3
Mayıs
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Başkanlık Sistemi Neden Ortaya Atıldı?

Türkiye’nin gündemine akıl sır erdirmek kolay değil!.. Her geçen gün gündeme bir yenisi ekleniyor… Başbakanın her söylediği söz başlı başına gündem oluşturuyor. Anayasa paketi, Demokratik açılım, Referandum derken şimdi onlara bir yenisi; Başkanlık sistemi eklendi. Eklenir eklenmez de basında Başkanlık sistemi tartışılmaya başlandı.

Başkanlık sisteminin ortaya atılması hiç de rasgele söylenmiş bir söz değildir. Acaba Başbakan, bu sözü neden söyledi?

Başbakan, Anayasa tartışmalarının gündemi işgal ettiği anda, 2012’den sonra Başkanlık sisteminin düşünülebileceğini söyledi. TBMM Başkanı ise bunu Başbakan’ın şahsi değerlendirmesi olarak niteledi. Bunun kararını meclis verir diyerek işin içerisinden sıyrıldı. Ancak Başbakan, Başkanlık sistemini isterse meclis çoğunluğundaki AKP milletvekillerinin sergiledikleri görüntülerle karşı çıkamayacakları da açıktır.

Başbakanın sözünün ardında ne olabilir diye düşünenler kısa bir süre öncesini anımsamalıdırlar. Başbakan “2011 seçimleri benim için son seçimdir” demişti. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı sürecinin ne zaman biteceği ise hukuksal yönden henüz tam açıklık kazanmamıştır. Abdullah Gül’ün seçildiği anayasaya göre süresi yedi yıldır. Olası bir referanduma göre de beş yıla inecektir… Şimdilik kimse bu konuyla ilgilenmiyorsa da 2012’ye gelindiğinde yeni bir tartışmanın ortaya çıkacağı da açık…

Türkiye’de genel seçimlere aşağı yukarı bir yıl kaldı. Siyasi partilerin çalışmaları da artık ona endeksli…

Başkanlık sistemi nedir diye kafaları karışanlara biraz açıklık getirmek isterim. Başbakan büyük olasılıkla Başkanlık sistemi için ABD’yi örnek almış olmalı…

Başkanlık sistemi birçok ülkelerde uygulanıyorsa da hepsi de birbirinden farklı görüntüler sergiliyor. Örneğin Ermenistan, Afganistan, Arjantin, Beyaz Rusya, Şili, Kostarika, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Haiti, Honduras, Nikaragua, Nijerya, Meksika, Peru, Liberya ve Panama… ABD dışındaki ülkelerin hiç birisinde bu sistem oturmuş değil… Yanılmıyorsam çoğunda sürekli darbeler yapılmış, huzurlu ortam yerine kargaşa yaşanıyor. Bu da gösteriyor ki, sistem kriz üretmeye çok yatkın…

Başkanlık sistemini en iyi rayına oturtan ülke olan ABD, 1787 anayasasına göre kuruluşu oluşturmuştur. Sistemin en tehlikeli yönü de iktidarın tek adam yönetimine geçmiş olması ve bazılarının değindiği gibi diktatörlüğe yol açabileceğidir. Avrupa ülkelerine baktığımızda; hiç birisinden Başkanlık sistemine geçelim diye bir ses çıkmıyor. Başkanlık sisteminde ortada seçimle gelmiş bir hükümet bulunmuyor. Bakanları başkan seçiyor ve hepsi onun direktifleri dışına çıkamıyor. Çıkan olursa da görevden alınıyor. Buna karşılık temsilciler ve senato gibi çift meclise ve onları denetleyen, güçlü bir yüksek yargıya sahipler. Başkan, senatonun onaylamadığı bir kişiyi yüksek yargıya seçme olanağına da sahip değildir. Bütün bunlara rağmen başkanlık tek kişinin mutlak iktidarına son derece yatkındır. Aslında espri ama yine de insanı düşündüren bir örneği vermek isterim; 23 Nisan törenlerinde devleti yönetenlerin koltuklarına sembolik olarak çocukların oturtulması güzel bir gelenek olmuştur; Başbakan’ın koltuğuna oturan kızımıza “Yetki artık senin… İster asarsın, ister kesersin. Her şey sende…” demesi düşündürücüdür. Oysa asıp kesmek diktacı rejimlerde, diktalarda görülmektedir. Bizde söylenmemesi gereken talihsiz bir sözdür.

Başkanlık sisteminin en iyi uygulandığı ABD ile Almanya bizden farklı olarak federatif bir yapıya sahiptirler. Bilindiği gibi ABD elli eyaletten meydana gelmiştir. Eyaletler kendi yasalarını belirler, kendi yöneticilerini seçerler.

Türkiye üniter, yani merkeziyetçi yapıya sahiptir. Bu sistemin tam olarak oturtulabilmesi için federatif bir yapıya gereksinim vardır. Bunun adı kısmi bölünmelidir. Akıllara takılan pek çok soru var; federal devlete geçiş için bölünme mi bazılarının kafalarından geçiyor? Konunun can alıcı noktası da burada düğümleniyor.

ABD’de uygulanan Başkanlık sistemi bize ne kadar uyar? Bunun yerine bizim parlamenter sistemin, yönetimin eksikleri var mı? Varsa öncelikle onlar düzeltilmeli ve bu arada yargı baskıdan arındırılıp tam anlamıyla bağımsız olmalıdır.

Başbakan’ın ortaya attığı başkanlık sistemi sözüne ne gariptir ki, her zaman hükümetten yana tavır koyan basın da karşı çıkmıştır. Örneğin Nazlı Ilıcak, “Topyekûn bir değişikliğe gitmeden, sadece geniş yetkilerle donatılmış bir Başkanlık sistemini Amerika’dan alırsak, demokrasimiz de devekuşuna benzer” demişti.

Sosyal yapı değiştirilmeden, kültür seviyesi yükseltilmeden bu sistemin sakıncalı olacağı da açıktır. İlk kez Turgut Özal’ın ortaya atıp savunduğu, ancak üzerinde pek durmadığı bu sistemi en iyi uygulayan ABD’de liderin sözlerine uyulması, daha doğrusu parti disiplini diye bir kavram bulunmuyor. ABD’nin federatif yapısı başkanın tek adam olarak diktatörlüğe yönelmesini önlemektedir. Bunu bilen başkan da aksi bir tutum içerisine, istemiş olsa bile yönelememektedir. Ola ki Türkiye’de Başkanlık sistemi kabul edilmiş olsun; o zaman Anayasa yeni baştan düzenlenecek, içerisinde Bakanlar Kurulu veya Başbakan ismi geçen bütün maddeler değişecek… Günlerdir süren Anayasa tartışmaları o zaman boşuna mı yapılıyor?

Bu konuda akla çeşit çeşit sorular da geliyor; acaba Başbakan, Anayasa tartışmalarındaki gerilimi azaltmak için mi Başkanlık sistemini ortaya attı?


erdemyücel2002@hotmail.com  
 

Yayın Tarihi : 30 Nisan 2010 Cuma 18:49:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 81.214.117.xxx Tarih : 30.04.2010 20:06:34

Zaten bu değişiklikler,başkanlık sistemi önündeki engelleri kaldırmak içindir diye düşünüyorum.Yoksa amaç anayasayı yenilemek değil başkanlık sistemine geçmek.


Teoman Törün IP: 85.103.118.xxx Tarih : 4.05.2010 12:07:01

Başkanlık sistemi için konjonktürel koşul gerekir. Olaganüstü kriz dönemlerinde (örneğin bizim Kurtuluş Mücadelemizde ve genel olarak yaygın savaş sıralarında lduğu gibi), siyasî dağınıklıkdan çıkmak için  ve de Başkanın gerçek karizmaya sahip toparlayıcı bir kişilği olması koşulu ile... Buna rağmen, Gazi Mustafa Kemal, rejimi "Parlamenter" sistem üzerine kurdu ve siyasî rejim için "halk egemenliğine" dayanan genel bir hedef gösterdi. Fakat, onun karizması o kadar güçlü idi ki: kürsüden yaptığı bir teklifin genel bir kabûlü sağlamadığını hissedince; "Efendiler, galiba söylemek istediklerimi yeterince ifade edemedim. Müsaadenizle tekrarlayayım" der ve önerisini daha etkili hattâ bazen tehditkâr vurgularla yineler ve orbirliği ile kabûl ettirirdi. Bağımsızlık savaşı böyle kazanıldı. Liderin karizması (rastgele bir iktidar gaspı olmadıkça) her zaman hükmünü icra eder. Cumhuriyet kuruldukdan sonra da formel olarak "Başkanlık Sistemi" tesis edlmemesine karşın, liderin görüşleri yönünde ileriye yönelik bir demokrasi projesi çizilmiştir. "Başkanlık Sistemi" heves edilmekle yürümez.

ABD'deki Başkanlık sistemi, belki muazzam geniş sınırları ve eğitimli halk çoğunluğu olan federatif bir ülkede dağınıklığı önler ama sonuçda Başkan da halkın ve kurumların genel iradesi dışına çıkamaz. Üstelik daha eşlerden başlayan bir post çekişmesinin hissedildiğ Başkanlık heveslilerine duyurulur.      


İsa TOPALOĞLU IP: 92.44.54.xxx Tarih : 1.05.2010 18:02:01

Kuzey ırak yönetimi musul-kerkük bölgesinde istediğini elde etti sanırım.. Hükümetin hiç sesi çıkmadıgına göre.. Ne zaman çevremizde ciddi gelişmeler olsa, hükümet büyük bir yumurta çıkarıyor.. 2009 Hazirana kadar Türkiyede Yazar çizer kim konuşursa fırça atılıyordu.. Seçimde zavallıyı oynamak için Kürt açılımı ile birlikte yazar çizere biraz yol verdiler.. Ortalığı toz duman edip, istediklerini elde ediyor hükümet.. Yol verdiler dedimse aykırı sesleri patronlara şikayet ederek. Başkanlık sistemide hükümetin yumurtladığı büyük yumurtalardan biri.. Hani bir hikaye var.. İki tavuk konuşuyormuş.. Biri diğerine kendi yumurtasının daha büyük oldugunu, sahibinin beş kuruş fazlasına sattıgını söylemiş.. Diğer tavuk; kusura bakma beş kuruş için kıçımı yırtamam demiş.. :)) Bizimkiler ise eş başkanlık için nası yumurtluyorlar dersiniz...