6
Mayıs
2024
Pazertesi
KÜLTÜR/SANAT

'Tanrının bulunmadığı yer'i ben yazdım

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde büyük tartışmalara neden olan ‘Tanrının bulunmadığı yer’ yazısını yazdığı öne sürülen Behçet Dinçer, Kaymakam Abdullah Kalkan'a dilekçe verdi. Dinçer, yazıyı kendisinin yazdığını söyledi. 500 yıllık zindan da ziyaretçi akınına uğradı, bir haftada 5 bin kişi gezdi.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde yer alan zindanın kapısındaki taşın üzerinde yazılı, ‘Tanrının bulunmadığı yer’ anlamına gelen Latince ‘İnde Deus Abest’ yazısının ‘tarihi nitelik taşımadığı’ iddiasıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından inceleme başlatılırken, zindan ilgi odağı oldu. Yazının gerçek olup olmadığının tartışılması nedeniyle yazıyı görmek isteyen ve zindanı merak eden yerli ve yabancı turistler, Bodrum Müzesi'ne akın etti. Yazıyı bulmakta güçlük çekenlere zindan görevlisi yardımcı oldu. Turistler bol bol fotoğraf ve video görüntüsü çekti.

Gözlerin çevrildiği kalenin görevlisi Behçet Dinçer zindanla ilgili açıklama yaptı. 1999'daki soruşturmada, “Zindan girişindeki yazı vardı, ben kırmızı kök boyayla belirginleştirdim'' diyen, son soruşturmada ise eski Müze Müdürü Oğuz Alpözen'in sürgünle tehdit etmesi üzerine kendisinin yazdığını belirten Dinçer, dün Müze Müdürü Yaşar Yıldız ile birlikte Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan'a giderek yazıyı yazdığına dair ilk kez imzalı bir dilekçe verdi.

Evli ve iki çocuk babası 48 yaşındaki Behçet Dinçer, zindanın girişindeki yazının gerçek olmadığı yönünde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na yapılan yazılı şikayetlerin ardından 25 Ocak 2006'da Bodrum'a gelerek konuyu araştıran müfettişlerin, kendisinin İzmir'de olması nedeniyle telefonla ifade aldıklarını belirtti. Dinçer, Kaymakamlığı dilekçesinde şu görüşlere yer verdi:

“Aslında makine teknisyeniyim. 1992'de, Osmanlı Türkleri'nin ördüğü duvarın yıkılarak açılması ile 12 metre derinliğinde yer altındaki mekana ulaştık. Zindan denilen yer top koruganlığıydı. Zindanların 80 metre kadar daha uzakta olduğunu tespit etmiştik, ancak bütçe elverişli olmadığı için kazı çalışmalarını sürdüremedik. Ancak top koruganlığının içinde de duvarda esir zincirleri ve işkence aletleri vardı. Bu nedenle dönemin müdürü Oğuz Alpözen burayı zindan olarak düzenlememizi istedi. Zindana ilk olarak arkeolog Mehmet Özgenç, kale şefi Ali Uçarer ile ben girdim ve ilk çizimlerini yaptım. Alpözen, ‘Yaşayan müzecilik yapıyoruz, bu nedenle dikkatleri müzeye ve zindanlara çekmemiz gerek. Sen giriş kapısının üzerine sağ tarafa ‘İnde Deus Abest’ yaz, sol tarafa da İngilizce ve Türkçe levhasını asarız’ deyince sakınca görmedim. Ben makine teknisyeniyim. Tarihten anlamıyordum. Daha sonra Alpözen her gelene yazının 500 yıllık olduğunu söylemeye başlayınca biz ve kale personeli bu oyuna ortak olduk ve baskılar nedeniyle yıllarca bunun gerçek olmadığını söyleyemedik. Ancak Alpözen beni asla tehdit etmedi. Yıllarca vicdanım huzursuz olarak yaşadım. Alpözen, emekli olunca bir yazıyla durumu bakanlığa bildirmeyi düşündüm, ancak 1999'da, yazının eski olduğuna dair birlikte ifade verdiğimiz arkadaşlarım zor durumda kalacaktı. Bana dilekçe vermemin hem kendilerine hem de kaleye büyük zararı olacağını söylediler. Ben de ikna oldum. Ancak kaleyi ziyarete gelenleri yanılttık. Bu şu ana kadar verdiğim ilk yazılı ifade. Zaten yazıyı incelemeye gelecek epigrafların yazının yeni olduğunu anlamaları 30 saniyelerini almayacaktır. Olayların buraya kadar uzanacağını, skandal haline geleceğini düşünemedik. Alpözen personeli de tarihi de, müzeyi ziyaret eden on binlerce kişiyi de yanılttı. Gerçek ortaya çıktığı için vicdanım rahat. Tarihi skandalın tanığı olarak bu yükle yaşayamazdım. Bu konuda suçumuz neyse cezasını da çekeriz.''
      
TARİH ONU AFFETMEYECEK

Sualtı Araştırmaları Teknolojisi Enstitüsü (SUTA) Başkanı Erkan Ayral da, Alpözen'in zindanın girişindeki yazıyı yazdırdığını defalarda çeşitli platformlarda, dost ortamlarında söylediğini iddia etti. Ayral, “Bana ve arkadaşlarıma da zindanın girişindeki yazıyı yaşayan müzecilik adına kendisinin yazdırdığını, kalenin birçok yerine kendi arması ile çeşitli eski yazılar yazdırmakta sakınca görmediğini söyledi. Yazının sahte olması müzede tartışılacak son konu. Alpözen yıllarca batıklara turist gibi gelen ve güya arkeolog olduğu söylenen kişileri izinsiz daldırdı. Batıklardan çıkan tarihi eserleri kasalarla Bodrumlu işçilere Amerikan ve İngiliz gemilerine taşıttı. Bunlara birçok insan tanıktır ve her platformda söyleyecektir. Alpözen tarihi katletmekle kalmadı, Bodrum Müzesi'ne büyük zarar verdi. Hukuk ve yasalar karşısında caydırıcı ceza almasa bile tarih onu asla affetmeyecek'' dedi.
Milliyet
Yayın Tarihi : 17 Haziran 2006 Cumartesi 12:26:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?