hakaret etmek veya herhangi bir milleti yüceltmek değildi…

Onun yüreği ve dünyası kin ve düşmanlık doğuran, vahşet besleyen ideolojiler veya sembollerle dolu değildi.

Onun bütün davası, iki tarafın birbirlerini anlayıp, geçmişte kalmış bir trajedinin, onurlu bir şekilde bitirilmesiydi. O trajedi içinden yeni kuşaklara düşmanlık aktarılmamasıydı…

Hrant Dink belki değil, bu nedenle öldürüldü… O bir bataklığın, elbirliğiyle; insanca kurutulmasını istiyordu. Vahşetin çağrısına uyup, kurtlar sofrasında olsaydı öldürülmeyecekti…

O ne yaptı… Zaman zaman Türkiye’den gazeteci gruplarını, aydınlarını, siyasilerini, akademisyenleri Ermenistan’a götürür, zaman zaman da oradan buraya gruplar çağırırdı…

Zaman zaman ABD ve Avrupa’daki toplantılara gider, orada tehcir sonrası kuşağı ırkdaşlarına karşı, bildiğini savunur, onlarla da kötü olurdu…

Yoksulluk içinde büyümenin, hümanist dünyasını oluşturmanın verdiği olgunlukla, kendisine karşı önyargılı olan topluluklara kişiliğini kabul ettirip; duruşunu sevdirmesini bilen bir Anadolu dervişi idi Hrant Dink…

Türkiye’de son yıllarda yükselen ırkçı-milliyetçi akımının baş hedefi durumundaki insanı ne yazık ki bu devlet koruyamadı…

Sanki, tarih hesaplaşması yapar gibi, Ermeni tehcirindeki trajediden sorumlu olan İttihat ve Terakki Fırkası’nın sadrazamı ve İçişleri Bakanı Talat Paşa’yı Berlin'de yakın mesafeden kurşunlayanlar gibi, Hrant Dink de aynen yakın mesafeden kurşunlanarak öldürüldü…

Ölüm tehdidi altında olmasına karşın bu devlet, bu hükümet, İstanbul Emniyet’i onu koruyamadı, daha doğrusu korumak aklına bile gelmedi… Mazeret de evlere şenlik: “Koruma istemedi ki…”

Eğer TV programlarında söylenenler doğruysa onu İstanbul vilayeti’ne çağırıp ”Ayağını denk al” diyenler acaba bundan sonra ne yapacaklar..

Hiç akıllarına istifa etmek gelmeyecek mi?

Tüm bu olumsuzluklar karşısında, toplum vicdanı doğru kararını verdi… Öldürülüşünün üzerinden birkaç saat geçmesine karşın İstanbul gazetecileri, aydınları ona sahip çıktı…

"Hepimiz Ermeni, hepimiz Hrant Dink’iz” deyip yürüyüşe geçtiler… Taksim’den, kurduğu ve kendisiyle bütünleşen Agos gazetesinin önüne kadar geldiler… 

Kim ne derse desin halk onu çok sevdi…Çünkü onun duruşu içtendi, yalanı dolanı yoktu; duygularıyla yaşayan, aklı da es geçmeyen, insanları seven bir dervişti..

Toprağın bol olsun Hrant… Vahşice ve kahpece öldürülüşün belki iki milletin, iki halkın birbirini anlamasına vesile olur… Olursa da çok iyi olur…

Ermeni ve Türk’ün dilinden hem Türkçe hem de Ermenice düşmeyen “Sarı Gelin" türküsünü içimden mırıldanarak uğurladım seni... 

Seni çok arayacağız… Işıklar içinde yat cesur insan...


Yayın Tarihi : 20 Ocak 2007 Cumartesi 00:45:53
Güncelleme :23 Ocak 2007 Salı 17:07:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erhan ÖZTUNÇ IP: 85.108.219.xxx Tarih : 24.01.2007 14:50:26
Yarar çok abartmışşsın bu adam dün ülkemi milletimi karalarken böylemi düşünüyordunuz. Hepimiz ermeni hepimiz hrant diyen katil devlet sloganlarının atıldığı bu iğrenç atblonın sermayesini çok abartmışşsın. Anarşiyi tabiki kimse istemez ama milletimize küfreden bütün şaklabanların kahraman olduğu bir süreçte bari bu ulkeye sizler sahip cıkın.Hangi asker polis şehidinin cenazesine bu kadar insan katıldı ne anadolu dervişiymiş hrant be yazar kareşim lütfen sessiz çoğunluk dün bu gevezeler milleti kötülerken beddua edenlerdir unutmayın.

Yaşar CELEP IP: 81.215.89.xxx Tarih : 23.01.2007 17:44:41
Sayın Yazar, Bir cana kıyılmasını nefretle kınıyorum, ama bu olayı bahane ederek ’Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz’ diyerek Türk Devleti'ni ve Türk Milletini suçlu sandalyesine oturtma yaklaşımını kabul etmiyorum. Dink’e ne kadar tepki gösteriliyorsa şehit edilen Mehmetçiklere, polislere ve Türk vatandaşlarına da aynı duyarlılığın gösterilmesi gerekiyor. Eğer coğrafyamızda huzur ve barış olsun diyorsak çifte standart göstermeyeceğiz. Ayrıca Hrant bir Anadolu Dervişi değildir. Dervişlik bu kadar da ucuz değildir.Sade bir TC. vatandaşıdır, gazetecidir. Eski örgüt üyesidir. Bu kadar bağıranlar da örgütlerin çığırtkanlarıdır.

Duyarli bir vatandas IP: 69.140.202.xxx Tarih : 27.01.2007 15:49:30
Sayin Mehmet Yuksel Ozbek kardesimiz boyle bir yazi yazan elleriniz opulur. Iste sizin gibi Boyle olayi tam kavrayan toplum olmazsa Bu guzel esi olmayan vatanda yasamak gercekten guclesiyor. Yazik yazik boyle baris icin sadece yerin dibinde yatacak bir mezar kadar toprakta gozu olan ve baris icinde yasamak ugruna hayatini veren kisi hala anlasilmiyorsa cok yazik.

Teoman Törün IP: 85.108.160.xxx Tarih : 24.01.2007 17:21:30
Eski köşe yazılarımdan birinde Hindistanın büyük liderleinden Gandhi'nin "Ben Yahudiyim, ben Müslümanım, ben Hristiyanım, ben Parsîyim, ben Hinduyum, ben Budistim" dediği için ifade inceliklerine kafası basmayan yobaz bir Hindu gencin kurşunlarına kurban gittiğini; fakat Hintlilerin Gandhi yolundan giderek bugünkü başarılarına ulaştıklarını yazmıştım. Gandhi'nin anlatmak istediği "insan olma" üst kimliğidir. Acılı insanların kimliğine bürünmek (Avrupaya örnek olması gereken) bir soyluluk davranışıdır. Ancak bu uygar tavırla (uzun vadede de olsa) çıkış yolunu bulabiliriz.

Teoman Törün IP: 85.108.160.xxx Tarih : 25.01.2007 11:31:46
Bugünün dünyasında dost ve uygar görünmek en etkili mücadele yoludur. Yurdun ve ulusun selâmeti düşmanca sloganlara, kahvehane kabadayılarına bırakılamıyack kadar duyarlı bir konudur: onların hatalarını uygarca telâfiye çalışmak yurtseverlik borcudur.

ILHAN YÖNDEM IP: 80.140.78.xxx Tarih : 24.01.2007 22:23:54
VATANDASLAR KURTULUS SAVASIMIZDA TÜRKIYEYI YIKMAK ICIN GELEN AVRUPA ÜLKELERI HIC OLMAZSA TOPUYLA TÜFEGIYLE ACIKTAN GELDILER VE GELDILERSE GÖRDÜLERKI CANAKKALE GECILMEZ ANADOLU BÖLÜNMEZ.AMA SIMDI OYUNUN KURALI DEGISTI SAHNE YINE AYNI SAHNE BU SEFER DEMOKRASI KILIFINDA GELIYORLAR COK TEHLIKELI DOST KIM DÜSMAN KIM BELLI DEGIL ! TÜRKIYE ÜZERINDE COK BÜYÜK OYUNLAR DÖNÜYOR DIKKATLI OLMALIYIZ VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRKÜN SÖYLEMIS OLDUGU SÖZLERINE KULAK VERMELIYIZ:SAYGILARIMLA