4
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Sandığın kerameti!..

Siyasilerimizin ağızlarından düşürmedikleri sözlerin başında sandık gelir. Biz sandıktan çıktık, siz sandıktan çıkamazsınız, her şeyi sandık belirler, sandık açıldığında göreceğiz.

Seçimler yaklaşınca sandık lafını sıkça dinleriz, sandık aşağı sandık yukarı… Oysa gerçek demokrasilerde sandıktan çıkanın; ben her istediğimi yaparım, beni kimse engelleyemez, denetleyemez düşüncesi de yanlıştır. Mecliste tartışılır, karar verilir sözü de bana oldukça garip geliyor. Meclistekileri lider seçip, halk da metezori onları seçtiğine göre gerisi laf-ı güzaf… Eskiden partisinin görüşlerine karşı çıkar milletvekilleri olurdu. Onlara yaylacılar denirdi. Bugün artık yaylacı yok bütün endişe bir dahaki seçimde listeye girebilmek. Böyle olunca yağdanlıklar ortaya çıkar kimi lideri Peygambere benzetir, kimi de Allahın vasıflarını taşıdığını söyler… Kadının biri de çıkar onun k…nın kılı olsam der!.. Demek ki bu çark böyle dönüyor…

Ne menem şeydir şu sandık…

Anlaşılan 30 Mart yerel seçimleri için şimdiye kadar sandık böylesine önem kazanmamıştı.

Hiç kimsenin aklına sanat tarihimizde, folklorumuzda önemli bir yeri olan, bezemeleriyle ünlü sandıklar gelmemiştir.

İlle de seçim sandığı!..

Sandığın ne olduğunu bilen bilir de biz yine bir iki cümle ile özetleyelim. Sandık içerisine eşya konulup saklanan çoğunlukla tahtadan, üstten açılan kapağı, kilidi olan bir cins mobilyadır. Malları taşıyan, saklayan tahta kasa diye de tanımlandığı olur. Sandığın çeşitleri vardır. Eskiden inşaatlara kumu, çakılı, harcı ölçmek için kullanılan üstü açık ölçüye, yine eskiden mahalle tulumbacıların sırtlarında taşıdığı tulumbaya, sanat tarihinde de fildişi sedef kakmalı, Edirnekâri sandıklara bu isim verilmiştir. Eski Türk evlerinde sandıkların konulduğu sandık odaları, çeyiz sandıkları da unutulmamalıdır.

Her seçimde sandık öne çıkarılır ve onunla ilgili bir takım sözcükler de üretilir. Sandık alanı, Sandık kurulu, Sandık Başkanı, Sandık Seçim listeleri…

Sandıktan çıkmak ise iktidara gelmek anlamındadır. Bu yüzden de siyasiler sandıktan çıkmayı dillerine dolarlar. Ancak iki aylık bir sürenin kaldığı yerel seçimler bu defa çok daha önem kazanmıştır. Bu seçimde sandıktan çıkan Türkiye’nin kaderini belirleyecektir. Ak günlere mi, kara günlere mi yol alacağımız ortaya çıkacaktır. Kritik sandık bile diyebiliriz.

Sandıktan çıkacaklara oy veren toplumun yarısından fazlası ne kadar bunun bilincindedir?

Sanırım bütün mesele de burada düğümleniyor. Sandığa gideceklerin ne kadarının gündemi, yolsuzlukları, yargıyı, atamaları, yakalanan tırları televizyonlarda izlediğinin, olup bitenlerin farkına varıp varmadığını 30 Mart’ta anlayacağız. Kemalist devrimin tam olarak oturup oturmadığını da hep birlikte göreceğiz. Devletin üç anaerki olan yasama, yargı ve yürütmenin birbirine karıştırtmasından, tutuklananlardan, mecliste biriken fezlekelerden, kumpaslardan, enflasyonunun yükselmesinden, ithalat ihracat arasındaki uçurumlardan, paralel devletten memnun olup olmadıklarını anlayacağız. Kısacası, nerede yanlış nerede doğru yapılmış, toplum bunu ne kadar anlamış; yine bize sandık söyleyecek… 12 Eylül Referandumunun yargıya yansımasını, kimin ekmeğine yağ sürülüp sürülmediğini kimlerin anladığı da ortaya çıkacak…

Bu yüzden önümüzdeki yerel seçimler son derece önemli… Siyasi partiler birbirleriyle kavga etmek yerine, özellikle muhalefet halkın oyuna sahip çıkmak zorundadır. Yoksa desteksiz atışlar bir işe yaramaz. Geçmişteki seçimlerde çöplüklere atılmış oy pusulaları bulunmuştu. Bunlar sonuçları ne derece etkilemişti? Yüksek Seçim Kurulu bu yönde etkin önleler almalı her oy pusulasının üzerine hangi sandıkta kullanılacağını belirten kotlar basılmalıdır. Muhalefet partileri de tüm olanaklarıyla sandıklara sahip çıkmak zorundadır. Günümüzde seçimler elektronik ortamda yapıldığına göre her sandıkta temsilcileri veya gözlemcileri olmalı, sayım işlerinin yanı sıra bilgisayarlara girişleri kontrol etmelidirler. Ben filanca partinin taraftarıyım demek de çözüm değildir. O zaman taraftarı olan partiye gidecek ve ben sandık gözlemcisi olacağım diyeceksin…

İktidardan memnu olan ve olmayan insanlar var. Siyasi partiler kazanamayacaklarını bildikleri yerlerde adaylar çıkararak oyların bölünmesine yol açıyorlar. O zaman bundan da yararlanan iktidar partisi oluyor. Güç birliği yapamadıklarına göre iş topluma düşüyor. Bulunduğumuz il ve ilçede kimin güçlü kimin güçsüz olduğu üç aşağı beş yukarı bilinir. O zaman vatandaş iktidardan memnun değilse kendisi güç birliği yapacak. Örneğin CHP’nin güçlü olduğu yerde diğer muhalefet partilerine gönül vermiş olsalar bile güçlüye oylarını verecekler ve oyların bölünmesinin önüne geçecekler. Bazıları da zahmet edip sandığa gitmelidirler. Yoksa dışarıdan gazel okumakla bu işin olamayacağı bilincine sahip olmalıdırlar. Bu arada en önemli konulardan birisi de veriler bilgisayarlara girerken elektrik kesintileri dikkate alınacak. Nitekim önceki yerel seçimlerde Ankara’da cereyanlar rastlantı bu ya arıza yapmıştı!..

Yazımıza sandık ile başladık Nasrettin Hoca’nın sandıkla ilgili bir fıkrasıyla sonlandıracağım:

Nasrettin Hoca’nın eşi uyumakta olan hocayı uyandırır.
-Hoca hoca evde hırsız var.
Hoca kalkar aşağıya iner, bakar ki bir hırsız odadaki sandığı karıştırıyor. Hoca hemen yatar ve başlar gülmeye… Hırsız şaşırır:
-Hoca ne yapıyorsun neden gülüyorsun?
-Ben o sandığı gündüz karıştırıyorum da bir şey bulamıyorum. Sen karanlıkta ne bulacaksın ki

Kıssadan hisse…

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 22 Ocak 2014 Çarşamba 11:10:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Dr. Selçuk Ant IP: 95.15.238.xxx Tarih : 22.01.2014 19:09:47

Muhterem Erdem Yücel;
Bir eşya olarak kullanılan sandık ile, bize özgü demokrasilerin (!) oluşturulduğu sandık (!) arasında tefrîk etmek konusundaki mülâhazâtınıza eklenecek veya söylenebilecek hiçbir şey bulamıyorum. Bu arada "sandık" derken benim de aklıma gelen, sihirbazların gösteri amacıyla sirklerde kullandıkları sandıklar oldu ! Sihirbazlar, sandığın içine bir adamı sokarlar, testere ile sandığı kesip gövdesini ikiye ayırır, ama her nedense kestikleri bu adamı sandığın içinden gene canlı olarak çıkartırlar. Demek istediğim; bizdeki siyasî anlayışın ve/veya demokrasi anlayışın sihirbazlıktan farkı yoktur !.. Ölüyü sandıkta diriltirler; hayatta olmayanı sandıkta doğurturlar; ışınlama teknolojisiyle (!) sandıkta tek bir kişiyi üç kişi yaparlar !.. [ben, böyle demokrasiyi severim (!) ]
Muhterem Yücel, içten saygılarımı yineler, bu konunun devamını uzatmaktan şimdilik imtinâ ederim.  


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 22.01.2014 19:44:26

Secim sandiklari ve bu sandiklardan cogunlukla cikanlar memleketi idare hakkina sahip olurlar.Bu sahip olma hakkini bir dahaki gelecek sandik"a kadar becerirler veya beceremezler yaptiklari islerinden belli olur. Bu calisma ve islerinde, genelde cene tellaliklari ön safhada görülmektedir.(lafla pilav gemisi yürütülmektedir.- Sandiktan ciktik diye ikide bir kafamiza kakmadir.- Bir nevi beyin yikamadir. Sandiktan ciktik, sandiktan ciktik. Ikide bir söylemekte millet sankilim cahil hic birsey bilmiyor mamo yerine koymak anlamida algilaniyor gibime geliyor.) ALTA DÜSTÜM DIYE YERINME ÜSTE CIKTIM DIYE SEVINME Bu sandik öyle bir sandikki memleketimde kim bu sandiga nasip olduysa kenarindan tuttuysa hele icindenciktiysa Altin yumurtlayan tavuk. Acil susam acil.Halt etmis yaninda.Ali baba ve Kirk haramilere gelince okuyanlar kararlarinda serbesttir. Hikaye : cocuklugumda akrabamin yakinimin kizi gelin olarak evden cikarilirken kocaman ceyiz sandigi vardi. Bu sandiga beni büyükler oturdu. Para hediye damat tarafi vermeden beni yerimden kimse kaldiramazdi. Sevindirme güzel bir adetti.Sandigin gittigi yerdede isler gayet basarili olurdu. Ayrilma olmaz dayak olur cile olur bir yastikta kocanirdi.O gün bu gün o sandigin güzelligi beynimde yer etmis. Ceb harcliginda kala kalmisim. Simdikilerde Sandiktan ciktilar.Ama ne cikisla ciktilar. Onlarda bir gün gelir bu hatiralarini gelecek zamanda yazarlar.Yazsinlar bakalim yazsinlar.....