O eskiden gariban, şimdi siyasetten zadegan olan Kayserili Abdullah Gül kardeşine niye o cumhurbaşkanlığının “ateşten gömleği”ni giydirdin? 

Ha sen ha o… Ne fark eder! Yola beraber çıkmadınız mı?

Ayıp olmuyor mu? Uyar mı Kasımpaşalılığa… Uyar mı çağanoz çağanoz yürümeye..

Gül'ün yalancısıyız… Sen onu ikna etmişsin?

Yani korktun mu çok küçümsediğin Tandoğan mitinginden!… Yani "bindirilmiş  kıtalar"dan?

İnsan arkadaşına “ateşten gömlek” giydirir mi?

“Akıncılık”ta delikanlılık size böyle mi öğretildi?

Bu soruyu Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu soruyor…

Tayyip bey, sen mi çok akıllısın, halk mı?

Yani oy isteğin, rey dilendiğin halk mı? 

Hakikaten ya  tuhafsınız... Ya da ortada kafayı yeme durumu var…

Bu arada, size Tayyip demem, artık sizi ciddiye almamamdan kaynaklanıyor… Zaten siz de  beni tanımıyorsunuz?

İçimde kalmasın;  maşallah sizin parti de ne partiymiş!… Siz de ne parti başkanıymışsınız?

Meğer o partinin genel başkanı, Necmettin Erbakan’mış da haberimiz yokmuş… 

Sizin ona kazık atmanıza neden olan, önünüzü açan ciheti askeriyenin 28 Şubat’ı boşuna yapılmış… 

Meğer her şey illüzyonmuş!

Meğer Necmettin hocanın siyaset kürsüsünden yetişme Bülent Arınç, AKP’nin her şeyiymiş…

Eğer, ‘mit’ kulaklı çekirge, Fatih Çekirge’nin yazdıkları doğruysa… Bu halkın işi zor….

Tayyip, sana, “rey” verenleri değil, “oy” verenleri aldatmışsın…

Meğer AKP’nin görünmez, perdeli başkanı; Türkiye’nin kavgalı yıllarından ders almayan, “ailecek Kubilay’ın kafasının kesilmesindeki olaydan” siyaseten çok çok "alınmış", Bülent Arınç’mış…

“Çekirge”nin sıçrarken etrafa sıçrattığı habere göre: ‘Türbansız Cumhurbaşkanı adayı seçersen, ben aday olurum” dermiş Arınç… Vay be…

Ne günlere kaldık… Tavır, dediğim dedik, Stalin döneminin komünist partisinin siyasi komiser tavrı... 

Tüm Türkiye, “Şimdi ne olacak” diyor…

Türkiye’ye bu soruyu sordurdunuz?

İşinde gücündeki insanları zora soktunuz ya... Helal olsun...

Biliniz ki artık sizin “mağduriyet” edebiyatınıza bundan sonra kanacak saf yok… O bir kereye mahsustu.. Onu da tepe tepe kullandınız! 

Artık halk size geçmiş olsun diyor…  Çünkü bu halk size yeteri kadar  kredi verdi…

Bu arada Gül’e yazık ettiniz! Ne arkadaşmışsınız? Aranızda ne vefa varmış?

TBMM‘nin Necmettin Hoca ekolünden sizin gibi gelen Arınç veya siz aday olsaydınız?

Neden olmadınız? Ne fark etti? Kimden  korktunuz?

Pardon… Acaba niye “özgür iradenizle” aday olmaktan çekildiniz?

Anadolu’da buna halk dilinde “yalanınız batsın” derler…

Siz giymeyip, o gariban Kayseriliye niye o “ateşten gömleği” giydirdiniz?

Demiştiniz ki, “milletin nabzını tutacağız… “ Tamam...  Çok iyi ettiniz... O nabız nasıl tutuluyor; anlamadık ya…

İstanbul’da “mangalcıların, balıkçıların” nabzını tuttunuz da bu ülkenin, -bana göre ve sanırım herkese göre- size ve partinize en gıcık olan ciheti askeriyenin nabzını niye tutmadınız?... 

Yoksa, onların  atan nabzı mı yok?

Yoksa, onlarla gıcıklaşma mı yapılıyor?... 

Onlarla konuşmak çok mu zor? Onlarla konuşmak size zor mu geliyor? 

Anlaşıldığı kadarıyla iletişim çağında onlarla iletişim kesikliği var...

O zaman size geçmiş olsun diyecek galiba ciheti halk…

Çünkü halk, askerle sivilin kavgasını hiç istemiyor…  O kavgadan zararı en çok halk çekiyor... 

Size göre hava hoş, ekonomi durumları da fıstık...

Siyaset dediğin ne ki; kutuplaşma, kavga, hır-gür... 

Bu gerginlikten üretilen siyaset galiba siz siyaset sınıfını gündemde ve ayakta tutuyor... Canınıza can katıyor!

Fakat halk artık bu siyaset yönteminden bıktı... Kavga, gürültünün yanında, cihet-i askeriyenin de azdırılmasını istemiyor....

Anlaşıldı mı? Anlaşılmadıysa ne diyelim...