4
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Yağma sırası SİT alanlarında...

Türkiye’nin içeride ve dışarıdaki manzarası hiç iç açıcı değil… Millet yolsuzlukların, rüşvetin ortaya çıkmasından, ayakkabı kutularına doldurulan paralardan, yatak odasındaki para sayma makinelerinden, gazete ve bir televizyonu satın almak için açılan havuzdan, villa pazarlıklarından, ortalıklarda uçuşan telefon kayıtlarına geçen pazarlıklardan, eş dostun nemalandırılmasından enikonu rahatsız… Bu konularda yargı kesin kararını vermediğinden hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu da tam olarak netleşmiş değil. Bazıları bunları örtmeye, dikkatleri başka yönlere çekmeye çalışırken ortaya bir de antik kentlerden Phaselis’deki (Tekirova) yapılanma girişimi çıktı.

Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle Türkiye’nin gündemi bunlarla çalkalanırken, Anadolu arkeolojisinin önde gelen antik şehirlerinden Phaselis ile ilgilenen çıkar mı?

Medya bile Phaselis ile ilgilenmemiş; bir iki küçük haber dışında topluma verilen bilgi yok…

Spekülatif davranışlardan, çıkar uğruna yok ettiğimiz Bodrum gözden çıkarıldı, daha doğrusu bunca yazıya çiziye rağmen yok olup gitti… Bodruma gidenler kıyı yağmalarından denize girecek yer bile bulamıyorlar. Şimdi bazıları yeni çıkar kapıları arıyor, kültür çevrelerinin direnmesine rağmen Phaselis’e el atmışlar…

Antalya’ya 35 km. uzaklıkta, Tekirova’nın hemen yanı başındaki Phaselis antik şehrinden söz ettikten sonra sinyalleri verilen yeni yağmadan söz etmek istiyorum.

Phaselis, Hellen dilinde “Tanrı esirger” anlamında bir sözcüktür. Luwi kökenli olup “Deniz kentçiği” anlamında “Passala”dan gelmiştir.

Mythoslara göre, İ.Ö.2000’li yılların sonunda Mopsos ve Lakious tarafından bu şehir kurulmuştur. Antik tarihçilerden Athenaios’un anlattığı göre Lakious, kendine bağlı topluluklarla buraya gelerek, bu şehri kurmaya karar vermiştir. O dönemde bölgede Kylabras isimli bir çoban yaşıyor ve sürülerini otlatıyormuş. Lakious, çobandan sürülerini otlattığı arazisine karşılık, kendisine hububat veya balık teklif etmiş. Çoban da kurutulmuş balığa karşılık sürüsünü alarak çekip gitmiş. Bu yüzden de adak olarak kuru balık yörede gelenekselleşmiştir. Sonraki yüzyıllarda bu pazarlık bir nevi adak olarak benimsenmiş ve adaklara “Phaselis adağı” deyimi yöreye özgü olarak kalmıştır.

Antik çağların ünlü coğrafyacısı Strabon; Phaselis’in üç limanı olduğunu, bunların en büyüğünün yarımadanın güneyinde yer aldığını, arkeolojinin ana kaynaklarından Geographika (Coğrafya) isimli kitabında yazmıştır. Şehrin kuruluşuna kesin bir tarih verilememekle beraber ismi, Fenike ile Yunanistan arasında ticaret gemilerinin uğrak yeri olarak geçmiştir. Bazılarına göre Phaselis İ.Ö.690’da zengin ormanlık bölgeye yakın oluşundan ötürü Rodos kolonisi olarak kurulmuştur. İ.Ö.VII-VI yüzyıllarda burada yaşayanlar geçimlerini denizden sağlamış ve bu yüzden de halkı maddi anlamda oldukça gelişmiştir. Batı Anadolu’ya Persler egemen olduğunda Phaselis de bundan payını almıştır. İ.Ö.V. Yüzyılda ilk basılan sikkelerinde Pers etkisi açıkça görülmektedir. Phaselis’in bilinen en eski gümüş sikkelerinin üzerinde bir tarafında gemi diğer tarafında da yıldız resmine yer verilmiştir.

Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişinde Phaselis’liler kapılarını ona açmış ve böylece şehir yağmalanmamıştır. İskender de bu nedenle Phaselis’lilere son derece iyi muamele etmiş, Pamphylia’ya gelen elçileri burada kabul etmiştir. İskender’in ölümünden sonra, diğer Lycia kentleri gibi Phaselis de İ.Ö.309-197 yıllarında Ptoleimaios’luların yönetimine girmiştir. Apameia barışından sonra şehrin yönetimi Rhodos’lulara verilmiştir. İ.Ö. 160’da kent özgürlüğüne kavuşarak Lycia Birliğine katılmışsa da bir süre Olympos ile birlikte korsanlara yataklık etmiştir. Roma’nın bölgeye hâkim olmasıyla birlikte, İ.Ö. 42’de Marcus Junius Brutus kente gelerek bölgeyi korsanlardan temizleyerek Roma topraklarına katmıştır. Böyle olunca da Phaselis çok daha gelişmiştir. İmparator Hadrianus İ.S.129’da Phaselis’e gelmiş, halk şehrin her yanını imparatorun onuruna heykelleriyle donatmıştır. Bu arada İmparator’un gemisinin yanaşacağı liman yoluna da anıtsal bir kapı yapılmıştır. Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkezi olmasına rağmen korsanların baskınlarından bir türlü kurtulamamıştır. Ardından Arap akınlarının artmasıyla da İ.S.IX yüzyılda tamamen terk edilmiştir.

Antik çağlarda limanlarıyla ünlü bir şehir olmasından ötürü yarımadanın güney-batısına ve liman girişine 200 m. uzunluğunda bir mendirek yapılmıştır. Günümüzde bu mendireğin büyük bir bölümü sular altında kalmıştır. Kentin ikinci limanı tiyatronun kuzey-doğusunda olup onun da ayrı bir mendireği vardır. Bu mendirek günümüzde çok iyi bir durumda gelmiştir. Üçüncü liman kuzeydeki geniş kumsalın olduğu yerdedir. Limanın güneyinde bu mendirek ile bağlantılı rıhtım kalıntıları görülmektedir. Phaselis’i kuşatan surların kalıntıları yarımadanın güney-batısında yer almıştır. Bizans devrinde onarılan surların eski özelliklerinden uzaklaştıkları açıkça görülmektedir.

Phaselis’in devlet yönetim ve diğer önemli yapıları kuzey ve güneydeki limanları birbirine bağlayan ana caddenin her iki yanına sıralanmıştır. Bunlar uzunluğu 125 m., genişliği de 20-25 m. olan caddenin iki yanına üçer basamakla çıkılan bir setin üzerinde yer almışlardır. Ortasında bir de meydan oluşturan cadde düzgün taşlarla döşenmiş, altına da mükemmel bir kanalizasyon sistemi yapılmıştır. İmparator Hadrianus’a ait kapının kalıntıları caddenin batısında görülmektedir. Cadde boyunca sıralanmış dükkânlar, onların arkasındaki karmaşık plânlı yapılar, hamam ve gymnasium oldukça iyi durumdadır. Gymnasium’un arkasındaki spor eğitimi için yapılan odalar geç devirlerde yapılan eklerden ötürü özelliğini büyük ölçüde yitirmiş olmasına rağmen mozaik döşeli tabanı, iki kapısı, güneydeki soyunma ve soğukluk, ılıklık kısımlarına girilen bölümleri yine de iyi durumdadır. İ.S. III yüzyılda yapılmış hamamın sonraki dönemlerde de kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Hamamın güneyindeki agora (Pazar yeri) meydana büyük bir kapıyla açılmıştır. İmparator Hadrianus döneminde (İ.S.117-138) yapılmasından ötürü agoraya imparatorun ismi verilmiş, caddeye bakan duvarları heykellerle bezenmiştir. Bunların arasında diğer Lycia kentlerine yardım eden ve özellikle en büyük desteğini de Phaselis’e veren Rhodiapolisli Opramoas ile Saxa Amyntianus’un heykellerinin farklı bir konumlarda oluşları da dikkati çekmektedir. İ.S.V-VI. yüzyıllarda Hadrianus Agorası’nın kuzey-batısına, bugün yalnızca apsisi görülen, dikdörtgen plânlı bir bazilika eklenmiştir. Phaselis ana caddesinin meydanla birleştiği yerin güneyine ikinci bir agora daha yapılmıştır. Domitianus Agorası diye tanınan bu agora İmparator Domitianus’un (İ.S.81-96) şehre yaptığı yardımların göstergesidir. Geç dönem mimarisini yansıtan agora caddeye açılan kapılardan birisinin üzerinde İmparator Domitianus’un yazıtı yerleştirilmiştir. Avlulu büyük yapı kompleksi şeklinde olan agoranın portiklerle çevrili iç avlusu ile arkasındaki dükkânlar günümüze oldukça iyi bir durumda gelmiştir.

Yarımada akropolünün en üst noktasına, ana caddeden taş merdivenlerle çıkılan tiyatro batıya yöneliktir. İ.S. II. yüzyıla tarihlenen tiyatro yaklaşık 1500-2000 kişilik bir izleyiciyi alabilecek kapasitedir. Tiyatrosu’nun üzerinde bulunan akropolde Athena Mabedine yer verilmiştir. Onun yanı sıra Herakles, Hestia ve Hermes’e adanmış mabetlerin olduğu eski kaynaklardan öğreniliyorsa da onların izlerine henüz rastlanamamıştır.

Tarihine ve arkeolojisine kısaca değinmeğe çalıştığım Phaselis için şimdi tehlike çanları çalıyor. Anlaşılan sata sata elde mal kalmadı, sıra kültür varlıklarımıza geldi. Phaselis’in Milli Park ve I. derece arkeoloji sit alanı sınırları içerisinde denize hakim tepesine tatil köyü ve otel projesine Antalya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu sakıncası yok diye onay vermiş!..

Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Phaselis’in kemirilmesini koruyamıyorsa acaba neyi koruyacak?

Kültür ve Tabiat Varlıkları başlı başına kültür varlıklarımızın kanayan yarasıdır. Eskiden kurullara akademik kariyeri, eserleri olan, konuları bilen kişiler seçilirdi. Şimdi kurul üyelerinin çoğu Kültür ve Turizm Bakanlığı ile belediyenin elemanlarından seçiliyor. İşlerine gelmeyenler olunca da anında azlediliyor. Kurul üyeleri arasında akademik geçinenlere sorun bakalım; kaç eseriniz var diye?

Tatil Köyü yapımcıları kolları sıvamışlar ve kesilecek çam ağaçlarını bile numaralamışlar! Projenin raporunu imzalayanlar arasında Melike Gül isimli bir uzmanın da olduğu dikkati çekmiş ve bu hanımın Cumhurbaşkanının yakını olduğu iddia edilmiş!.. Ancak bir cumhurbaşkanı yakının böylesine bir kültür katliamına yardımcı olacağını sanmıyoruz. Olsa olsa isim benzerliğidir!..

Sözcüğün tam anlamıyla bir kültür vandalizmi olan bu girişime duyarlı Antalyalılar anında tepkilerini göstermişler. Kemer Doğa Dostları Derneği, A Platformu ve İstanbul Çarşı Grubu ve bazı sanatçılar bu girişimin ve projenin iptali için haklı tepkileri dile getirirmişler. Duyarlı çevreciler, “Talana ve Halkın iradesini yok sayan anlayışa karşı bir buradayız:”, “Phaselis’i Vermeyeceğiz.”, “Diren Phaselis” sloganlarıyla seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Tepki eylemine AKP dışındaki belediye başkan ve adayları da katıldılar. “Diren Phaselis” sloganları atan eylemciler, “Phaselis’e dokunma” yazılarını asırlık çam ağaçlarına astılar. Bu arada ortak bir basın açıklaması yapan grup “Şiddete, talana, ve halkın iradesini yok sayan anlayışlara karşı biz kadınlar irademizi ortaya koyuyor, orman dokusunun bozulmasına ve doğal hayatın yok edilmesine izin vermeyeceğiz” diyerek tepkilerini dile getirdiler.

Phasalis’in yanı sıra bir başka yıkımın da Bodrum’da gerçekleştiği görüyoruz. Bodrum tarihi yel değirmenlerinin bulunduğu Değirmen Burnu ve bunun gibi birçok SİT alanının yanı başında lüks daire ve villa inşaatları başlamış bile... Acaba bunları yapanlar kimlerin yakını?

Bilen var mı?

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 7 Şubat 2014 Cuma 11:09:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?