2
Mayıs
2024
Perşembe
SİYASET

Türk "YÖK'e husumet yanlış olur"

Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, hükümet tarafından hazırlanan Anayasa Taslağı ile ilgili olarak YÖK Kanunu'nda düşünülen değişiklikte bir intikam alma, türban konusunda ya da meslek liselilerin üniversiteye giriş puanları konusunda hükümetin hoşuna gitmeyen kararlar aldıkları için YÖK'ün kaldırılması ya da yetkilerinin kısıtlanması yoluna gidilmesinin yanlış olacağını savundu.

Hikmet Sami Türk, Demokratik Sol Parti (DSP) Trabzon İl Başkanlığı'nda gündemdeki konularla ilgili bir basın toplantısı düzenledi. DSP'nin 3 Kasım 2002 Seçimleri'nde ağır bir yenilgiye uğradığını ve daha sonra bir özeleştiri ve toparlanma sürecine girdiğini belirten Türk, bunun büyük ölçüde başarıldığını ve bugün DSP'nin yeni yönetimi ve güncelleşmiş programıyla iktidarın alternatifi durumunda olduğunu kaydetti. Hükümetin, 57. hükümetten devraldığı ve başta ekonomik program olmak üzere bazı alanlarda başarılı çalışmalar yürüttüğünü söyleyen Türk, "Ancak AK Parti çok önemli yanlışlar da yapmaktadır. Bazı alanlarda kaydedilen başarılar henüz halkımıza yansıtılmamıştır. Köylü, çiftçi ürününün karşılığını alamamaktadır. Esnaf perişan vaziyettedir. Türkiye alternatifsiz değildir. DSP yeniden halkımızın güvenini, desteğini kazanmak istemektedir" dedi. AB ile ilişkilerde hedefin tam üyelik olması gerektiğini ve bunun dışındaki herhangi bir çözümün kabul edilmesinin mümkün olmadığını dile getiren Türk, bir intibak dönemi için Türkiye'nin tam üyeliğinin kademeli bir geçişle düşünülebileceğini söyledi.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de bir 'Kürt sorunu' olduğu yönündeki açıklamasını tarihi bir hata olarak değerlendiren Türk, "Türkiye 3 Ekim'de başlayacak müzakereler öncesinde AB'ye bazı jestler yapma gereğini duymaktadır. Bu amaçla başbakan bazı aydınlarla yaptığı toplantıda Türkiye'de bir 'Kürt sorunu' olduğunu söylemiş, bazı aydınlar da bunu tarihi bir adım olarak nitelendirmiştir. Bize göre bu tarihi bir hatadır. Türkiye'nin sorunları çoktur ve bunların çözümünü sağlamak da hükümetlerin görevidir. Ama Türkiye'de bir etnik grubun adıyla adlandırılacak bir sorun olduğunu söylerseniz diğer etnik grupların da yine aynı adla adlandırılacak sorunları olduğu iddiaları önünüze gelir. Bu bakımdan başbakan yanlış bir söz söylemiştir. Daha sonra yaptığı konuşmada sorunun tek millet, tek bayrak ve tek devlet çerçevesinde çözüleceğini söylemiştir. Bizim görüşümüz de budur. Türkiye de üniter bir devlettir. Türkiye'nin bölünmesine yol açacak herhangi bir ifadeden kesinlikle kaçınılması gerekir" dedi.

Solda, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) vatandaşın kendisinden beklenen muhalefet görevini yerine getiremediğini ileri süren Türk, "CHP sayısal bakımdan etkili olamamaktadır. Zaman zaman, RTÜK üyelik seçimleri gibi kendi yararına olan konularda iktidara destek vermektedir. Aynı zamanda CHP bir kurultay havasına girdi. Siyasi partiler kurultay öncesinde kongrelerini yaparlar. Ancak televizyonlarda CHP kongrelerini seyrederken hemen hemen her gün kavgasız bir kongre geçmediğini görüyoruz. Bu görüntüler vatandaşların CHP'den beklediği görüntüyü vermesine yardımcı olmamaktadır" diye konuştu.

DSP eski Genel Başkanı Bülent Ecevit'in "Son Osmanlı Padişahı Vahdeddin bir hain değildi" açıklamasıyla ilgili soruyu Ecevit'in kendi kişisel görüşü olarak nitelendiren ve bunun partiyi bağlamayacağını ifade eden Türk, "Siyasi partiler tarih tezleriyle kurulmazlar. Dolayısıyla Vahdeddin'in hainliği konusunda Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ün Nutuk'ta söyledikleri bizim için de geçerli ifadelerdir. Kurucu genel başkanımızın verdiği cevabın DSP aleyhine kullanılmaması gerekir. Çünkü bu DSP'nin görüşü değildir. DSP içinde böyle düşünen hiç kimse yoktur" şeklinde cevapladı.

İçerisinde YÖK Kanunu'nda bazı değişikliklere gidilmesi ve YAŞ kararlarının yargıya açılmasını da ihtiva eden Anayasa Değişiklik Taslağı ile ilgili soru üzerine ise Türk, "Bir süredir Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu tarafından hazırlandığı ifade edilen bir Anayasa taslağından söz ediliyor. Türban ya da imam hatiplilerin, meslek liselilerin yüksek öğretime girişindeki puan sorunu yüzünden Hükümetle YÖK arasında bir çatışma vardı. Bu konu her alevlendiğinde de YÖK'ün kaldırılması ya da yetkilerinin kısıtlanması için Anayasa değişikliğine gidilmesi gerektiği söylenmektedir. Bazı muhalefet partileri de iktidara eksik kalacak oy desteğini Meclis'te sağlayacaklarını ifade etmektedirler. Türkiye'de yargı denetimi dışında alan bazı idari kararlar vardır. YAŞ kararları, Cumhurbaşkanı'nın re'sen yaptığı işlemler gibi. Sorunu aslında genel olarak ele almak gerekirdi. Hukuk devletinde idari kararların yargı tarafından denetlenmesi temel ilkedir. Anayasamız da bunu öngörmektedir. Ancak bu konuda hükümet üyeleri arasında önemli bir konuda görüş ayrılığı vardır. Hükümet adına zaman zaman öyle açıklamalar yapılıyor ki bir koalisyon hükümetinde bile böyle açıklamalara rastlanmamaktadır. Hükümetin henüz bunu yapmaya hazır olmadığı anlaşılıyor" diye konuştu. "Bizim görüşümüz YAŞ kararları gibi askeri konular, askeri disiplinin sağlanması açısından özellikleri olan konulardır" diyen Türk, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) disiplinle ilgili kararlarına yargı yolunun açılmasında ise yarar vardır. YÖK ise kuruluşundan itibaren çok tartışılmış olan bir kurumdur. Bizim görüşümüzde YÖK üniversiteler arası bir koordinasyon organıdır. Ancak şimdi bunun yetkilerinin üniversiteler arası bir kurula devredilmesi düşünülüyor.

YÖK'ün yetkilerinin böyle bir kurula devredilmesi görevlerini etkin şekilde yerine getirmesi açısından mümkün değildir. Bu bakımdan Ybbölünmesine yol açacak herhangi bir ifadeden kesinlikle kaçÖK'le ilgili değişiklikte de bir intikam alma, türban konusunda ya da meslek liselilerin üniversiteye giriş puanları konusunda hükümetin hoşuna gitmeyen kararlar aldıkları için bu kurulun kaldırılması ya da yetkilerinin kısıtlanması yoluna gidilmesi yanlış olur."

İHA
Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2005 Salı 15:47:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?