Benim Mehmet Ağar’la, haber takipliği sırasında görmüşlüğüm dışında tanışıklığım olmadı fakat Susurluk olayında Radikal gazetesinde onunla çok uğraşmıştık… Acılı bir babaydı ve onu üzmüştük…Tanışmadığım, Beatles’ların üyesi ve daha sonra tek başına müzik yaşamına devam eden John Lenon’u ise İmagines şarkısının anlamını öğrendikten sonra sevdim…
Kenthaber’deki ilk yazımın sonunda bir sözüm vardı; Burgazadalı John Lenon’u anlatacaktım. 9. Ekim Lenon’u anma günüydü. Sözümü yerine getirmek için fırsat böylece çıktı..
Hikayenin birinci öznesi Burgazadalı Erdoğan, meşhur Kalpazankaya gazinosunun sahibiydi. Rahmetli oldu. Onun anlatımıdır: “John Lenon Burgazada’da 3-4 ay kaldı. 1970’li yılların ortalarıydı... Japon karısını (Yoko) hiç sevmedim. Sonra beni İngiltere’ye davet ettiler.. Gerçeği daha doğrusu John Lenon’un kim olduğunu da orada anladım. Burgazada’da o benim için ‘çiçek çocukları’ndan başka birisi değildi…İngiltere’de ona en güzel otları bulurdum...”…. O günlerde, gazetelerin eklerine haber satarak geçiniyordum. Ben de peşine düştüm bu hikâyenin. Kanıt olarak da bir fotoğraf gerekiyordu. Erdoğan, fotoğrafların bir Alman’da olduğu söyledi. O da 1968’lerin bir çiçek çocuğuydu. Onu da buldum ve bana gerçeği anlattı Sirkeci’de bir ucuz otelde: “ O hikâye Erdoğan’ın saplantısıdır. John Lenon ne Türkiye’ye ne de Burgazada’ya geldi. Fakat, Erdoğan John Lenon ile hep arkadaştı; buna kendini inandırdı… Etrafı da inanmış gibi yaptı…”
Olsun…Erdoğan’ın iyi ki böyle bir saplantısı vardı… Onun saplantısı sayesinde Lenon’la ilgili çok şey öğrendim. İmagines şarkısının nasıl bir zihniyet değişimi ürünü olduğu bilincine vardım.
İmages şarkısı önemlidir. Lenon, o şarkıyla tüm kutsalları yadsıdı… Vicdanı olan insan ve onun saf âşkından başka dünyada kutsal olmadığını haykırdı... Öldürülüşü de o nedenden oldu belki…
Kutsalları yıkmak kolay değildir, çünkü yıktığınız kutsalların yerine yeni kutsallar koymanız gerekir… Tabuları yıkmak kutsalları yıkmaktan kolaydır fakat o da cesaret işidir…
Ben Mehmet Ağar’ın farklılığını biraz da John Lenon’a benzetirim…
Ağar, yıllarca PKK ile dağlarda savaştı. Daha sonra Susurluk’la gündeme geldi.Ne kadar kendini savunsa da kamu vicdanında aklanmadı. Irkçılıkla karışık milliyetçiliğin yükseldiği dönemde gittiği Diyarbakır’da PKK’lıya affı savundu ve “Dağda silahla dolaşacaklarına gelsinler ovada siyaset yapsınlar…” dedi… İşte siyasi cesaret budur…
Ağar, Milliyet’ten Fikret Bila’ya, girişiminin oy kaygısıyla olmadığını, çok içten, derin bir vicdan hesaplaşmasından gelen şu sözcüklerle açıkladı:
"Oy kaygısıyla böyle yapıyorsam, Allah hiçbir şey nasip etmesin. Tam aksine, oy kaygısı taşımadığım için konuşuyorum. Oy hesabı yapsam, tam tersini söylerim. Ankara'da oturup hamaset nutukları atılarak sorunlar çözülmez. Ama Güneydoğu'ya gelemeyen liderler bunu yapıyorlar. Oysa benim gibi Güneydoğu'yu karış karış gezseler vatandaşı dinleseler, dertlerini paylaşsalar, sorumluluk hissederler. Güneydoğu'daki vatandaşın birlikte yaşama iradesi var. Bu sihirli bir formüldür. Dağda çocuğu ölen insanlar gelip elimize sarılıyor, bu iş bitsin, başka çocuklar dağa çıkmasın diyor. Buna nasıl kulak tıkarsınız? Halk artık bomba istemiyor. Bir bomba daha patlayacak diye ödü kopuyor. Huzur istiyor. Bunu sağlamak devletin görevi. Eğer halk kucaklanır, dışlanmazsa, PKK da tabii ömrünü bitirir. Beslenecek kaynak bulamaz. Bunu sağlamanın yolu halkı kucaklamaktır. Osmanlı'dan beri de bu böyledir. Bu toprakların tecrübesi bunu gösterir. Yıllardır yapılan nedir? Her şeyi askerin sırtına yükle, yürü git. Böyle siyaset olmaz. Her şey askerin sırtına yüklenemez. Asker o zaman da görevini yaptı, bugün de yapıyor. Ama siyaset ne yaptı? Ne üretti? Türkiye'nin enerjisi toprağa aktı, boşa gitti. Ben bu sorumlulukla konuşuyorum, ne dediğimi biliyorum."
Evet… Bu sözlerin üzerine başka bir şey söylenmez…
Sayın Mehmet Ağar, önünüze çıkacak engelleri siz çok iyi biliyorsunuz? Bu açıklamalarınınız arkasında durup, sonuca ulaşırsanız bu toprağın insanlarına en yüce görevi yapmış olursunuz… Cesaretinizle açtığınız bu patikayı otoyala çevirin… Bilin ki sessiz çoğunluk aynen sizin gibi düşünüyor…
Size benden küçük bir kopya, biliyorsunuz, 200 bin kişinin ölümüne neden olan olaylarda Cezayir’de FİS mücahitleri çıkarılan afla makilerden şehre indirilmişti…. Cezayir örneğini de bir araştırın…
Bitsin bu genç ölümleri, cenazelerde ağlamanın yerine düğünlerde halay çekip özlediğimiz gülmelere kavuşalım… Türkiye’nin önü açılsın…
Siyasetçiliğinin önüne geçen insan Mehmet Ağar… Tabuları yıkın… Yolunuz açık olsun…
Ara sıra da Lenon’dan İmagines’i dinleyin…
Yayın Tarihi :
11 Ekim 2006 Çarşamba 22:51:39
Güncelleme :11 Ekim 2006 Çarşamba 23:00:18
Yorumlarınız
muhsin yener IP: 85.108.119.xxx Tarih : 15.10.2006 01:00:33
SAYIN MEHMET AĞARIN ÜLKESİNİ BU VATANI BU MİLLETİ BU BAYRAGI NE KADAR ÇOK SEVDİGİNİ TÜRKÜM DİYEN TÜM İNSANLAR BİLİR MEHMET AĞARA KATILIYOR VE YÜCE ALLAH YAR VE YARDIMCISI OLSUN DİYORUM..
lila mor IP: 85.107.145.xxx Tarih : 20.10.2006 18:02:44
mehmet ağarı kınıyorum söylediği ğibi olmasına imkansızdır ben ağarı milliyrtçi birisi zannederdim ama malesef
bülent çetin IP: 85.100.106.xxx Tarih : 25.04.2008 12:40:08
haber 11_ekim_2006da çıkmış ben 24_04_2008 de yazıyorum MEHMET AĞAR çok doğru söylemiş şimdi gerçekleri herkesler gördü dün 23 nisan bayramında sakaryada şehit cenazesindeydim ALLAH hepimize sabır versin MEHMET AĞAR başbakan olsaydı bu terör belası azalırdı biterdi kimne derse desin akp terörde sıfr bu işi bilmiyor MEHMET AĞAR terörü bitirir.