18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

30 Ağustos Yazısı Yazmak İstemedim!..

Türk'ün büyük zaferi 30 Ağustos’u geride bıraktık. Cumhuriyetin kurulmasını sağlayan 26-30 Ağustos arasında yaşanan savaşın ardından tam 90 yıl geçmiş…

Acaba kaçımız bu büyük zaferin nelere mal olduğunu ve bugünkü durumumuzu kime borçlu olduğumuzu biliyor mu?

Çok istediğim halde 30 Ağustos yazısı yazamadım. Senin elini tutan mı var diyeceksiniz ama ortam, yaşadığımız olaylar… Yazmak içimden gelmedi. Ancak geçmişe, anılara, büyüklerimin anlattıklarını, okuduklarımı anımsamakla yetindim. Yine de sizlerle onları paylaşmak isterim.

Yanılmıyorsam on beş yıl kadar önce Kurtuluş Savaşının yaşandığı toprakları, tepeleri ve şehitlikleri ziyaret etmek için bir otobüsü dolduran arkadaş gurubuyla Afyon’dan yol çıkmıştık. Otobüsümüzün teybinden “Çıktık Açık Alınla” marşı çalıyor… Bıkmadan, usanmadan yol boyunca o marşa eşlik ediyorduk. Hemen hepimizin göğsüne bir şeyler sıkışmıştı, kendilerini tutamayan bazı arkadaşlarımız ağlıyorlardı. Kısacası, Türk'ün var oluş mücadelesinin yıllar sonraki duygusal anlarıydı.

İstanbul’u terk ederek yaşadığım Ege’nin küçük bir ilçesinde 30 Ağustos sabahı törene giden merasim üniforması içerisinde gördüğüm bir subay bana yine geçmişi anımsattı. Fenerbahçe Orduevi'nde 30 Ağustos resepsiyonlarına birkaç kez davet edilmiştim. Merasim üniformaları içerisindeki subaylar belleğimden hiçbir zaman silinmemişti. Aynı duyguları Harbiye Orduevi'ndeki resepsiyonlarda da yaşamıştım. Bugün dışarıda üniformaları içerisinde subayları göremiyoruz.

Kendi kendime düşünüyorum; ne kadar da özlemişim onları…

Günümüzün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın ve törenlerinin diğer milli bayramlarımız gibi önemsenmediğini görmek beni gerçekten üzüyor. Milli Bayramlarla ilgili yönetmelikler çıkarılmış!.. Siyasi partiler Atatürk anıtlarına çiçek bırakamıyor, tartışmalar yaşanıyor… Oysa halkımızın büyük çoğunluğu milli bayramlarına sahip çıkıyor. Evlerini bayraklarla süslüyor, törenleri kendileri yapıyor. Bütün bunlar toplumun büyük kesiminin Atatürk ilkelerini, Cumhuriyeti benimsediğini gösteriyor.

30 Ağustos Bayramı, bayramların en yücesi ve en büyüğüdür. Bugün bu topraklarda yaşıyor ve bazıları iktidarda ise bunu 30 Ağustos Zafer Bayramı'na borçludur. Günümüzden doksan yıl önce 30 Ağustos 1922’de emperyalist güçleri topraklarımızdan Atatürk ve arkadaşları atmasaydı, esir bir ülkenin insanları olarak, boynumuz bükük yaşamak zorunda kalacaktık.

30 Ağustos Türk'ün diriliş ve şahlanışıdır. Her ne kadar geçen yüzyılın dâhisi Atatürk ve arkadaşlarını küçümsemek isteyenler ortaya çıkmış olsa bile o gafillere kulak asmamalıdır. İşgal altındaki İstanbul’da saltanatı uğruna emperyalist güçlere teslim olmuş bir kukla padişah ve şehrin düşmana övgüler düzen, çıkarcı sosyetesi(!) doğal olarak halkın şahlanışından hoşnut olmamıştır. Onlar o günleri yaşamamış, tarih bilmeyen, kulaktan dolma bilgilere sahip insanlardır. Bir gün doğru yolu göreceklerdir.

Ne yazık ki, günümüzde 30 Ağustos kutlamaları genelkurmaydan alınarak cumhurbaşkanlığı makamına verilmiştir. Gelin görün ki cumhurbaşkanımızın kulağındaki rahatsızlıktan ötürü tebrikat töreni ve Başkomutan olarak Cumhurbaşkanı makamındaki kutlamalar ertelendi. İnsanın aklına takılan bir soru geliyor, Cumhurbaşkanı rahatsızsa, kendisi yurt dışında iken yerine TBMM Başkanı vekâlet etmiyor mu? Cumhurbaşkanı yoksa, meclis başkanı da mı yok?

Garip!..

Günümüzü yaşadıktan sonra geçmişi hatırlamamızda yarar var sanırım.

Yıl 1937. Atatürk’ün hastalığının ağırlaştığı günler. Doktorlar kendisine “Kutlamalara gitmeniz intihar” diyor… Oysa o büyük adam “hayır” diyor. Ardından ekliyor; ”Halkın morali bozulur. Kutlamalar olacak ve ben gideceğim.” Ve bütün gücünü sarf ederek gidiyor…

Aynı dönemlerde Hatay’daki Fransız egemenliğinin sona ermesi de unutulmamalıdır.

Her şeye rağmen 30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 31 Ağustos 2012 Cuma 09:15:03


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaza Ergüvenç IP: 188.56.134.xxx Tarih : 31.08.2012 12:33:09

30 Ağustos, makûs talihimizi aydınlığa çıkaran, Türk'ü yok olmaktan kurtaran en büyük zafer ve en büyük bayramımızdır. Geçerli Anayasamıza göre Cumhurbaşkanı sadece savaş durumunda ''Başkomutan'' olarak anılır. Hal böyle iken törenlerin askerden alınıp Cumhurbaşkanlığı makamına verilmesi, anıtlara sivil toplum kuruluşlarının çelenk koyamaması, gördüğümüz fotoğraflara göre bazı Anadolu kentlerinde halkın törenlere ilgisinin özellikle azaltılması ve daha pek çok olay, iyi niyetten uzak ve normal aklın alamayacağı olaylardır.


Tayyar GARİPAĞAOĞLU IP: 78.188.22.xxx Tarih : 3.09.2012 16:56:56

Ben de sizin gibi yaptım ve 30 Ağustosta sokağa çıkmadım. Kadıköy Meydanında etrafı Çif sıra polis barikatıyla korunan Atatürk anıtını görmemek için  Haydarpaşanın yanmış çatısına bakıyorum. Datça'ya ne zaman taşıındın İstanbul beyefendisi, sen de mi terkettin doğduğun diyarı.


Aziz Kimsin'in oğlu. * IP: 95.15.164.xxx Tarih : 3.09.2012 19:01:37

Birgün gelecek, - demokrasimizi kısıtlayan malumların helâk olacağı zamanda - 30 Ağustoslarla ilgili herşey yazılacak; yazılan bu yazıları okuyup herkes özgürce düşüncelerini söyleyecek; demokrasimizin kendini bulacağı bu zamanlarda herkes, hürriyetine kavuşmuş olarak, meydanlarda özgürce 30 Ağustosları kutlamaya devam edecektir !    

* Bugünkü antidemokratik ortamda kimliğimi gizleyerek rumuz kullanmak zorunda kaldım