16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Sandıktan da akıl çıkmazsa vay halimize…

Söylentinin bini bir para… AKP kapatılacak, seçimler iptal edilecek….

Bunlar ciddi söylentiler.


Biliyorsunuz, asker "e-postası"nı çekti ve hâlâ bekliyor.


Ve askere göre süreç daha bitmedi...


Eşi türbansız bir cumhurbaşkanı seçilmedi, Kuzey Irak’a müdahale için sivil iradeden karar çıkmadı… Terör ve Kürt meselesi apaçık ortada duruyor…

Bir TV kanalında bir süre önce ,  (Anavatan-DYP birleşmesi döneminde) AKP hükümetinde sıradan bir vekillik yapmayan,  iki bakanlığa (Milli Eğitimi Bakanlığı ve sonra da Kültür ve Turizm Bakanlığı'na) getirilmiş Erkan Mumcu’yu dinledim…

O her zamanki heyecanlı  ve hezeyanî haliyle,  aşağı yukarı özetle şunları söyledi: “AKP Cumhuriyet’e karşı bir tehdit… İnançlarını iktidar yapmak isteyen bir siyasal akım…Nasıl Kürtçülüğe karşı isem, İslamcılığa da öyle karşıyım… Erdoğan ve üçlüsü (Gül ve Arınç) AKP’yi diktatörce idare ediyor… Bunlar büyük bir kamyona binmişler… Şoför mahallindeki üçlü teybe Cate Stevens’ın bir parçasını koymuş, yanlarında TÜSİAD falan… Kamyonun kasasında da yandaşları var… Onlar da ‘Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu’ ilahisini okuyarak bir duvara doğru son sürat gidiyorlar…”

Mumcu devamla şunları söyledi aklımda kaldığı kadarıyla: “Düne kadar Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda tek bir fikri olmayanları yirmi kişiyle dize getirdik… Fakat yine akıllanmadılar...  Askerle köşe kapmaca oynuyorlar… Asker korkutunca kaçıyorlar, bir süre sonra da saklandıkları yerden meydanlara çıkıp askere çatıyorlar…. ”

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Erdoğan ile çok önceleri üzerinde anlaştıkları uzlaşmaya, başbakan tarafından sahip çıkılmadığını ima ediyor ve, “Muhtırayı yiyen Başbakan demokrasi havarisi kesilip, askeri, iş adamlarına şikayet etmesin…” diyor.

Yani Cumhurbaşkanlığı için Erdoğan ile Baykal arasında çok önceleri sözlü anlaşma olduğu ortaya çıkıyor… Doğru mudur?… Doğru olması muhtemel.  Çünkü, Erdoğan’ın siyaset yasağını kaldıran CHP idi… Bunun karşılığı da galiba devleti sıkıntıya sokmayacak cumhurbaşkanı seçimi ve buna benzer durumlar olması kuvvetle muhtemel...

Anlaşılan AKP’nin siyaset esnaflığı devreye girdi ve pazardan mal kaçırmanın keyfini yaşamak istediler…

Tabii bu arada olan yarım yamalak demokrasimize oldu…

Parlamenter demokrasimiz, yarım yamalak olduğu için, Meclis’te temsil edilen partiler dahi muhtıraya karşı AKP’nin yanında olmadılar…

Evet, durum bu…

Tüm kulağı kesik devlet adamları, türbanlı bir cumhurbaşkanı adayı ülkeyi kaosa sürükler dediler, fakat onları da kimse dinlemedi..

Sonuç olarak kaosa dolu dizgin giden bir Türkiye var ortada…

Dağlardan gelen şehit tabutları, Anafartalar’da canlı bomba, Malatya’da Hıristiyan kıyımı, gazetesinin önünde Ermeni gazeteci Hırant Dink’e yapılan suikast…

Ardından muhtıra ve milyonu aşkın bayraklı cumhuriyet mitingleri..

Ve hiç kimse, kimseyle konuşmuyor…

Yani devlet ve hükümet kendi aralarında sağır ve dilsiz olmuş…

Fotoğraflardaki karelerde asker tarafından dışlanan, Köşk tarafından buz gibi karşılanan bir Erdoğan…

Devlette ilişkiler öyle bir kesilmiş ki… İnanılmaz…

Asker diyor ki, tezkere hazırlayın; Erdoğan da diyor ki; “Valla asker bizden öyle bir şey istemedi… Tezkere istesinler Meclis’ten geçirelim..”

Sivilden tezkere bekleyen asker dönüp de cevap bile vermiyor…

Asker Türkiye’nin PKK terörü ile tehdit edilmesinden başlayarak ortaya, ABD ve AB’yi de karşısına alan sanki yeni bir doktrin ortaya koyuyor…

Ortalıkta işitilen, suyu ara sıra akan musluktan çıkan tısss sesi.…

Böylesine ciddi bir savunma ve askeri konsept ve doktrin değişikliğini ortaya atan ve ülkenin en üst düzey ağızlarından çıkan sözlerin tartışılacağı yer önce Meclis olmaz mı?

Böylesine önemli bir konu, bir kapalı oturumda, Genelkurmay başkanının da çağrılmasıyla neden konuşulmaz.?

Ne yazık ki sivillerin demokrasiyi canlı tutmak zorunda olması lazım gelen bir Meclis de ortada yok…


Anlaşılan o ki, küçük dağların ve denizlerin siyasetçisi Erdoğan’ın aklı iyice karışık...

Gül’de de aynı hava… ABD uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlali konusunda şöyle konuştu: “Genelkurmay bana ayrıntılı bilgi vermedi...”

Durum vahim… Tek çözüm; siyasette, devlet yönetiminde kavga şartlarını yaratanlara halkın sandıkta bir güzel cevap vermesi…

Ortalıkta akıl yok, çatışmaya dolu dizgin giden bir süreç var...

Sandıktan beklenen aklı selim… O da sandıktan çıkmazsa vay halimize…

Yayın Tarihi : 19 Haziran 2007 Salı 00:24:37
Güncelleme :19 Haziran 2007 Salı 15:59:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.243.20.xxx Tarih : 27.06.2007 12:45:09
Sandıkdan aklı selim biraz zor çıkar da; eğrisi doğrusuna gelir de yeni bir tablo ortya çıkarsa onu da bir deneriz; inşaallah hayırlı olur.