22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

PKK'nın tasfiye süreci...

Hayır aslında başladı bile… O nedenle çözüm sürecine mayınlı tuzaklar döşendi; döşeniyor.

Kürt sorununun bir parçası olan PKK şiddetinin bitmesine önayak olacak olan, hep yazdığım gibi o sessiz çoğunluk. Yani mütevazı, çalışkan, yarınını kurmak isteyen güngörmüş Anadolu halkı. Yani her milletten her kültürden Türkiye Cumhuriyeti'nin sıradan vatandaşları.

Çünkü onlar, hem AKP’ye hem de diğer muhalefet partilerine verdikleri reylerle, TBMM’de demokratik temsili ortamı yarattılar…

Nedeni ise, Türkiye’nin kabuklaşmış, üzerine cesaretle gidilerek hallolacak sorunlarının uzlaşarak çözümü idi..

Yani Kürt sorunu ve PKK şiddetinin bitmesi, vahşi gelir adaletsizliğinin, işsizliğin, fukaralığın makul seviyelere indirilmesiydi.

İlk mayınlı tuzaklar PKK’dandı…

Ardı ardına yapılan cüretli saldırılarla onlarca askeri şehit ederek, ülkede yüksek tansiyonlu gerilim yaratarak, bulanık ortamda provokasyonların yolunu açmak istediler.

İmralı unsuru, bu olmayınca, “ovada siyaset”in bir parçası olarak TBMM’ye seçilen, köşeleri siyaseten yuvarlaklaşmış DTP’lilerin üzerinde baskı kurmaya çalıştı...

Önce, Ahmet Türk’ü genel başkanlıktan indirerek, yerine, yumuşamaya taş koyacak olan genç bir şahini getirdiler.

Ardından da DTP’nin kapatılması için dava açıldı.

Evet, bilinmeyen bir şey değil.. DTP de ÖZDEP, HADEP, DEP gibi PKK tarafından kuruldu…

PKK, bir kısmı dağdakilerin içinden ve çözümsüzlüğün umutsuzca sertleştirdiği Kürt çevreleri tarafından oluşturulan, -yukarıda isimlerini zikrettiğimiz- sivil siyaset partilerin kapatılmasından güç almışsa, Türk şahinleri de –istenildiği gibi yönetilemediği için PKK’nın da muhalefet ettiği-, parlamentoyu hedeflemiş o partilerin kapatılmasını istemiş ve bunu sık sık hayata geçirmişti… Tuhaf, bir şekilde Kürt şahinleri ile Türk şahinleri bu çizgide birleştiler uzun zaman… Bu sertlikten kendilerini tekrar tekrar yarattılar.

İlk kez bu denklem bozuluyor. Sivil siyaset liderliği ilk kez Tansu Çiller gibi şahinlerin her dediğine evet demiyor…

Tam tersine, AKP ve Erdoğan, Güneydoğu’daki Kürtlerden aldığı yüksek oy avantajını hem içte hem de uluslararası arenada diplomatik ve siyasi açılıma dönüştürmenin manevralarını ustaca yönetti ve yönetiyor…

Her şey çok kolay mı olacak… Hayır. Hiç de kolay olmayacak yeni dönem. Kürt sorununun çözümü için alev alev yanan ormanın içine elini cesurca rahmetli Turgut Özal sokmuştu... Başına da gelmeyen kalmamıştı o nedenle...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, her türlü sertlik karşısında cesaretini sürdürür, sorunun çözümünün daha çok hak ve özgürlükten geçtiğini unutmayarak, eline geçmiş bu büyük fırsatı kullanırsa, üçüncü seçim de çantada keklik.. Üçüncü seçim ne ki; adını tarihe yazdırır...

Kan ve acının ne demek olduğunu iyi bilen İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in bir süre önce TBMM’de okuduğu, yazar Adalet Ağaoğlu’nun isteğini kırmayarak 2005’in Ağustos’unda Diyarbakırlı Cahit Sıtkı Tarancı’nın acılı topraklarında okuduğu şiirin peşinden giderse Erdoğan, o zaman tarihe adını yazdırır... Sertlik karşısında korkarsa, 3. seçimi kazansa ne olur kazanmasa ne olur …..

İşte Cahit Sıtkı Tarancı'nın Osmanlı'nın yıkılış sürecindeki yıllarda (1912) İstanbul'da talebe iken yazdığı peşinden gidilesi o şiiri…

MEMLEKET İSTERİM

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.

Yayın Tarihi : 21 Kasım 2007 Çarşamba 19:36:54
Güncelleme :10 Aralık 2007 Pazartesi 15:04:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İsmail Aslan IP: 81.214.160.xxx Tarih : 27.11.2007 11:39:18

Mustafa Kemal'de Bağımsızlık savaşını vermek için halkımızın yüce iradesine dayanmıştı. Ama eğer "bağımsızlık savaşı verelim mi?" diye halkoylaması yaptırsaydı hayır çıkardı. Çünkü cok yakınındakiler bile İngiliz yada Amerikan Mandası'nı istiyorlardı. Simdi de aynı durum var. Bizim Mustafa Kemal gibi bir lidere ihtiyacımız var. Sorunu kökünden çözecek... PKK terörünün bitmesi Türkiye Cumhuriyeti olarak bize yetmez. Halkımızı kandırmak ve rahatlatmak için PKK terörünü bitişini kullanacaklar. Irak'ın kuzeyinde bir kürt devletinin kurulması bizim kırmızı çizgimizdi. AKP bu kırmızı çizgiyi pembeleştirdi. Çünkü Irak'ın küzeyinde Barzani'yle ortak iş yapıyorlar. Bırakın kırmızı çizgiyi Kürt devletinin altyapı inşaatlarını bize taptırıyorlar. 5 Kasım'daki Tayyip-Buş görüşmesinde büyük olasılıkla; "biz PKK'yı bitirelim sizde Barzanı liderliğindeki Kürt devletini tanıyın" dendi. ABD'deki bu aşağılanmayı halkımıza zafer kazanmış gibi pazarlıyorlar.Terörü bahane ederek ta okyanus ötesinden gelip kapı komşumuzu işgal ettiler. Yüzbinlerce müslüman Irak'lıyı katlettiler. İnsan oğlu nasıl utanmadan müslümanım diyerek oy alıpta hiristiyanlara, siyonistlere ve emperyalistlere hizmet eder. Bu bağlamda bırakalım kırmızı çizgiyi Barzani'yi devlet başkanı olarak karşılarlarsa şaşmamak gerek. O nedenle PKK terörünün bitmesi bize yetmez. Irak'ın kuzeyinde bizim tarihten gelen halklarımız var. Kürt devletinin kurulmasına göz yumar ve bu haklarımızdan vaz geçersek yarın Diyarbakır'ıda kaybederiz. Bu coğrafya, BOP çerçevesinde doğal kaynaklarıyla beraber altın tepsi içinde İsrail ve ABD'ye sunulmuş olur.Buna engel olabilecek tek ülke Türkiye'dir. Fakat bağımsızlıktan yana, mazlum milletlere örnek olmuş Kemalist orduya sahip bir Türkiye... İslam siyonizminin yönettiği Türkiye değil... İsmail Aslan


hürriyet turnalı IP: 88.239.37.xxx Tarih : 27.11.2007 06:34:17

valla benim kimseye inancım kalmadı bu ülkeyi çeşitli parçalara bölmeden kimse rahat edemeyecek. Ben doğduğumdan beri gelen gidenler ya biraz daha şerefli ya iyice şerefsiz.Cep doldurmaktan ya da hırslarını tatmin etmekten öteye geçeni henüz görmedim.EE ne de olsa OSMANLI torunuyuz normaldir.